Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde görülen enfeksiyonlar Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde (YYBÜ) teknolojik gelişmelere paralel olarak çok düşük ağırlıklı erken doğan bebeklerin yaşam şanslarının giderek artması, yoğun invaziv girişimleri ve daha uzun süre hastanede kalmayı zorunlu kıldı. Tüp bebek gibi yardımcı üreme tekniklerinin yaygın olarak kullanılması da, çoğul gebelik ve dolayısıyla erken doğumla sonlanan gebelik sıklığını ve prematüre bebek sayısını arttırtı. Ve sonuçta YYBÜ’lerinde enfeksiyon görülme sıklığı arttı. Doç. Dr. Tuğba Gürsoy, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Pediatri Bölümü H astane enfeksiyonu, hastane ile ilişkili veya hastanede kazanılmış enfeksiyondur. Hastaneye yatıştan 48 saat sonra veya taburcu olduktan ilk 48 saat içinde gözlenen enfeksiyonları kapsar. Bebeklerin cildi, sindirim ve solunum sistemi yaşamın ilk günlerinde mikroorganizmaların yerleşim yeri olur. Anne sütü ile beslenen sağlıklı bebeklerde mikrorganizamaların yerleşimi normal florayla olurken, YYBÜ’nde izlenen prematüre bebeklerde kolonizasyon stafilokok, kandida ve gram negatif basiller gibi hastanede görülen patojen mikroorganizmalarla olur. En sık %32 ile %53 arasında görülen sıklıkta kan kaynaklı enfeksiyon (sepsis), sonrasında sıklık sırasına göre alt solunum yolu enfeksiyonları (ventilatör ilişkili pnömoni) (% 1218), idrar yolu enfeksiyonu (% 17), sindirim sistemi enfeksiyonu (% 511) ve cilt enfeksiyonu görülür. Sıklık: Tüm dünyada yenidoğan döneminde enfeksiyonlara bağlı yılda 1.6 milyon ölüm görülüyor. Hastane enfeksiyonlarının sıklığı hastaneler ve üniteler arasında belirgin farklılık gösterir, %6.2 50.7 arasında değişir. Bu kadar farklı sonuçlar bildirilmesi doğum öncesi faktörler, her ünitenin bakım koşulları ve olanakları ile enfeksiyondan korunma yöntemlerinin farklılığı ve izlenen hasta popülasyonundaki farklılıklar nedeniyledir. RİSK FAKTÖRLERİ YYBÜ’lerde hastane enfeksiyonlarının sıklığı, bebeğin gebelik yaşı ve doğum ağırlığı arttıkça azalır. Erkek bebeklerde daha sık görülür. Hastanede yatış ve ventilatörde kalış süresi arttıkça enfeksiyon görülme oranı artar. Katater kullanımı, invaziv girişimler, steroid kullanımı ve damardan beslenme, yine enfeksiyonu arttıran faktörlerdir. Ünite ile ilgili enfeksiyonu arttıran faktörler arasında ünitenin kalabalık olması, personelin yetersiz olması, altyapının yetersiz olması, yetersiz enfeksiyon kontrol önlemleri ve gereksiz ve uygunsuz antibiyotik kullanımı vardır. KORUNMA: Dezenfeksiyon, sterilizasyon, el hijyeni ve izolasyon önlemleri hastane enfeksiyonlarından korunmanın temelini oluşturur. Sürveyans, bir hastalığın oluşma riskini artıran veya azaltan koşulları ve hastalığın sıklığını belirlemeye yönelik gözlemdir. Uygulanan kontrol ve önleme yöntemlerinin etkinliğini değerlendirmek için de kullanılabilir. Sürveyans çalışmalarının amacı hastane enfeksiyon hızlarını saptamak, enfeksiyon kontrol yöntemlerinin etkilerini ve risk faktörlerini belirlemek ve dolayısıyla hastane enfeksiyon hızlarını azaltmaktır. Kontrol ve önleyici çalışmalar arasında; El hijyeni ve el yıkama uyumunu artırmak için programlar, Erken anne sütü ile beslenme, Tanının kesinliği ve antibiyotiklerin dikkatli kullanımı, Ünitenin düzenlenmesi, Hemşire/hasta oranının uygunluğu, kalabalıktan kaçınma, İzolasyon önlemleri, Kateter yerleştirilmesi, bakımı ve kalış süresinin sınırlandırılması, Kan alma işlemlerinin sınırlandırılması, cilt bakımı yer almaktadır. “Kötü el hijyeni” en sık rastlanan ve en önemli problemken, el hijyeninin sağlanmasına uyulması hastane enfeksiyonları azaltan en kolay, en hızlı ve en etkin önlemdir. Yoğun bakıma girildiğinde, hastalarla temas öncesi, işlemlerden önce ve sonra, eldivenleri giymeden önce ve çıkardıktan sonra eller yıkanmalıdır. Ayrıca yoğun bakımlarda saat, bilezik gibi takılar ve yüzük takmak, takma tırnak kullanmak ellerde kolonizasyonu arttırarak enfeksiyon riskini arttırır, bu nedenle kullanılmamalı. Anne sütü ile beslenmenin erken başlaması (yaşamın 2. ve 3. gününde), bebekte beslenme problemlerine artmaya yol açmadan, hastane enfeksiyonu riskini azaltır. Erken bağırsak yolu ile beslenme sindirim sisteminde atrofiyi önler, damardan beslenme süresini kısaltır, barsak florasını oluşturur, barsak mukozasındaki bağışıklığı destekler ve damar girişimlerini azaltarak enfeksiyon riskini azaltır. Ünitenin düzenlenmesi sırasında kalabalıklığı ve sıkışıklığı engellemek, altyapı ve inşaat aşamasında yoğun bakım kriterlerine uygun düzenlemeler yapmak, tavan, zemin ve duvar döşemelerini uygun, kolay temizlenebilecek malzemelerle yapmak, havalandırma ve izolasyon önlemlerini artırmak, lavabo ve sabunları uygun yerlere yerleştirmek hastane enfeksiyonlarını engelleyecektir. Katater kaynaklı hastane enfeksiyonlarını azaltmanın en iyi yolu, kullanılan santral kateterin kalış süresini azaltmaktır. Yenidoğanlarda kullanımı ve süresi ile enfeksiyon sıklığı arasında doğrudan ilişki vardır. Kataterlerin 21 gün kalış süresi kritik zaman olarak kabul edilir ve sonra enfeksiyon riski belirgin bir şekilde artmaktadır. Yararı gösterilemeyen girişimler arasında ise üniteye girişte boks gömleği veya galoş giymek vardır. Galoş giyilmesi dışarının kirini ünitenin içine taşımayı engellemek açısından önemli olabilir. Boks gömleklerinin üniteden üniteye kullanımları değişkendir. Bazı ünitelere girerken ünite girişinde, bazılarında hasta bulunan alanlarda, bazılarında ise sadece hastaya direk temas edileceği durumlarda giyilir. Yapılan hiçbir çalışmada boks gömleğinin enfeksiyonu engellediği gösterilemedi. Hastalıkları önleme merkezi (“Centers for disease control” CDC) sadece izolasyon gereken durumlarda boks gömleklerinin giyilmesini önerir. Amerikan Pediatri Akademisi YYBÜ’lerinde boks gömleği giyilmesini önermiyor. Sonuç olarak, doğum öncesi bakımı yeterli ve şartları iyi olan ünitelerde modern ventilatör uygulamaları ve tedavilerle ilk günlerde ölüm belirgin azalmıştır. Bu kritik dönemden sonra ise ölüm nedeni daha çok enfeksiyondur. YYBÜ’ne alınan bebeklerin %3366’sında bir dönem enfeksiyon tespit edilir. Tüm gelişmelere rağmen son 2030 yılda enfeksiyona bağlı mortalite oranında azalma saptanmadı; mortalite %2040 arasında değişir. Bu yüzden amaç sıklığı azaltmak olmalı. Gebelik yaşı ve doğum ağırlığı azaldıkça, enfeksiyon oranının arttığı bilindiğine göre, alınabilecek önlemlerin başında erken doğumların engellenmesi gelir. Çoğul gebeliklerin erken doğumla sonuçlanma riski tekil doğumlara göre daha yüksektir. Bu yüzden çoğul gebeliklerin engellenmesi için tüp bebek uygulamalarında ikiden fazla embryo naklini engellenmek gibi gerekli önlemler alınmalı. Bunun yanında yoğun bakımlarda kalabalıktan kaçınmak ve el hijyeni alınabilecek basit önlemler arasındadır. Aralık ayında gökyüzü Baştarafı 7. sayfadan Güney kutbuna yakın bir kraterde bulunmakta ve sürekli gölgede kalmakta. Bu bölge, Güneş Sistemimizin tarihinde ve köklerimizi anlamada anahtar rol oynayacağa benziyor. Veri çalışmaladı sürüyor. Gelecekteki Ay keşiflerinde başka kaynakların da ortaya çıkabileceğini bekleyebiliriz. 2– 2012 yılında kıyamet kopmayacak: Takvimlere dayandırılarak geleceğe ait yorumlar medyada maalesef yer almıştır. Takvim, sosyal, ticari, dini ya da idari amaçla gün organize bir sistemdir. Takvim orga Kaynakça: The Astronomical Almanac 2009 CBT 1185 / 13 4 Aralık 2009 nizasyonu, zamanı dilimlere bölerek gün, hafta, ay ve yıl gibi isimlendirerek yapılır. Burada gün ve yıl doğal zaman bölümüdür, hafta ise yapaydır. Takvimde süreler, Güneş ve Ay döngüsü gibi bazı astronomik olayların çevrimi ile eşitlendiği gibi hasat zamanı, suların yükselmesi ve çekilmesi gibi doğal olaylar üzerinden de belirlenebilir. Birçok uygarlık ve toplum kendi özel ihtiyaçlarına uygun modelli takvimler geliştirmiştir. Takvimlerin temel aldığı bu dönemli değişmeler doğaldır ki bir kıyametin habercisi olamaz, hele günümüz bilgi toplumunda bu tür düşüncelerin artık sınıfta kalması gerekir. ADLİ TIP KURUMU SAYDAM OLMADIKÇA... Baştarafı 10. sayfada Soruşturma sırasında, karayollarıdan üç mühendis zanlının tam kusurlu, ölen ve yaralanın kusursuz olduğunu açıkladı. ATK ise, sanığın 5/8 ölen ve yaralananlarında 3/8 kusurlu olduğunu açıklarken şu gerekçelere dayandı: Sanık uygun hızla seyretmemiştir: Ölenin 35 metre ileriye fırlatacak bir çarpma için muğlak bir açıklamadır. Kaldı ki, sunulan özel raporda hızın yüz km. üzerinde olduğu belirlenmiştir. Yolda aydınlatma yoktur: Ancak olay yerinden birçok aracın ışıkları yanmaktadır. Fren önlemine başvurulmuştur. “Trafik görevlileri fren izini el feneri görmemiş olabilir açıklaması” dayanaksız öznel bir yargıdır. Yayalar fren sesini duyunca panikleyip aracın yönüne kaçmışlardır: Oysa Mercedes firması bu tip araçların fren sesi çıkarmayacağını bildirmiştir. Panikleme olayı söz konusu olsa bile “kişinin olay anında içinde bulunduğu psikolojik durum, olağan davranışlarla ‘(sola kaçmalıydı) yorumlanamaz. ATK, zorlama yorumlarla, sanığın davranışlarına hafifletici çaba içinde olduğu anlaşılmaktadır. Zarar görenlerin yakınmalarına göre sanık bir milletvekilinin yeğenidir. Yazanağı imzalayan kurul üyelerinin etki altında kaldıklarını kesin olarak söylemek olanaksızdır. Kuşku da azımsanmamalı; nitekim zarar görenler suç duyurunda bulunmuşlarsa da sonuç alamamışlardır.