Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
LODOS BAHANE, BİLİMSİZLİK ŞAHANE! Karaköy vapur iskelesini ne batırdı? İstanbullular bir sabah Karaköy iskelesinin yerinde yeller estiğini görünce şaşırdılar! Koskoca iskele gece bir kaç saat içinde batmıştı! Abra kadabra! Ne sihirdir ne keramet! Nasıl olmuştu bu iş? IDO’ya göre gemiyi “şiddetli lodos” batırmıştı! Ama bu görüşü İDO (İstanbul Deniz Otobüsleri) dıyında paylaşan yok! Çünkü lodos Karaköy iskelesini fazla etkilemiyor! Derken anlaşıldı ki, iskelenin batabileceği daha bir yıl önceden bildirilmişti, dubalar çürümüş su almaya başlamış ve pompalarla sular boşaltılmaya çalışılmıştı! Yani Lodos bahane, yönetimsizlik ve bilimsizlik şahane! Reyhan Oksay 2 1 Kasım tarihinde şiddetli lodos İstanbul'u etkisi altına alırken, bir gece Karaköy iskelesi yokoldu! İDO yetkilileri iskelenin batma nedeninin şiddetli lodos olduğunu ileri sürerken, bazı uzmanlara göre iskele, delinen dubalarına gerekli bakım ve onarımın yapılmadığı için battı. TMMOB’nun (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) yaptığı ön inceleme sonuçlarına göre, iskeleyi asıl batıranın “insan yaşamını hiçe sayan akıl ve çağdışı sorumsuz anlayış!” Kadıköy, Haydarpaşa ve Üsküdar seferlerinin yapıldığı yüzer iskeleyi dengede tutan 16 su tankı belki şiddetli esen lodosun etkisiyle kabaran dalgalardan da iyice hasar görünce, 1200 metrekarelik yolcu ve idare mekanlı yüzer iskele, sağ yan yatmaya ve yolcu salonuna su dolmaya başladı. İskeleyi karaya bağlayan çelik halatların da kopması sonucu Karaköy İskelesi ters dönerek sulara gömüldü. İskele ve dubaları, yapılan açıklamaya göre, 150 milyon liralık onarım geçirmişti! İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş. (İDO) Genel Müdürü Ahmet Paksoy, iskelenin şiddetli lodos nedeniyle battığını olayı tüm boyutlarıyla incelediklerini açıkladı. balar biçiminde tasarlanmış olan taşıyıcı sistemin daha sonra birleştirilmiş olması nedeniyle dubaların kontrol ve bakımlarının yapılmasının zorlaştırılmış olduğuna dikkat çekiliyor. (Süleyman Sava ’ın bu süreci ayrıntılarıyla açıkladığı yazısına bakrınız.) Görüntüyü kurtarmayı amaçlayan “makyaj” çalışmalarının, bakımı yapılmayan dubaları kurtarmaya yetmediği, dubaların batışını “lodos”la açıklamaya çalışmanın insan aklıyla alay etmek anlamına geldiği de, bildiride önemle vurgulandı!.. GMO, iskele dubalarının su alma nedeni ile buna ilişkin sorumluların tespiti için derhal bir soruşturma başlatılmasını gerekli görüyor. “Ancak yapılacak teknik incelemenin şeffaflığının ve tarafsızlığının sağlanması için üniversiteler ve meslek odaları inceleme kurullarına dahil edilmelidir” deniyor. Çok haklılar. Çünkü İDO’nin, işin sorumlusu olarak, kendini sorumsuz veya haksız çıkartacak bir sonuca varmasını beklemek, eşyanın tabiatına ters bir durum! Eğer iki yıl önceki salonların yeniden yapılması sürecinde, dubaların bakımının da yapılması kararlaştırılmış ve bu yapılmamışsa, gerekli denetimleri yapmadığı için İDO yine suçlu çıkacak! Ancak bu konuda başka bir tartışma da bizim bilim dünyamızla ilgili... Bir yıl önce geminin batabileceği iddiası öne sürüldüyse, konu ile ilgili bilim insanlarımız neden meslekibilimsel bir tartışmaya girmediler, konu üzerinde tartışmadılar ve bu tartışmaya kamuoyunun dikkatini çekmediler? Bu da, ne kadar bilimsel olduğumuzu ortaya koyan başka bir gösterge! abilecek korozyonu önlemeyi amaçlayan kurban elektrodlara verilen isim. smini genellikle muhteviyat nda bulunan çinkodan alm t r, havuzlama dönemlerinde sökülerek yerine yenileri tak l r. Bir dezavantaj ysa tak nt direncini artt r yor olmas d r. (itü sözlük) (**) Katodik Koruma: yeralt borulamalar nda veya korozif bir s v n n içerisinde yeralan herhangi bir çelik yap n n korozyona u ramamas için uygulanan yöntem. Atmosferik korozyon için çare de ildir. ki fark l yöntemle katodik koruma yapmak mümkündür. Bunlardan en fazla kullan lan kurban elektrod yard m ile koruma yapmakt r. Uygulamas kolayd r ve di er yönteme göre ucuzdur. Elektrod seçimi, koruma yap lacak kütleye, kaç y ll k koruma istendi ine göre de i ir. Di er yöntem ise, korunmak istenen yüzeyden elektrik ak m geçirilmesidir. Sürekli bir elektrik ak m sa lamak için vs ek aletler gereklidir. ( TÜ sözlük) dedir...” Soru: Dubalar n Tuzla tersaneler bölgesinde görülmedi i belirtiliyor. Bu duyum do ru mu? Tuzla'ya çekilmediyse, dubalar nerede? Yan t: 21/11/2008 tarihinde su alarak alabora olan Karaköy Yolcu İskelesi Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne ait 3 adet romörkör ile çekilerek 24/11/2008 tarihinde Kartal demir sahasında 40 derece 52’,5N, 29 derece 12’,3E mevkiine demirletildi, hâlâ oradadır ve sigorta işlemleri de devam etmektedir. en az 4 yıldır ihmal edilmiş. Besleme, “Deniz üzerinde yap lan yap larda özellikle denizin alt nda kalan k s m daha büyük önem ta r. Bu yap lar n tuzlu suya dayan kl olmas gerekir. Katodik koruma ve özel boyalar dayan kl l sa lar. Ancak tutyalar n (*) ömrü tükendi i zaman yenilenmesi artt r” diyor. Kimya Mühendisleri Odas olarak DO’ya “Özelle tirme sonras nda iskeleyi alan kurulu gerekli özeni göstermi midir diye sorduk. Yan t gelmedi” diyor. KARAKÖY İSKELESİ’NİN HAZİN HİKÂYESİ... Bilim yoksa, doğaya yenilgi kaçınılmaz! Süleyman Savaş, Gemi muhendisi, GMO odası eski başkanı 1984 yılında Karaköy’de Vapurların yanaşıp kalkması için kullanılmak üzere sökülüp takılabilir 8 adet duba yapılır. Sökülüp takılabilirin anlamı; Her duba bağımsız olarak sökülüp iskele hizmetini aksatmadan dengeli olarak ikişer ikişer bakım tutumlarının daha kolay yapılabilmesine olanak sağlanmasıdır. Sonra üst binalarının yapılmasına geçilir. Dubaların üzerine gelecek tüm çelik yapılar taşerona ihale edilir ve imalatları yaptırılır. Hesap kitap yapılmadan imal edilen bu çelik yapılar dubaların üzerine konulduğunda, bu yapıların ağırlığını dubaların kaldıramayacağı, eğer üzerine konursa dubaların batabileceği tespit edilir. Çare aranır… Sonunda aklıevvel birisi bir çözüm ortaya atar. Dubaların arası sac ve kaynakla kapatılacak, tank haline getirilecektir. Bu tanklar da duba vazifesi görecek, böylece dubaların kaldırma gücü artacak ve üst binaları kaldırabilecektir. Hemen tatbikata geçilir ve işlem tamamlanır. Yalnız göz ardı edilen bir şey vardır. Dubalar, kaynakla birbirlerine bağlandıkları için tek bir duba haline gelmiştir. Artık bu dubanın bakım tutumu çok zordur. Hatta imkansızdır. Çünkü bakım tutum için dubanın tamamının yerinden alınarak havuzlanması gerekecektir. Bu da belli aralıklarla iskelenin ortadan kalkması ve hizmet verememesi anlamına gelmektedir. Tekrar çare aranır… Geçici de olsa bunun da bir çözümü vardır. Dubanın iç kısmının bakım tutumu olduğu yerde yapılacak, ama dış kısmı (ki deniz içinde kalan bu kısmın bakım tutumu da çok önemlidir) iyi bir hesap sonucu ortaya çıkacak olan anot ile korunacaktır. Günü kurtarmak isteyen yöneticiler uzun süreli bir koruma hesabı yaptırmak isterler. 20 yıllık bir koruma için Haliç Tersanesi Dizayn ofisine başvururlar. Öyle ya! 20 yıl sonra kim öle, kim kala… O zamanlarda Haliç Tersanesi Dizayn Ofisi Şefi olan Mühendis Hasan Er, bu kritik hesabın yapılabileceğini söyler. Neden kritik? Çünkü, anotların hesabında ve sonra yerlerine yerleştirilmesinde dağılım çok hassas yapılmalıdır. Anotlar tükeninceye kadar bakım tutuma ihtiyaç kalmamalı ve iskele yerinden oynatılmamalıdır. Ayrıca, süre çok uzun olduğundan anot miktarı çok fazla çıkabilecek ve bu anot ağırlığı da dubanın mevcut halinin deplasman problemini olumsuz etkileyecektir. Hesap çinko’ya göre yapılınca, çıkan anot ağırlığı ile bunun mümkün olamayacağı görülür. Bunun üzerine Anot olarak Alüminyum İndiyum kullanılmaya karar verilir ve hesaplama sonucunda çinkonun üçte biri ağılığında alüminyum indiyum anot ile bu işin çözüleceği bulunur. Yalnız hesaplar 20 yıl değil 22 yıla göre yapılmıştır. Öyle ya, 20 yıl dolduğunda bakım tutum kararı için ilgililere kısacık! (2 yıl) süre tanınmalıdır… Alüminyum anotlar projeye uygun olarak yerleştirilir. (Sayın Er tüm bu hesapların bu gün bile Haliç Tersanesi arşivinde bulunabileceğini belirtiyor.) 1990 ortalarında sırf kişisel merakından Sayın Er durumu araştırır. Anotların % 100 çalıştığını öğrenir. (Bu duruma ait raporlar da şehir hatları arşivlerinden bulunabilir) Çok memnun olur. Hesap doğru yapılmıştır. Anotların tükenmesine daha 16 yıl vardır. Yani 2006 yılına kadar bir sorun yoktur. Yıl 2008… 1984 senesinin Ekim ayında yerleştirilen 22 yıllık tutyalar 2006’nın ekim ayında bitmiş ve sonrasında sacın kendisi erimeye başlamış olmalıdır. Evet, öyle de olmuştur… Tutyaların ömrü tükendikten sonra sacın ömrü de tükenmeye başlamış ve ancak iki yıl dayanabilmiştir. (Olay sonunda televizyondaki röportajlarda, çalışanların dubanın son iki yıldır su aldığı söylenmeleri bu hesabı doğrulamaktadır…) Anafikir: Hesapsız üst binaların yapılması; Dubaların birleştirilmesi; 22 yıl dolduğunda müdahale yapılmaması hazin sonucun etkenleridir. Anafikrin anafikri: Bilimden uzaklaşılması sonucunda doğaya yenilgi kaçınılmazdır. SONUÇ 150 M LYONLUK BAKIM VE ONARIM TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Besleme ise, İDO’nun iskele için 150 milyon YTL tutarında bakım ve onarım yapıldığı iddiasını kabul edilebilir bulmuyor. Besleme, Oda genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında “Dubalarda midye kabuklar görünüyor. E er bak m yap lsayd o mikroorganzimalar n bulunmamas gerekirdi” diyor. Besleme, Karaköy Vapur İskelesi’nde metallerin kimyasal ve fizyokimyasal yapılarının bozulması anlamına gelen “korozyona” karşı katodik (**) koruma sistemlerinin bulunduğunu söylüyor. Ne var ki katodik koruma bakımı Karaköy İskelesi’nin batması konusunda görüşlerini başvurduğumuz uzmanların ortak görüşü, bu olayın aslında insan yaşamını hiçe sayan akıl, bilimi dışlayan anlayış ve günü kurtarmayı amaçlayan yönetim şeklinin bir sonucu olduğu yönünde. Meslek odalarının, üniversitelerin ve uzmanların uyarılarına kulak tıkayan, gerçeğe aykırı beyanlarla insanları yanıltmaya çalışan İDO yöneticileri, diğer iskelelerde de benzer felaketlerin yaşanmaması için, Karaköy İskelesi’nin niçin battığını bilimsel gözlemlere dayanarak ortaya çıkartmak ve kamuoyuna açıklamak zorundadır. (*) Tutya: Gemi karinalar na kaynaklanarak gemi bünyesinde olu SKELE NEREDE? TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Tansel Timur başkanlığında basın toplantısında B R YIL ÖNCE DO’YA YAZILI UYARI Ancak Gemi Mühendisleri Odası (GMO), iskelenin lodos nedeniyle battığı iddiasını gerçekçi bulmuyor. GMO Başkanı Tansel Timur, iskelenin batışı ile ilgili kapsamlı bir araştırma yürüttüklerini, bu çalışmanın sonuçlarını yakında kamuoyuna duyuracaklarını belirtiyor. Timur, 27 Kasım tarihinde Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği İstanbul Koordinasyon Kurulu olarak yaptıkları açıklamada şöyle dedi: Dubalar n su almakta olduu ve bunun risk olu turdu u uyar s n n gerek stanbul Büyük ehir Belediyesi, gerekse DO yetkililerine yakla k bir y l önce yaz l olarak yap ld ! Ancak bu iddiaları ciddiye alan olmamış! Açıklamada, ayrıca, başlangıçta sökülüp takılabilir du Dubaların bakımının zamanında yapılmadığı yönündeki iddiaların geçerliliği konusunda görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden Profesör Dr. Metin Taylan, kendilerine bilirkişi olarak başvurulduğu takdirde ayrıntılı bir araştırma yürüteceklerini ve bu araştırmanın sonuçlarını kamuoyuna duyuracaklarını belirtiyor. Taylan ayrıca, “dubalarda midye kabuklarının görünmesi, bakımın yapılmadığı anlamına gelmeyebilir. Midyeler bakım yapıldıktan sonra bir yıl içinde yeniden birikebilir. Ne var ki İDO yetkililerinin konuyla ilgili açıklamalarını da bilimsel bir yaklaşım olarak değerlendirmiyorum.” İDO yetkililerine yönelttiğimiz “Aldığımız bazı duyumlara göre dubalarda midye kabukları görülüyor. Bakımı yapılmamış mı Siz bu konuda neler söyleyeceksiniz?” sorusuna şu yanıtı verdiler: “Dubada midye olması o dubaların gerekli bakımlarının yapılmadığını göstermez. Burada önemli olan dubanın sac kalınlıklarının belirtilen ölçülerde olmasıdır. Dubaya 2006 yılında gerekli bakım yapılmıştır. Şu anda yapılan sac kalınlığı ölçümleri normal değerler CBT 1133/8 5 Aralık 2008 CBT 1133/9 5 Aralık 2008