24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör SON ARAŞTIRMALAR Bir gün evde sohbet ederken muhterem hocam ve dostum Prof. Doğan Kuban «Türkiye’de en büyük gelir kaynağı toprak satmaktır. Böyle aptalca bir şey acaba başka hangi ülkede vardır?» deyip, Türkiye’deki gayrimenkul sektörünün geçmişini ve günümüzdeki konumunu anlatmıştı. Doğan Hoca’nın mesajı açıktı: Cahil insan toprağını satar, zira satacak başka bir şeyi yoktur. SEVGİ VE NEFRET BEYİNDE YAN YANA Londra College Üniversitesi’nde çalışan Türk sinirbilimci Semir Zeki ve John Romaya, nefretten sorumlu beyin bölgesini buldu. Nefret, korku ve öfkenin aksine farklı beyin bölgelerini etkinleştiriyor ve iki bölgeyi de sevgiyle paylaşıyor. Buna göre nefret ve romantik duygularda “Putamen” ve “İnsula” (adacık) olarak bilinen bölgeler etkinleşmekte. Zeki, Putamen bölgesinin hareketleri hazırladığını söylüyor. İnsula ise rahatsız edici uyarımlara reaksiyon göstermekte. Nefret duyguları Putamen ve İnsula dışında ayrıca saldırganlıkla ilişkili olduğu bilinen beyin bölgelerini de etkinleştirmekte. Araştırmacılar fonksiyonel rezonans tomografisiyle nefret ettikleri insanların resimlerine bakan 12 katılımcının beynini inceledi. Resimde görülen kişiler genelde eski sevgililer veya meslekteki rakiplerdi. Araştırmacılar her katılımcının nefret duygularını 072 arasında değişen puan cetveline göre sınıflandırdı. Katılımcıların nefret duyguları çok yoğun olduğu zaman söz konusu bölgelerde çok daha yüksek etkinlik saptandı. Sonuçlar, kriminal olaylardaki suç motiflerinin değerlendirilmesi açısından ilginç olabilir. Topraktan Para Kazanmanın Zevkli ve Kolay Yolu Geçenlerde yaptığım Avusturya ziyaretinde toprak satmanın bir de akıllıcasını öğrendim. Viyana’nın bir saat kadar kuzeyindeki Eggenburg kentinde bulunan Krahuletz müzesinde bir konferansa davetliydik. Ev sahibim meşhur paleontolog Prof. Dr. Fritz Steininger konferanstan önce konferansçı zat ve birkaç arkadaşıyla beraber Eggenburg kuzeyindeki tarlalarda ametist aramaya gideceğimizi söyleyince çok şaşırmıştım. Silisyum diyoksit’in kristalize türünün, yani kuvars mineralinin, aslında mineral içinde bulunan çok az miktardaki demir ve alüminyum nedeniyle aldığı mor bir renge bürünmüş ve yarıkıymetli taş addedilen bir çeşididir ametist ve katılaşım ve başkalaşım kayaçlar içinde bulunan iri kristalli pegmatit damarı denilen damarlarda bulunur. Böyle bir ortamda bulunan bu kıymetli taşın tarladan toplanabileceği ifadesi beni çok şaşırtmıştı. Bunu Steininger’e sordum. «Basit» diye cevap verdi. «Altımızda Bohemya Masifi’nin kristalin kayaçları var. Bunlarda dünyaca meşhur ametist pegmatitleri olduğunu bilirsin. Tarlalarda bunların koparak toprağa karışmış parçaları var. Halk da bunları topluyor.» Ama yöre halkı tabii yalnızca bu parçaları toplamakla kalmıyor. Bu halk içinden kıymetli taş zanaatkârları yetişmiş. Bunlar topladıkları parçaları önce değerine göre sınıflandırıyor ve sonra bunları ziynet taşı haline getirmek için kesip parlatıyorlar. Filhakika o akşam dinleyeceğimiz konferans bu tür bir ziynet taşı uzmanının konferansıydı ve biz bu zat ve arkadaşlarıyla tarlalarda ametist toplayacaktık. Bize ayrıca o bölgede Avusturya Jeoloji servisi için harita yapmakta olan bir de jeolog iştirak etti. Gerçekten de buradaki resimde gördüğünüz tarlalarda bir saat kadar bir zaman içinde hepimiz birer torba ametist topladık. Bunlar yumruk büyüklüğünden biriki santim uzunluktaki parçacıklara kadar değişiyordu. Ama her biri güzelce kesilip parlatıldığında ciddi ziynet taşları olabilecek şeylerdi. Düşündüm de Anadolu’da böyle ne kadar yer var! Bunların bazıları bilinir ve kullanılır: Örneğin Oltu’nun aslında bir kömür olan oltu taşı, Eskişehir’in serpantinin ayrışmasından oluşan sepiyolit minerali (yani lületaşı). Ama ya bilinmeyenler? Mesela KırşehirKaman civarında tarlalardan enfes lösit kristalleri toplamak mümkün. Bunlar ziynet taşı olmaz ama mineral örneği olarak ciddi fiyatlar bulabilirler, zira kristal şekilleri pek enfestir. Halkımız birazcık bilgili olsa, ayağının altındaki topraktan, evinin yanı başındaki kayadan, hatta çeevresindeki bitki ve hayvanlardan ne kazançlar elde edebilir ve ülkesinin jeolojisinin ve diğer doğa bilimlerinin tanıtılmasına ve ülkesinin doğasının bilinçli bir şekilde korunmasına da yardımcı olmuş olur. Ülkeyi cahil imamların, tarikat şeyhlerinin vs elinden alıp azıcık ciddi birşeyler okumuş aklı başında kişilere bir teslim edebilsek, neler neler mümkün olacak, ama ah! İlle de cehalet! Türkiye bir gün yok olursa, bu cehaletten olacak. yaşananın en etkilisi olduğu belirtildi. Cornell Üniversitesi deniz biyologu Charles Greene ve ekibi, Kuzey Kutbunda son 65 milyon yıl içinde yaşanan en önemli soğuk ve sıcak dönemleri inceledi. Sonuçlara göre ortalama sıcaklık birçok kez sadece birkaç yıl içinde on dereceye kadar düşmüş. Ancak son elli yılda kaydedilen sıcaklık artışı beş bin yıldan bu yana görülmemiş. Ecology dergisinin kasım sayısında yayımlanan araştırmada, eriyen buzullarla deniz sularına karışan tatlı su miktarı, su sirkülasyonları, bitki ve hayvan dünyasındaki değişimler de analiz edilmiş. İklim değişimi ekosistemlerin kapsamlı bir şekilde “yeniden düzenlenmesine” yol açıyor, diyor araştırmacılar. Kuzey Atlantik’te morina balığının azalışı da sadece aşırı avlanmayla değil, iklim değişimiyle de ilgili. Green, iklim değişiminden zarar görenler kadar kazançlı çıkanların da olacağını söylüyor. KAYIP KURŞUNUN İZİNDE Alman bilim insanları yer mantosundaki kayıp kurşunla ilgili bir teoriyi geçersiz kılacak bir araştırma yaptı. İncelemelere göre kurşunun sadece küçük bir kısmı çekirdeğe girmiş olabilir. Ancak diğer kısmının nereye gittiği belirsiz. Bir olasılıkla kurşun dünyamızın Mars büyüklüğünde bir gezegenle çarpışması sonucunda buharlaştı ve Ay varlığını bu olaya borçlu. Metalik çekirdek olmadan dünyada yaşam gelişemezdi. Örneğin dünyamızı çevreleyen manyetik alan varlığını çekirdeğe borçlu. Manyetik alan olmasıydı dünyamız, kozmik ışınlara karşı korunmasız kalırdı. Ayrıca mantodaki demirin de çekirdeğe aktarılmasını, oksijenin arta kalan silikatta birikmesini ve dünya üzerinde suyun oluşmasını sağladı. Yer mantosundaki ender bazı elementler ise dünyamızın metalik çekirdeğinin ne zaman oluştuğunu açıklıyor. Buna göre dünyamızın çekirdeği 4,5 milyar yıl yaşında. Çekirdeğin gelişimi güneş sistemimizin oluşumundan hemen sonra başladı ve süreç volframhafniyum saatine göre 3040 milyon yıl kadar devam etti. Bu evre içinde dünyamızın yüzeyi sıvı magmadan oluşan kızgın bir okyanus gibiydi. Zaman içinde demir ve nikel gibi ağır metaller dünya merkezine çökerek çekirdeği oluşturdu. Bu elementlerin bir kısmı demir ve nikelle birlikte merkeze çöktü. Bu mekanizma gerçekten de yer mantosunda eksik olan kurşun için bir açıklama mı? Araştırmacılar kurşunun buharlaştığına inanıyor. Nitekim güneş sisteminin ilk evrelerinde dünya üzerindeki sıcaklık 2000 derecenin üzerindeydi, bu sıcaklıkta kurşun buharlaşır. Aynı tarihlerde Ay, dünyamızın Mars büyüklüğünde bir gezegenle çarpışması sonucunda oluştu. Bu çarpışma sırasında kısa bir süre içinde çok yüksek sıcaklıklar meydana geldi ve silikatımsı dünyanın bir kısmı buharlaştı ve Ay oluştu. Bu süreç kurşunu da buharlaştırdı. Nilgün Özbaşaran Dede BEYİNDEKİ DEĞİŞİM İNTİHARI TETİKLİYOR Bir insanı intihara sürükleyen ne olabilir? İntihar eden kişilerin beyinlerinde kişinin davranışları üzerinde etkili olan kimyasal değişimler saptayan Kanadalı bilim insanları, kişileri intihara sürükleyenin bir beyin bozukluluğu olabileceğini düşünüyor. Western Ontario, Carleton ve Ottawa Üniversitesi araştırmacılarının Biological Psychiatry dergisindeki yazılarına göre, bu değişimlerde çevresel faktörler de rol oynamakta. İntihar nedeniyle ölen on kişinin ve kalp gibi ani ölen diğer on kişinin beyin dokuları incelendi. Bu şekilde intihar grubundaki doku örneklerindeki DNA’nın, normalde hücre gelişiminde etkili olan bir kimyasal süreçle değiştirildiği görüldü. DNA metillenmesi olarak isimlendirilen bu süreçte, kalıtım bilgileri, yapıtaşlarının sırası değiştirilmeden enzimlerle değişime uğramakta. Bu şekilde, örneğin çeşitli gen sekansları etkinleştirilebildiği gibi durdurulabiliyor da. Böylece bir hücrenin kendi DNA şifresine sahip olması garantilenmekte. Uzmanlar intihar grubunda, kontrol grubuna kıyasla on misli metillenme etkinliği saptadı. Örneklerde kimyasal sinyal reseptörü olarak davranışların ayarlanmasında önemli bir rol üstlenen bir gen durduruldu. Bu değişimler depresif bozukluktan sorumlu olabilir. Daha önceki araştırmalarla da bu metillenmenin, genetik ve çevresel faktörlerle biçimlenen epigenetik süreçlerle harekete geçirildiği bilinmekteydi. Beyin dokusundaki kalıtımın bu kadar değiştirilebilir olması bizi şaşırttı, diyor uzmanlar. CBT 1131/ 4 21 Kasım 2008 SON BEŞ BİN YILIN EN BELİRGİN İKLİM DEĞİŞİMİ Kuzey Kutbu ve Kuzey Atlantik’teki ekosistemlerin, dünyada yaşanan iklim değişiminin son beş bin yılda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle