23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kültür 10 Kasım’dan Geleceğe Bakmak Mustafa Kemal’in çağdaş dünya vizyonu içinde, Türk ordusu, birkaç bin aydın ve on milyon köylü savaşarak Cumhuriyeti kurdu. Türk devrimi 20. yüzyıl tarihinde dünyaca onaylandı. Mustafa Kemal evrensel bir efsane oldu. Onun ordusu yoktu. Hitler, Stalin, Mao sivil elbiseyi çıkarıp asker elbisesi giyen liderlerdi, Mustafa Kemal asker elbisesini çıkarıp sivil giyen. Atatürk’le çevresinin akli ve ruhi ‘concensus’u Kurtuluş Savaşı’nı ve devrimleri gerçekleştirmiştir. Doğan Kuban Türk devrimi irrasyonel bir toplum kültüründe rasyonalizmi egemen kılmaya çalışmış, başarılı da olmuştur. Fakat bir garanti belgesi değildir. Sorun geçmişin sorgulanması da değildir. Bütün bu tarih olmuş gerçeklerden daha önemli olan, dünyanın karşı karşıya olduğu yeni evrensel değişimlerdir. Bunların içinde devrimlerden daha derin, insanlığın yaşamını yok edecek, ya da yönlendirecek doğal gelişmeler var. İnsan toplumunun bilgilenmesine, doğayı daha iyi incelemesine ve geleceği algılamasına ilişkin gelişmelerin ortaya koyduğu yeni veriler var. Bizim gelecek için kavgamız iktidar için sahte rejim tartışmalarından çok önce, 15 yıl sonra 90 milyonun karnını doyurmak gibi basit bir ölüm kalım sorunudur. Yanıtı da Atatürk’ün bilim+akıl diye özetlediği davranış mirasıdır. Dünya iklimsel bir farklı evreye giriyor. Aç gözlü kapitalizm de sera gazı üreterek iklimsel felaket olasılıklarını arttırıyor. Bu yüzyıl ortalarında petrol yatakları küresel tüketimi karşılayamayacak. Petrol enerjisi ödenemeyecek kadar pahalı olacak. Türkiye nüfusu Osmanlı dönemi Anadolu’sunun 89 katı olacak. Günümüz dünyasının başka girdikleri de var. Dünya iletişim teknolojisi çağına girerek yeni bir devrimsel aşamaya ulaştı. Eski teknolojiler miatlarını dolduruyorlar. Tekstil, otomotiv, hatta bilgisayar için hardware üretmek artık yeterli değil. Onların sürdürülebilirliği de yaratıcı modeller üretmekten geçiyor. Giderek karmaşıklaşan bir dünyada software (yani yazılım) denen olgu ağırlık kazanıyor. Bunun yaratıcı bir yazılım olması gerek. Bunu imam hatip ya da işletme mezunları değil, yaratıcı matematikçiler ve mühendisler yapacaklar. haberi bile olmuyor. Ama kendisinin temel sorunu yaşamın sürdürülebilmesine ilişiktir. Korkutucu basit bir gerçek 90 milyonun açlığıdır. Açlar çoğaldıkça üretim öncelikleri değişecek. Barınak öncelikleri, sağlık önceliklerinin doğaları değişecek. Aptal bir tüketime ve sömürüye dayalı bütün modeller yok olmak zorunda. Yenileri en son teknolojilerle yeniden üretilecek. Bugünden üretimin programlanmasına girişmek gerekiyor. Yeni bir enerji çağına girdik. Dünya nüfus artıkça borç verecek Atatürk Türk bir sömürü ekonomikadınıyla sini sürdüremeyecek. Yazılanlara bakılırsa kimse kimseye kredi vermek istemiyor. Serbest ticaret içi boşaltılmış bir kavram olacak. Ya güçlüler güçsüzleri doğrudan köle gibi kullanacaklar, ya da inBugünkü söylemin türban, sanlık var gücüyle imamhatip, milliyetçilik, layaşamak için çalışıp, işbirliği yapacak. iklik düşmanlığı, tarikat, deBelki gelişmiş topmokrasi tekerlemeleri ve lumlar sömürücü sıbenzer safsataları yakın genıfı ortadan kaldıracaklar. lecekte rüzgârda savrulan Bilim ve teknobalonlar olacak. 10 loji sürdürülebilir yaKasımları geleceğe rasyoşam için seferber olacak. teknikler büsbünel olarak bakılmasını sağtün küreselleşecek. lama çağrısı için kullanmalı. Türkiye’de de darlık, hatta açlık temel politik söylem olacak. At gözlüğü politikası değişecek. Bütün sloganlar ihtiyarlayacak. Yaratıcı insan yetiştirmeye dönük yeni eğitim programları hazırlanacak. Matematiksel mantık bir süre, software (yazılım) yolu ile, dünyaya egemen olacak. Toplumlar yeni üretime göre örgütlenecekler. Bu özetlenmiş hikâye bir ‘sciencefiction’a benziyor. Fakat bir politikacı yalanı değil. İklimsel değişiklik, enerji kıtlığı, nüfus çokluğu gerçek. Yakın gelecekte, eğitim sistemleri değişime ayak uydurabilen, değişimci ve değişimci olmak için özgürlükçü olan toplumlar yaşamlarını sürdürme şansına sahip olacaklar. Diğerleri, dünyanın azalan enerji kaynaklarını ‘compenser’ etmek için kölesömürge statüsüne düşebilirler. A tatürk Cumhuriyetinin mirası kesin ve açık. Biz İslam dünyasında sömürge olmamış tek ülkeyiz. II. Dünya Savaşı sonrasına kadar bütün İslam ülkeleri Avrupa sömürgesiydi. Türkiye laik bir dünyada tek laik İslam ülkesidir. Kadını özgür olan tek ülkedir. Okuma yazma oranı en yüksek olan İslam ülkesidir. Altlarında petrolle uyuyan yarı aşiret Arap devletleri dışında, en zengin İslam ülkesidir. En çok sanayileşmiş İslam ülkesi, ordusu en güçlü İslam ülkesidir. Biz 14. yüzyıldan bu yana Avrupa’dayız. Ortaçağdan bu yana da İslam dünyasının kalkanı ödevi gördük. Bunlar hava ve su kadar gerçektir. Ilımlı İslam örnekleri çok. Pakistan, Afganistan, Bangladeş, Endonezya, Mısır, Sudan gibi ülkeler. Komünist devrim sonlandı. Türk devriminden sonra ortaya çıkan Faşizm yüzyıl ortasında yok oldu. Kapitalizmin Kore, Vietnam, Afganistan ve Irak maceralarını izledik. Nihayet liberal kapitalizm de kendini hançerledi. İslam dünyası ise ayağa kalkmak Şimdilerde İslam bir yana, giderek toplumlarının çağdaş kötüleşen bir dünya ile sürüp giden tablo çiziyor. Türkiye Cumhuriyeti son yüzyılların İslam toplumları tarihinde gerçekleştirilen en büyük uygarlık projesidir. Bilim ve sanayileşme devrimlerini yapmış Batı ülkelerinin bu aşamaya 19. yüzyılda erişmiş oldukları düşünülürse, 20. yüzyılın en büyük toplumsal devrimi Türk devrimidir. Şimdilerde İslam toplumlarının çağdaş dünya ile sürüp giden uyuşmazlığı Türkiye’ye de bulaştırıldı. Bu aşamada emperyalizm ve el ulaklarının sorunu Türkiye devrimini yaşamsal kavramlarının içini boşaltmaktır. Bunun aracı da Cumhuriyet simgelerini yok etmektir. Türk aydını, Amerikan sömürgeciliği ve kırsal kültür tarafından esir alınmışa benziyor. Bir entelektüel iflas ortamında yaşıyor. uyuşmazlığı Türkiye’ye de bulaştırıldı. Bu aşamada emperyalizm ve el ulaklarının sorunu Türkiye devrimini yaşamsal kavramlarının içini boşaltmaktır. Bunun aracı da Cumhuriyet simgelerini yok etmektir. EN BÜYÜK PROJE TEHLİKE ÇANLARI RASYONALİZMİ GERÇEKLEŞTİRMEK Yine de Atatürk’ü savunmak gereksizdir. Erişemeyecekleri yüksekliktedir. Ve yeni dünya tarihine 20. yüzyılın temel kişilerinden biri olarak yazılmıştır. Fakat olan biten bir ahlaki ve entelektüel iflas gösterisidir. Çünkü aydınlar doğrudan katılmıyor da olsalar, toplumu saran ahlaki çöküntüyü sanki normal bir olguymuş gibi izlemekle yetinmekte ve anlaşılması olanaksız yargılarla durumu hoş göstererek ona ortak oluyorlar. CBT 1131/15 21 Kasım 2008 Birkaç on yıl içinde Türkiye %80’i kentlerde yaşayan 8090 milyonluk bir nüfusa ulaşacak. Türkiye’nin %6070’inde su yok olacak, ya da kıt olacak. Beslenmek ve barınmak toplumun temel uğraşları olacak. Sadaka ve zekât vererek onlarca milyon doyurmak olanaksız. Kadınları paketleyip evlere sokabilsek bile bütün ulusun çalışıp üretmesi yaşamı sürdürebilmek zorunlu olacak. Bu ortamda savaşan insanın aracı bilgi toplumu denen ve teknik eğitimi yüksek bir toplum yapısının kuTayfun Akgül rulmasıdır. Bu bağlamda özgürlük demokrasiden çok, üretim için gerekli olacağa benziyor. Bu da özgün bir eğitim ortamının örgütlenmesini ve politik örgütlenmenin yapısal değişikliğini gerektiriyor. Oysa iktidarda ya da muhalefetteki partilerin yeni mallar satacak ne tezgahları var, ne de tezgâhtarları. Bilim insanları tehlike çanları çalıyorlar. Dünyanın her türlü savaş alternatifini dışlayıp, yeni kaynak arayışlarını hızlandırmak gerekiyor. Doğa kaynakları yerine gelmesi olanaksız şekilde tüketiliyor. Bir hayvan türünün yok olması ve ona bağlı bir yaşam zincirinin parçalanması, insanın günlük yaşamını doğrudan etkilemedikçe
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle