Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Politik Bilim Aykut Göker 2004 Türkiye Iktisat Kongresi 1720 Şubat tarihlerinde, Izmir'de 2004 Türkiye Iktisat Kongresi yapılacak. Kongrenin hazırlık çalışmalarını DPT yürütüyor. Amaç, "Avrupa Birliği'ne tam üyelik perspektifinde, ulkemizin ekonomik ve sosyal gelişmesinin daha ileri asamalara ulaştırılması ve toplumumuzun hızla bilgi toplumuna dönüştürülmesine yönelik öneriler geliştirilmesi..." Iktisat kongreleri bilim ve teknoloji politikaları ile uğraşanları yakından ilgilendiriyor. Çünkü, bu politikalar ıktisat politikalarıyla iç içe örülüyor. Dahası, iktisat kuramı bilim ve teknoloji politikalarının şekillenmesinde büyük rol oynuyor. 19. Yüzyılda Almanya tarafından izlenen ve bu ülkenin, teknolojide, Büyük Britanya Imparatorluğu'nu yakalayıp onu geçmeyi başarmasıyla sonuçlanan teknoekonomi politikasının kuramsal temelleri, iktisatçı Friedrich List (17891846) tarafından atılmıstı. Tıpkı bunun gibi, 199O'lı yıllardan bu yana OECD ve AB ülkeleri tarafından uygulanagelen bilim, teknoloji ve inovasyon politikalarına da Schumpeterci / evrimci iktisat kuramı ısık tutuyor. Üretimde teknolojinin oynadığı rolü ve inovasyon sürecini daha iyi anlamımızı sağlayan bu kuram, Türkiye'nin, 1993 sonrasında uygulanmak istenen bilim ve teknoloji politikasını da önemli ölçüde etkilemişti. Hipertansiyonunuz mu var, apnenize baktırın! Sonuçlar DPT'ye sunuldu 2004 Türkiye Iktisat Kongresi'nin hazırlık çalışmalarını yapmak üzere kurulması öngörülen 22 çalışma grubundan birinin konusunun "Bilim ve Teknoloji Politikaları" olarak belirlenmesi, sözü edilen iç içelik açısından isâbetli olmuştur. TÜSİAD, OSD, TAYSAD, BESD (Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği), BEYSAD (Beyaz Esya Yan Sanayicileri Derneği), Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği, MİB (Makina Imalatçıları Birliği), SASAD, TESİD, TBD, TBV, TÜBİSAD, llaç Işverenlerl Sendikası, İSO, EBSO, Eskisehir Sanayi Odası gibi, özel sektör semsiye örgütlerinin temsilcileri, üniversitelerden ve TÜBA'dan gelen bilim insanları ve kamunun konuyla ilgili temsilcilerinden oluşan bu çalışma grubu, TTGV ve TÜBlTAK'ın işbirliğiyle yürütülen çalışmalarını 25 Aralık'ta sonuçlandırdı ve raporunu DPT'ye sundu. Kongrede tartışılmak üzere hazırlanan raporda, TÜBlTAK'ın eşgüdümünde yürüyen Vizyon 2023Teknoloji Öngörü Çalışması'nın Panel Raporları'ndan geniş ölçüde yararlanıldığı; ayrıca, TÜBA'nın yürüttüğü Bilimsel Araştırma Öngörü Çalışmaları'na da önemle işaret edildiği görülüyor. lleriye dönük dersler çıkarabilmek için, önceki bilim ve teknoloji politikalarının ne ölçüde hayata geçirilebildiğinin irdelendiği; ayrıca, bilim ve teknoloji bağlamında, Türkiye'nin güçlü ve zayıf yanlarının, önündeki fırsat ve tehditlerin çözümlendiği raporda, daha sonra, başta belirttiğimiz amacı destekleyecek sosyoekonomik hedefler ortaya konuyor; ve bu hedeflere ulaşılabilmesi için bilim ve teknoloji alanında alınması gereken önlemler açıklanıyor. Bunlar arasında, öncelik verilmesi gereken teknolojik faaliyet konuları ("akıllı makinaların tasarım ve üretimi" vb.) ve bu faaliyet konularını destekleyecek teknolojik ve bilimsel yetkinliğin kazanılması; öngörülen öncelikleri hayata geçirmeye yönelik politikalar ve yürürlüğe konması gereken uygulama araçlarına ilişkin öneriler yer alıyor. Apne dediğimiz uykuda solunum durmalarının kalple ilgili sorunlara neden olduğu 20 yıl kadar süredir biliniyor. Son yıllarda yapılan araştırmalarla bu bilgiler tekrar tekrar kanıtlanırken yeni ve şaşırtıcı bulgular da gün ışığına çıkmakta. Bunlardan en önemlisi apnenın hipertansiyona neden olması. Apne hastalarının yarısı tansiyon hastasıdır, aynı sekilde tansiyon hastalarının yarısında da apne vardır. ıper tansıyon gelısımınde apnenın major faktor oldugu artık kabul edümektedir. Hipertansıyonlu hastanm apne hastası olup olmadıgını anlamak için 3 soru sorulması yeterlidır. Birinci soru hastanm horlayıp horlamadıgıdır İkinci soru gunduz uyuklama hali var mıdır? Son soru hastaran uykudd solunumu duraklamakta mıdır''' Bu sorularla hipertansıyon hastasmm ayru zamanda apne hastası oldugu da aıüaşüıı. Ancak kestn tanıyı uyku tetkıkı koydurur Apneleı ın kan basıncı ve kalpdamar dınamıklerı uzerıne etkisi fızyolojik açıdan çok ogreticıdir. Aynı şekılde apnenın ve dolayısıyla oksıjen eksıklığınrn mıyokard enfarktusu ve beyin enfaktusune neden olan kronik etkisi de ılgı çekıcıdır. Bu etkıler uzerıne yapılan araştırmalann ılerıde hipertansıyon tedavisine yaklasımımızı değistireceğıne rnanmaktayım. Bugun nasıl bebrti vermeyen tansiyon hastalan bile uzun surelı ılaç tedavisine alımyoısa ılerde tansıyonu yuksek apnelı hastalara apneleri için maske tedavisi veya ıadyofrekans tedavısı uygulanacaktır. Hıpertansıyonlu hastalaımm hastalıklarına neden olan apnenın tdrusının 3 basıt soruyla ortaya konulabümesine ragmen bu durum yıllarca gizlı kalmaktadu. Işte bu yazının yazüma nedenı budur.Yapılan bir araştırmada hıpertansiyonapne ıliskisi dusurıulmedıgınden ve yukardakı sorular sorulmadıgından hipertansıyon hastalarının ortalama 7 yıl boyunca apneleı ınden habersız yasamıs olduklan gosterilmiştır. Hastalar 7 yıl boyunca ortalama 26 kez doktora H başvurmuslardır ve bu doktorlaıırı 9 tanesı uzman doktordur. Halerı hipertansıyon hastalanrun % 90 kadan apnelerinin oldugunu bilmeden ydsdrnaktadırlar. Nasıl yükseltiyor? Biraz da apnenın nasıl tansıyon yukselttıgme bakalım! Normal uyku sırasında tansiyon duşmektedir, Bu duruma dipping dendir, Apnelı hastada uykuda tdnsıyon dusmez bu duruma da nondipping denilir. Nondipping'lı hastalarm hemerı hemen hepsı hipertansıyon hastasıdır. Nondıppıng'lı hastalarda tansıyon duşmedigi gibi ara ara spike denilen ani tansiyon yukselmelerı gorulur Tansıyon ılaçlarına kolay kolay cevap vermeyen hastalaı bu gruba gueıleı. Apne sayısıyla tansıyon yukseklığı de dogru oranlı olarak bulunmuştur Apnelı hastanın uykusu sırasında merkezı sinir sisteminin aktivitesı degışıklık gosteıeıek kalpdamar kontrol sıstemlerını etküemektedır Apnelı hasta zorla içine hava çekmeye çauşırken gogus kafesındeki negatif basınç artar. Bu basınç da kalp ve buyuk damarlar etrafindaki basıncı arttırmaktadıı. Sonuç olarak apne ve buna bagh oksıjen eksiklıgı hipertansiyon mekanizmalannı refleks olarak etküemektedir. Siyasal destek şartı "Türkiye'nin 'üike sınırları içinde yaşayan tüm bireylere ulaşarak, toplumsal refaha katkıda bulunacak, akılcı, yüksek nitelikli, çağdaş teknoloji ile donatılmış, ekonomik, kendi kendine yeterli ve yeniliklere uyum niteliği olan bir bilimteknoloji yapısının ulusal düzeyde egemen kılınması' olarak özetlenebilecek bir teknoloji vizyonuna ve bu vizyonu gerçekleştirecek politikalara sahip olması gerekmektedir" denilen raporda, önemle vurgulanan husus şu: "Bu vizyon ve politikaların siyasi ve toplumsal erk tarafından desteklenmesi, bilim ve teknolojinin devlet yapılanması içinde yerini alması olmazsa olmaz koşuldur. Bunun için öncelikle 'ulusal farkındalık' yaratılmalıdır. Devlet ve tüm sivil toplum kuruluşlan günü yaşamanın yeterli olmadığı, yarınları yaratmanın ve yarınlarda güçlü olmanın ancak bilim ve teknoloji politikalarının oluşturulması ve uygulanması ile mümkün olacağı konusunda toplumumuzu bilgi ve ortak akıl ile donatmalıdır. Bu uyanış için, Millî Eğitim politikasından, YÖK yapılanmasına; doğal kaynakların üretim ve kullanım plânlamasından, bankaalık sektörünün yapılanmasına kadar her alanda tüm kurum ve kuruluşların yer aldığı geniş katılımlı bir hareket plânı toplumumuza aktarılmalıdır." Raporun önemli bölümlerini edeceğim. http://www. inovasyon. org 878/6 ~~~ bilgilerinize sunmaya devam Araştırma sonuçları 1992 yüında damaılardaki direrıç artısının apne sırasında ortaya çıkan oksıjen azalmasına baglı oldugunu Trzebski adı araştırmacı gosterdı. Aynı yıl gonullu hastalarda ıstemlı olarak apne oluşturmuş oksi