Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AMARTYA SEN*: Alma ve verme bilimi engladeş'de eski bir atasozu şoyle der:"Bilgi çok özcl bir maldir, verdığin olçudc buyur," Gcniş arüamda büim, bu malın uretimidır Bilitn adarnları birbirlcrinden çok şey öğrenir ve bılgi bu alışveriş sorıucu gelışir Büim adarnı görüntüsii altındaId az sayıda işadarnını bir kenara bırakırsak, biiimin genel kulturü, satın aJmak veya satmak üzerine dogil paylaşmak üzerine kuruludur. Bilirni ayakta tutan paylaşma, piyasa ilişkilerinın doğasında bulunaıı karşıüklı alma/verme ilişkisıyle çelişir. Piyasa mekanizması yalnızca onemli bir sosyal kurum degil, örgütsel bir ideolojidir. Bu ideolojı etkileşimli ilişkileri verme ve alma gibi bastırdığı oranda başarılıdır Bunun ortaya çıkarttığı boşluk dolduı ulmaya değer, çunku paylaşma yalruzca bilim için degil, kalkınma için de yaşarnsal orıem taşır. Kalkınma, sermaye birikimi veya gavrı safi milli hasılanın (GSMH) yukselen bir trend izlemesi anlamına gclmez. Kalkınma daha çok insan ozgürlüğünün ya yüması sürecidir. Bu da piyasalann saglıklı çalışmasıyla ivme kazanır, ancak bu yeterli degildır. Ozgürlüğün pek çok çeşidi vardır. Bir yanda açlık, tedavisi olan hastalıklar ve bebek ölümleri gibi olumsuz koşullardan bağımsız olmak söz konusuyken, diğer yanda politık ve vatandaşlık hakları, sosyal ve kulturel faaliyetlere katüma hakları göz önunde bulundurulmalıdır. Politık ve sosyal katüım ile paylaşım arasındaki doğal ilişkiyi anlamak zor degil; hastalıklardan korunma konusunda paylaşımm dd ne denli onemli oldugunu anlayabiliriz. Kıtlık büe paylaşım ile daha kolay atlatılabilir. B *Amartya Sen Cambridge, Trinity College'da oğretım üyesi. 1998'de Ekonomı Nobcl Ödülü'nu kazandı. Amartya Sen, kalkınmada temel unsurun özgürlük oldugunu söylüyor. Bu, sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlardan, açlık ve hastalıklardan bağımsız olarak insanın kendi Iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar verme özgürlüğü anlamma gelmektedir. Ancak paylaşma olmadan özgür olunmayacağını savunuyor. Pazara girişi engelleyen unsurlar Piyasa mekanızmasınrn kalkınmadakı rolu tartışümaz. Ticari mallann pazar fıyatlanyla el degiştirmesi doğal olarak bilimsel almaverme surecinden farklıdır. Ne var ki pazar mekarıizmasından yararlanmak için ınsanların pazara girrııesı, katılması ve pazar üişküerinden kazanç sağlaması gerekir, Pazara girmek, emeğinden başka satacak bir şeyi olamayanlar için zordur. Böyle biri için sermaye bıriktırmek, fınans kurumlarından kredi almak söz konusu büe değüdır. Pazara gırişı kolaylaştırmak için toprak reformu, mikrokredi olanakla rı ve kayrıaklann yeniden dağıtüması gibi kamu organlarmm mudahalesi gerekebüir. Geçmişte yaşananlar bu gibi onlemlerin pazar ekonomısinin gelişimıru hızlandırdığıru gostermektedır. Ne var ki piyasadakı ışlemlerden kazanç saglamak için paylaşmak bir önkoşuldur. Diğer bir ön koşul da egıtım ve sağlık hizmetlerinın yaygınlaştırümasıdır. Terrıel eğıtim ve genel sağlık hizmetleri kişüerirı ozgurlüklerini (okuma, yazma, hesap yapma, konuşma, saglıklı ve uzun yaşama özgürîDR'leri parasal kaynaklarma üave ederler. Zengın ülkeler ıse <endi paylanna düşen miktan bir takım kurallara gore dağıtırar. Yardımın dağıtüması üe ilgili mekanizma daha önenrlidir. Bunun için, yardım gerekçelerinı içeren programlann yarışa :ağı bir piyasanm oluşturulmasını öneriyorum. IMF'nin hima/esinde ancak IMFden bağımsız olarak çalışacak bir heyet >DR fonlanna uygun programları değerlendırecek. Heyette jorev alacak üyeler beürlı sureler için atanan seçkin kışilerien oluşacak. Burüar bağlı bulundukları devletten bağımsız ıareket edecekler. Ayrıca bir denetleme heyeti de bağımsız )larak alınan kararları değerlendirecek. Soros Vakfi 1997 den bu yana Rusyadaki hapishanelerle artış gösteren tüberküloz (TB) vakaları ile ügüeniyor, Hk ledefimiz hapishane koşuüarını bıraz olsun duzeltmek. Aynı amanda mahkum ve gardiyanlar arasmda yaygın olan TB'yi le tedavi etmeye çalışıyoruz. Dünya Sağlık Örgutu'nün VVHO) önerüeri doğrultusunda tedaviyi sürdürürken, küresel Içekte TB üe savaşmaya başladık. VVHO, Dünya Bankası ve bu astalıktan etküenen 22 ülkenin katüımıyla "TB'yi Durdurmak ;in Küresel Plan" adlı bir programı yürürlüğe koyduk. Planın ;eriği Ekkn 2001 tarıhinde açıklandı. Plan gereğince gelecek yü içmde 9.3 müyar dolar harcanacak. Bunun 4.8 müyarı hasüıktan etküenen devletlerden sağlanırken, 4 8 müyarlık bir lüğü) artırmakla kalmaz, insanların piyasa mekanizmalarını kuUanmalarını kolaylaşürır. Okuma yazma bümeyen bir kışi nin iş bulması çok zordur Sağhksız olmak da pazara katümayı zorlaştınr. Kısaca pazar mekarıizmasından yarar saglamak için, bazı ekonomistlerinin iddia ettiği uzere, "pazarı serbest bırakmak" yeterli degüdir. Kalkınmaya bir diger engel de fıkır eserleri mülkiyet hakkı üe ılgili uluslararası sıstemdir. Hâlihazırdakı telif yasası ulusal ve uluslararası dünyadaki ezilmış halkların yaşamını ve ozgurlürlüğünü olumsuz yonde etküiyor Örnegın burüar yaşam kurtaran üaçların AIDS üaçları gibi yaygın olarak kullanümasını engellıyor. Çunku bu üaçlara çok yuksek patent ucreti ödcnmektedır. Bu tur haklar iki şeküde savunulabüir Birıncısi, bu kişi veya kurum tarafından gelıştırüen bir bügi o kışı veya kuruma aittir. Ikıncısi özendirme üe ügılıdır, Dolayısıyla patent haklan, bügiyi uretenlerı özendirme işlevi gorurler. Ancak hâlıha zırdakı patent yasalarmın sosyal açıdan özendirıci oldugunu söyleyemeyız. Bugun yoksul ulkelerdekı AJDS hastaları çok açık oluştu. Bu açık SDR'lerden gelecek kaynakla kapatılabüir. "TB'yi Durdurmak için Küresel Plan", üerde BM'ın sponsorlugunda AIDS, sıtma gibi hastalüdaı için gelışrirüecek planlara ornek oluşturabüir. pahalı olan üaçları kullanamadıkları için yaşamlarını yitirmekte. Dolayısıyla baş(a tıbbi üaçlar olmak uzere patent yasalarmın acılen reforma ıhtiyacı var. Bu bağlamda bilimi kuresel bir gelenek olarak gormekte yarar göruyorum. Küresclleşnre çoğunlukla küresel Batüüaşma olarak ele alıruyor; dolayısıyla küreselleşme karşıtı eylemler Batı karşıtı unsurlar içeriyor. Kulturlerin çapışması olarak nıtelendirilen tartışmalar, genellikle dine ve mançlara dayalı bir platforma oturtuluyor. Bu da kultürler arasındaki uçurumu daha da derinleştiriyor. Bu uçurumu kapatmanın bu yolu Batı bilimi derıüen olguyu evrensel bir tabana yaymaktır. Çin bilimi ve teknolojisi, Hint ve Arap matematigi bugun biiimin ulaştıgı duzeye çok onemli katküarda bulunmuştur Orneğin Avıupa ve Amerika'dakd modern matematikçüer, matematık problemlerinin çozumünde algoritmaya başvururken, O.Yuzyılda yaşamış AIKhwarizmi adındaki Arap maternatıkçismi andıklarının farkında olmayabüirler. Cebir sözcüğü bugun bu buyük matematikçiye atfedılıyor. Diğer taraftan dine ve ınanca dayalı Batı karşıtı yaklaşırrüar, gereksiz bir şeküde kulturleı arasındaki yuzleşmeye çozumsuz bir nitelik kazandırıyor Bu arada Ingülerede oldu ğu gibi Avrupada ınanoa dayalı okulların açılması Ingüterede Musluman ve Sih çocuklarının giderecegı ozel okullar açüdı genç çocuklarm uygarlığı din üe kanştırmalarına yol açabilir Bence bu çok tehlıkelı bir gelişme. Ayrıca bu gibi girişımler din adamlanna azımsanmayacak bir kontrol yetkısi kazandırırken, çok sesü uygarlığı savunan kişüerm seslermı bastırmaktadır, Tarihte olduğu gibi bugunde etkili olan büimın paylaşımcı kültur u, orgutsel bir gelenek olarak surdüriümeli. Çağımızda bu paylaşım külturunden, yokluk, yoksuüuk ve çatışmalann giderilmesı bağlammda öğreneceğımız çok şey var. Reyhan Oksay New Scıentist, 27 Nisan 2002 kısaltılarak alındı Küresellefme alehlne gösterl Batı'nın yeni dünyadaki rolü Kureselleşmenin temel ükesı rekâbettir Kuıeselleşme yayüdıkça rekâbetm dozu artar. Bir sistem sızın lehınize çalışıyorsa o sıstemi sorgulamak aklmıza gelmez veya ekonomik konumundan hoşnut olan bir kişınin daha alt konumdakıleri düşunmesi beklenemez. Ancak 11 Eylul'den sonra bu değişecek. lasanlar bu saldırının nedenlerım arüamak ısterken, içinde yaşadıkları toplumu sorgulamaya başladüar. Ve ABD'nin dünya üzerindekı konumu gıderek netleşiyor. Biz Amerikalılar dunyada ayrıcalıklı bir konunıda olduğumuzu anladık, Şımdı bu ayrıcalığı nasü kuüandığımız sorusu gundemde. ABD'nm dunyada başlıca ıki temel rolü vardır. Bunlar, tarıhi boyunca ABD'nin poütıkasını şekülendrrmıştır, "Jeopolitik Realizm 1 ' ve 'Açık Toplum Idealizmi" olarak nıtelendirtoüeceğım bu iki rol farklı zeminlerde ışlerlık kazanır, Je opoütık reaüzm devletin çıkarlarmı gözetırken, açü< toplum ıdealizmi msarüığm çıkarlarına endekslidir. Aydınlanma'dan bu yana evreasel ükeler üc devletlerın eqemenlıkleri bübüıy le çatışmıştır. ABD guçlendikçe bu çatışma daha belııgın bir hale geldi. Jeopoütık reaüzm ve açık toplum ıdealizmi birbiriyle çeliştığı zaman, bu çatısmadan geneüikle birincisi karlı çıkar.Bugün ABD ekonomik ve askeri alanda lıder konumundadu. Kureselleşme ve dünyanın geleceği konusunda belirleyıcı bir konumda olduğumuzu herkes kabul ediyor. Eğer tüm gucumuzu, egemenlığımizi pekiştırmeye harcarsak, larüıi bir yanlışlık yaparız. ABD ulus olarak kuresel kapitalıst sıstemin işlerlığı ve ınsanlığm geleceğini daha fazla önemsemek zorundadır. 11 Eylul'den aldığımız ders, uluslararası meselelerde ahlaki değerlerin ne kadar buyuk bir rol ustlendiği üe ilgili. Kureselleşmede ortaya çıkan asünetrı pek çok kotulüğün nedenıdir. Dunya bugun küresel bir pazara sahıp olmakla birlikte küresel bir topluma sahip değil. Ve kuresel bir topluma sahip olmak için ahlaki değerlere oncelık vermek gerekir. Bu yolda ilk adımı ABD atmahdır, Bunun içm de dünyaya bakaş açısı köklü bir değişim geçirmelidir, Böyle radikal bir değışimi normal zamanlarda gerçekleştirmek zordur, ancak içinde bulunduğumuz günleri normal sayamayız. Sistem büyuk bir hızla çokme smyalleri verırken, tüm enerjımızı sosyal sistem içindeki görece durumumuzu güçlendirmek için harcamanın ne derece akülıca oldugunu sorgulamamız gerekir New Scıentist, sayı 2340'dan hsalhlarak ahndı 791/7