Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ L İ M D Ü N Y A S I N D A N K I S A H A B E R L E R R us yazar Vladimir Nabokov'un "Mayicik" adını verdiği bir grup küçük kelebek üzerinde 4O'lı yıllarda yaptığı araştırmalar ölümünden 20 yıl sonra bilim dünyasında kabul edildi. 1940'da A.B.D. ye iltica eden yazarın lepidolog (kelebekbilimci) olarak yaptığı sınıflandırma uzun yıllar tartışılmış ve yaptığı araştırmalar gösteriş olarak değerlendirilmişti. Amerikalı araştırmacı Kurt Johnson ve Macar meslektaşı Zsolt Balint yaptıkları incelemelerle Nabokov'un doğruluğunu ortaya çıkardılar. Latin Amerika kökenli "Mavicik" kelebeklerinin son yıllarda keşfedilen 25 yan cinsine Nabokov'un romanlarında adı geçen yerlerin ve kahramanların ismi verildi, en sonuncusunun adı "Madeleinea Lolita". Mavi Lolita Hastalıklara karşı güçlü ülü bir silah: Patates Deri değiştipemedi, soyları tiıkendi Dünyanın en başarılı yaratıklarından sayılan deniz böceklerinin soyu neden tükendi? S lize rüzgârlannın aniden durması, buna bağlı olarak Pasifik Okyanusu'nun ekyator bölgesindeki akıntıların yön değiştirmesi ve Peru kıyılarında su sıcaklığındaki artış dünya iklim koşulları için hiç de iyi haberler sayılrnaz. 1987 ve 1991 yıllarında Doğu Pasifik'te kaydedilen ve El Nino adı verilen olaydan sonra Avustralya, Hindistan, Brezilya ve Doğu Afrika'da büyük kuraklıklar meydana geldi. Amerika'nın Peru ve Kaliforniya arasındaki çöl bölgesınde ise şiddetli yağmurların yol açtığı sel tehlikesi ve Endonezya'da büyük orman yangınları riskleri arttı. Iklim araştırmacıları beklenmedik yeni bir El Nino'yu haber veriyorlar, pek çok araştırmacı bunu en erken 1998 yılında bekliyordu. Tropik Pasifik'te su sıcaklığının son iki ayda iki derece yükselmesi ve Endonezya'dan doğuya doğru sıcak su akıntılannın ilerlemesi El Nino'nun işaretleri. 1991 yılında meydana gelen El Nino'yu araştırmacılar önceden tahmin edebilmişlerdi, ama onun dokuz ay yerine beş sene etkili olacağını bilememişlerdi. Uzmanlar yeni El Nino'nun sonuçlarının önümüzdeki yıl tüm dünyada hissedileceğini belirtiyorlar. El Nino felaketi on bir araştırmaya göre bunun nedeni, bu canlıların yeterince hızlı bir bıçimde deri değiştiremediklerinden kaynaklanıyor. "Trilobıt" adıyla bilinen bu deniz böcekleri evrılerek bin beş yüzu aşkın türe dönüştü. Yaklaşık 300 milyon yıl boyunca varlıklarını sürdüren bu canhlar 250 milyon yıl önce yok oldu. Bilim adamları genellikle bu yok oluşu balık gibi yeni canlıların ortaya çıkışına bağladılar. Ancak onca eklembacaklı türünün ayakta kalmasına karşın, trilobitlerın neden bu çekinceye yenik düştükleri konusu oldum olası gizini korudu. Cincinnati yakınlarındaki kayalıklarda bulunan trilobit toslllerini inceleyen Michigan Eyalet Ünıversitesi bilim adamla A K Bombalara karşı zırh anada'lı bilim adamları patatese genetık yöntemlerle çeki düzen vermek suretiyle şeker hastalığını acısız sancısız engellemenin yolunu buldular. Genetık yöntemlerle geliştirilen söz konusu patatesler farelerin 1. tür olarak bilinen bir tür şeker hastalığına yakalanmalarına engel oluyor. 1. tür şeker hastalığı bağışıklık sisteminin pankreastaki kimi hücrelerde bulunan GAD gibi kimi proteinlere yanlışlıkla saldırması sonucunda meydana geliyor. Göz deliği hücreleri adı verilen bu hücreler, kandaki şeker düzeyini dengede tutan enşülini üretiyor. Bu hücrelerin yok edilmesi durumunda şeker hastalığının önüne geçilmesinin tek yolu hastaya ensülin iğnesi yapmaktır. Bilim adamları yıllardır şeker hastalığına, bağışıklık sisteminin söz konusu hücreleri yok etmesini engellemek yoluyla çözüm getirmeye çalışıyorlardı. Araştırmaların büyük bir bölümü bağışıklık sisteminin proteine saldırısının çok miktarda GAD'nin düzenlı olarak ağızdan verilmesi suretiyle engellenmesi görüşüne dayanıyordu. Ancak sorun yoğun miktarda GAD'nin üretilmesinin güçlüğünden kaynaklanıyordu. Batı Ontario Üniversitesi'nden Anthony Jevnikar önderlığinde bir ekip artık bu soruna çözüm getirildiğine inanıyor. GAD üreten genleri patateslerin DNA'sına aktaran ekip sonuçta yüksek düzeyde GAD içeren patatesler elde etti. Şeker hastalığına duyarlı olmak üzere özel olarak yetiştirilen fareler birkaç ay boyunca bu patateslerle beslendi. Farelerin pankreas yapısı ve bağışıklık sistemi aynı insanlardaki gibi olduğundan, bunlar 1. tür şeker hastalarında olan biteni gözler önüne sermesi açısından iyi bir örnek oluşturmaktaydı. Ekip patateslerle beslenen 12 fareden yalnızca ikisinin bu hastalığa yakalandığını, şimdi hedefin yöntemın insanlarda da aynı sonucu verip vermeyeceğınin araşjtırılması olduğunu bıldırıyor. Yöntemin insanlarda da geçerli olması durumunda, özellıkle ilaç yutmakta zorlanan çocuklar açısından önemli bir adım atılmış olacak. Jevnikar genetik değişımden geçirilen bitkilerin, çoklu skleroz ve romatizmal arterıt gibi öteki kendiliğinden bağışıklık hastalıklarının sağaltımında da yararlı olabileceğine dikkat çekiyor. 26.7.97. ns. Rita Urgcın bu canlıların deri değiştirme konusundaki sıradışı alışkanhklarının onların yok olmalarına neden olabileceğine parmak basıyor. Tüm eklembacaklılar dış d ö n e m sel olarak dış iskeletlerinden arınmak suretiyle deri değistiriyor. Istakoz türü çağdaş eklembacaklılar bu işlemi birkaç dakika içinde gerçekleştirebiliyor. Ne var kı, Brandt trilobitlerin bedenindeki çok sayıda bölmelerın her birinin bağımsız olarak deri değiştirdiğini, bu sürecin de en az birkaç gün aldığını ortaya koydu. Deri değiştirme dönemi eklembacaklılar için son derece çekinceli bir zaman dilimi olduğundan, trilobitlerın ilkel balık türlerine karşı kendilerini koruyamadıklarından ötürü yok oldukları sanılıyor. Brandt trilobitlerin bu konuda bir girişimde bulunduklarını, son trilobit türlerinde bölme sayısının azalmış olduğunu belırtiyor. Ancak söz konusu deniz böceklerinin bu girişimi neden sonuna dek götürmedikleri bilinmiyor. (26.7.97, n.sr.u.)) rından Denita Brandt U çağın iç kısmına veya bagaj konteynerlerine yerleştirilen özel elyaflardan yapılmış yastıklar bombalı sabotajları etkisiz hale getiriyor. Britanya havacılık uzmanları tarafından yapılan bir testte, hizmet dışı bir Boeing 747'nin içine, Lockerbie bombasından üç kat daha şiddetli dört patlayıcı yerleştirildi. Elyaf yastıklar tarafından tutulan patlamalar uçağa hiç zarar vermedi, sadece uçuşlarda kullanılan sıradan bir bagaj konteynerindeki patlama uçağı parçaladı. Bu koruyucu malzemeyle tamamen Batı Afrika'yı, dünyadaki çok dille konuşulan bölgelerden biri yapan ne? Oxford'lu bir antropolog, bir bölge ne kadar çok yağmurluysa, orada dil çeşitliliğinin de arttığını söylüyor. frika'nın batısında, kuzeybatısındaki Senegal'den, güneydoğudaki Kamerun'a doğru gıderseniz Amerika Birleşik Devletleri'nden küçük bir kara parçasında kimisi birbirinden tamamen farklı 700 dilin konuşulduğunu görürsünüz. 12 milyon nüfusu ile Kamerun 275, küçücük Togo yaklaşık 50 dile ev sahipliği yapıyor. Dilin bu denli çokluğu dilbilimcileri şaşırtıyor. Burası örneğin Papua Yeni Gine'deki gibi dilleri büyük dağların ayırmasıyla farklılaşmamış tek bölge. Oxford'dan dil antropoloğu Daniel Neltle olayın tamamını açıklayabilecek yeni bir teori geliştirdi. Nette dört yıl boyunca değişik dilleri gösteren ekolojik haritaları karşılaştırarak Batı Afrika dillerini araştırdı. Ekvatora yaklaştıkça dil sayısının doğru orantılı olarak arttığını buldu. Neltle çalışmasında Batı Afrika ülkelerini biner mil karelik karelere böldü ve yağmurun düşüşüne göre kareleri birbiriyle karşılaştırdı. Güneyde yağmurlu mevsim 11 ay sürüyordu. Bu bölgenin oluşturduğu karelerin kimisinde 80 kadar dilin konuşulduğunu buldu. Kuzeyde dört aydan az yağmur olan kurak savana ülkelerinde, örneğin Sahara'da dil sayısının 3'e kadar düştüğünü saptadı. Nijerya'nın kurak kesiminde sadece 20 dil konuşulurken, aynı ülkenin güneyinde, aynı büyüklükteki daha nemli bir bölgesinde 430 dil konuşuluyor. Genel Ne kadar çok yağmur o kadar çok dil niz." diyor. Yaşadığınız yerden dış dünyayla bağlantı kurmak öncelikle kurtuluş yolu sayılmıyor. Ancak daha fazla mevsim ürünü alınan bölgelerde kıtlık başgösterdiğinde, diğer gruplarla ilişkiler artıyor. Neltle "Eğer altı ayınız kuru geçiyorsa, bu zaman periyodunda ürün yetiştiremezsiniz. Durum böyle olunca çevreyle iişkilerinizi sıklaştırır, gıda gereksinmenizi gıderırsıniz." di yor. Muhtemelen ilişkilerin daha da genş alanlara yayılmasıyla söz konu su dil geniş kesimde kullanılmaya başlar. Batı Afrika'lı topluluklar Neltle'ın te orisini büyük ölçüde destekliyor. Güney'de hint yerelması ve tatlı patates her yıl ekiliyor. Ancak bu ürünler sürekli yağmura ihtiyaç gösteriyor. Ve yılın her döneminde toplanabiliyor. Bundan dolayıdır, yetiştiriciler kendi dillerini genış kesımlere yaymadan küçük gruplar halinde yaşayabiliyorlar. Yağmurun sadece altı ay düştüğü Kuzey Nijerya'da ya da Gana'da başlıca mahsuller darı ve sorgum gibi tahıllardır. Bunlar kuru mevsimde stok edilir, ticaret artar. Ticaretin artmasıyla bir dil çok kullanılır. Bu olaylar zinciri kuzeyde Sahara'ya kadar uzanıyor. Bu dil zenginliği uzun sürmeyebılır. Neltle "Nijerya'da konuşulan 400 dili birkaç yüzyıl sonra bulamayabiliriz. Hausa dilini anlayabılıyorsanız televizyon izleyebilir, bugünü öğrenebilirsiniz. Büyük diller daha çok kullanılmaya başlandı. Çünkü endüstriyel ekonomide geçerlilikleri artıyor." dıyor. Kaynak: Discover, Ağustos 97 A „ i. lıkle köylüler birden fazla dili, en azından Fransızca'yı biliyorlar. Bu da onların ticaret yapmalarına ya da onların komşu klanlardan insanlarla evlenmelerine olanak veriyor. Olaya temkinli yaklaşanlar güneydeki dil sayısındaki fazlalığın, bu bölgede daha fazla ınsanın yaşamasından ıleri geldiğini ileri sürebilir. Ancak Neltle nüfusu en kalabalık bölgelerden birı olan Kuzey Nijerya'da sadece Hausa adlı dilin konuşulduğuna dikkat çekiyor. Neltle bu dillerin "nasıl geliştiğini bildığine inanıyor. "Eğer bulunduğunuz yer bol yağmur düşen bir yerse, ihtiyacınız olan bütün gıdayı burada üretebilirsi Başka yere bağımlılık azalıyor kaplı bir Jumbo'nun ağırlığı üç ton artıyor. Uçak şirketleri için bu, uçuş mesafelerinin kısalması ve yakıt masraflarının artması anlamına geliyor. (ak) Ulaş Girgin 545 5