Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bl\ Işık saçan balıkların sırrı Gecelerin ve derin okyanus diplerinin karanlığında ışık saçan canlılar vardır. 70'den fazla canlı türü ışık saçar: Bakteriler, denizanaları (meduzalar), böcekler, balıklar... Işıma çeşitli amaçlara yöneliktir: Çevreyi aydınlatma, saldırganı korkutrpa, kamuflaj, mimetizm (benzerleşme) ve cinsellik ("Senin için yanıyorum" der gibidirler). Hayvanların ışıklı sinyaller göndererek birbirleriyle iletişim kurdukları anlaşılmıştır. Son yıllarda ışık saçmanın hücresel ve moleküler mekanizmaları da ortaya konmuş bulunuyor. veya yaprağı ışık saçarak aydınlatırlar. Denizlerin derinliklen süreklı zifiri karanlıktır. Denızın derinliği arttıkça, suyun emdiği ve dağıttığı ışık, logaritmık olarak azalır; örneğin derınlik 100 kat (100=102) artınca ışık 2 kat azalır; yani yarıya ıner. Deniz dibinde 850 m'den derinlerde insan gözü hiçbir ışık algılayamaz. Deniz suyu Ö7ellikle kırmızı ve ültravıyole ışınları emer. Bu derınlıklerde yaşayan bazı türler kendı ışıklarını oluştururlar. 200 m'den derin sularda yaşayan birçok balık mavi bir ışık saçar; çünkü mavi ışık bu sularda en az emilen dalga boyundadır. Bu derinliklerdekı balıkların gözdıbi pigmentleri (gormeyı saglayan boya) mavi ışığa en duyarlıdır (tabiı kı evrım sonucu). Buna güzel bir örnek Güney denizlerinde yuzeye yakın yaşayan gececı Photoblepharon balığıdır. 1970'lerde Los Angeles Ünıversıtesi'nden J. G. Morın, Kızıl Deniz'de bu balığın, gozlerinin altında bulunan son derece büyük bir ışık organı sayesınde mavi ışık saçtığını ve bu mavi aydınlıkta görebıldığı planktonları yediğinı gözlemledi. Bu balıklar karanlık bir akvaryuma konulurlarsa, ışık saçma özelliklerini kaybederler ve açlıktan ölürler. Hayatta kalabilmeleri için akvaryumun, kendisaçtıkları ışığa benzer bir ışıkla aydınlatılması gerekir; demek kı bu karanlık balıkları beslenebılmek ıçın mavi ışığa ve görme duyusuna muhtaçtırlar. Y arasalar ve yunus balıkları nasıl iletişim için ses dalgaları kullanıyorsa, pek çok hay\ian da bu amaçla ışık sinyalleri kullanmaktadır. Güneş altında çeşitli renkler ve bıçimler aracılığıyla iletişim kuran hayvan, karanlıkta kendisi ışık oluşturmak zorundadır. Bugün bıyolümınesans üzerindeki çalışmalar havadan bakılarak balık sürülerinin yerının bulunmasında, biyomedikal araştırmalarda ve moleküler biyolojide önemli bir yer tutmaktadır. Biyolüminesans 16 sınıfa ait 700'den fazla türde görülmektedir. Işık sinyallerine en fazla okyanusların karanlık diplerinde rastlanır. Ateşbocekleri karalarda ve ışıklı planktonlar denizlerin yüzeyınde ışık verirler. Işık sinyali diğer iletişim sinyallerine, örneğin sese göre, daha avantajlıdır. Bir kere uzak mesafelere gidebilir (okyanus diplerinde 1015 m, açık havada yüzlerce metre); mesaj çok hızlı bir şekılde yerıne varır ve nihayet ışık oluşturmak, ses oluşturmaktan çok daha az enerji sarfı gerektirir; çünkü ışık yaratmak ıçın kas kasılmalarına gerek yoktur. Bu nedenlerle küçük canlılar için en hızlı haberleşme yolu ışık sinyallerıdir. Işık saçan canlıları incelemenin zorlukları vardır; bir kere derin deniz balıklarının canlı olarak incelenmeleri çok zordur, özel ağlarla avlanırlar. Bıyolog gemide bulunmak ve onları birkaç saat, hatta dakika içinde incelemek zorundadır. Ayrıca balığı lyı bir ışık altında incelemek zorunluğu, bıyolüminesansı maskeler. Sahillerin yüzeysel sularında yaşayan ışıklı türler, karanlıkta tutulan bir akvaryumda vıdeo tekniklerıyle incelenebilir. Fakat eldeki verilerin çoğu ateşböceği gibi karada yaşayan türlerle ilgılidır. Ç.N.) Fransa'dan P. J. Herring ve Florıda'dan E. A. VVidder, bu balığın saçtığı özel kırmızı ışını, görüntü kuvvetlendirıcı enfraruj kamera ile tespit etmişlerdir. Bu "kırmızı projektörlü balık" bu ışık sayesinde avını kolayca görebilmektedir. Çevresındeki deniz canlıları yalnız mavi ışığa duyarlı olduklarından, yaklaşan bu "kırmızı canavar"ı göremezler ve kurban olurlar. Okyanus diplerinde kırmızı kabuklular (karides vb.) kaynaşır; bunlar kırmızı ışıkta mukemmel görülürler; oysa mavi ışıkta görünmez olurlar. Kırmızı ışık deniz suyunca hızla emilir; bu nedenle "kırmızı canavar" ancak birkaç metre ötesindeki balıkları avlayabilirler. Asıl amaç ürkütmek Deniz ortamında biyolüminesans'ın asıl amacı aydınlatma olmayıp saldırgan canlıları ürkütmektir. Bu nokta 1972'de Oregon Üniversitesı'nden W. Esaias ekibince plankton oluşturan dinoflagella türü tek hücrelı yosunlarda kanıtlanmıştır. Gecelerı gemilerin dümen suyunu ışıklı bir iz haline getiren bu yosunlardır. Bu yosunlar, siklops (tepegoz) denilen kabukluların ana besınini oluşturur. Bakın, doga bu minicık yosunlara nasıl bir savunma yöntemı vermiştir: dinoflagella'lar en ufak bir sarsıntıyla 100 milisanıye süren bir ışık saçarlar. Sıklops'lar bu ışığı görünce korkup yosunu yemekten vazgeçmektedir. Bu husus akvaryum deneylerıyle dogrulanmıştır. Dinoflagella'ların saçtığı ışığı taklit eden ışıklar da siklops'ların ıştahını sıfıra indirmektedir. Kırmızı ışık Bazı balıklarsa kırmızı ışık saçar. Tropik ve ılımlı kuşakta 500 m'den derin su larda yaşayan bazı balıklar (Malacosteus, Aristostomias, Pachystomias vb.) çok uzun dalga boylu (maksimum 708 nanometre) kırmızı bir ışık çıkarır; insan gözu bu kırmızı ışını göremez; doga (evrim) bu balıkların bu tıp kırmızı ışığı görebilmelerı ıçın onların gözünde ikıncı bir gorme pigmentı vermiştır. (Normalde göz dibinde rodopsin denilen tek bir boya vardır; bu boyanın ışık etkisiyle ayrışması görme sınırı uçlarını uyarır. Burada doğa, kırmızıya duyarlı ikinci bir pigment oluşturmuştur. Hayvanların ışık saçn nusların karanlık derinl çı balık" Melanocetus ( rilerle örtülü bir diken t kamçısı olan hidra, den Hippopodius saldırıya ı sim B). Malacosteus ba sim C'de balığın gözün da deniz sularınca miih ışık saçan beyaz bir no ğın göz çukurunun altıı nı) (ÜV ile çekilen Resir organ) insanların görer kırmızı bir ışık (enfraruj ları genellikle mavi ışığ bu enfraruju farkedem> us balıkları özellikle kıp latarak kolayca yakalaı olduklarından, üzerieriı jektör"ünün farkında b Dınoflagella yosunlarına bu koruyucu ışık tabii gecelerı gereklidır Bu ışığın oluşması k Işık sinyallerinin görevleri hücrede belli bir proteın gereklidır ve d ğadaki düzene bakın ki bu protein yalı Işık sinyalinin görevlerınden bıri aydıngeceleri sentez edılmektedır. Burada latmadır; ışık veren canlı, çevresindekı obsaatlik rıtmık olaylardan birini tek bir hü jelerden yansıyan ışık dalgalarını algılar; rede görüyoruz; o halde büyük canlılarc bu tıp biyolüminesans nadir görülür. Gükı günlük (sırkadyen) ritmlerde bir "biy zel bir örnek Photuris türü ateşböceklerilojik saaf'ten sözediyorsak bu tek hucı dır (Lampyrıdae famılyasından küçük kıncanlılardakı rıtmik olaylarda bir "molek kanatlılar); bunlar üzerine ineceklerı dal ler saaf'ten sözetmeliyiz. Işin insanı ru ran bırakan yani, tek hucrelı bir canlır Mezopotejlk türiertn gftç büyüklOğü vücudunda bile (asla göz yokken) gece ve gündüzün algılanaMezopelajik bilmesi ve proteın sentezinin ge cegündüz ritmıne göre ayarlab nabilmesidir Evrim tek hücreli .e Batipelajik canlılara bile kendini koruyucu '"> mekanizmalar sağlamıştır. Işık y yaptıran proteinin ritmik sentezii nin haberci RNA (messenger r RNA) safhasında, yani protein ~. sentezinin son safhasında olduü ğu anlaşılmıştır. Daha büyük deniz hayvanlarında biyolüminesans (ışık saçma), ışığı saçan hayvanın büyüklüğü haber vermeye yaramaktadır. Birçok de deniz balığının üst ve alt kenarları ve yı geçleri boyunca, ınci dızıleri gibi ışık ı ganları (fotofor'lar) sıralanır; bunlar o de karanlıklarda balığın sılüetinı çizerler. F tün okyanusların 500 m'den derin sular da yaşayan Atolla ve Perıphylla denizar larıysa ışığı daha başka şekilde kullar bunlar ışık saçmadan yüzerler; fakat düşmanın saldırısına uğrayınca bütün \ cutları derhal aydınlanıverir ve bir fener bi yanıp sönmeye başlar. Saldırgar bundan ne kadar korkacağını tahmın ec Okyanuslar Dünya'nın en karanlık yerleridir. Yüzeyden gelen gün ışığı hızla deniz suyu tarafından absorbe edilir. İnsan gözu yubilirsiniz. zeyden 850 m derinlikten itibaren hiçbir ışık seçemez. Deniz canlıları üçe aynlır.1. Yüzeysel (epipelajik): (0200 m) 2. Orta (mezopelajik): (2001000 m)3. Derin (batipelajik): (1000 m'den derin) Orta ve derin deniz canlılarının bazıları ışık saçar. Bu ışığın değişik gö Bazen ışık sinyali yalancı yem veya zak yem rolünü oynar. Bazı deniz hayv; revleri vardır: Aydınlatma, kamuflaj, saldırgan düşmanlardan korunma, mimetizm ve muhtemelen cinsellik. ları saldırıya uğrayınca vücutlarının 5296