Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DUNYAN Dünyamız uzayda ekseni çevresinde donen ve hidrojen ile helyum gibi kızgın gazlar içeren bir bulutsudan oluştu. ıpkı öteki yıldızlar gibi, Güneş de bir toz ve gaz bulutunun uzayda kümelenmesi sonucunda meydana geldi. Nasıl gerçekleştiği konusunda hıç kimsenin kesin bir açıklama getiremediği bu süreç, demir özlü çekirdeği ve oksijen yojjun atmosferiyle, kayalık gezegenımizın oluşumundaki ilk aşama olarak biliniyor. İlk adım, uygun malzemelerden yararlanılarak uygun boyutta bir gezegenin yaratılmasıydı. Ne var ki, ortaya "bizim Dünya" ile yakından uzaktan hiçbir benzerliği olmayan bir şey çıktı. Dünyamız daha sonra katmanlara ayrılarak, yoğun miktarda demir içeren bir yerözeği, onun üzerinde asit silisit tuzlar içeren bir başka katman ve ince ama katı bir kabuk meydana geldi. Yeryüzünde yaşam 3500 milyon yıl önce başladı ve o günden beri gezegenimiz amansız evrim sürecini şimdıkı biçimıne ulaşana dek sürdürdü. Gelgelelim, değişim günümüzde de sürüyor. örneğin, deprem ve yanardağlar Dünya'nın içinden geçmekte olduğu süreçleri temsij eden sürekli bir değişimin göstergeleri sayılıyor. Dünyanın yüzeyini oluşturan kara sahanlıkları sürekli deviniyor, anakaralar biçim değiştihyor, kayalar da aşınıp yeniden oluşuyor. Dünyamızı Güneş Sistemi'nin öteki gezegenlerinden farkıl kılan ve ilk evrelerinin bir giz perdesi ardında kalmasına yol açan işte tüm bu süreçlerdir. Dünyamız uzayda ekseni çevresinde dönen ve hidrojen ile helyum gibi kızgın gazlar içeren bir bulutsudan oluştu. Bu bulutsu yoğunlaşmaya başladığında, ortasında biriken ve daha sonra Güneşi oluşturacak olan malzemelerle, gezegenlerin hammaddeleri olan gaz ve tozların dışa doğru devinımleri arasında bir denge meydana geldi. Atomlar, moleküller ve mınik parçacıklar hızla dönerlerken sürekli olarak birbirleriyle çarpışarak daha büyük kitleler oluşturdular. Sonunda bu kitleler çekim güçleri birbirlerini etkileyebilecek boyutlara ulaştı. Bu kitlelerin birbirlerine çarpmasıyla geleceğin gezegenleri de oluşmaya başladı. Bu çarpışmaların etkisini daha iyi kavrayabilmek için Güneş'in çevresinde bu tür sözgelimi bin kadar kitlenin oldu Dünya nasıl oluştu? ğu bir örneği ele alalım ve her bir çarpışmanın sonucunda meydana gelen etkileri izleyelim. Bu bir bakıma tek tek molekülleri izleyerek bir gazın nasıl bir süreçten geçtiğinı görmek gibi bir şeydir. Çarpışmaların sayısı, güçlü bilgisayarlarla bile olsa, bu tür bir hesaplamada korkunç bir zaman tüketimine neden olur. Bu nedenle bilim adamları kitleleri tek tek değil de toplu olarak ele alarak bu soruna bir çözüm getirme yoluna gittiler. Tek bir örneği birçok kez ele alan ve her kezinde farklı bir sonuçla karşılaşan uzmanlar tümünde ortak olan özellikler üzerinde durdular. Bu yöntem sonucunda, kitleler belli bir yoğunluğa ulaşır ulaşmaz, küçük kitle topluluklarının büyük kitleler oluşturmak üzere kümelendikleri görüldü. Bu kümelenmenin sonucunda da, hemen hemen aynı boyutta, yörüngeleri arasında tıpkı Merkür, Venüs, Dünya ve Mars arasındaki gibi bir uzaklık olan üç beş kitle meydana geldi. Omekler başka çarpışmaları da öngörmekteydi. Gerçekten de, kimi büyük kitlelerin çarpıştıkları ve ortaya çıkan ısının da bunların bir bölümünü ya da tümünü eritmiş olabileceği düşünülebilir. bölümünde çarpışmanın yoğunluğu onların erken evrimine olanak tanıdı. Bu gezegenlerin kabuklarının daha çok çukurla kaplı olan bölümleri daha az pürüzlü olan alanlardan çok daha eskidir. Oysa ki, Dünya yüzeyinin büyük bir bölümünün suyla kaplı oluşu ya da sayısız kez değişimden geçmesi nedenıyle bu gezegenin ilk evreleri hâlâ gizini sürdürmektedir. Doğrudan bir kanıt bulunmamakla bırlikte, birtakım şeyler gün gibi ortadadır. Dünya yaklaşık 4500 milyon yıl önce ısınmaya başladı ve oluşumunun ilk birkaç yüz milyon yıllık süresi içinde ateşten bir topa dönüştü. Geleceğin gezegenleri birbirlerine ilişmeye başlayınca dölüt gezegen de ısınmaya başladı. Bir olasılıkla Ay'ın oluşumuna yol açan çarpışma sonucunda Dünya'nın büyük bir bölümünü eritebilecek yoğunlukta bir ısı ortaya çıkarak bir magma okyanusunun oluşmasına neden oldu. 408x Kara bttkileri 1.5x109 35.5x10 9 3.9x 10 9 Yaşamın başlangtcı Yeryüzündeki bilinen c ski kayaçlar < 4.2x 10 9 LU Dünya soğumaya v» uydusu oluşur Beş büyük gez\ O 4.5x109 z O ı >5x10 9 >10x109 Ay ve Dünya'nın yolları ayrılıyor Güneş Sistemi'ndeki kimi garip özelliklerın büyük kitleler arasındakı çarpışmalardan kaynaklandığı yolunda da görüşler vardır. Örneğin Venüs, öteki gezegenlerden farklı olarak, Güneş çevresinde izlediği yolun tersine bir yönde döner; Uranüs'ün manyetik kutbu ise eksenıne diktir. Mars'ın boyutuna eşıt bir kitlenin yeniyetme Dünya'yı sıyırıp geçtıği böylesine bir çarpışma Ay'ın oluşumu konusuna da olası bir açıklama getirebilir. Bu tür büyük çarpışmalar sonucunda kitlelerden kopan parçalar uzaya.dağılarak bir olasılıkla küçük gezegenler oluştururlar. Antarktika'da bulunan bir öbek göktaşının kımyasal bileşimi bunların Mars'tan gelmiş olabileceklerini ve bu türde bir başka büyük çarpışma sonucu uzaya fırlatıldıklarını ortaya koyuyor. Bunlar şimdilerde kimi bilim adamlarınca Mars'ta yaşam olduğu yönünde ipucu taşıdıklarına inanılan kitleler. Dünyanın evrimi sırasında patlamalar sürmekle birlikte, çarpışmaların sayısı daha Düşen ısı azdı. Sonradan daha büyük gezegenlere dönüşecek olan dölüt gezegenler daha küçük kitleler eşliğinde Güneş'in çevresinde dönüyorlardı. Bunlar çarpışmayı sürdürürlerken küçük olanlar parçalanıyor ye sonuçta büyümekte olan her gezegenin çevresindeki küçük gezegen sayısı giderek azalıyordu. Boş alanlar oluşur oluşmaz çarpışmalar da giderek seyrekleşerek en çok birkaç kilometre uzaklıktaki küçük kaya kitleleri arasında meydana gelmeye K başladı. Oteki gezegen ve uydulaBölüngülu kırılcalaşma ( Fractional Crytalllsatlon) rın büyük bir süreclnde mağma soğudukça kristaller oluşur. Kitlesel çarpışmalar Bir olasılıkla büyük bir çarpışmanın sonucu olarak meydana gelen Ay evriminki bu aşamasında, hiç kuşkusuz, tümüyle erimiş durumdaydı. Ne var ki, bu noktada Dünya ve Ay'ın yolları ayrılır. Ay'ın magma okyanusu Apollo uzay adamlarının yakından tanıdıkları kalın kabuğa dönüşmek üzere kırılcalaşmaya (kristalleşmeye) başladı. Oysa ki, erimiş olan Dünya farklı bir yol izledi. Ay soğurken, büyük bir olasılıkla, Dünya üzerindeki erimiş büyük kaya kitlelerinde de görülen basit bir süreçten geçti. Bir kaya kitlesi soğuduğunda oluşan ilk mineraller belirgin kırılca (kristal) biçimlerde gelişme eğilimi gösterirler. İlk gelişen mineral türleri de, erimiş kayanın sıcaklık ve basıncına göre değiştiğinden, bunların kımliklerinin belirlenmesi konuya açıklık getırmek açısından yararlı olacaktır. Isıyla oluşmuş kayaların büyük bir bölümü feldispat adı verilen, beyaz, pembe ya da sarı renkte ve tıpkı tuğlayı andıran bir görünüme sahip olan mineraller içerir. Bunlar, kalsiyum, sodyum ya da potasyumlu bir çatı içindeki silisyum, alüminyum ve oksijenden oluşmuşlardır. Ay kayaçları, kayanın soğuması sonucunda ilk oluşan mineral olduğu izlenimini veren ve içinde sodyum ve kalsiyum olan kırılcalarda "plajiyoklaz" adlı bir tür feldispat içerir. Plajiyozlak kırılcalarının yoğunluğu magmanın tümüne kıyasla daha az olduğundan bunlar yüzeye çıkıp birbirlerine kenetlenerek kabuğu oluşturdu. Sonuçta, alt katmandakı magma daha da yoğunlaştı ve sonuçta yavaş yavaş kırılcalaşmaya başladı. Bu sürece bölüngülu kırılcalaşma (fractional crystallisation) adı verilir. Söz konusu sürece, farklı özellikler taşıyan kayaç lürlerinın oluştuğu Dünya'mızda oldukça sık tanık olunur. ya'daki su miktarının Ay'dakinden dat fazla olması da duruma farklı bir boy getirmektedir. Plajiyoklaz oluştuğund sudan yoksun olan Ay'da olduğu git yüzeye çıkmak yerine nemlı magman içine batmıştır. Dünya'nın katmanh yapısı oluşumunı ilk evrelerinde meydana gelmiştir. Şim gezegenin üçte bırını oluşturan yeröze Dünya'nın evrim sürecinin ilk 100 milyt yılı içinde meydana gelmiş ve küçük g zegenlerin çarpışmaları sonucu eriyen dibe çöken demirden oluşmuştur. günden beri yerözeğınin çekirdek kab ğuna karıştığı çok ender görülmüştür. Gelgelelim, çekirdek kabuğu ile yerk buğunun tarihçeleri çok farklıdır. Çek dek kabuğu katmanlardan oluşmuştı Anakarasal kabuk alttaki sıvı katman üzerinde yüzmektedır. Bu arada yer k£ manları iç güçlerin etkısıyle sürekli değı mekte ve okyanus kabuğunun yenıdı biçımlenmesine neden olmaktadır. Çek dek kabuğu ile yerkabuğu arasındaki : nır ne zaman ve nasıl çızılmıştır? Bu k nu ile ılgili olarak, yine çok az olmah birlikte, elimizde tek tük kanıtlar var. Bu kanıtların büyük bir bölümü Dü ya'nın kimyasından ve Güneş Sistemi'r başka bölümlerindekı, çoğunluğu gökt şı özelliğini taşıyan, öteki kayalarla ya[ lan kıyaslamalardan kaynaklanmaktad Bu kayaların çoğu, ilginç bir biçirm benzer bileşimlerden oluşmuşlardır. Bu nedenle bilim adamları Güneş Si temi'nin bileşimi konusunda üç aşa beş yukarı bir kestirimde bulunabilirh Bu kestirimden yola çıkılarak yapılan I kıyaslama ise Dünya'mız ile öteki gez genler arasındaki farklılıklara ışık tutma tadır. Kozmik kimya ile yeryüzündeki min Yerkabuğunun tarihçesi Kimi sıradışı elementler kırılcalarda birikme eğilimi gösterirken ötekiler geride kalan magmada toplandığından, bu elementlerin meydana gelen kayaçlar içindeki dağılımı bölüngülu kırılcalaşmanın kayaçların oluşumunda etkili olduğunun kesin bir göstergesi sayılır. Buna bir örnek "Evropyum" elementidir. Dünyaya özgü ve çok ender bulunan bu element bölüngülu kırılcalaşma yöntemiyle oluşarak plajiyoklaz kırılcalarda toplanmıştır. Ay kayaçlarında da aynı süreç göze çarpmakta, ancak plajiyoklaz kayaçlarda daha fazla evropyuma rastlanmaktadır. Ne var ki, yeryüzünde oluşan ilk kayaçlardaki Evropyum'da bu türde bir ayrıksılığa tanık olunmamaktadır. Dünya, Ay'ın oluşumuna neden olan dev bir çarpışma sonucunda erimiş olsun ya da olmasın, aynı basit yöntemle soğumuş olamaz. Dünyanın içerdiği kalsiyum ve alüminyum oranı Ay'ınkine kıyasla daha az olduğundan, sonuçta plajiyoklaz birikimine de rastlanmaz. Dahası, Dün Bölüngülu türler ilk atmosferler Dünyamızm bugunkü yüzeyini olu{ 5206