24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EDİTÖRE M E K T U P T A R T I Ş M A Felsefenin teknisyeni mi, yoksa mühendisi mi? Arda Denkel* T urkıye'de ve Dunya'da yapılan felsefe araştırmalarını konu alan yazım Istanbul Unıversıtesı Felsefe Bölumun'den ıkı, Mımar Sınan Unıversıtesı'nden de bır meslekdaşımca eleştırıldı (2) Bunlan sırayla yanıtlıyorum Yazımın sayın Prof. Dr. Betul Çotuksöken'ı oldukça duygusal bulduğum boyle bır tepkıye ıteceğını doğrusu kestıremezdım "Turkıye'de felsefe tartışmaların dan bahsedılebılır mı'?" gıbı bır başlığın (ve kımı alt başlıkların) bıraz kışkırtıcı olduğunu onaylıyorum ama, onları ben koyma dım, edıtörler benden habersız olarak kendılerı koymuşlar1 Yazım, hıçbır kışıyı hedef almayan genel gozlemlerden oluşuyordu Kımseye kışısei bır saldırı veya yergı ıçermıyordu Orada bılım dunyasında uygulanan kımı standartlar uzerınde durmuştum Sn Çotuksoken'se, öne surduklerıme karşı çıkarken kışıye yönelık bır eleştırıyı yeğlemış Felsefe yapanları uç tıpe ayırı yor Retorıkçıler, "felsefe yaptığını sanan" teknısyenler ve fılozoflar Benı de kendısını de bırıncı tıpın dışında tutmuş Meslek daşımın benım hakkımdakı duşuncesı, "başka fılozofların goruşlerını ırı delıklı bır suzgeç gıbı sadece geçırmeyı, aktarmayı amaçfayan" bır "felsefe teknisyeni" oldugum yolunda Ne olduğum konusunda kı duşuncesını boylece açıklığa kavuşturan Profesor Çotuksöken, bu halımı yıne de hoşgoruyle karşılıyor "Hıç kuşku yok kı boylelerıne de yer ve ıhtıyaç vardır Felsefenin oğretılmesı aşamasında" Ne var kı, 'Denkel'ın felsefe kutusu ıçınde hep başkalarının duşuncelerı vardır ve belırleyıcıdır" Benım "kutumda" ozgun bır şey bulunmadığı belkı de doğrudur, ama bıl mem hakkımdakı bu toptan yargı, yalnızca populer olanları değıl, başka çalışmalarımı da okuyup anlamış olmaya dayanıyor mu? Kendımı daha lyı tanımama yardımcı olacak bu nokta uzerınde meslekdaşımın benı aydınlatmasını beklıyorum Pekı, ya filozof kım? Yazısında fılozof dışında kalan her ıkı tıpı de dışladığı, ayrı ca filozof adına konuşup, kendı yaptıklarını onun yapması gereken şeyler olarak sunduğu ıçın, sanıyorun, "fılozof Sn Çotuksoken'den başkası değıM Teknısyenler le karşıtlık ıçınde çızılen "fılozof" tablosu, aynı zamanda meslekdaşımın kendısıne ılışkın kendı duşuncelerını de sergılıyor Bu ılgınç bır yenılık, çunku Turkıye'de fılo zofluğu şımdıye kadar ozune yakıştıran kımse çıkmamıştı, kendımızı yalnızca "fel sefecı" dıye nıteleyegelmıştık Eleştırıye konu olan yazımda anlaşılacağı gıbı, kendısının onaylayamadığım kımı göruşlerı de var örneğın "Fılozofun ruh halını anlama çabası, fılozofun 'felsefı kay gısı'nı anlama çabasına dönuşmelıdır, bu kaygıların neler olduğunu da gerçek fılozoflar bılır" Yanıt Ben naçız bır teknısyen olarak "fılozofun ruh halını" değıl, felsefesını anlamaya çabalayanlardanım "Felsefede son amaç, yenı bır ınsan yenı bır toplum yaratmanın koşullarını araştırmaktır" Buna da .vatılamıyorum, çunku felsefenin son amacını toplumu ve ınsanı yenı lemekte değıl, tersıne, ele alınan konu ve sorunları gerekçeler vererek anlama ve açıklama etkınlıklerınde göruyorum Ka nımca gerçek felsefı "sorumluluk" da ışte boyle şeylere ılışkın Hem Sn Çotuksöken hem de Sn Anğ, felsefenin ne olduğunun yıne de tartışıl ması gerektığıne değınıyorlar "Kım sapta yabılır felsefenin gerçek ıçerığını?" dıye soruyor, Sn Anğ Yazmak nezaketınde bulundukları eleştırılerı okumadan bırkaç hafta once kaleme aldığım ve yıne bu dergıde yayımlanmak ıçın sıra bekleyen bır yazım var, konuya ılışkın goruşlerım o çıkınca açıklanmış olacak Son olarak Sn Anğ'ın soyledıklerının çoğuna katıldığımı, ancak bır saptamasının doğru olmadığını belırtmek ıstıyorum "özellıkle sadecelngılızce yayımlanan kaynakların krıter olarak kullanıldığı" yanlış bır varsayımdır Atıf endekslerınde 9 Almanca, 7 Fransızca, 6 Italyanca, 2 Lehçe ve Hollanda dılınde de 1 felsefe dergısı taranmaktadır Profesör Ömer Naci Soykan'ın ortaya koyduğu kımı noktalara gelıyorum 1) Kendısı, "boşu boşuna kavram çozumlemelen" ıle uğraşanları "felsefe muhendısı" dıye adlandırıyor Sn Soykan da, Soykan'ın eleştırileri Sn Çotuksoken'ın yaptığına benzer olarak, benı bır sınıfa sokmak gereğını duy muş, ama sağolsun, bunu bıraz daha yuksek bır paye bıçerek yapıyor Bır hafta ıçınde teknısyenlıkten muhendıslığe yuk seltılmek hıç de fena olmuyor ama, bana kalırsa, boyle bır sınıflandırmanın gerektırdığı ev odevını Sn Soykan da tam yap mamış (3) Hem benı ıçınde gorduğu çozumleyıcı (analıtık) felsefe ıle uğraşanların, hem de şahsen benım, zamanımızı kav ram çozumleyerek geçırdığımızı sanıyor Oysa bu yanlış bır kılışedır Eğer çalışma larımı okursa benım hıç de boyle bır şey yapmadığımı goreceğı gıbı, analıtık felefecılerın yayınlarını ızleyecek olsa, bugun çoğunlukla onların da boyle bır etkınlık ıçınde olmadıklarını anlayacaktır Çunku kavram çozumlemesı, sozu edılen felsefe geleneğının bundan yaklaşık 40 yıl once terketmeye başladığı bır evreyı nıtelıyor, şımdıkı durumunu değıl 2) Sn Soykan, bılerek ya da bılmeyerek yazımın amacını ve ıçerığını çarpıtıyor Ben o yazının daha ılk paragrafında, ko numun uluslararası felsefe araştırması olduğunu Turkçe felsefenin değerının bundan bağımsız tutulması gerektığını be lırttım Yazım, dunya felsefe araştırmasına katkıları açısından Turk felsefecılerının ko numuna ılışkındı Şımdı saptayalım Dunya felsefesıne bızım uluslararası katkımızdan soz etmek "Ingılız Amerıkan merkezcı bır hava vermek" değıldır, hele "Turkıye'dekı felsefenin başka ulkelerın felsefe standartlarıyla olçulmesı" hıç değıldır Dunyada Meksıka dan Yunanıstan'a, Hındıstan'dan Taıvvan'a kadar pek çok ulkenın varlık gosterdıklerı bır yarışa katılmak yerıne, kendı ıçımıze kapanıp kafamızı kuma mı sokmalıydık acaba? Eğer bunu onere cek olursa, yazımda belırttığım kımı olumsuzlukları kendı orneğıyle doğrulamış olmaz mı Profesör Soykan? Bu tur mıllıyetçı (i) stratejılere başvurmanın hıçbır yarar getırmeyeceğını duşunuyorum 3) Ben felsefenin dıl ve kulture olan gö recelığının oldukça sınırlı kaldığına ınananlardanım Tıpkı bılım gıbı, felsefe sorunlarının, bunlan çozmeye yonelık kuramların ve tartışmalann, kısacası felsefenin kendısının evrensel olduğunu duşunuyorum. Bu anlamda felsefe yapmanın "kendımızı Batı'dakı bazı felsefe merkezlerıne en dekslemek' olduğunaysa hıç katılmıyo rum Bundan dolayı bır "duşunce uydusu" olacağımız uyarıları (Kesınlıkle Sn Soy kan'ın kışılığıne değıl, ozel olarak duşun duğu bu şeye ılışkın olarak) bence post modern retorıkten başka bır şey değıldır1 4) Sn Soykan, "kımın lyı kımın kotu felsefecı olduğunu belırleyecek bır kımse ve ya bır makam olamaz" dıyor ama, unıver sıtelerdekı akademık yukseltmeler, seçımler ve benzer değerlendırmeler aynen böyle bır suzme surecı değıl mıdır aslın da* "Mınık felsefecı", "felsefe muhendısı" gıbı yakıştırmaları kullanırken acaba ken dısı de boyle bır belırleme yapmıyor mu? 5) Dıpnot (1)'de Sn Soykan bır Alman dergısınde yayımlattığı yazısına "uyduruk" kaynakça ekledığını one suruyor Bu bılnn etığı açısından gerçekten de çok talıhsız bulduğum bır açıklamadır Sn Soykan'ın yaptığı, uluslararası akademık çevrelerde buyuk tepkı gorup bılımısel sahtecılık sayılan turdekı bır şeydır Bunu yaptıktan ote ayrıca açıktan açığa arzetmenın de yanlış olduğunu duşunuyorum "Buyuk çevrelerde mınık felsefecı", "teknısyen" ya da "muhendıs" yakıştırmaları, bana gereksız bır alınganlık nedenıyle soylenmış şeyler gıbı gorunuy or Kımsenın duşlerını yıkmayı tabıı kı ıstemezdım Ancak kendım ıçın konuşmak gerekırse, duşlerın gerçeğı taşıyamayacağını ve ayağı yere sağlam basmak gerektığını lyı bılırım Benım ınancıma göre, kestırmeden ne fılozof olunur ne de doğru durust felsefecı Hepımızın once ışı gerektığı gıbı öğrenecek ve uygun profes yonelce standartları yakalayacak bıçımde uğraş vermesı gerekır Bu bakımdan takılan adlar benı gocundurmuyor Fel sefede yetkınhk gokten zembılle ınmedığındendır kı, "mınıklık" ve "teknıs yenlık basamaklarından geçmeden gelışmeye de olanak yoktur Kusup ıçe kapanmak ya da bırılerıne hırslanmak yerıne durumu cesaretle karşılayıp ışımızı daha lyı yapmaya çalışmalıyız Benım alçakgönullu amacım da ışte budur (1) Boğazjçı Unıversitesı Felsefe Bölümu ve TUBA uyesi. mada bır tur sozlu sınav sonucunda gerçekleşir Tezın duzeltılerek ıkıncı kez sunulması durumunda, çalışma yenı verılmış bır tez gıbı, bırıncıden tamamen bağımsız olarak yenıden değerlendırılır Kayalı'nın orneğınde gosterılen tez böyle bır tezdır Çok ılgınçtır kı, tezın bırıncı verılışınde ıkı olumlu raporla savunma hakkı verılen aday, bıreysel ısteğımle raporumun okunması sonucu savunmaya bıle alınmamış, tezını duzeltmesı ıçın kendısıne sure verılmıştır Ancak aday bu sure ıçınde de tezınde gereklı duzeltmelerı yapmamıştır Yıne de aynı jurı ıkıncı kez bu tezı değerlendırmıştır Akademık anlayışım gereğı jurı uyelerının kışısei raporlarındakı ovgu, yergı, hataların gosterılmesı veya tez savun masındakı olumlu ya da olumsuz değerlendırmeler bır anlamda tezı hazırlayana değıl tez danışmanına yonelıktır Yuksek lisans ve doktora tez çalışmaları, tum dunyada olduğu gıbı ulkemızde de herhangı bır alanda uzmanlaşacak adaylara yonelık bır tur usta çırak usulu eğıtıme ve oğretıme dayanmaktadır Bu akademık aşamalarda tez yapıl maz, yaptırılır Tez olgunlaşmış ıse danışmanın onayı ıle sunulur Eğer aday danışmanı tatmın edecek yeterlı çabayı gostermıyorsa danışman tez danışman lığından çekılebılır Akademık ahlak anlayışım gereğı go revı savsaklamaya, adam kayırmaya ye tersız ve yeteneksız kışılerle haketmeyen kışılerın salt bırılerı ıstıyor dıye akade mısyen yapılmasına karşıyım Raporlarım her an sayın Kayalı nın yd da dığer ılgılenenlerın ıncelemesıne açıktır Nıtelıklı bır akademısyen olarak tanıdığım Sayın Kayalı'nın konunun ustune gıderek, yazısında gosterdığı gerekçelerle "makul gördüğü", yuksek notlarla tezı değerlendıren dığer ıkı jurı uyesının de raporlarını ıncelemesını özellıkle rıca edıyorum * Doç. Dr. DTCF Etnolojı Anabılim Dah Bşk. Jiipi raporları yayımlanmalı da!... Her şeyden önce bir yüksek lisans ya da doktora tezi, reddedileceği biline biline asla sunulmamalıdır. Gürbuz Ergıner* T ez ıçın kurulan jurı, kapsamı ne olursa olsun bu tezı okumak, raporlandırmak, raporu temıze çek mek ve makama sunmak ıçın çok de qerlı mesaısını harcamaktadır (5te yandan bır değerlendırıcı, zdmdnı sınırlandı rılmış olarak yılda ortalama 1525 çalışma ıncelemektedır Soz konusu uğraş ıçın harcanan bu mesaının, akademık yukseltmede ya da başka bır bıçımde herhangı bır karşılığı da yoktur Kanımca, temelde bu nedenle genel olarak raporlar baştan savma yazılmakta, eser tam anlamıyla ıncelenmeden, tahlıle yonelmeden bırer paragrafla geçıştırılmek tedır Ö7etle, bır tezı en az uç kışıden oluşan jurının degerlendırdığı dıkkate alı nırsa boyle bır zaman ve emek savurganlığına şıddetle karşıyım Sayın Kayalı'nın yazısında sozunu ettığı akademık yukseltme raporlarının ya yımlanması elbette bu raporları keyfılık ten kurtaracak, bunlara cıddıyet kazandıracak, degerlendırmeyı yapanları daha dıkkatlı olmaya yoneltecektır Bu goruşe katılıyorum Ancak Kayalı'nın çeşıtlı gerekçeler gosterdığı bazı akademısyenlerın yazılarını yayımlayamamaları konusuna bır de ılgı alanlarının ozgurluğu, var olan yayın organlarının bunlara ılgı gostermedığı hususlarını eklemek gerekır Yaklaşık 15 senedır kaynak yokluğu nedenıyle unı versıtelerımızde araştırma dergılerı yayımlanamamaktadır Ozel sektorunse bu raporlara ılgı gostereceğını sanmıyorum Hal boyleyken akademık yukseltme raporları nerede yayımlanacaktır'? Benım onerım, değerlendırme ışlemı nın tamamlanmasını ızleyen 15 gun su resınce raporların ılgılı kurumda, bu ışe ayrılmış bır panoda ılan edılmesı, bu su re ıçınde dıleyene masrafı karşılığı onaylı bır kopyasının verılmesı, bunların her tur eleştırıye ve degerlendırmeye açık olma sıdır Aday tarafından reddedıleceğı bılıne biline sunulan bır yuksek lisans tezıne gelışıguzel 2030 dolaylarında bır not asla verılmemelı. Ilgılı tez, tarafsız bir yaklaşımla ve buyuk bır dıkkatle tamamı okunup ıncelenerek, hakkıyla değerlendırılmelıdır. Sayın Kurtuluş Kayalı'nın 1 Şubat 1997 tarıh ve 515 sayılı "Cumhuriyet Bılım Teknık" ekının, 4 sayfasındakı "TartışmaEditöre Mektup" koşesınde yer alan "Jurı raporları yayımlanmalı" başlıklı yazısındakı kımı göruşlere katıl mamak mumkun değıldır Ancak, Kayalı bu yazısın da kullan dıgı orneğı değerlend ırmed e y a n 111 ı k gostermektedır K ay a lı'nın yazı sının bırıncı paragrafın da konuyla ılgılı eleştı rısıne ornek olarak gos terdığı tez, adını açık lamaktan çekındığı, kendısının de oğretım uyesı olduğu bır enstıtuye sunulmuştur Kurtuluş Kayalı, uyesı oldugu enstıtu yonetmelığı gereğı, yuksek lisans ve doktora tezı jurılerının ılgılı tezlerı nasıl değerlen dırdıgını ya gerçekten bılmemekte ya da bılmıyor gıbı gorunmektedır Jurının be hrlenmesınden sonra tezlerın değerlendırılmesı bırbırını ızleyen ıkı ayrı aşama dan oluşmaktadır Bırıncı aşamada jurı uyelerı ılgılı yonetmelıkte belırtılen teze ılışkın tahlılı raporlarını hazırlayarak raporların sonuç kesımınde tezın savunulmayd değer bulunup bulunmadığına, duzeltılerek yenıden sunulmasına ya da reddedıldığıne ılışkın kanılarını belırttıler Jurı uyelerının çoğunluğu tarafından savunulmaya değer gorulen tezın sahıbı, belırlenen bır gun ve saatte aynı |urı tarafından savunmaya alınır Tezın savu nulması ıçın adaya tanınan sure sonunda her bır jurı uyesı adaya tezıyle ılgılı sorular yoneltır ve adayın bunları yanıtlamasını bekler Işte sayısal bır değer taşıyan not ıle değerlendırme bu ıkıncı aşa 5204
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle