Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİŞİM NOBEL ÖDÜLLERİ Bilişimde teknoloji yönethni ve transferl rkıye nasıl bılışıyor?" başlıklı yazıda, yazarlar, aslında, "teknoloji yönetiml ve transferi" surecındekı sorunlara deöınıyorlar Teknoloji yönetimı ve transferi süreclnin beşerı ilişkilere olan bağımlılığını gözardı etmemeflylz. Beşerı ılışkılerın gelışme düzeyı ıse, bireylerde oluşmuş kışılik"lere bağlı önerımız ünıversite öğrencilerlnln daha fazla sayıda psıkolojı, sosyolojı ve felsefe gıbi dallardan ders almalarıdır. Orta öğretlmdekl ders programı da bu yöndedeğıştırilmelı. Bu dersler, bıreydeki kislllk oluşmasının sağlık derecesini arttıracaktır. Değişim umudu en erken 2001 'e kalıyor! "Bilgl Toplumu" yerıne "Bilen Toplum" terımını tercıh edıyoruz Çok sayıda ansıklopedının kutuphanenlzde bulunması sizin çok şeyı bıldlğınızı göstermez Acele Posta Servisi'nin başlatılması ulkenın okuma/yazma oranını arttırmaz. Okuyarak öğrenmek ıle sürekli okumanın önemını oğrencılere nasıl aktaracağımızı bulmalıyız Internet, bir posta servisl olarak ortaya çıkmıştır. APS örneğınde olduğu gıbı (kendı aralarında yoğun yazışan toplumlarda surat ihtiyacı ile gelışen posta hızmetlerıi) ABD'deki billm adamları (ünlversite ve araştırma merkezleri) arasındakı yoğun yazışma ihtlyacının çagın getirdlğl elektronlk haberleşme teknolojısıyle karşılanmasıdır. Ege Unıversıtesı nde Prof Manas öncülüğunde başlatılan, Turkıye de de uç sağlanan EARN altyapısı da bır benzeridır Ancak, bu sıstem geçtığımız yıllarda aktıf olarak kullanılmadı Bır dığer tespıtımız de, yurdumuzda 1980 lerın sonunda altyapısı tanımlanan TURPAK sıstemmın de aktıf kullanılmadığıdır "Yurtlçl Kargo" şırketı yerıne "Aktlf Dağıtım" şırketınden yararlanma tartışması "ulusal sorun" olamaz. Kendımızl karşılaştırdığımız toplumlardakı bıreylerın bılgı ıhtıyaçları bızlmle aynı değil kıl Ayrıca, ABD'deki araştırmacıların "kendı aralarındakı haberleşmeyi gellştirmek amacıyla yenl ve genel kullanıma açık Internetten farklı ve onlarca misll daha hızlı omurgalar oluşturduklarını" bılıyoruz Internetın ekslklıği (I) konusunda duyulan hassasiyetın, 'doların TL karşısında daha hızlı değer kazanmasını ısteyen Ihracatçının teşvlk talebıyle" aynı olduğunu duşunuyoruz öğretım uyelerımız kendı aralarında haberleşmek amacıyla mı, yoksa vatandaş Mehmet vatandaş Ahmet ile sohbet etsın dıye mı ıstıyorlar? Okumayı, yazmayı ve paylaşmayı beceremeyen toplum, internetten yararlanarak bir sıçrama yapamaz Prof Asaf Savaş Akat, Bılgı Unıversıtesı nın temel hedefı olarak "okumayı ve yazmayı bilen insan yetiştirmeyi" tanımlıyor Işte slze çözüm önerısı Bır tespıtın gızli bır şekılde dıle getınldığınl sezıyoruz Kamu yöneticilerinin "modern yönetım teknıklerı" konusunda yetersız oldukları Ancak açıkça teşhis koymadan doğru tedavlyı uygulamak mumkun olmuyor Bıldığimiz kadarıyla değerlı oğretlm uyelerlmız, kendı yönetıcılerını (Bölum başkanı dekan, rektör) kendılerı seçiyorlar! Seçim krıterlerl arasında "yönetım teknıklerı konusunda katıldığı eğıtım ve semıner sayısı" olabılır mi? Şu andakı seçım krıterlerını bilenler var mı? Insanoğlunun en lyı yaptığı şey taklıtçılık (son zamanlarda buna benchmarking de diyorlar) Bu nedenle, önerımız, yazarların, "teknoloji transferl ve yönetiml'' konusundakı "kritlk başarı faktörlerlne" gereken özen ve önemi vererek, kendı kurumlarının örnek alınacak kurumlar halıne getirılmesınde rol almaları Çok sayıda "okumuş Insanın" blrarada bulunduğu organızasyonun değişımının, toplumun genelıne göre daha az sorunlu ve daha çabuk olacağını düşünüyoruz Değişlmin başarısı ıçın, "öznel nedenler" arasında saydığımız "glzli merkeziyetçlllk" yaklaşımından da uzaklaşılmalıdır Taklıtçılık başarının yayılmasını sağlayacaktır Özlenen sıçrama sonra gelebılecektır Tüm dergı okurlarını, "öznel nedenlerı" samımı ve açık bır şekılde kendi kendımıze ıtıraf edlp tanımlamaya davet ediyoruz Bunu başaramazsak, bırbırimize kızarak yılları tuketeceğiz * TOrkConsult Teknoloji Yönetiml ve Transferi Orubu Nobel Tıp Ödülü tartışmalı j u yılkı nobel tıp ödülu, son yılJarda "delı ınek hastalığı" olarak "unlenen BCE ye yol açan mekanızmayı aydınlattığı gerekçesıyle Amerlkalı araştırmacı Stanley Prusıner'e verıldı Prusıner(55), 25 yıl boyunca yaptığı çalışmalar sonucu, ınsanlarda CreuzfeldtJacop Hastalığı (CJ), koyunlarda Scraple ve ıneklerde BCE hastalığının aynı mekanızmaların so nucu ortaya çıktığı ve beynl tutan bu hastalıklara etken olanın da vırus, mantar parazıt vb değıl başka ölçeklerde bır bakterı olduğu kuramını orta ya atmış ve savunagelmıştı Prusiner'ın hastalık etken maddesı olan Prıon, kalıtımsal Özellık taşımamasına rağmen çoğalan bır ölu proteın parça sı Prusıner, ilk kez 1982 yılında bu teorıyı ortaya attığında bılım dunyası gu lup geçmlştı Kendı kalıtımsal özelîiğı olmayan böyle bır madde o zamana kadar bilimde yoktu ve bılınmiyordu Ancak şımdı, 1987 yılından bu yana ılk kez Nobel'ı ve 1 mılyon doları tek ba M Atılla Oner* Bllgisayar modelde, normal prion ve hastalanmış prlon görünuyor. şına alan ınsan oldu ödül kendısıne, "enfeksıyonda tamamen yenı bır ılke" ortaya attığı gerekçesiyle verildı Ancak Nobel verıldıkten sonra tartışmalar bıtmedı Bazı bıllm adamlarının bu konuda şüphelerı süruyor ve teorının yanında bazı taşların henüz yerlı yerıne konmadığı inancı paylaşılıyor Bu itırazlara rağmen Nobel komıtesı ödülü verdi Prıonlar, araştırmacıya göre, alışılmış vücut proteınlerı ve bulunduklan yer de sınır hücrelerı zarının dışı Yararları veya görevlerı nedlr henuz bıllnmıyor Ancak bır şekılde veya hastalık durumunda bazen biçım değiştıriyorlar Bıçım değıştıren Prıonlar katlanmaya başlıyor ve dığerlerını de buna zorluyor Bu delırme surecı karşısında bağışıklık sıstemı bır şey yapamıyor Prıonların saldırı ıle sınır hücrelerı oluyor ve gerıde beyınde dellkler kalıyor Araştırmacıların üçte ıklsi bu teorının doğruluğuna inanıyor Inanmayan bazı cıddı bılım adamları ıse teorıyı tam bır zırvalık olarak nıtelendıriyor Teorının eleştırılen yönu,"Kalıtımsal özellık taşımayan bır etkenın olamayacağı" örneğın Berlın Robert Koch Enstıtusü'nden Heino Diringer'e göre sözkonusu etken madde, ensefalopatı özellıklı bır vırus Inkubasyon zamanının uzunluğu, 15 ayrı varyasyonu olması da bır vıruse ışaret edıyor Gerçı, bu iddia sahipleri de araştırmalarında bir vıruse rastlayabılmış değıller Fransız araştırmacılar da deneylerinde henüz etken maddenın özellığı konusunda açık bir yargıya varamadılar Prıonların, henüz bılınmeyen bır etken maddenın yan ürunlerı olablleceği belırtıliyor Yale unıversıtesınden noropatologlar (Laura Manuelıdis ve arkadaşları) verılen Nobel ödulu ıle bu konuda yapılabıle cek yenl araştırmaların kesılebileceğl ınancında bağın yapılmasında değil de, ADP ve fosfatın enzıme bağlanması ve yapılan ATP'nin enzimden ayrılması içın kullanıldığını gösterdı VValker ıse enzimin nasıl çalıştığının anlaşılması ıçın yapısının bılınmesı gerektığını bıldığınden, önce enzımın amıno asit dızısini çözdu, daha sonra da Xışınları yardımıyla molekulün yapısını çıkardı Pruslner: ödülü tek başına kazandı. 1997 yılı Nobel kimya ödülü Aslı Tolun • sveç Kralıyet Bılımler Akademısı I bu yıl Nobel Kımya udulu'nu alanI ları ve ödulün verılme gerekçelerını şöyle açıkladı Ödulun yarısı Los Angeles'taki Calıfornla Universıtesı nden Prof Paul D. Boyer e ve Cambrıdge'dekı Tıbbl Araştırma Kurumu'nun Molekuler Bıyolojı Laboratuvarı'ndan Dr John E. walker'a adenosın trıfosfat molekulunun sentezlenışının enzımler açısından çözulmesınden dolayı, dığer yarısının ıse Aarhus Unıversıtesınden Prof Jens C. Skou'ya hücreden ıçerıdışarı lyon taşıyan enzımlerın keşfı nedenıyle verıldı Amerıkalı, Ingılız ve Danımarkalı bu üç bilım adamının ortak noktası adenosın trıfosfat üretımınde ve tüketlmlnde rol oynayan enzımler uzerıne öncu araştırmalar yapmış olmalarıdır Adenosın trıfosfat (ATP) mülekülü nedir? Bakterıden kufe, bıtkiden Insana kadar her canlının hucrelerınln urettığı bu bıyomolekülun rolü, gıdanın yakılmasından elde edılen enerjıyi bunyesıne alarak enerjı gerektıren bıyokımyasal tepkimeler ıçın kullanılması sağlamaktır Gıdalardakı enerjı hücrede doğrudan kullanılamadığından, bu evrensel "yüksek enerji" molekulu, yanı hücre yakıtı, enerjıyi uzun süreli saklayabılır ve hücrenin büyümesınde gereklı molekullerın yapılması, kasların kasılmaları, sinır sistemının çalışması ve yıyeceklerın sındırılmesi glbı vucudun yuzlerce işlevi ıçın enerjiyı gereken yerlere taşır ATP molekulunun taşıdığı enerjı o kadar gereklıdir kı, molekuîun ağırlıgı yaklaşık 10 mllyarda gram olmasına rağmen, kişi tüm gun dınlense bıle, kullandığı ATP'nin toplamı en az vücudunun ağırlığının yarısı kadardır Ağır ış yaptığı bır günde ınsan bir ton ATP kullanabılır! Tabıı kı kullanılan ATP yerıne hucrelerde yenisını üretilir Canlıların çoğunda ATP üretımıni hucre ıçındekı mıtokondriler yapar Antıbıyotıklerin bizl yorgun düşürmelerının nedenı de mıtokondrılerı olumsuz olarak etkılemelerıdir ATP molekulu 1929 yılında Alman kımyacı Karl Lohman tarafından bulundu 193941 yıllarında Frıtz Llpman hucrede enerji taşıyan molekulün ATP olduğunu buldu ve 1953'te Nobel ödülu aldı 1957 yılında Nobel ödulünü alan bilım adamı ıse 1948 yılında ATP'yı kımyasal olarak uretmeyi başaran Alexander Todd ıdı Böylece ATP, bırçok bılım adamına Nobel ödülü kazarıdıracak kadar önemli bir molekul ıspatlamış bulunuyor! ATP molekülunde peşpeşe üç fosfat bulunur Bu fosfatlar bırbırierıne yüksek enerji bağlarıyla bağlıdırlar Enzımler (hücrede bıyokımyasal tepkimelerı gerçekleştlren proteınler) gerektığınde ATP dekl son fosfatı kopartarak açığa çıkan enerjıyi kullanırlar Bu aşamada kırılan ATP molekülünden ADP ve fosfat oluşur Tekrar ATP yapımı ıçın ADP'ye fosfat ekleyen enzım, Nobel odulunun ılk yarısını alan Boyer ve VValker'ın bıyokımyasal gizemını çözduklerı ATP sentez enzımıdır Bu enzım sayesınde ATP molekülleri tekrar tekrar yınelenır Boyer, enzımın hucre membranında bulunduğunu ve hidrojen iyonlarının membrandan geçerken su degırmenı gıbı enzımın sılındirini döndürerek enzlmı aktıf duruma getırdığını buldu Ustelık, bılınen dığer enzımlerın aksine, bu kımyasal tepkımede kullanılan enerjının molekuler Nobel ödülü'nün diğer yansı Nobel Ödülünün diğer yarısını kazandıran çalışma ıse, hucrelerde Na+ dengesıni sağlayan ve sodyum ile potasyum tarafından stımule olan adenosin trifosfataz (Na+, K+ATPase) enzimidır Hücre dışında daha yüksek yoğunlukta bulunan NA+ iyonlarının hücrenin bazı işlevlerını yerıne getırılmelerı sırasında hücre ıçıne girmelerlne izin verilir Ama bu lyonlar hemen sonra hücre dışına atılarak hücrenin eski durumuna gelmeslnin sağlanması hücrenin sureklı çalışabılmesı ıçın elzemdir Na+ lyonlarını dışarı atan NA+, K+ATPase enzımıdır Bu ışlem sırasında K+ tyonlarını ıçerı alır ve ATP'yi kırarak kullanır Vucuttakı tum ATP molekullerının yakiaşık üçte binni kullanan bu enzımın amıno asıt dızısı çözülmüş olmakla blrlıkte, henuz Xışını kristalograflsi çalışmaları yapılamamış olduğundan, enzimin molekuler düzeyde tam nasıl çalıştığı anlaşılamamıştır Daha sonra bu tür, yuzden fazla enzım bulunmuştur Bu yılın Nobel ödülünü kazandıran ıkı enzimin de sırrı tam çözülmüş değil Bu üç araştırıcının ekiplerınin yapmış olduğu öncü çalışmaların önemi çok büyuk olduğundan Nobel Komıtesı araştırıcılara odulun verıl meslne karar vermiş Bu yazının hazırlanmasında Isveç Kraliyet Blllmlar Akademlsı'nın basın bülteenlnden yararianılmiftır 5564