Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
E D İ T Ö R E M E K T U P T A R T I Ş M A Deontoloji, Tıbbi Etik, Tıp Tarihi Yaman Örs nkdra Tıp Fakultesı'ndekı Deontoloji Anabılım Dalımızın uç genç ogretım elemanının ımzasını taşıyan Deontoloji Ders Notları, CBT'de tanıtıldı (Sa 508, 14 12 1996, s 11) Bu kıtabın ulkemızde bu alandakı alışılagelmış yayınlardan degışık olduğunu duşunuyorum Onun tanıtma yazısında şu temel nokta dıle getırılıyor "Gunumuzte tıp uygulamasının bılımsel ve teknolojık gelışmelerden bırebır etkılenır olması ve bunun yarattığı sorunlar (ve) varolan mevzuatın yetersızlığının lyıce belırgınleşmış olması etık tartışmaları gundeme getırmektedır" Ancak buradan, tanıtma yazısında soylenmek ıstenmış olmasa da, şu sonucu çıkaranlar olabılır Etık tartışmaları bır kez "bır sonuca ulaşınca" bu, "mevzuata donuşur" ve ılgılı konuda Etık'ın ışlevı de sona ermış olur Oysa, "hukuk'a donuşmuş etık" ıçın de geçerlı olduğu gıbı, ne olçude yaptırımlı ılke ve kurallar konumuna gelmış olursa olsunlar, etık tartışmalar ılgılı herke sın uzerınde kesın bıçımde anlaşacakları bır nıtelık kazanamazlar, dolayısıyla bunlarda kesın bır sonuca ulaşılamaz Bızım bırımımız ve fakultede verdığımız ders Deontoloji adını taşımaktadır Ankara Unıversıtesı Sağlık Bılımlerı Enstıtusu (Yuksek Lısans ve) Doktora ızlencesının başlığı ıse, Deontoloji ve Tıp Tarıhı'dır Ulkemızde ılgılı anabılım dallarının bulundugu tıp fakultelerındekı bırımler, genelde Tıp Tarıhı ve Deontoloji olarak adlandırılmıştır Sız sorabılırsınız Akademık bırım ve ders ızlencesı olarak "Tıbbı Etık" adını "resmı" olarak nerede buluyoruz? Samrım doğrudan ve tek başına hıçbır tıp fakultemızde kullanılmıyor bu terım Bunun yanında, "Tıbbı Etık ve Tıp Tarıhı arasında ne gıbı bır benzerlık ılışkısı var kı bu ıkı alan bugun de tek bır akademık bırımın çatısı altında bulunabılıyor"?" sorusu da usunuza gelebılır Yazımı uzatmamak amacıyla, bu soruya kendı açımdan verebıleceğım yanıtı burada tartışmayı duşunmuyorum (bkz Y örs "Uyumsuz bır bırlıktelık Tıbbı Etık ve Tıp Tarıhı", Sürekli tıp eğitimi dergisi, 2: Sa 2, 6061, Şubat 1993 ve Y Ors "Tıp Fakultelerınde 4 Bır Boyut Etık ve Otesı", Sendrom, 6, Sa 5, 6063, Mayıs 1994) Soz konusu yayın baskıya verıldıkten sonra, oğrencı dersı ızlencemızde kuçuk ama kanımca anlamlı değışıklıkler yaptık Bunlar, kıtabın daha sonrakı baskılarına yansımalıdır duşuncesındeyım Öte yandan, ıçınde evrımsel bır yaklaşımla ele alınmış tıp tarı hı konularına da yer verılmış olan kıtabın başlığı ıkıncı baskısında da korunacaksa, bunun çok kuçuk bır değışıklıkle, Deon tolojı Ders Notları olarak duşunulmesı daha uygun olacaktır Çunku bence yapıtın şu andakı başlığı, Deontoloji' terımının tıpta etık konuldrını da ıçıne alacak ve az ya da çok kalıcı bıçımde benımsendıgı ı?lenımını vermektedır Bilimsel yontem ve bütünlük Doğan Ergım A "Hem tümevarım hem de tümdengelimin amacı tümü kavramaktır" dıkı zamanın gozlemlerı, yanı somut bı rıktırme/somut toplama olarak tumevarımın getırdıklerı, aynı zamanda tarıhsel bır gerçek olan toplumsal gerçektekı butunluklere, onceden hazırlanmış butunluk kavramlarına bağlanacaktır Çunku, hem varlıkbılım (ontolojı) hem de ınsan gerçeğının bılımı (antropolojı) bakımından oncelık, butunluk kavramlarına, toplumsal yapılara verılır Ve nesnel bır gerçek olan ınsan, butunluklere bağlı olarak ıncelenır, açıklanır Yanı, tumdengelım oncudur, tümevarım artçıdır(3) Henri Lefebvre'nın belırttığı gıbı, "Araştırmalarda, yalnız şımdıkı zamana tutunmaktan, şımdıkı zamanla yetınmekten daha kotu bır soyutlama olamaz " Yıne Lefebvre'ın ozenle vurgulamak ıstedığı gıbı, 'olguların ıncelenmesını, ıde olojının buyruğu altına vermedıkçe", ıdealıstler bıle ınsanın nesnel bır gerçek oldugunu kabul ederler (4) Şoyle devam edıyor Atilla Gurel "Toplanan ampırık bılgı bılımcıyı varolan modellerı gozden geçırmeye zorlar Varolan modelın (geçerlı olduğu varsayılan temel prensıplerın) açıklayamadığı olguları bıriıkte açıklayacak yenı modeller uretılır Bu yenı uretılen modeller henuz gozlem lenmemış olguları ongoruyorlarsa bu olguların gerçek olup olmadığı yonunde yenı gozlemler yapılır" Hemen anlaşılıyor kı, Atilla Gurel'ın "temel prensıpler" dedığı şeyler, ancak ve yalnız gozlemlerle ılgılıdır, ve asla gozlemlerın dışına taşmazlar, sarkmazlar Pozıtıvızm hanı şu yalnız gozlemlerle bılım yapmak demek olan pozıtıvızm, hanı şu yalnız gozlemlerle bılgı uretmek demek olan pozıtıvızm "Bu pozıtıvızmın, yıllar hem de çok yıllar once çoktuğunu bılmeyen, duymayan mı kaldı?" dıye duşunmeden edemıyor ınsan Atilla Gurel, modelı, bilimsel yontem olarak algılıyor Boyle bır algılama yanlıştır, çunku, model, yontem olamaz Her model bır varsayımdır/varsayımlardır Ve bır varsayımın, bazı verılere dayandırıl ması gereğınden dolayı her modelın qerçekçı bır yanı vardır Ama bu bır basıt leştırmedır Çunku, yalnız gozlemlerden hareket eden bır gerçekçılık basıtleştırmecılıkten başka bır şey degıldır Model, gerçegın ozune, gerçeğın belırleyıcılığklerıne hıçbır zaman ulaşamaz Çunku, asıl gerçek ya da gerçeğın ozu, tanınantanınmayan, gozlemlenengozlemlenmeyen butun boyutlarda aranmalıdır Ve yontembılıme gore, bır bilimsel yontemın her ılkesı, gerçeğın ozunun bır boyutunu sımgeler (5) Bılım, gorunmeyenlerı de, tanınmayanları da bılmeye çalışmakla, açıklamakla yukumludur Oysa, model, gorunmeyen varsayımları kapsa maz Bugun ıçın gereksız tartışma, tümdengelimin daha onemlı olduğu gerçeğı ıle ılgılı tartışma değıl, model uzerıne yapılan tartışmalardır Ustelık, Batı ulkele rının çogunda, model kavramı ıtıbar kaybına uğrayalı yıllar olmuşken C umhunyet Bılım Teknık'tekı Bozkurt Güvenç'le ılgılı eleştırılerımı ıçeren yazımda ('), tümdengelimin emrındekı tümevarım olarak açıkladıgım duşunceme karşı çıkan Atilla Gürel, şoyle dıyor "Kanımca tümdengelimin mı yoksa tumevarımın mı bilimsel gelışmede daha onemlı olduğu şeklındekı tartışmalar modern bılımın doğuş gelışme surecınde yapılmış ve artık felsefe tarı hınde yerını almış bugun ıçın gereksız tartışmalardır" Bu yargının aksıne ben, bu tartışmala rın hâlâ çok gereklı olduğuna ve bilimsel ıncelemelerde hayatı onem taşıdığına ınanıyorum Ve bu yazımda da yınelıyorum Tumdengelım, tumevarımdan daha onemlıdır ve tumdengelım temeldır Çunku, bılım, her şeyden once, genel yasalar/genel kurallar bulmayı amaçlar Ve bılım, bır genelleştırme çabası olarak tanımlanır Başka bır deyışle, bılım, her şeyden once, genel belırleyıcılerı araştıran, bulan, açıklayan bır çaba olmalıdır Işte bu genel yasalar/genel belırleyıcıler, yalnız şımdıkı zaman olguları uzerındekı gozlemler yaparak ve tumevarıma oncelık vererek asla ve asla araştırılamaz, bulunamaz ve açıklanamazlar Orneğın, toplumsal gerçegı oluşturan ya da toplumsal varlıklar olarak ınsanları etkıleyen oğelerın geçmışte kalanlarının, artık, gözlenemeyeceklerı bılınmektedır Işte ozellıkle bu bakımdan, tümevarım, bır temel oluşturamaz ve daha onemlı hıç olamaz Oysa, tumdengelım, butunluk kavramını/kavramlarını ıçerır Ve tumdengelım, butunluk kavramlarına doğrudan doğruya baglı olduğu ıçın, bu butunlukten/butunluklerden gelerek/kaynaklanarak bır sonuç çıkarmayı ongoren bır akıl yurutmedır, yanı, tumdengelım bır çıkarımdır Bu sonuç çıkarma, bilimsel açıklama olarak kendını gosterır Butunluk kavramları onceden hazırlanmış kavramlardır Yanı onceden bılınen, bı lınmesı gereken kavramlardır Bu butunluk kavramları, kısımsal ve ozgul butun lukler de olabılırler Örnegın, toplumsal yapılar toplumsal sınıflar butunluk kavramlarıdır Oysa, tümevarım, adı ustunde bır varımdır, yanı, gozlemlerle yapılan bır toplamdır, tümevarım bır bırıktırmedır Oysa, bılım, yalnız gozlenen olguların ya da matematık formullerının bırıktırılmesı degıldır Bılım bır duzenlemedır Şoyle kı, şım terdığı ıçın, kavramsal çerçeveye bağlı kalmak, bır olayın, bır olgunun butunluk ıçınde açıklanmasını gerektırır, zorunlu kılar Oyleyse, bılıme bilimsel araştırmaya butunluk kavramını karşılayan, butunluk kavramıyla eşanlamlı ve butunluk kavramına eşdeğer olan bır mantık kavramıyla, yanı tumdengelımle bırlıkte baş lamak zorunluluktur Tumevarımcı yontemler, bılgılerı tup larlar, fakat, gerçeğı açıklayamazlar Ve tümevarım şu anlamdd bır akıl yurutme dır kı, elmalarla armutların toplanamayacağını ıçerır, ongorur Boyle bır ıçerme ve ongörme gorevıyle de tümevarım kaçınılmazdır Fakat, yınelıyorum kı, tume varım tümdengelimin emrındedır, tümevarım, tumdengelımcı bır yontem ıçın somut dayanaklar, destekler oluşturur, tümevarım, tümdengelimin somut yar dımcısıdır Atilla Gurel'ın sanmakta oldugu gıbı, tumevarımın bır kavrama/tumu kavrama ışlevı yoktur, boyle bır ışlevı olamaz da Tumevarımın tumu kavrayamayacağını Hılmı Yavuz, şu duşunce sıyle anlatmış oluyor " yuzeysel benzeşımlerden çıkarak bırleştırıcı bır sısteme varılamaz Çunku bu tur benzeşımlerden yola çıkmak, salt rastlantıların, yanlış bır yargıyla gerçek dıye kabul edılmesıne neden olabılır Bu yuzden, tıkel olgular dan, tıkel benzeşımlerden yola çıkılarak tumel bır sısteme, butunleştırıcı bır dunya goruşune varılamaz Demek kı, yontemımız tumevarımsal (enduktıf) değıl, ama tumdengelımsel (deduktıf) olacak tır" (6) Model, Yöntem Olamaz Atilla Gurel, tumdengelımı ve tumevarımı kastederek şoyle yazıyor "Bunlar dan hangısının butune daha oncelık verdığınden veya daha onemlı olduğundan soz etmek bır evın ınşasında duvarın mı yoksa kapı ve pencerelerın mı daha onemlı olduğunu tartışmak kadar anlamsızdır " Gurel'ın bu yersız ve anlamsız duşuncesıne, cevap olarak, ancak şu soru yöneltılır kendısıne "Bır evın ınşasında, kapı ve pencerelere gore, duvarın, daha oncelıklı ve daha onemlı olduğu gerçeğını hangı yaşın altındakı çocuklar bılmezler?" Atilla Gurel, bıraz once de belırttığım gıbı, modelı yontem olarak algılıyordu Oysa, model, gozlemlerın dışında gerçeğın ozunun hıçbır boyutunu sımgeleme dığı ıçın, ılkesızlık olarak bılınır Oysa, yontem ılkelerden oluşur Ustelık, Atilla Gurel'ın, hıç yontem olmayacak şeylerı yontem olarak algılaması bu kadarla da sınırlı kalmamaktadır Hemen belırtmek gerekır kı, ıstatıstık, bır yontem değıl, araştırma teknıgıdır Araştırma tekniklerını yaratan, ortaya çıkartan yontemdır Yontem, bır amaca gore bır araştırma planı olduğundan, araştırma teknıklerı, amaca ulaşmak ıçın gereklı araçlardır Fransa'da, 1996'nın Hazıran ayında, 17 18 yaşındakı Fransız çocuklar hangı sorulara cevap verıyorlar?' Lıse bıtırme (bakalorya) sınavlarında felsefe dersı ıçın, cevap ıstenen sorulardan ıkısı şunlardır 1. "Bır yontem, hangı koşullarda bilimsel sayılır?" Goruluyor kı, bilimsel yöntemın ılkelı, koşullu olduğu, olması gerektığı bılındıgı ıçın boyle bır soru sorulmaktadır 2. "Tanımak ıçın, yalnızca gozlem yeterlı mıdır'?' Goruluyor kı, tanımak, açıklamak ıçın, yalnızca gozlemın yeterlı olmadığı bılındıgı ıçın boyle bır soru sorulmaktadır Fransa da 17 18 yaşlarındakı çocuklar neler bılıyor ya1 da onlardan nelerı bılmelerı beklenıyor Turkıyp'mızde ıse bılım adamlarımız neler soyluyorlar neler yazıyorlar1 Gel de huzunlenme (1) OoQan Frgıın DoQa ve Sosyal Bılımlurdn Yun lem Cumhunyet Dılım Teknık 18 5 1996 Snyı 478 (2) Atılla GUIÖI Yontem larttşması Cumhunyet Bılım Teknık 15 6 1996 S.ıyı 482 (3) Ldgar Morın Socıolocjıp Parıs Fayard 1984 s 1? (4) H P I I I I Letebvre La Somme et La Reste P a m I c Nel df Parıs 1959 s b48 M 9 (5) Dogan Ergun Yontemı Bulmak Istanbu GHn,ttk Yayınevı 1U9J s 11<! (6) Hılmı Yavuz Folsnfn ve Ulusdl Kultur Istanbul Çagdaş Yayınevı 1975 s 13 Yöntem Derken, Duvarcı ve Marangoz Istatıstık de Yöntem Değildir Hüzünlenmek Tümdengelim ve Tumevarımın Amaçları Atilla Gurel şoyle duşunuyor "Yalnızca tümdengelimin butunluğe onem verdıqı yanlış bır degerlendırmedır Adı uzerınde hem tümevarım hem tumden qelımın amacı tumu kavramaktır" Atilla Gulor'ın vurquladığı bu duşunce, tamamıyla yanlış bır duşuncedır Çunku, yalnızca tumdenqelımın butunluğe onem verdıqı şuradan bellıdır Onceden hazır lanmış butunluk kavramı/kavramları kavramsal bır çerçeve oluştururlar Kav ramsal çerçeve zaten bır butunluk gos 5124