Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BELGESELLER İLGİNC SORULAR TV 2 09.50 Çevre Çalışmaları TV 2 15.45 Bunları Biliyor musunuz? TV 3 14.50 Belgesel "20 Yaş" TGRT 10.05 Belgesel "Bilim Magazin" Flash TV 17.00 Belgesel "Çocuk ve Turna" Kanal E 17.35 Hayvanların Dünyası 11 Ocak Cumartesi Bedensel ısınme ile ilgili sorulap SORU: Ormanda uzun bir yürüyüş yaptığım bir gün yorulup mola vermiş ve bir de ateş yakmıştım. Ateşin yayına oturdum ve ayakkabılarımı çıkardım. Tembellikten, küçük bir kütük parçasını elimle değil de ayağımla ateşe doğru ittim, ayağım ateşe yaklaştığında birdenbire mavi bir alev bütün ayağımı sarıverdi ve aniden kayboldu. Alevin yarattığı hafif ısıyı hissetmiştim. Ayağımdaki çoraplar çok inceydi ve %60 naylon ve %40 pamuktan üretilmişlerdi. Ayaklarım, uzun bir yürüyüş yaptığım için hafif terli ve sıcaktı. Sizce aleve neden olan ayağım mı, yoksa çorap mı? YANIT: Söz konusu aleve büyük olasılıkla çorabın yüzeyinden dışarı yönelmış olan çok ince pamuk lıflerı neden olmuştur. Pamuk, selüloz kökenli olduğu için oldukça düşük sıcaklıklarda alev alabıhr ve alevler de çok kısa bir sure içinde liflere yayılır. Okurun ayakları terli olmasaydı çorabın tümü tutuşabılırdı. YANIT: Tutuşmaya neden olan, çorabın üzerinde topaklar oluşturmuş olan pamuk lıflerı olabilir. Lifler, özellikle çorap dokusundan böyle ayrı durumday ken çok çabuk tutuşurlar. Okurun kalkıştığı şey kesınlikle kaçınılması gereken bir harekettir, ateşin sağladığı ısı yeterli olsaydı çorap alev alabılırdı. YANIT: Bu, pamuk endüstrısınde de sıkça karşılaşılan bır yanma olayıdır ve çoğunlukla ciddi kayıplara yol açar. Kuru bır atmosferde, büyuk bır pamuk topuna sıçrayabilecek bir kıvılcım, patlamaya bile neden olabilir. Britanya'da ılk endüstri hamleleri sırasında kurulan pamuk işleme fabrikaları çoğunlukla Manchester'da kurulmuştur, zira burada çok sık yağmur yağar ve yangın rıskı azdır. 12 0cakPazar TV 2 15.30 Belgesel "Geleceğimizi Aydınlatanlar" TV 219.20 Bilim Teknoloji ve Biz TV 2 20.25 Belgesel "Eldeki Hüner" TV 3 16.30 Bilim ve Teknoloji TV 3 17.25 Belgesel "Bitkilerin Serüveni" Belgeselde bitkilerin dığer bitkilerle, hayvanlarla ve insanlarla yaşamları ve ilişkileri konu ediliyor. TV 3 23.00 Belgesel "Dünyanm Kalbi" TRTINT 19.30 Belgesel "Dünden Bugüne" Kanal E 17.35 Hayvanların Dünyası Kronik hasta takibinde doktorhasta ilişkisi Aynur Ozge* 13 Ocak Pazartesl TV 2 21.25 Belgesel "Boşluğa Dokunmak" Hayatla ilgili her alanda önemini duyuran yaratıcılık olgusunun, başta sanat olmak üzere bilim, teknoloji, çevre ve toplumsal yaşamı kapsayacak bir boyutta tartışılması yer alıyor. TV 3 11.35 Belgesel "40 Yıl Sonra ODTÜ'lü Olmak" TV 3 13.40 Belgesel "Alo Dünya" Kutup buzullarının özellikle ve içinde sakladıkları anlatılıyor. TV 3 15.10 Belgesel "Esrarlı Beldeler" Dünya üzerindeki gizemli bölgeler. TV 3 20.30 Belgesel " Dağlar ve Yaşam" D oktorlar hastalarının ruhsal durumlarıyla ne kadar ılgılenmelıler'? Insanların yaşantılarını fızıksel ve ruhsal dıye ıkı ayrı alana ayırıp öyle ele almak belkı pratık ve kolayhkları olan bir yaklaşım. ama hastasıyla karşı karşıya kalan doktor bu ayırımı yaptığında, hastasının yaşadıklannı anlamaya çalışmak, hastalığın hastanın yaşantısı uzerındekı etkılerını görmek ve düzeltilmesıne yardımcı olmak gıtaı "ışleri" başkalarına devretmiş olur. Oysa hastanın gozunde derdının ıçıdışı farketmez. Beklentısi basıt ve anlaşılır cınstendır. Doktor onun derdinı çözmeyı toptan ustlenrtıelı, onu anlamaya çalışmalı ve derdine derman olmalıdır. Hastanın on yıllık doktoruna "Ben bu giderek güçsuzleşen bedenımle bır gün evlenebilir miyim?" diye sorduğunda, "evet'V'hayır" gibısınden bir yanıt bekledığını hıç sanmam Kaslarının erimesinı adım adım izleyen doktorunun onu ne kadar duşunduğünü, ona ne kadar önem verdığını anlamaya çalışır. Doktoru ıse çaresizliği ve kararsızlığı, önerılerı ve desteğı ile hastasının yanında kalabilir. Ya da çağrıyı duymaz Dr Aynur Özge yazısında zaman zaman açmazlar ıçeren bu süreci tartışmaya açıyor. da tıpkı kardeşi gibi daha önce doktora götürülememışti. Aıleye hastalığın ne olduğunu açıklamak ilışkımızın ılk sınavı oldu. "Kotü" tanıları aıleye anlatmanın başlıca iki yolu vardır Bırıncısı bol Latince terim kullanılarak yapılan ve hastalığın kromozom bağlantıları da dahıl olmak uzere hastalık hakkında her türlü bilgiyi vermeyi amaçlayan bır yaklaşım tarzı. Ikıncisı ise "empati" yapma ile başlayan ve her fırsatta gerek hasta, gerekse aıleye onların durumunu ve ne hissettiklenni anlamaya çalıştığımızı vurgulayan bır yaklaşım. bmpatı (eşduyum); bır insanın kendısini karşısındakinin yerine koyması, onun duygu ve düşuncelerını doğru olarak anlaması ve bunu ona ıletmesıdir (Dökmen, 1996). Empati yapmanın dığer kışı uzerındekı etkısı ise, anlaşılıyor olma 14 Ocak Salı T 3 11.35 Belgesel "Islamda Resim" TV 3 13.30 Bilim Gözüyle TV 3 19.00 Belgesel "Merhaba Çağdaş Türkiye" TRT Avrasya 14.25 Belgesel "Mekânlar ve Zamanlar" Yankı Yazgan Kronik hasta takibinde doktorhasta ilişkisi "Goğsü kınalı bir serçe varmış. Gök gürlediğı zamanlar tır tır lıtreyorek yere yatar, gok yıkılmasın diye de ayaklarım havaya kaldırırmış. Bir yandan da "korkumdan kırk kantar yağım eriyor" dermiş. Bir gün bırisi demış kı "sen kendın beş dırhem gelmezsin; nerden oluyor da kırk kantar yağın eriyor?" Bunun üzerıne serçe şöyle cevap vermiş; "Herkesın kendıne göre dirhemi, kantarı var; sız ne anlarsınız." (P N Boratav, 1969) 15 0cakÇarşamba TV 2 18.10 Eğitim Paketi TV 2 18.30 Belgesel "Marmara Takımadalan" TV 3 1130 Belgesel "Eldeki Hüner" TV 3 19.00 Hayvanların Büyüleyen Dür sı 1bOcakPenşembe TV 2 19.20 Çevre Paneli TV 2 20.35 Yerli Belgesel "AkdenizAkdeniz" TV 3 12.30 Belgesel "Düş Değil Gerçek" Küba'da tütün yetiştirilen bır vadi, tarih öncesine ait büyük bir freskin bakımını yapan dağcı ressamlar anlatılıyor. TV 3 13.30 Belgesel "Hayvanlar Dünyası" TV 3 19.00 Belgesel "Ommni" Elektronik kulak, yapay kalp ve sentetik el gibi üç yapay organ ele alınıyor. TV 3 11.35 Belgesel "Türk Bahçesi" TV 3 15.30 Belgesel "Anadolu Selçuklu Çini Sanatı" TV 3 16.00 Geleceğimizi Aydınlatanlar 17 Ocak Cuma Bu yazının amacı çoğumuzun pek çok kez karşılaştığı, zaman zaman duygulandığı, zaman zaman da zorlandığını hissettiği ve belkı de günlük çalışma hayatının koşturmacası içinde yeterince düşünme fırsatı bulamadığı doktorhasta ılışkısınin psikososyal yönünü tartışmaktır. Sıze iki yıldır izlediğim ve nörologlar tarafından organık yönu oldukça iyi bilinen, Frıedrıch Ataksisi'li(") iki kardeşten söz edeceğim. Bu yazı ıçın ılkının adı Hasan, ıkıncısının ıse Fatma olsun. Hasan 21 yaşında, iki yıl once yurume ve konuşma bozukluğu, dengesizlik, ellerinde titreme olması, ayaklarına hâkım olamama duygusu, gecelerı belirgin olan görme bozukluğu şikâyetleriyle tanı ve tedavi amacıyla yatırılmıştı. Servıste onunla görüştüğümde yakınmalarının son dört yılda belirgin olarak ortaya çıkıp giderek ağırlaştığını, annebaba arasında ikinci kuşak akraba evliliği bulunduğunu, yedı kardeşi olduğunu ve kendisinden yedi yaş küçuk olan kızkardeşinde de benzer şikâyetlerin olduğunu öğrendim. Muayenede Friedreich ataksisine özgü pek çok bulguyu gözledim. Benzer sorunları olan Fatma'yı görmek istedığimde aile pek isteklı olmadı. Ancak zaman içinde Fatma'yı gördüğümde ıse Hasan'ın yedı yıl öncekı halıyle karşılaşmış gibi oldum. Ailenin tek kız çocuğu olan Fatma şu anda 14 yaşında ve kardeşinden tek farkı denge kusurunun az olması nedenıyle kısmen daha rahat yürüyor olmasıydı. O nın verdığı rahatlamadır. Empatınin amacı, doktorhasta ilişkisinin henüz başladığı noktada süreklı bır ılışkı için gerekli güven duygusunu oluşturmaktır. Çünkü hastayı doktora bağlayan, doktorun nitelıklerınden çok "anlaşıldığı duygusu"dur. Birinci yaklaşımda doktorun adeta serum verır gıbı verdiği ve hastanın hayatındakı en kötü haberin de içinde olduğu bilgıler ne kadar doğru ve gerçekçi olursa olsun hasta bunların ne kadarını algılayabilmektedır? Algılayamayan hastanın yapacağı ışlerden bıri; Doktor doktor dolaşmaya başlamaktır. Burada en fazla zarar gören kuşkusuz ki hasta ve aılesıdır. Çünkü onların asıl ıhtıyaçları olan şey; kendilerini anlayacak, dertlerıne çare bulacak bir doktorla kuracakları sağlıklı doktorhasta ilişkisi ve vazgeçilemeyecek bir güven duygusudur. Kronik veya yıkımla gıden bir hastalığın hasta üzerindeki etkilerini bilen ve bıldiğini onlara hissettiren doktor, hasta ve ailesının böyle bır gerçeği kabullenmeden once bunun başkaları tarafından da doğrulanmasını isteyeceklerinı tahmin edebilır. Amaç uzun süreli ve sağlıklı bir ilişkinin kurulması ise; kendısi hastanın başka doktorlara gıtmesıni teklif edebilir ve hasta aracı olabilir. Bu teklıfin en önemli yanı hastanın başka bir doktora başvurma özgürlüğüne saygı duymaktır. Ayrıca, hastanın çaresizlik duyguları içinde birtakım çıkar çevrelerınin eline düşmesıne engel olunmuş, hastanın hakları savunulmuş ve devam eden ilişki sürecinde güven tazelenmiş olur. Hasan'ın takibinde bana danışılan ve beni oldukça zorlayan bır sorun dolayısıyla olayın başka bir yönünü tartışmaya çahşacağım. Hasan bir gun telefon açıp evlenmek ıstediğinı, ailesinin de onu desteklediğini ve bu konuyu benımle görüşmek ıstediğinı söyledı. Randevu tarihine kadar kafama takılan düşüncelerden bazıları şunlardı: Bu fikir nereden çıkmıştı? Aile böyle bir şeyi nasıl onaylardı? Nasıl davranmam gerekıyordu? vb.. Ancak Hasan'ın yaşadıklannı anlamaya çalıştığımda; ölümü en somut şeklıyle hısseden bır insanın belkı herkes gibi olmak istemek, belki iyileşme umudu, belkı de hayatının herkesten da ha sınırlı olduğunu bılmenin verdigi kaygıyla bazı şeyler için acele edıyor olmasının aslında anlaşılabılır olduğunu düşündüm. Hasta ve aılesı ile yaptığım görüşmede, bu düşüncenin temelınde herkes gıbı olmak, kısa da olsa böyle bır yaşantıyı tatmak ve cınsel ihtiyaçlarını gıdermek ıstemek gıbı aslında son derece insanca gerçeklerın yattıgını gördüm. Ailesi ise böylesı bır ısteğı kıramadıklarını, bunun belkı de hastalığına iyi gelecegıni düşündüklerinı ıfade ettiler. Ancak böyle bır evlıli ği kimin kabul edeceğını bılmıyorlardı ve evlılıgın getireceğı maddi sorunlar açısından endışelerı vardı. Doktor olarak böylesi bır durumda oynayacağımız rol; hasta ve ailesının hastalık konusundakı bılgilerini kontrol etmek, kararın bir kez daha düşünülmesını önermek ve gerçekleşme olasılığı gündeme geldiğinde her iki tarafın bilgılendirilmesıne katkıda bu lunmaktan öte olmamalıdır görüşündeyim. Ayrıca gerçekliği bir yana bırakıp kı şisel fıkırlerımızı öne sürmek ya da ailenin bır üyesı gibi davranmak da yanlış olsa gerek. Ortaya koyacağımız tavırla hastanın benlık saygısını bozmamız ve depresyona girmesıne katkıda bulunmamız gibi riskler mevcuttur. Sağlam kurulmuş doktorhasta ilişkisi ıçerısınde bu riskler büyük ölçude azaltılabilir. Yukarıda sıraladığım sorunlarla karşılaşan her hekımın ilışkı içinde bulunduğu (tercihan aynı) bir psikiyatristin olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak asıl olan hastayı bu süreç içerisinde takip eden doktorun hastasıyla ilışkisıdır. Bu ılışkide psikiyatristin yerı danışmanlık ve yol gösterici konumunda olduğunda daha etkın olunabılır. (*) Dr., Haydarpaşa Numune Hastanesi 1. Nöroloji Kliniği, Uzmanlık Öğrencisi) (") Fnedrerıch Ataksısı: Sıklıkla otosomal resesıf kalıtımla geçen ve bulguları genellıkle ergenlık çağı cıvarında başlayan bır hastalıktır. Kuçuk yaşlarda ortaya çıkan deformıtelere zamanla sınır sistemı ile ılgılı bozukluklur oklenır. Tanısı norolo|ik muayene ve yardımcı ıncelemeler ile konulur Henüz etkınliği kesın olarak kanıtlanmış bır tedavısı yoklur Hastalığın ılerlemış dönemlerınde rehabılıtasyon önerılır. 51210