Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T A R T I Ş M A E D İ T Ö R E M E K T U P Patoloji uzmanlık eğitimi Turkçe bilim dili S ağlık Bakanlığı, Tababet Uzmanlık Tuzuğu'nde değışıklıkler yapılmasını dngören tasarının patolojıyle ılgılı bolumlerını ınceledığımde taslağın sankı patolojıye ya bancı kışılerın goruşlerı doğrultusunda hazırlandığı ızlenımını verdı Çunku, patolojıyı ılgılendıren dğışıklıkler, maalesef tuzuğun, "Turkıye'de tıp uz manlık eğıtımıne çağdaşlık kazandırma" doğrultusundakı temel amacıyla çelışmektedır Bılındıgı gıbı, patoloji hastalıkların nedenlerını, bu hastalıkların organ, do ku ve hucre duzeyınde oluşturduğu değışıklıklerı ınceleyen bır tıp dalıdır Bu kısım patolojının akademık yonudur öte yandan, sozkonusu değışık lıklerı, hastalık kuşkusu duyulan organlardan alınacak doku ve hucre or neklerı (bıyopsı ve sıtolojı) uzerınde değerlendırmek suretıyle hastalıkların, ozellıkle de kanserın kesın ve son tanı sına varmak, patolo|inın sağlık hızmetı sunan ışlevını oluşturur Dolayısıyla, drneğın hastada kanser olup olmadığını kanserse tıpını belırlemek, patoloğun ıkı gozbebeğı arasındadır Bır patolog gozuyle bakıp, beynıyle değerlendırıp yureğıyle karar vermek zorundadır Onunde kararına yardımcı olacak mılyarlık teknık aletler yoktur Tek yardımcısı kendı bılgı bırıkımı, kıtaplar ve atlaslardır Bunları nıye söyluyorum'? Çunku 1yı bır patolog lyı bır uzmanlık eğıtımınden geçmek zorundadır Çunku patoloğun ışını aygıt değıl, kendısı yapar Şımdı gelelım Uzmanlık Tababet Tu zuğu'nde ongdrulen değışıklıklere 1 Tuzuk, patoloji uzmanlık eğtıımı suresını 4 yıla çıkarmayı ongormektedır Buna katılıyorum, hatta 5 yıl bıle olabılır ABD ve Avrupa'da bu sure 5 yıldır 2 Tuzuk onerısınde genel cerrahı, ıç hastalıkları ve çocuk hastalıkları, adlı tıpta ıkışer aylık rotasyon (toplam sekız ay) ongorulmektedır Işte temel çelışkı burada yatıyor Hem patolojının suresını 4 yıla çıkartacaksınız, hem de bunun sekız ayını klı nıkte rotasyonda geçırteceksınız Dolayısıyla asıl patoloji eğıtımı, tıpkı şu andakı gıbı yıne 3 yılda kalacak öngorulen klınık rotasyonun patoloji eğı tımıne katkısı olacağını sanmıyorum Patoloji asıstanı, 2'şer ay klınıkte ne yapacak? Acıle veremezsınız, klınık ışlerı yaptıramazsınız Bılındıgı gıbı bız patologlar ınsan buzdağı'nın suyun altında kalan, yanı gorunmeyen kısmıyla uğraşırız Işımız budur Suyun ustuyle klınık hekımlerı uğraşır 6 yıllık tıp eğıtımınde patoloji uzmanına yetecek kadar suyun ustune ılışkın bılgıyı zaten alıyoruz Gerısını patoloji uzmanlık egıtımındekı klınıkopatolojik ıle tışımle tamamlıyoruz Asıl ışlerımızı pekıştırecek eğıtım suresınden 'çalıp", klınıkte rotasyon adı altında "ayak altında" dolaşmak zaman kaybından başka bır şey getırmeyecektır Adlı tıp rotasyonu kalabılır Ama klınık rotasyonlara kanımca hıç gerek yoktur Mutlaka rotasyon gerekecekse, yapılan ışlerın yakınlığı açısından dermato lojı, hematolojı ve onkolojı dallarında bırer ay olabılır ABD ve lnqıltere'de 'klınık patoloji' adıyla bır dal vardır Ancak bu, 'klınıkte rotasyon yapmış patolog' anlamında değıldır Klınık patoloji, taşra hastanelerının temel laboratuvar hızmetlerını yurutebılecek patoloji, mıkrobıyolojı, bıyokımya, hematolojı ıncelemelerını yonlendırecek uzmanlık dalı demektır Bu dalı seçen kışıler 3 yıllık patoloji eğıtımı uzerıne 6'şar aylık dığer laboratuvar dallarında rotasyon yaparlar Dolayısıyla kırsal alandakı bır kent hastanesınde laboratuvar ışlerı ıçın tek bır uzman bulunur Çağımız gereklerı karşısında oralarda bıle bu sıstem artık rağbet gormemektedır 3 Patolojının yandal uzmanlıkları Patolojıde sıtopatolojı, noropatolojı, dermatopatoloıı ve |inekopatolo|i yandal uzmanlık eğıtımı şu andakı tuzuğe gore mumkundur Bunun oluşturulma sından en buyuk katkısı olan rahmetlı Prof Dr Behsan Onol'u saygıyla anmak ısterım Tuzukte tum tıp dallarında var olan ust (yan) uzmanlık alanları korunurken ve hatta yenılerı eklenırken, ış patolojiye gelınce, değıl yenı lerını eklemek olanların bıle kaldırılmak ıstenmesının mantığını kavramak mumkun değıldır Özetle, Patoloji Derneklerı'nın bu konuda gırışımde bulunacakları duyuruldu Bunlara ek olarak bıreysel goruşlerımı ılgılılere aktarma amacıyla bu yazıyı kaleme aldım Göruşlerımızın dıkkate alınıp, uygun değışıklıklerın yapılacağına ılışkın umudumu koruyorum Doç. Dr. Nadir Paksoy Patoloji ve Sıtopatolojı Uzmanı Akdenız Unıversıtesı Tıp Fakultesı, Antalya ıay Osman Ciğeroğlu'nun, Bayan .Perıhan Temelkuranın eleştırılerı 'uzerıne Bılım Teknik'ın 24 Şubat 1996 gunlu sayısında yayımlanan göruşlerını okudum Bay Ciğeroğlu'nun dıl devrımıne pek sıcak bakmadığı, Ataturk'un, 'yenılıkçıılerıcı' bır dıl ıstedığı ıçın, onu yenı baştan oluşturmaya kalktığını soylemesınden, bır de, eskı TDK uyelerını 'tumuyle safarı Turkçe' ıstemış gıbı gostermesınden anlaşılıyor Ataturk dıl devrımını yenılıkçilıkılerıcılık ıın değıl, bır bılım ve sanat dılı oluşturmak ıçın başlattı Eskı TDK uyelerı, hıçbır dılın yuzde yuz an olamayacağı bılıncı ıçınde, ama Turkçe'yı yuzde yuz artlaştırmak amacı ıle yola çıkmışlardır Bu çok onemlı bır dıl sevgısı ayrımıdır Daha baştan 'bu olamaz' dıye gırışırsen arkası tavsar çunku Eskı dıl ıle tum bağların koparılması kınamasıyla yazar buyuk bır yanılgıya düşüyor Dıl devrımı, tersıne, yazarın da sözunu ettığı glbı, derleme ve taramalarla, Osmanlılar'ın, Selçuklular'ın dışladıgı, halkın dılınde yaşayan ve eskı yapıtlarda bulunan bınlerce sözcuğu dıle kazandırmıştır Bu amaçla, Batı dıllerının Latınce ve Eskı Yunanca gıbı şımdı konuşulmayan dıllerden yararlandığı gıbı, çok eskı Turk kokenlı toplulukların dıllerınden de yararlanmıştır Eskı ıle bağları koparmak bu mu • dur? Hele şu 'uç boyutlara varmak' da ne demektır'' Dıl devrımının, bırçok esıntılerle suren 65 yıllık çalışmalarla neler kazandırdığını şu bılgıler ortaya koymaya yeter Ahmet Vefık Paşa'nın Lehçeı Osmanı adlı sözluğunde Turkçe sozcuk oranı % 35 ıdı Şemsettın Samı'nın Kamusu Turkı'sınde Turkçe % 39, Arapça % 42, Farsça /% 14, 1975 basımlı Turkçe Sozluk'te ıse Turkçe oranı % 87'dır Ciğeroğlu'nun 'gayretkeş' dıye nıteledığı bırçok yazarın yazılarında bu oran % 95'lere varıyor. Bu kuçumsenecek bır başarı mıdır9 olma yolunda Şu sözcüklerın nesı var? Yazar, ornek olarak verdığı tıp terımlerinı nereden bulmuş, bılmıyorum Eskı TDK'nın bır önerı olarak 1978'de, dıl ve tıp bılgılerı herkesçe bılınen sekız kışıye hazırlattığı 'Hekımlık Terımlerı Kılavu zu'nda anatomı=yapıbılım olarak gösterılıyor Cığer=bogur dıye bır şey yok, çunku lan kumede ortalama başarının yukseldığı, otekı kumede ıse duştugu saptan mış Burada hem oğretmenın önyargılı tutumunun, hem de çalışkanlar veya tembeller kumesıne duştuğunu sanmanın, sonucu etkıledığı açıktır Başka bır deyışle "başarısızlık beklentısı" başarısızlık doğurmuştur Öğrenemeyeceğıne ınanılan çocuk gerçekten ogrenmez olur ya da oğrenme hevesı körlenır Var olan yeteneklerı de gorunmez olur " Aynı sınıftakı başarılı ve vasat ögrencılerın bır arada bulunması yazıda sakıncalı goruluyor Vasat oğrencı hem gerı kalıp, kendıne guvenını kaybeder, hem de başarılı oğrencının hızın azaltıp ona kostek olur, goruşu savunuluyor Oysa, oğrencıye ezber bılgıyı değıl, araştırmayı, bulmayı, denemeyı oğreten lyı bır okulda, vasat oğrencı başarılı oğrencılere yetışmek ıçın daha çok çalışır ve gıtgıde sınıfın başarı oranı artar Bu ozel okul kurucusu onerılerını ge boğur başka bır şeydır Hucre ıçın onerılen 'göze'nın ne gıbı bır yanlrşlığı var? Inflammatıon ıçın bulunan 'yangı' terımı nı Bay Ciğeroğlu'nun beğenmedığı anlaşılıyor Ingılızlere Fransızlar'ın kullandığı bu sozcuk ıçın Almanca'da entzundung terımı var Kaldı kı, bu sozcuk, tıptakı kullanı lışından başka, yanma, alevlenme, kızmak, ofkelenmek anlamlarına da gelır Herhalde doktorlarla sağlık çalışanları bu terımı enflamasyon dıye okuyacak kadar Fransızca'ya yatkın olduklarından 'yangı onlara anlaşılmaz gelıyor Çunku onlar oncologıe'yı anlarlar, ama 'urbılımı' anlamazlar 'Cycle Menstruel'ı hemen anlarlar, ama aybaşı çevrımı onlara yabancıdır Onlar ıçın therapeutıc abortıon'dakı açıklık 'sağıtımsal duşu'de bulunur mu'' Hıç schızophrenı'nın yerını 'ıçekapanım' sayrılığı' alır mı? Pustulatın nerde 'çıbanlaşma nerde1 Onlar teşhıs yerıne 'tanı' bıle demeyı kendilerıne yedıremezler Bu örnekler daha sayfalarca surdurulebılır. Yazarın uzerınde durduğu bır önemlı sorun da, hekımın, hastalığı ıle ılgılı olarak, hastasına ne olçude bılgı vereceğı uzerınde obeklenıyor Belll kı, Amerıkalı ve Avrupalı hekımler gıbı, bu bılgılerı dobra dobra vermekten yana değıldır Bu tutum, çocuğu yalanla avutmaya alıştırmaktan başlayıp, seçim soylevlerınde olgunluğa erışen bır Doğulu davranıştır Bay Çılıngıroğlu en sonunda dılın 'evrımleşmesı' yonunde yeğlemını koyuyor Bır başka deyışle, kım ozleştırmeye karışmayacak, dıl kendı kendıne, gokten zembılle ınercesıne evrımını geçırecek Dılın ozleşmesını ıçlerıne sındıremeyenlerın ortak savıdır bu Başlıca Avrupa dıllerı Latınce ve Eskı Yunanca'nın egemen lığınden ronesanstan sonra evrımle mı kurtuldu? Samanoğullar, Gaznelıler ve Anadolu Selçuklular'ı Turkçe'yı atıp Farsça'yı evrımle mı devlet dılı yaptılar? Ataturk 19361937 kışında Dolmabahçe Sarayı'nda oturup geometrı terımlerını yapmasaydı, Turk çocuklarının belkı bugun bıle musellesı mutesavıyul adla, şıbhı munharıf, zavıyetanı mutekabıletanı dahıletan gıbı terım ucubelerı ıle geometrı bğreneceklerını Bay Cığeroğlu hıç duşunmuş mudur? Halıt Çakır. Eski bir TDK üyesi tırırken duşuncelerını tamamıyla mukemmel oğrencı vasat oğrencı temelı uzerınde kurmuş Çocuk psıkolojısı ozellıkle ergenlık çağı tamamıyla go zardı edılmış Oncelıkle çağdaş eğıtım sıstemının temellerını atacak onerıler tartışmaya açılmalıdır O zaman oğrencileri A, B, C gıbı başarı duzeyıne gore de sınıflandır malara gerek kalmayacaktır Bir Okur Oğrencileri bölmek.. C umhurıyet'ın Bılım Teknık ekınde (Sayı 457), "Tartışma Edıtore Mektup" sayfasında "llk ve Ortaoğretımdekı Sorunlar" başlıklı yazı ıle ıl gılı qoruşlerımı sadece bır velı ve okuyucu olarak belırtmek gereğını duydum Dılerım uzman eğıtımcıler de konuyla ılgılı goruşlerını belırtırler Yazının Ortaokullar ıle ılgılı kısmında "Sorunlar" bolumunde 2 ayrı yontem onerılmış Bırıncısı, butunleme sıstemının gerı getırılmesı, Ikıncısı ıse sınıfta kalma ve butunleme sınavlarının tamamen kaldırılması varsayılarak, oğrencileri başarı duzeyıne gore ABC olarak sınıflandırmayı onerıyor A Takdırlık geçen, B Doğrudan geçen, C Kırık notla geçenler Ögrencılerın her donem başarı durumuna gore de şube atlayabıleceğı vurgulanıyor Ortaokul yaşındakı ögrencılerın çoğu lıseye geldıklerınde başarı duzeylerını arttırabılır, ama bu tıp çocuklar daha ortaokulda ayrılmaya başlanırsa gelışme lerının onu kapanabılır O yaştakı çocuklar ne unıversıte hedeflerını belırle yecek ne de ergenlık ağının getırebıleceğı sorunlarla ugraşırken A ya da B şubesıne geçmek ıçın amaç belırleyebılecek yaştadırlar "Lısede A ve B şubesı normal lıse ve unıversıteye, C şubesı meslek lısesıne yonlendırılır" denıyor Sonra eksıklığın farkına varılıp ılave edılıyor 'Meslek Lı selerının sayısı yetersızdır Sayılarının ve çeşıtlılığının artması gerekmektedır Burada sorun sadece meslek lıselerı nın sayısı ve çeşıtlılığı değıl, burada sorun çocukların çeşıtlılığı Bazı çocuklar Orta 3'te, bazısı Lıse 1, bazısı da Lıse 3'te kendındekı kapasıteyı yakalayabılır Bu da dış ortamda aıle yapısına ve bunların sonucu çocuğun psıkolojık gelışımıne bağlıdır Ortaokulda vasat bır öğrencı lısede çok lyı olabılır Bunun bınlerce orneğı vardır A ve B şubesı, başarılı oğrencileri ıle oğretmenlerın daha çok ılgısını hakedecek, C sınıfı ıse zaten başarısızlar dıye ayrıldığından ve nasıl olsa meslek lıselerı vb duşunulduğunden vasat bır eğıtıme maruz kalacaklardır Tabıı kı bırçok oretmen ıçın çabuk kavrayan, ısteklı oğrencıler dığerlerıne nazaran daha az yorucudur Bu duşuncelerımı pekıştıren bır araştırma orneğını Atalay Yörükoğlu'nun "Aıle ve Çocuk" adlı kıtabından aynen aktarıyorum "Bır sınıfta çocuklara yetenek testı uygulanarak oğretmene bır grup çocuğun çok yeteneklı, bır grubun da daha az ye teneklı olduğu soylenmış Gerçekte her ıkı grup da eşıt tutulmuş Yanı her ıkısın de de daha yeteneklılerle daha az yeteneklıler karışık durumdaymış Bellı bır sure sonra daha yeteneklı olarak tanıtı Sonuç olarak; 4744