Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NÜFUS ARAŞTIRMALARI Nüfus artışının büyük bir sorun yarattığı bir gerçek. Ancak nüfus ve nüfus artışı konusunda çoğumuzun kafasında doğru olmayan bir dizi garip iddia var. Çevrenizdeki insanlara yeryüzünün nüfus durumuyla ilgili görüşlerini sormayı hiç denedinız mı ? Çoğu, büyük bir olasılıkla, bu konuda çok endişeli olduklarını, nüfus sorununun gerçekten büyük bir sorun olduğunu, dünyanın sonunu getirecek olan belanın bu olduğunu söyleyecektir. Daha sonra da nüfusla ilgili sağdan soldan duyduklan bir yığın garip bilgiyi sıralayacaklardır ki, bunların büyük kısmının gerçekle ilgisi yoktur. Dünya nüfusu konusunda bu kadar çok yanlış inanışın gelişmesinin nedeni, konu hakkında çok yazılmış çizilmiş olması ve bilgilerin kamuoyuna becerıksizce aktarılmış olmasıdır. Işte nüfusla ilgili olarak insanlann kafasında yer etmış olan en önemli on yanlış fikir... Dünya niifusıı üzerine 10 yanlış inanış bHirier" Artık nüfus bilimcilerin getecekteki nüfusu veya nüfus dağılımını sağlıklı bir şekılde tahmin edemediklerini çok iyi biliyoruz. Bu, tecrübeyle sabıt. Doğum oranlanndakı artış veya azalma ve göç olayları önceden kestırılemıyor. Ikincı Dünya Savaşı'ndan sonraki yıllarda fakir ülkelerdekı ölüm oranı bıle önemli bir düşüş gösterdi, bunu kimse daha önceden kestırememişti. Bütün bunlar nüfus bilimcilerin rwç bir işe yaramadıkları anlamına gelmiyor. Nüfus bılımcıler, ölüm oranlannın ani degişimler göstermediği durumlarda gelecekteki gençyaşlı oranını ve emeklilerin sayısını belirii bir yaklaşıklık la kestırebılıyorlar. bu faktöderi yalın olarak ele almaları, iç etkileşimleri hesaba katmamalarıdır. Oysa belırleyıci olan, bu etkıleşımlerdir. Örneğin su dengesi modellenirken, su miktannın yanında, sulama için kullanılan pompaların enerjisi ve bu enerjiyı üreten nükleer santrallerin soğutulması için gereken suyun miktarı da hesaba katılmalıdır. Bütün bunların yanında kültürel değişimler de önemlidır. Kenyalı btr çiftçinin eğitimin onemini kavraması, çocuğunu okula göndermesı sonucunu verecektir, okul masraflarının artması da çok sayıda çocuk sahibi olamaması anlamına gelir. katmazsa bunun bedeli çok ağır ödenir. 6. "Filmlerde de görüyoruz. AB.D.'de nüfus problemi diye bir şey yoktur." A.B.D'de öyle bir nüfus problemi vardır ki, herkes şaşar kalır. İnsanlann çocuk sahibi olmak istemediği bir ülkede nüfus sorununun olmadığını söyleyemezsiniz. 1987 yılında A.B.D'deki 5.4 milyon hamile kadının 3.1 mılyonu çocuk doğurmak istemediğini söylemiştir. Bu 3.1 milyonun 1.6 mılyonu kürta) yaptırmış, geri kalanı da ıstemeye ıste meye çocuk sahibi olmuştur. Yoksul ve genç kadınlar arasında istenmeyen ha 4. "Dünyanın nüfus surunu, uzayda koloniler kurulmasıyla çözülebilir" Bu, çok saçma bir ınanıştır. Gelin rakamlarta konuşalım; dünyanın bugünkü nüfusu yaklaşık 5.7 milyardır ve yıllık artjş hızı da yılda %1.5'tir. Şimdi, uzay yolculuklarıyla bu artış hızını yılda %1.4'e indirrnek için ne yapmamız gerektiğinı düşünelim. Artışı yılda %1.4'e indirrnek için ilk yıl 0.001 X 5.7 milyar = 5.7 milyon insanı uzaya göndermemiz gerekir (bu, sadece ilk yıl içindir, gele cek yıllarda bu sayı artacaktır). Uzay mekiğinin bir uçuşu 450 milyon dolara malolmaktadır, on kişiyi aynı mekikle yolladığınız taktırde bu iş adam başına 45 milyor dolara karşılık gelır. Bu sayıyı 5.7 milyonla çarparsanız sonuç 257 trilyon dolar çıkar ki, bu da dünyadakı ekonomik üretımin on katına eşittir. Bir şekilde bu ınsanları uzaya gönderırsenız dünya ıflas eder, geride kalan mılyarlarca insan sefil bir hayata mahkum olur ve nüfus da aynı şekilde artmaya devam eder. 1. "Insan nüfusu zaman içinde üstel olarak artar" 1798 yılında Tomas Robert Malthus, insan nüfusunun, kontrol altına alınmadığı sürece, belli bir zaman dilimi içinde ikı katına ulaşacağını, daha sonra bu yeni nüfusun da "aynı sürede" iki katına çıkacağını yazmıştı. Malthus, o devirde Kuzey Amerika'da yaşayan Ingılız kolonilerının nüfusunun da bu kurala göre 25 yıl içinde iki katına çıkacağını hesaplamıştı. Gerçekte, insan nüfusu eşıt zaman aralıklarında ıkıye katlana katlana artmaz. Bundan ikibın yıl önce gezegenımızde 250 mılyon insan yaşıyordu. Bu nüfusun ıkı katına, yanı bOO mılyona ulaşması için 1650 yıl geçmesi gerekti. Fakat bu 500 mılyonun ıkıye katlanması 200 yıl sürdü, 1830'da dünya nüfusu 1 mılyarı geçmıştı. Aradan 100 yıl geçti ve nüfus 2 milyar oldu, bir dahakı ıkıye katlanma ıse sadece 45 yıl sürdü. Yirminci yüzyıldan önce hıç bir ınsan, 3. "Dünyanın ne kadarlık bir nüfusu kaldırabileceğini belirieyen sadece bir faktör vardır" Bu yanlış inanışın oldukça uzun ve ilginç bir geçmişi var. 1679 yılında, mık roskobun mucidi Antoni Van Leeuvven hoek, dünyanın ne kadar ınsanı kaldırabileceğini belirlemek ıçın bir hesap yapmıştı. Leeuwenhoek, dünya nüfusu nu belirieyen tek faktörün nüfus yoğunluğu (birim alan başına düşen ınsan sayısı) olduğunu varsay mıştı. Bununla da yetinmemiş, bir de dünyanın hiç bir yerindeki nüfus yoğun luğunun kendi memleketı olan Hollanda'nınkın den daha yüksek olamayacağını varsay mıştı. Hollanda'nın nüfusu o zamanlar yaklaşık 1 mılyondu ve kılometrekareye 300 kışı düşüyordu. Leeuwenhoek'in hesabına gore Hollanda, dünyanın yerleşilebılır alanlarının 13400'de bırıne eşıttı. Bu durumda dünya, en çok 13.4 milyar insant kaldırabilirdi. Tabi, gerçek durum Leeuwenhoek'in kafasında tasarladığından çok daha karmaşıktır. 1989 yılında dünya nüfusunun üçte bırınin. kilometrekare başına 300 insandan daha büyük yogun luklann söz konusu olduğu ortamlarda yaşadığı tespit edildi. Bu da, insanlann teknolojik, ekonomık, kültürel ve çevresel değışkenlerın elverdıgı olçude daha yoğun nütuslar oluşturduklan anlamına geliyordıl. Birçok insan, dünyanın kaldırabilecegi nüfusu belirieyen tek faktörün besin olduğuna inanır. Gerçek anlamda açlık çekenler harıç, insanlar az veya çok besine göre daha az ya da daha çok çocuk yapmazlar. Hatta zengin ülkelerde (besinın daha bol olduğu ülkelerde) kadın başına çocuk sayısı fakir ülkelere göre çok azdır. Leeuwenhoek zamanından beri, besin, su, fosfor, fotosentez, atık maddeler gibi değişkenlen göz önüne alarakdünyanın kaldırabıleceğı nüfusu belirtemeye yönelik olduğu iddia edılen bir yığın model çıkmıştır ortaya. Bunlann nüfus için beliriedikleri sınırlar 1 mılyardan 1 trilyona (!) kadar değişkenlik gösterir. Bu tür modellerin birçoğunun saçma sonuçlar vermesinin nedeni, saydığımız çözmek mümkündür" fus 5. "Teknolojiyle her tür nü sorununu milelik vakaları dıgerlerınden daha çoktur. A.B.D'de 1987 yılında hamile kalan 1519 yaşları arasındakı genç kadınların %82'sini dpgum yapmak ıstemeyenler oluşturmuştur. Bu oran, 2024 yaşları arasındakı kadınlarda da %61'dir. Gıdış gerçekten kötüdür, doğum yapma taraftarı olan hamile kadınların 1982'deki oranı %64 iken 1990'da bu oran %55'e düşmuştür. İstenmeyen doğumlar sarsıntılara neden olmaktadır, A.B.D'de yaşanan sosyal kararsızlıklarda bu tür doğumların katkısı büyüktür. dunya nüfusunun ıkiye katlanmasına tanık olabilecek kadar yaşamadı. Fakat nüfus 4 mılyara ulaştıktan sonra işler değişti. 1965 yılında bir rekora ulaşıldı ve nüfusun senede artım oranı %2' oldu (bu durumda 35 yıl içinde dünya nüfusu iki katına ulasacaktı), fakat bunun ardından bir düşüş başladı. Senelik artış oranı %1.5'e düştü (ikiye katlanma süresı 46 yıl). Insan nüfusunun artışı, azalan ölüm oranlarına rağmen dünya tarihınde ilk defa yavaşlamıştı. 2. "Bilim adamlan bundan 25, 50 veya 100 yıl sonraki dünya nüfusunu tahmin ede Gemilerin ağaçtan yapıldığı yıllarda ağaç sayısının azalmasının gemi inşa endüstrisine darbe ındıreceğınden korkulurdu. Amerikalıların ağaçların azalmasından korkmalarının ıse başka bir gerekçesi vardı. Ağaç olmazsa demir yolu traversı yapılamaz, dolayısıyla kömür taşınamaz ve Amerikan endüstrisi hapı yutardı. Fakat zaman içinde buhartı metal gemiler üretilmeye başlandı, traverslerın betondan da üretilebileceği anlaşılldı Super otoyollaıia ulaşım kolaylaştırıldı, artık yepyeni bir yakıtın, petrolün devrı başlamıştı. Ne var kı bu yerji teknoljiler beraberlennde yenı sorunlar getırdıler. Rezervler tükenıyordu, bir yandan da çevre elden gitrnekteydı. leknolojı savunucuları bu durumdan hıç etkilenmedıler ve teknolojiyle her işın üstesinden gelinebilecegini savunmaya devam ettıler. Bir kere teknolo|ide her şey zamanlamaya bağlıdır ve teknolojıyle sorunların ancak bir kısmını çözebilirsiniz. Tıp teknolojisini ele alın. Tuberküloza çoktan çare bulunmuştur öyle değil mi ? Oysa dunyada her uç insandan bırı halen tüberkülozdan etkilenmektedir, Afrika'da durum daha da kötüdür, her iki insandan biri tüberküloz etkisi altındadır. Ve sıkı durun...her yıl tam 3 milyon insan bu hastalıktan hayatını kaybetmektedir. Bu arada tüberkülozun ilaçlara dirençli yeni türlerı ortaya çıkmaktadır, bunlar için yeni ilaçların geliştirilmesi zaman alacaktır. Teknotojı, kültürü ve çevreyi hesaba 7. "Yoksul ülkelerdekı nüfus artışı gelişmiş ülkeler için bir sorun oluşturmaz" Hastalıklar, iş gücündeki dengesızlikler, çevre kirlenmesi gıbı sorunlar dünyanın bütününü etkiler. Dunyada, tahmınınizin çok uzerınde multecı vardır. Yüzbinlerce ınsan ekonomik, polıtık, et nopolitık ve çevresel nedenlerle yerınden yurdundan olmaktadır Bu durum. dünyanın çeşıtlı bölgelerınde nüfus yığılmalarının oluşmasına neden olur. Sağlık şartlarının elverişli olmadıgı ortamlarda çok sayıda ınsan yaşarsa büyük çapta bulaşıcı hastalıklarla karşılaşmak bir surprız olrnaz. Unutulmamalıdır ki vırüslerin pasaportu yoktur. Bu turden yığılmalar ış gücu dengesizlıklerine yol açacağı için global ekonomıyı, dolayısıyla geiışmış ülkelerdekı ücret politikasını etkiler. 8. "Nüfusun bu hale gelmesinden Katolik Kilisesi sorumludur" Kilisenin birçok ülkede kürtaja ve aile planlamasına karşı cephe aldığı doğrudur. Fakat gerçekte Katolıkler'ın çoğalmasında din, belirleyici bir faktör değıldir. Durum, dığer dınler ıçın de böyledir. Koyu bir şekilde Katolik olan Italya ve Ispanya'da, geçtığımız yıl, dünyanın en düşük nüfus artım oranları tespit Devamı 11. sayfada 473 7