Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ARAŞTIRMA ILGINC SORULAR hatta bir kaç m/sn'ye kadar ölçebılmektedirler. Böylece, bir yıldızın spektrumundaki Dopplerkaynaklı aşırı derecede küçük dalgaboyu kaymalarını araştırmak mümkün olmuştur. Tabii bunun da bir limiti olduğundan, bu stratejı ancak yeterince büyük refleks hareketine sebep olabilen ağır planetler için tercıh edilebilir. Bu manada iddialı bir radyal hız programı IsviçreGeneva Gözlemevi'nden Michael Mayor ve ihtisas öğrencisi Didier Queloz tarafından yürütülmektedir. Nisan 1994'ten bu yana, tekilliklerıni daha önceden tespit etmiş oldukları ve bu nedenle planet/planetler barındırmaları muhtemel olan, seçilmiş Güneş benzeri 142 yıldızın radyal hızlarını ınceleyen bu araştırmacılar, Fransa'nın HouteProvence Gözlemevi'ndeki 1.9 m'lik teleskoba bağlı özel spektrografı kullanmak suretiyle, 12 m/sn'lik bir hız ayırması elde etmiş bulunmaktadırlar. Bu ayırma, Jüpiter'in bir kaç katı kütleli planetlere sahip yıldızları teşhis edebilmek için yeterlidir. "Sualtı betonu" üzepine Okurumuz, Sayın Doç. Dr. Fikret Türker, bu köşede yayımladığımız bir ilginç soruya aşağıdaki aç ı k I am ay ı gönderdi. Teşekkür ederiz. "Cumhuriyet gazetesinin 25 yıllık okuyucusuyum. Çok değer vererek okuduğum Cumhuriyet'in haftalık eklerinın önemli ışlevler gördüğünü düşünüyorum. Cumartesi günleri verilen Bilim Teknik eki çok değişik konulardakı yazılarla bilimsel haberleri, bilimsel düşünceyi ve bilimsel bakış açısını gazete okuyucusunun gündemine getirmekte. Parasal kaynaklarının diğer gazetelere göre sınırlı olduğunu düşündüğüm Cumhuriyet gazetesinin BılımTeknik ekinı ısrarla vermeyi sürdürmesini takdir etmemek mümkün değil. Bir Cumhuriyet okuru olarak gazetede verilen haber ve bilgilerin doğru olmasını beklemenin, her okur gibi hakkım olduğunu düşünüyorum. 24 Şubat 1996 tarihli Bilim Teknik ekinin "ilginç sorular" bölümünde "sualtı betonunun özelliği nedir" başlıklı soruya verilen yanıtı görünce oldukça şaşırdım. Titizlikle hazırlandığına inandığım bir ekte oldukça sıradan ve önemli hatalar içeren bir yanıtın yer almaması gerekirdi. Soruya verilen yanıt açıklayıcı olmaktan uzak olup, gelişigüzel hazırlandığı izlenımı vermektedir. "Betonun döküîmesi bir hidrasyon işlemidir, yani bu iş için su gerekir" cümlesinden bir şey anlaşılamamaktadır. Bu cümlede geçen "hidrasyon" kelimesinin doğrusu "hidratasyon" olmalıdır. Hidratasyon genel olarak maddelerin su ile redaksiyonlarına verilen addır. Beton için çimento ile su arasındaki reaksiyona hidratasyon adı verilir. Bu durumda yanıttaki cümlenın çok anlamsız olduğu görülmektedir. Ikinci paragrafta betonun kuruması ile ilgili açıklamalarla ne anlatılmak istendiği belirli değildir. Beton konusunda yeterli bilgisi olmayanlar betonun kuruyarak, yani su kaybederek katılaştığını ve mekanik bir dayanıma sahip olduğunu düşünürler. Teknik anlamda betonun Niçin kışın daha çok grip oluyoruz? SORU: Insanlar neden kışın daha sık grip oluriar ? Virüsler nemli havada daha mı rahat yayılırlar ? Güneş ışığının azlığı ve soğuk, insanların direncini mi azaltır ? Yoksa virüsler, kışın insanların birbirleriyle kapalı yerlerde daha uzun zaman geçirmelerinden mi yararlanırlar ? 32 derecenin sırrı katılaşması, çimentonun hidratasyonu sonucu gerçekleşen bir olaydır. Bu nedenle betonun belirli bir süre suya gereksinimi vardır. Ayrıca beton yüzeyinin erken kuruması çatlaklara yol açar. Yanıtta kuruma ile ilgili bilgiler açıklayıcı olmamakla birlikte doğrudur. Ancak metin sistematik biçimde yazılmadığı için amacı anlaşılamamaktadır. Açık bıçımde sualtı betonlarında böyle bir kuruma problemi olmadığı belirtilseydi, açıklamalar daha iyi anlaşılabilirdı. Aşama ile ilgili cümlede "aşınma" sözcüğü yanlış kullanılmıştır. Aşınma sürtünme sonucu yüzeylerden malzeme kaybıdır. Son cümledeki öneriden, aşınmanın sülfatlı ortamda betonun tahribi yerine kullanıldığı anlaşılmaktadır. Eğer betonun bulunduğu ortamdaki suda bulunabılecek zararlı kımyasal maddelere karşı dayanıklılık düşünülmüşse, bu maddelerin neler olabileceği ve hangi önlemlerin alınması gerektiği açıklanmalıydı. Suda bulunabılecek, beton için zararlı kimyasal maddeler yalnız sülfatlar değildir. Ayrıca her su ortamında zararlı miktarda sülfat bulunmayabilır. Sonuç olarak soruya verilen yanıtta bazı terimler hatalı kullanılmış, eksik ve yanıltıcı bilgiler verilmiş, sistematik olmayan gelişigüzel açıklamalar yapılmıştır. Bilimsel ve teknik konulardakı bilgilerin Cumhuriyet gazetesine yakışır biçimde veriirnesi dileğiyle saygılarımı sunarım. Doç. Dr. Fikret Türkar Adres: Akdeniz Üniversitesi, Teknik Bilimler Yüksek Okulu, Inşaat Programı, Kampüs/ANTALYA YANIT: Kışın daha sık hastalanmamızın sadece bir nedeni yoktur. Soğuk algınlıklarının yaklaşık %40'ına neden olan rhinovirüs 32 derece sıcaklıkta çok rahat çoğalır, yaklaşık vücut sıcaklığı olan 37 derece o kadar uygun değildir. Ne var ki burun deliklerimizde sıcaklık yaklaşık 32 derecedir ve bu da virüs Yörünge periyodu kısa... Nıhayet Ekim 95 başlarında Mayor ve Oueloz, G23 sınıfından bir Anakol (Yıldızların parlaklıklarına ve spektre! sınıflarına veya renklerine göre yerleştirildikleri diagramın en yaygın ve ençok yıldız ihtiva eden kolu) yıldızı olan 51 Pegasi'nin yörüngesinde, kütlesi Jüpiter'inkinın en az yarısı (sonrakı çalışmalara göre yaklaşık 5 katı) kadar olan bir gezegenin dolanmakta olduğunu açıkladılar. Gezegenin yörünge peryodu, 4.229+0.001 gün olmak üzere şaşırtıcı ölçüde kısaydı Yıldızın radyal hızı yaklaşık 60 m/sn lik bir yarı genlıkle (pıkten pike 120 m/sn lik genlikle) değişmekteydi, ve peryodu bir yıldan daha uzun bir süre itibarıyle çok kararlıydı. Gezegenin yörünge periyodunun bu denli kısa olması, yalnızca yaklaşık 7 milyon km'lik bir uzaklıkta yıldızının etrafında çembersel yörüngeler çizdiğine işarettı. Bu, 0nun Yıldızına, Merkür'ün Oüneş'e olduğundan sekiz kez daha yakın olması manasındadır. Dolayısıyla Planetin yüzeyi, kendi gökyüzünde yaklaşık 10 derecelik bir yayılım arzedecek olan yıldız diski vasıtasıyla, 1OOO C'den daha fazla sıcaklıklara kadar ısıtılıyor olmalıdır... 51 Pegasi macerası... Mayor'un 6 Ekim'de ItalyaFloransa'da düzenlenen soğuk yıldızlar üzerine bir toplantı süresince bu konuda yaptığı açıklamalar sonrasında, bir kısım diğer astronomlar da, üstelık daha yüksek ayırmalı ekipmanlar kullanarak, derhal kendi adlarına 51 Pegasi'yi incelemeye koyuldular. Bunlardan Geoffrey Marcy (San Fransisco State University) ve Paul Butler (BerkeleyCalifornia University), muhtemelen Dünya'daki en hassas yıldızradyal hız düzeneğiyle çalışıyorlardı. Kullandıkları Lick Gözlemevi'ne ait 3m'lik Shane reflektörü ve ona bağli spektrografla, Doppler kaymalarından itibaren 3m/sn'lik hız ayırmasına ulaşmaları mümkündü. Ancak ne ilgınçtir ki, Marcy ve Butler, Yale Parlak Yıldız Kataloğu'ndan hatalı bir şekilde alt dev olarak teşhis ettikleri 51 Pegasi'yi programlarına dahil etmemişlerdi... Isviçre takımının keşfini duyduklarında, hiç zaman kaybetmeksizin, önceden programlanmış gözlem zamanının 4 gecesini kullanmak suretiyle (ki bu süre 4,229 gün perıyotlu muhtemel yeni Planet için neredeyse tam bir yıl dır.), yüksek hassasiyetli 27 olçüm yaptılar. Bu ölçümler de, yıldızın gerçekten 51+2 m/sn'lik bir yarı genlikle salınmakta olduğunu gösterdi. Ayrıca elde edilen veriler, Planetin yörüngesinin çembersel olduğuna işaretle, mükemmel bir sinüs eğrisiyle uyumluydu ki, orada gerçekten bir gezegen olması halinde astronomların bekledikleri de zaten buydu. Zira yıldızına böylesıne yakın ve kütleli bir planetin yörüngesi gelgit etkileriyle çembersel hale getirilmeliydi... Yarartanılan Kaynaklar • Sky and Telescope, Ocak 1996. • Astronomy, Ocak 1996. • ,**, Istanbul Üniv. Fen Fak. Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü için gayet elverişli bir ortam hazırlar. Kışın genellikle kapalı ve iyi havalandırılmayan yerlerde bulunmamız, okurun da belirttiği gibi virüslerin havadan yayılmasına yardımcı olur. Ultraviyole, virüsler için öldürücüdür, kışın yeterli güneş ışığının olmaması da virüslerin yayılmasında önemli bir etkendir. Kışın, çocukların neredeyse bütün zamanlarını okulda geçiriyor olmaları da en önemli faktörlerden biridir. Çocuklar, immün sistemleri yeterince gelişmiş olmadığı için yetişkinlerden daha kolay hastalanırlar. Okullar kış boyunca 200 den fazla virüs türüne ev sahipliği yaparak çocukların ikide bir hastalanmasına neden oluriar. Gerçek birer virüs yuvası olan okullar, bu yolla hastalığın bütün bir şehire yayılmasına bile neden olabilirler. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 re'nin kısaltması. 6 Mısır'da bir kent... Selenyum'un simgesi... Batı Samoa'nın başkenti. 7 Seryum'un kısaltması... Dolma kalem... Dingil. 8 Koç başlı eski bir Mısır tanrısı.. Savaşta orduya yardımcı olan halk gücü. 9 Benzeyen, andıran... Kent elektrik akımını sağlayan transformatör kuruluşu. 10 Tıp'da sona ermiş nitelikleri, olguları yeniden ortaya çıkarma usulü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Ferdinand önadlı. 18481904 yılları arasında yaşamış, kutu şarjörün tek harakette doldurulmasını sağlayan fişek bağını geliştiren Avusturyalı ateşli silah tasarımcısı. 2 Bir gıda maddesi... Üçüncü çağın, memelılerın oluştuğu dönemı. 3 Kumaşlarda benek, nokta... Nepalliler'de Ay tanrıçası. 4 Çeltik karası denilen bir kuş... Üzerine takılmak, kuşanmak. 5 Brom'un simgesi... Antimon'un kısaltması... Değersiz, terbıyesiz kimse. 6 Zehırsiz, çok iri, güçlü bir tür yılan... Ad almış, adı olan. 7 Devinime başlayış noktası ne olursa olsun, üzerindeki dönemli bir devınimin dönemınin hep aynı olduğu bir eğri yayı. 8 Geniş ölçekli tümleştirmenin kısaltması... Bir balık avlama aracı. 9 Tasfiye, saflaştırma, temizleme... Kalıtım, soya çekim. 10 Rutenyum'un simgesi. Filipin1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 ler'de bir kent. 11Bir kimsenin ölüm tehlikesi içinde yok olması veya kendisinden uzun süre haber alınmaması sonucu yargıç kararı ile kişiliğine son verilmesi... Buddha'nın Çin'deki adı. 12 Çıkıntı biçimindeki bir organın tamamının ya da bir kısmının kesilip atılması. SOLDAN SAĞA: 1 1921 doğumlu, Hititçe metinlerin okunmasına katkıda bulunmuş, yaptığı dil araştırmalarıyla, işlevleri bilinmeyen pek çok Hitit yapı ve heykelınin tanımlanmasını sağlamış; Hitit Mimarlığı, Eski Anadolu'da Kadın adlı kitapları da yayımlanmış, Türk arkeolog. 2 Zıhin... Kadınların takındıkları süs iğnesi... En çok atlarda görülen, insanlara da bulaşan ölümcül bir hayvan hastalığı. 3 Mezonların en hafifi ve kuvvetli etkileşimlerin ana vektörü olan temel parçacık... Gerçeğı, hakıkisi... Sicim. 4 Almanya'da bir kent... Gemı, buharlı makine ve işliklerde kullanılan dıdılmış kendir. 5 Kuzey Şili'de bir nehir... Bir nicelıği ölçmek için kendi cinsinden örnek seçilen değişmez parça... Lit 47110