10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

RADYASY ABD'de insan üzerinde radyasyoı Amerikalı doktor Hamilton, insanlara plütonyum enjekte etmeyi "deneylerin en ilginci" olarak görüyordu ve yüzlerce hastasına onları bir kobay olarka kullandığını söylemeden, gizlice canice deneyler yaptı... A merika'da 1993 yılında Amerikalı gazeteci Eileen VVelsome'ın araştırmaları o zamana kadar açığa çıkanlmamış korkunç bir sırn ortaya koydu: Amerikan hükümeti 1940 ile 1950 yıllan arasında radyasyon etkilerini incelemek için bazı insanlan, haberleri olmadan, kobay olarak kullanmıştı. Bu haber Amerikan kamuoyu üzerinde öylesine bir şok etkisi yarattı ki Clinton hükümeti bir soruşturma komisyonu kurdurmak zorunda kaldı. Bu komisyon olayı doğrulayan yeni yeni dokümanlar ortaya kıymaktadır. Gerçek odur ki Amerika 1940 ile 1950 yıllan arasında Nazi doktorlannın savaş tutsaklan üzerinde yaptığı deneyleri çok andınr deneyler yapmıştır. Bu deneyler arasında plütonyum 238 ve 239 veya zenginleştirilmiş uranyum enjeksiyonlan, radyoaktif bulutlara maruz bırakmak, çok yüksek doz X (röntgen) ışınlanna tutmak.... sayılabilir. Bu deneyler 1970'lere kadar sürdü. 28 Kasım 1950'de San Francisco'daki Califomia Üniversitesi'nden Prof. Joseph G. Hamilton, Atom Enerjisi Komisyonu (AEC) Tıp Bölümü başkanına gönderdiği mektupta şöyle yazıyordu: "Şurasını iyice vurgulamak gerekir ki bütün bu deneyler, bir parça Buchenvvald (Nazilerin en büyük toplama kamplarından biri) stilinde olacaktır. Şunu bilmek zorundayım: Ancak sağlıklı insanların yapabileceği kaımaşık işleri engellemek için insan vücuduna ne kadar radyasyon vermeliyim?" Ve şöyle devam ediyordu: "Bu deneyler için 50 yaşın üstünde sağıklı erkekler gereklidir." Bu dönemde flamilton, kendilerine ha ber vermeden insanlar üzerinde deneyler yapan bir Amerikan araştırmacı doktorlar grubunun bir üyesidir. Hamilton, insanlara plütonyum enjekte etmeyi "deneylerin en ilginci" olarak görüyordu. 7 Temmuz 1945'te bu programın bir diğer önemlı aktörü olan Chicago Üniversitesi'nden Robert S. Stone'a böyle yazmıştır. Bütün bunların başında 15 Ekim 1942'de, yani Amerikalı Gleen Seaborg'un plütonyumu keşfetmesinden bir yıl sonra, imzalanan askeri bir proje vardı. 1946 Agustos'unda bu araştırmalar, 1945'te Japonya'ya atılan atom bombalarını geliştiren ünlü Manhattan Projesi ile bütünleştirildi. Araştırma programının adı "Kontrat 48A" idi. Araştırmanın görünürdeki amacı nükleer silah yapımında çalışan binlerce işçiyi radyasyondan koruyacak yöntemler bulmakttı. 1950'de yazılan ve kurbanların çoğunu tanımlayan bir belge şöyle diyordu: '"İnsanların plütonyumun ne kadarına dayanablleceğini anlamak için insanlara plütonyum vermek ve bunun ne kadannın dışarı atıldığını ölçmek zorundayız. Plütonyumla çalışanlann ne kadar plütonyuma maruz kaldıklarını anlamanın en iyi yolu, insanlara plütonyum enjekte etmek ve gerekli ölçmeleri yapmaktır." Kontrat 48A'nın 28 Ağustos 1946 tarihli raporunda, 14 Mayıs 1945'te yapılan ilk plütonyum enjeksiyonu deneyleri için Hamilton şöyle yazmıştır: "Plütonyum 238 ile aynntılı çalışmalar yaptık. Normal bir insana plütonyum verdikten sonra başta kemikler olmak üzere birçok dokudan örnekler aldık." Zavallı kurban 58 yaşında Albert Stevens adında bir duvar boyacısıydı. Doktorlar Albert'in midesinde bir tümör bulmuşlar ve yanlışlıkla kanser teşhisi koymuşlardı. Ameliyata alınmadan dört gün önce hastaya damardan 3.5 mikrocurie plütonyum 238 ve 0.046 mikrocurie plütonyum 239 verildi. Verilen doz 11 160 rem'e eşitti; yanı röntgen ışınları dahil, bir ömür boyunca alınan ortalama radyasyon dozunun 450 katı. 1950 belgesi insan kobaylarda aranan özellikleri şöyle sıralıyordu: "Deneklerln yaşam süresi dikkatle değerlendirildi. Genellikle 45 yaşın üstünde ve kronik hastalıklar pedeniyle 10 yıldan fazla yaşamayacak erkekler seçildi. Bu şekilde radyasyonun geç etkilerini görmek riskı bertaraf ediliyordu. Ayrıca radyasyona maruz kalıştan birkaç ay ve en fazla birioç yıl sonra organlardan parça almak mümkün olacaktı." Ocak 1995'te bu iş için Başkan Clinton tarafından kurdurulan soruşturma komisyonu şunu da ortaya koydu: "Kanserli hastalar, metabolizmaları değişmiş olduğundan, deneylere alınmamıştı." Komis Tıp profesörü Joseph Hamilton insanlara plütonyum enjekte edilmesini bizzat yönetti. Nükleer patlamadan doğan radyoaktif serpintilerin insana etkisi üzerinde deneyler yaptı. Bir yaşlılar yurdundaki însanlar üzerinde radyoaktivitenin etkisini bizzat araştırdı. 194649 arası ünlü NlH'in (Ulusal Sağlık Araştırma Bnstitüsü) radyobiyoloji bölümünü yönetti. 1957'de 49 yaşında, muhtemelen radyasyona fazla maruz kalma sonucu öldü. yon, Rochester Üniversitesinde plütonyum enjeksiyonu deneylerinin protokollerini de buldu. 1950 raporunun yazarlarından Wright Langham, 5 Eylül 1945'teki toplantı için şöyle diyordu: "Bu toplantıda hastalann kronik eklem iltihabı olanlar veya kansere (böbrek, karaciğer, kemik ve Şekll 4: Hamilton'un arkadaşı Kenneth Scott, Albert Stevens üzerindeki araştırmaları yönetti. Hastasına gerçekleri anlatmada onun para karşılığı haftada bir gün idrar ve dışkı vermesini sağ ladı. İlk kurban Plütonyumun toksisitesi Kimyacı Glenn T. Seaborg 1941 ilkbaharmda plütonyumun ilk gramlannı elde eden kişîydi. İnsanlara plütonyum enjekte edilmesine askeri bir kontratla 1942'de başlandı. ıamar yoluyla plütonyurn verilen Ihastalardan hiçbiri plütonyuma "maruz kalmanın sonuçlarından ölmedi. Aslında plütonyum enjekte edilen hastalann dördü, enjeksiyondan 20 yıl sonra hâlâ sağdı. Bu bulgular plütonyumun en toksik eîement olduğu düşüncesini çürütmektedir. Bu deneylerde elde edilen sonuçlar plütonyum toksisitesi deneylerine temel oluşturmuştur. Plütonyum kemiklerde birikmektedir. Incelemeler deneklerden 6'sında kemiklerde kanser yapıcı dozların oluştuğunu göstermiştir. Plütonyumun saçtığı alfa parçacıkları insan vücudunda 40 mikron (34 hücre boyu) gidebilirler. Fakat bu deneylerde alınan radyasyon dozu bir işçinin maruz kaldığının 100 katı idi. Plütonyumun solunum yoluyla alınması damar yoluyla alınmasından daha tehlikelidir. Nükleer denemelerden doğan serpintinin askerlerce solunması, damara plütonyum vermekten daha risklidir. kan kanseri hariç) yakalanmış olar arasından seçilmesine karar verk Deneklerin karaciğer ve böbrek ç revlerinin normal olması şarttı. Ç metabolizmalarının normal bir im nınki gibi olması isteniyordu." Komisyon iki mektubu daha açıkla 13 Mart 1946'da Langham, Rochesi Üniversitesi'nden Samuel Bassett'e şö' yazmıştı: "27 şubat tarihli mektubunuz bildirdiğiniz Hp 11 deneği (sirozlu, enj yon sırasında ölüme yakın) beni şaşı ölüme yakın kişilere 5 yerine 50 mikrc ram enjekte ediniz. Bu daha az kan al mızı sağlayacak deneyi kolaylaştırac 27 martta Bassett'in yanıtı: "Hp 11 şin ölüm halinde; fakat deneyin başlangıc öleceği kesin değildi; bu nedenle nom doz kullandım..." Kurbanların hiçbiri deneye izin veren belge imzalamamıştı. Orneğin boyacı Stevens'in öldürücü hastalığı yoktu; enjeksiyondan 20 yıl sc ra kanserden değil kalp hastalığından dü. Bir diğer denek demiryollan hamalı mer Allen de benzer bir yanlış teşhis kl banı olmuştu. Doktorlar kemik kanseri duğunu düşünerek Allen'in sol bacağ kestiler. Bu ameliyattan birkaç gün ön 18 Temmuz 1947'de araştırmacılar on bacağına 0.095 mikrocurie plütonyum « jekte etmişlerdi. 0 zaman 36 yaşında ol Allen 44 yıl daha yaşadı... Eda Schultz Charlton adlı kadına yaşındayken Rochester ÜniverSit* Strong Memorial Hastanesi'nde plütc yum enjekte edilmişti (bu hastane 18 k bandan 11 'ine plütonyum enjekte edilc yerdi). Samuel Bassett enjeksiyonu ye madan önce ondan yazılı izin almamıı Hastanın teşhisi "nedeni belirsiz karacii iltihabı (hepatit) ve kanda protein azlı idi. Eda enjeksiyondan sonra 37 yıl da 4368
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle