Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DENEME Kader var mı yok mu? "Benim yazgım belli" deyip hareketini durdurarak duraksamaya koyulan bir öznenin akıbetiyle.. koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun "oyununu" kişilikle oynamaya devam eden, öteki aynı yapıdaki bir öznenin akıbeti hiç aynı değildir. Tolga Yarman "Seyretmekte olan" bir olayın, "dışarıdan" nasıl bir gelışme göstereceğını "kestirmekle", bu olayın, bızzat ıçınde bulunarak muhtemel gelışmeler karşısında ona çeşıtlı derecelerde "yön vermek" arasındakı "karakter farklılığına", dıkkat etmelıyız. Aslında "determlnizma", başka bir deyışle "kestirebllirlilik", şablonunun kokenınde, seyır halındekı bir olayı "bunun dışından bakıyor olma" kabulu vardır Bellı bir hızda ve bellı bir eğımde olarak atılan taşın veya top mermısının nereye duşeceğını kestırırken, "olaya bunun dışından bir gözlemci olarak bakmakta oiduğumuzu" vurgulamalıyız. ğıl, oyun kuran, oyun gelıştıren, karşı oyunları bozan, değıştıren. Oyuna, elınden geldığınce yon veren bir "müdahildir" o. Oyunu trıbunlerden ızleyen "seyirci" ıse, tum oyun ve oyuncularla bırlıkte oyu nun nasıl gelışeceğını belkı kestırebıhr Ama hıçbır şekılde (doğrudan) "müdahil" değildir Bu anlamda oyuncu ve oyun, trıbundekı seyırcıye gore belkı "kestirılebilir", "belirli" ya da "determine" olabılır.. Ancak "oyun içinden" bakıldığında, "oyuncu" bir oyun oznesı, bir mudahıl olarak "kestirebilir" değıl. Oynayan, yanı "belirleyen", yanı "determinan" veya geleceğı bızzat ınşa eden, kuran bırı olmaktadır Konuya boyle bir değerlendırmeyle yaklaşınca Sahadakı oyuna, trıbunden seyirci olarak bakılmasıyla, oyun ıçınden mudahll olunması arasında, çarpıcı "bir karakter farklılıgı" olduğu ortaya çıkmaktadır Yıneleyelım Oyun ve oyuncuların akıbeti, tırbundekı seyırcıye gore "belirlenmiş", yanı "determine" olabılır Ancak oyuncular açısından bakıldığında oyun "oynanmak" durumundadır ve oyuncular "determine" yanı "belirlenmiş" değıl, "determinan" yanı "bellrleyici"dırler O halde "belirli olmaklık", soz konusu olayın dışında ya da ıçınde olmakla değışmektedır Başka bir deyışle "kestirilebilirlilik", ancak ola ' yın dışında ve onun "müdahılı olmamakla" mumkundur. ötekı turlu, "oyun içinde" olunmakta Bu açıdan bakılınca da "belirlenebilir" değıl, "belirleyen" konumunda bulunulmaktadır. Demek kı determinizma yanı belirlilik görecelldir. "Determinizma", teknık bir deyışle söyleyecek olursak, olayın dışında, seyırcıyeılışkınreferanssıstemınde geçerlı olmakta Oyun ıçınde, oyuncuyaılışkınreferanssısternınde ıse, bu sıstemde "oyuncunun" belırlenmış değıl, "belirleyen" olmaklılığından dolayı geçerlılığını yıtırmektedır "Oyuncu", seyırcıye gore "determine" olabılmekte. Ancak kendı, ıtıbarıyle "aktör" yanı "oyuncu", yahut "determinan" yanı "belirleyen" bir "irade" sahıp olmakta Bu ıradeyı de "icra" etmektedır Bu nedenledır kı "determinizma göreceli" olmaktadır Boyle bir bağlamda, oncekı bir yazımızda dıkkate getırdığımız "Öz mü önce ge lir, yoksa varoluş mu" turunden bir soruyu sormak gereksız olmaktadır (1,2). Nıhayet, neden "öz" ya da "varoluştan" bırını otekının mutlaka onune çekmelıyızdır kı? Gerçekte "öz" ve "varoluş" blrlıkte olmaktadırlar "Varoluşla" beraber "özün" mevcut bulunmadığına hukmetmek uygun değildir "Varoluştan" sonra, onun ıçıne *özün" var olan tarafından doldurulmadığını ıddıa etmek de mumkun değildir Dolayısıyla sorunumuz "öz" ıle "varolu Öz ve varoluştan hiçbiri dış gözlemciye göre öncelikli değildir! "Evrensel nedensellik", olayların bağlı olduğu yasalarla "başlangıç koşullarının bılınmesı halınde, evrenın geleceğının herhangı bir anda kestırılebıleceğını öngorur Burada, sankl gerçekten olabılırmış gıbı, tüm evrene bunun dışına çıkarak bakabilecek olduğumuz varsayımına, yuklenılmesı esastır Zaten Tanrı kavramı, "evrenin bir parçası" olarak duşunulmez "Tanrılık"ta yaratma gorevı bulunacağına gore, "yaratmadan öncesi" de bulunmak durumundadır Yaratmadan oncesı ıse, evrenın oncesı, yani "evrenin dışında" olmaklıktır. Işte bu nedenle "evrensel nedenselliğe bağlı determınızma, yanı "belırlılık"te her şeyı dışandan seyredebılecek yaratıcı bir özne, yanı bir "Tanrı" çıkmaktadır karşımıza Eğer ancak böyle ıse, yanı gerçekten evrendekı olayların tabı olduğu yasalarla başlangıç koşullarını dışarıdan bılebılecek bir özne mevcutsa, klasık anlayışa gore, gelecek her an kestırılebılecek, yanı "determine" olacaktır Burada vurgulamaya çalıştığımız ana fikır, "determinizma" yanı "kestirilebilirliliğin"; her şeyden önce, olayların dışarıdan ve eksıksız bir algılamayla ızlenebıleceğıne daır varsayım uzerıne kurulmak durumunda olduğudur. Ya bu olanaklı değılse? Yanı bir maçta trıbunlerde her şeyı tahmın edebılecek deneyımlı, bılgılı, akıllı bir "seylrci" değıl de... sahada "oyuncu" isek, acama durum aynı mıdır? Sahadakı oyuncu trıbundekı seyırcıden çok farklı olarak ıkı şeyı bırden yapar.. Bırıncısi "gelişmeyi takip eder".. Ikıncısı "gelişmeye müdahale eder", ona dahıl olur Adı uzerınde, "oyuncu"dur Topu ızler Topun ulaşacağını kestırdığı yere koşar. Topu, yakalar. Şut çeker Topa hakımıyette "belirlemecilik" ustlenır Oyun ıçınde oyunu yalnız takıp eden de Tanrısallık, evrene dışarıdan bakılabilirlikle eşdeğerdedir!.. Seyirci ve Oyuncu şu" kronolojlk açıdan tasnlf etmek olmamahdır "Öz varoluştan önce gelir" dıyorsak Varolana, dışarıdan gızlıce "kestirimi şaşmaz" bir seyirci olarak bakıyoruzdur "Önce varoluş sonra öz" dıyorsak Oaksı takdırde, ıçınde "mudahil" olarak bulunduğumuz bir olayın olabılırse dışımızdan kestırılebılırlığın, olay zarfında "irademızin hükmünü icra etmesine" pratıkte bir etkısı bulunmayacağını varsayıyoruzdur Sorunumuz, o halde "determınizmanın" yanı "iradenin kestirılebılırlılığının", hangı referans sıstemınde bulunup, hangı referans sıstemınde bulunmayacağını saptamaktır Işte boyle bir çerçevede Oeterminizma görecelidir, savını gelıştırmekteyız Cuzı (yanı kuçuk) ırade hukmunu icra etmekteyken, kullı (yanı buyük ya da Tanrısal) ıradeden bahıs o halde abestır "BUyük" ya da "daha az büyük bir irade" yoktur, demek ıstıyor değllız Onun karşısında "küçük irade" yenılmez, demek ıstıyor da değılız Dığer yandan "küçük bir irade"; buna göre daha buyuk bir ırade tarafından kestırılemez, belırlenemez, yonlendırılemez, kıstırılamaz, daraltılamaz, demek ıstıyor da değılız "Küçük ırade" başka bir yandan, hukmunu icra ederken, "daha büyük bir iradenin" etkısı altında bulunduğunu goremez, bılemez, demek ıstıyor da değılız Nedır kı "küçük irade" açısından soz konusu tum olumsuzluklar geçerlı olsa bıle ( "hükmünü" yıne, her şeye, buyuk iradenin olabılecek "azametine" rağmen, icra etme ozellığıne, ışlevıne ve ne kadar sınırlı olursa olsun yetısıne sahıptır demek ıstıyoruz Böyle bir bağlamda ışte "külli" yanı "Tannsal iradenin" hukmunu icra etmekte bulunan, "küçük irade" uzerınde "tam ve kesin hakimiyetinden" basıh de abes olmaktadır dıyoruz Ayrıca, oyun dışındakı "mükemmelbırkahinin" oyunun seyrını, gerek "modern atom kuramı", hatta gerekse "kesin belirlilik" çerçevesınde olmakla beraber kaotık gelışmeler ongoren "kaos kuramı" ıtıbarıyle, hıçbır zaman "tam" kestıremeyeceğı, burada belırtılmelıdır Demek kı, olsa olsa "karşılıklı ıradeler" olmaktadır ve herhangı bir "yaptırım doğrultusu", bunların bıleşkesı olarak meydana gelmektedır Her ırade bir "hüküm" icra edebılme yeteneğındedır her ırade bir "oyuncu", bir aktör, bir ozne, bu anlamda kudretı az ya da çok sınırlı bir tanrıdır. Bir ırade, belkı başka bir ırade tarafından bir olcude kıstırılabılır Akıbeti ıtıbarıyle, bir olçude kestirılebilir. Ancak kuçuk ırade açısından bakıldığında, o, hukmunu icra edecek olan, yazgısını, geleceğını, ne kadar sınırlı olçekte olursa olsun belırleyecek olandır Kuçuk ırade hukmunu icra etmekteyken.. özellıkle de onun açısından bakıldığında "genel bir determinizmadan" soz etmek anlamsız olmaktadır Çunku kendı konumunda belırleyıcı bir "determinan" oan bızatıhı odur "Benim yazgım belli" deyıp hareketini durdurarak duraksamaya koyulan bir öznenin akıbetiyle Koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun "oyununu" kışılıkle oynamaya devam eden, ötekı aynı yapıdaki bir öznenin akıbeti hıç aynı değildir. Yanı hangı olumsuz koşullarda olursa olsun ve "inisiyatif" elden ne kadar kaymış bulunursa bulunsun "teslim olan" bir ozneyle Teslımıyetı sonuna kadar reddeden, ılkıyle aynı yapıdaki ıkıncı bir oznenın alacakları sonuç çok farklı Bazen de bırbırıne taban tabana zıttır Dışardan bakıldığında bellı bir oznenın davramşlarının "kestirilebilecek" olmasının, bu oznenın davranış sıstemınde hıçbır onemı kalmamaktadır özne, dışarıdan bakıldığında "belirlenmiş" olabılır Ama o, kendı sıstemınde oyuncu, mudahıl yanı (belırlenmış değıl), "belirleyen"dır Olaya dışarıdan mı, yoksa olayın oznesının davranış sıstemınden mı bakıl dığına bağlı olarak, ozne "belirlenmiş" ya da "belirleyen" olmaktadır O halde Determinizma görecelidir!.. Karşılıklı Iradeler... 43613