22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C I NSELL Beyin ile cinsel davranışlar arasındaki ilişki üzerine binlerce yıldır yazılıp çizilir. Eski düşünürlerden bazıları spermin tarifini hatta "beyinde oluşup, bedenin alt kısımlarına omurilikten iner" şeklinde yaparlardı. Korkut Yaltkaya* Cinsellik beyinde nasıl oluşuyı kitaplarında çocukları olmayan kocaların ot çayı içmeleri ve içerken de birkağıda büyülü bir formül yazıp boyunlarına asmaları öğütleniyordu. Bu durumda doğacak olan çocuk oğlan oluyordu. Aynı işlemi kadın uyguladığında ise çocuk kız oluyordu. Iş bu kadar kolaydı. Onaltıncı yüzyılda Osmanlılardaki inançlar da bundan pek farklı değildi. örneğin döllenme kuşluk vakti olursa veled şaşı oluyor ama pazartesı gecesi döllenenın veled bılgin oluyordu (3). Onyedinci yüzyıl sonlarına doğru, cinsiyet konusundaki en önemli öğretilerden biri de telegoniydi. Bu öğretiye göre kadının ilk gebeliği sonrakı bütün gebeliklerini etkiliyordu. Böylece; aynı anneden doğan, ama babaları başka olan çocukların hepsı birinci çocuğun babasına benziyordu (2). Sonuç olarak dul bir hanımla evlenmek sakıncalı oluyor, bu yeni evlilikten doğan tüm çocuklar sabık kocaya benziyordu. Kan dolaşımını da bulan Harvey 1651'de kadın yumurtasını, işe yarar ilk mikroskopları yapan optikçi Leeuvvenhoek da 1677'de spermayı tanımladı ve gösterdi. Gösterdi ama 1877 yılına dek, yani spermanın bulunuşundan iki yüzyıl sonra ve ancak 120 yıl kadar önce her iki tohumun birleşmesi kanıtlanılana kadar tartışmalar sürdü gitti. Bu süre içinde neredeyse yine erkekler galip geleceklerdi; kadın tarlaydı, sadece meyveyi yetiştiriyordu; meyvenin çıkışı erkeğin tohumuydu. Bu arada, nedense kadının yumurtası unutuluvermiş, ovistler (o çağların feministleri de diyebiliriz) yenilir gibi olmuşlardı. 1950'lerin ortalarına doğru yayımladığı araştırma sonuçlarıyla başta Amerikalılar olmak üzere kişilerin cinsiyete bakış açısını değiştiren zoolog Kinsey, bu sıralarda bilimin, böceklerin aşk yaşamı hakkında insanlarınkinden çok daha fazla şeyler bildiğini de fark etti. Bunca bilgisizliğin egemen olduğu bu alanda beyincinsiyet ilişkisi ise yeni yeni anlaşılmaya başlanmıştır ve bu konuda çözümlenmesi gereken birçok sorun el değmemiş olarak beklemektedır. Daha önceki iki yazımızda doğum öncesı evrede anadan gelen çeşitlı hormonlarda de. ğişik mıktarlarda karşılaşmanın beyin yapısında değişiklik yaparak dışı ve erkek yetenek ve becerilerinde, psikolojik yapılarında farklılıklar oluşturduğunu belirtmiştik. Ayrıca, bu doğum öncesi etkılerin ürerne, cinsel davranışlar ve eş seçimınde de etkın olduğuna ışaret etmiştik. Bu yazımızda ise doğrudan doğruya beyin işlevinin cinsel davramşlarla olan ilışkıleri üzerınde durmaya çalışacağız. Beynin tabanında bulunan ve burada kısaca MPA (Medial Preoptık Alan) diye söz edeceğimiz kısmın elektrıksel uyarımı C ınsel işleylerle ilgili bilgilenmemiz bilim tarıhi sürecinde ÇOK gecikerek başlamış ve halen de çok eksik kalmıştır. Bu bilgi noksanlığı ve sankı oralı olmama durumu, konuya ilgimiz ve cinsel işlevlerin yaşantımıza etkisi ile kıyaslanıldığında biraz yapmacık biraz da zorlama gibi görülmektedir. Bu uyumsuzluğa büyük ölçüde aktöre (ahlak) ve dinler neden olmuştur. Oysa, cinsel dürtü, beslenme dtJrtüsü gibi temel içgüdülerdendir ve doğuştan beyin işlevleri kapsamındadır. Ancak cinsel dürtülerin yerine getirilmesi bireyin yaşamı için kaçınılmaz değildir, bastırılabilir, bilınçaltına ıtılebilır. Beslenme dürtüsü ise, geçicı olarak bastırılır, kısa bir zaman sonra tekrar en öne çıkar ve doyurulması kaçınılmazdır. Bu bakımdan cinsel perhız, beslenme perhizine oranla daha kolaydır ve yaşamsal değildir. Aktöre ve dinlerin beslenmeden çok cinselliği gerek toplum gerekse de birey bilincinde baskılamasının nedeni bu kolaylık olabilır. Daha güçlü ve hemen doyurulması, yerine getirilmesi gereken beslenme dürtüsünün uzun boylu baskılanması ise çok daha tepkiye yol açıp uygulanması olası olmayan bır durum yaratabilir. Böylece, asırlar boyunca cinsellikle ilgili konular biraz da metafizik bir uzaklık içinde duyumsanmış, biraz kirli, biraz etsel, biraz ilkel olarak algılanmış, ama ınsan doğasının gereği hiçbir zaman etkisini yitırmemış, hep ilgi kaynağı olmuştur. Bu ikili tutumun sonucu olarak da cinsel işlevterle ilgili bilgiler yeterli birikime erişememiş, geç başlamış, yavaş gelişmiştir. Onyedinci yüzyılın ortalarınakadar bu konuda bütün bilinenler Aristo'nun ikibin yıl önce söylediklerinden pek farklı değildi. Sinoplu olmayan Diogenes'e göre sperm "Kendınde sıcak bir buhar taşıyan bir beyin damlasıdır." "Beyinde oluşup, bedenin alt kısımlarına omurilikten iner." Hippokrat da bu öneriyi pek beğenıp destekler. "Spermin büyük bölümü baştan gelir, kulaklardan omuriliğe iner" der (abartmalı yorumların güncel olduğu devrimizde ki yukardaki sözlerı beyınin cinsel işlevlerdeki öneminin daha o zamanlar anlaşılmış olduğu şeklinde tanımlamak olası!) (1). Her iki cinsın tohumları birleşerek bir bıri üstüne maya etkisi gösterip çocuğu oluşturduğunu bu şeklıyle ınsanın üremesinin bira üretıminden farklı olmadığını söyleyen Descartes'dan biraz önceki en büyük sorun ise embriyonun ne zaman ruh kazandığı idi. Thomas d'Aquin adlı hekim; embriyonun oluşmaya başlar başlamaz ruhu tutmadığını, oğlanların gebeliğin kırkıncı günü, kızların ise (doğal olarak) sekseninci günü ruhlandıklarını söylüyordu (2). Yine bu çağlarda ağırbaşlı tıp ile erkeklerde çiftleşmeye benzer davranışlar oluşmaktadır (4). Tersine, bu kısmın tahrıbı erkeklerde seksüel davranışın tamamıyla yok olmasına yol açmaktadır. MPA, sadece elektriksel uyarılarla değil, erkeklik hormonlarının etkisiyle de uyarılmaktadır. Iğdiş edilmış deney hayvanlarında beyindeki bu alan küçülmekte, ancak erkeklik hormonu vermekle tekrar büyüyüp işlevine kavuşmaktadır. Cinsel işlevlerle doğrudan doğruya ilgili olan bu beyin alanı, doğum öncesi streslerden de etkilenmekte, gelişmesi bozulmaktadır. MPA yozlaşmalarının nasıl olup da cinsel ışlevler üzerine olumsuz etkı yaptığı bilinmemektedır. Yapılan deneylerde, MP alanları deneysel olarak' yozlaştırılmış erkek maymunların, masturbasyon yapmayı sürdürdüklerı, dişi maymunu kafesinden çıkaracak kapı mandalını ısrarla açtıkları, dişınin yakınlığından cinsel olarak etkilendıklerıni ancak hiçbir şekilde çiftleşmeye kalkışmadıklarını ortaya koymuştur. Demek kı hadımlaştırma beynin küçük bir parçasını bozmakla mümkündür ve daha da garantıli gibi görünmektedir. MPA, ınsanlarda her iki cinste de dört yaşına kadar aynı büyüklüktedir. Daha sonra kadınlarda küçülmeye başlar. Burada, acaba erkek eşcinsellerde MPA'da bır değişiklik oluyor mu, kadınlardakine benzeyerek küçülüp, daralıyor mu sorusu akla gelebılir. AIDS'ten ölmüş dokuz eşcin selin bey nin incele me si nd normal ( k ek Ier d farklı bir c rum gön memiştir (! Beynin ğer bazı t lümlerı cinsel dav nışlarla ile dir. Şak lobları (te poral lobf hem kadın hem de c kekte uyg cinsel ne neye yöne uyan m a sağlar. Ş kak lobl yozlaştırılr erkek kedı rin, gördî leri her ş€ (eşyalaı oyuncak £ ya hatta c neyi yap kişilere) c sel ama olarak yöı lip saldırd ları görül Insanlar ise bu alc ların yozl. ması, cinı dürtüler azalmaya yol açar. örneğin temporal I kaynaklı sara (epilepsi) nöbetleri olan sanlarda cinsel istek yiter. Fakat, epilep nöbetleri sağaltıldığında, normal cinsel tekleri geri döner. Fetişizm, transvestizim ye çocuklı cinsel ilgi duymak (pedofili) gibi cin sapmalara temporal lob yozlaşması o erkeklerde, kadınlara oranla daha ç rastlanmaktadır. Bu sapmaların erkekl de daha çok olmasının temeli biyolc olabileceği gibi kültürel nedenlere de b; lı olabilır (5). Kadınlarda cinsel davranışlarda öne rol oynayan beyin yapısı ise hipotalamı ta bulunan bir sinir hücreleri kümesie Bu kümeye ya da çekirdeğe NVN vent medial nucleus denmektedır (6). Hipo lamus denilen yapı ise beyinin alt ve eski kısmında bulunmaktadır (eskilikj amaçlanan bu kısımın en ilkel merr hayvanlarda da bulunduğudur). Alt o anlamına da gelen bu yapının NVN kı; yozlaştırıldığında dişi fareler cinsel ilgili ni yitirirler. Bu hay^vancıklara ne kadar şilik hormonu verılirse verilsin .cinsel, duymazlar. Zaten bu hormontarın (est diolprogesteron) etkili olabılmesi ı NVM'nin sağlam olması gerekir. Tersi sağlam NVM'in elektriksel uyarımı ka cinsel davranışlarında artma yapar. Stresin (zorlanma) birincil derecede il olduğu organ, beyindir. Stres,'beyin 4158
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle