24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PSİKOLOJl Kiismek bir iletişim biçimi mi? Yolumuzu değiştirerek, başımızı çevirerek, kapıyı çarparak, iç çekip dolaşarak, yastıklara pat pat vurarak belki de küstüğümüz insana bir mesaj vermek istiyor olabiliriz. Üstün Dökmen* nsanlar birbiıierine küstüklerinde, aralarındaki iletişim kanallannı kapattıklarını düşünürler. Oysa küsmek de bir tür iletişimdir. özellikle aynı ortamda yaşayan insanlar arasındaki küskünlükleri, özel bir iletişim dill kabul edebiliriz. Bu yazıda, küsmenin niçin bir iletişim türü sayılması gerektiğini tartışacağım ve günlük yaşamdaki küsmelerin niteliğini psikolojik açıdan irdelemeye çalışacağım. Kişilerarası iletişim çatışmalanna ilişkin çeşitli sınıflamalar vardır. Bu sınıflamalarda adı geçen çatışma tüıierinden birisi "aktif çatışma", bir başkası "pasif çatışma"dır (1,2). Iki insanın kavga etmesi aktif çatışma sayılır. Pasif çatışmada ise iki kişi herhangi bir sebepten ötürü, çekindikleri için ya da küs oldukları için, birbirleriyle doğrudan iletişimde bulunmazlar. Fakat iletişimsizlikmiş gibi görünen pasif çatışma, özellikle küsme davranışı, bir tür iletişim sayılır. Bakınız niçin: Birbirlerine küs olan kişilerin sokakta ya da bir koridorda karşılaştıklannı görmüşsünüzdür. Olay genellıkle şöyle gelişir: Birbirlerini uzaktan görür görmez "kanları beyinlerine hücum eder." Yakın geçmemek için arayı açmaya çalışırlar; mümkünse birisi karşı kaldınma geçer. Aynı hizaya geldiklerinde ise, başlarını hızla yan taraflara çevirirler. Bu sırada kalp atışları artmış, solukları hızlanmış, yUzlerinin rengi değişmiştir. Göz göze gelmeden hızla geçip giderler. Bu kişiler birbirlerine iki mesaj vermektedirler. Birinci mesaj "Sen benim için önemli değilsin; yoksun; bak işte görmedim seni" şeklindedir. Bu mesaj yüzeysel bir mesajdır. Bu kişiler birbirlerine, farkında olmadan ikinci bir mesaj daha vermektediıier. Bu mesaj şudur: "Sen, benim için çok önemlisin; senin için yollanmı değiştirdim; kalbim, soluğum hızlandı; yüzümgözüm kızardı; sen beni çok ilgilendiriyorsun." Gerçekten de, her ne kadar "sen beni ilgilendirmiyorsun" mesajını vermeye çalışsak da, küs olduğumuz insanlar aslında bizi çok ilgilendirmektedir. Çünkü bizi gerçekten ilgilendirmeyen tanımadığımız insanları görünce böylesine zahmetlere girişmeyiz. O halde birbirimize küstüğümüzde, birisi yüzeyde, di İ Küs iki insan karşılaşırsa ğeri ise gizil olan iki mesaj veriyorsak, çelişkili davranıyoruz demektir. Bu çelişkimizi farkettiğimizde, bize acı veren birtakım küskünlüklere son verebiliriz. Küskünlüklerimizin önemli bir kısmı, aslında bir tür barışma çağrısı olabilir. Küstükten sonra parmaklarını düğüm yapıp "haydi boz" diyen çocuklar gibi biz yetişkinler de, kafalarımızı çevirerek ya da kapılan çarparak, karşımızdakinin dikkatini çekmeye çalışıyor olabiliriz. Banşma çağrımıza karşı taraftan olumlu cevap gelmezse, sıkıntımız büsbütün artar. Diyelim ki evinizde, bir pazar sabahı eşinizle kavga ettiniz ve birbirinize küstünüz. Sonra bütün gün iç çekerek dolaştınız; yastıklara, minderlere patpat vurdunuz; ya da sert hışırtılarla gazeteleri katladınız. Bu gürültülü banşma çağnlarınız karşısında ise eşiniz sessiz kaldı. Ne kötü. Şimdi siz nasıl rahatlayacaksınız? adımın karşıdan gelmesini bekliyoriardı. Böyle küçük bir inat için, bu kadar eziyet çekmeye değer mi? Yetişkinlerin birbirlerine küsmeleri zararlı olabilir. Yetişkinlerin çocuklara küsmeleri ise, çocuklar açısından çok daha zedeleyici, ruh sağlığını bozucu niteliktedir. Çünkü herkesin, özellikle çocuklann, çevreden gelecek uyarıcılara ve sevgiye ihtiyacı vardır. Küsme ise, söz konusu uyarıcıları azaltarak fakir bir iletişim ortamı yaratır; çocuklann kendilerine saygı duymalarını güçleştirir. Bu yüzden çocuklarımıza küsmek, onları, sevgimizi çekerek cezalandırmak son derece sakıncalıdır. larımıza küsmeyi değil, konuşmayı öğretmeliyiz. İnsanlar birbirlerine küstüklerinde, büyük olasıhkla kendi içlerinde bir iççatışma yaşarlar. Orneğin bir yakınına küsen bir kişi "acaba barışsam mı, barışmasam mı?" şeklinde bir yanaşmakaçınma çatışması yaşayabilir. Bunun yanı sıra, kendi içimizde halledemediğimiz birtakım kişisel çatışmalar, küsmemize yol açmış olabilir. Bu durumda, birisine küstüğümüzde, atmamız gereken ilk adım, kendi içimizdeki iççatışmayı çözmek olmalıdır. Kendi içimizdeki çatışmayı çözdüğümüzde, karşımızdaki ile yaşadığımız pasif çatışmayı giderme ihtimalimiz artacaktır. Genellikle birisine küstüğümüzde, farkında olmadığımız birtakım psikolojik ihtiyaçlarımızı gidermek amacıyla yola çıkarız. Eğer küsen ben isem kendime şu soruyu sormalıyım: "Karşımdakine küsmem, benim hangi ihtiyacımı giderebilirim?" Sözgelişi, bazı küsmelerimizin altında yatan temel neden "ilgi görme ihtiyacı" olabilir. eğer bu gerçeği farkedersek, söz konusu ihtiyacımızı küserek gidermeye çalışmak yerine, daha dolaysız çözümlere yönelebiliriz. İhtiyaçlarımızı farketmemizin yanı sıra, bu ihtiyaçları diğer insanlara uygun dille ifade etmemiz de önemlidir. Diyelim ki bir ailede karıkocadan birisi, eşinden ilgi görmek istiyor. Bu ihtiyacı gidermenin çeşitli yolları olabilir. Bu yollardan birisi, bir bahane yaratıp küsmektir. Bu davranış, yukarda da belirttiğimiz gibi, bir "dostluk" çağnsı sayılabilir. Ancak küserek yapılan bu çağrı, zahmetli ve dolaylı bir çağrıdır. Üstelik ölçünün kaçırılması, küslüğün pasif saldırganlığa (susarak eziyet etmeye) dönüştürülmesi tehlikesi de vardır. llgi istemenin ikinci yolu, eşine "benimle ilgilenmiyorsun; sen zaten hep böyle yaparsın" demektir. Burada ise suçlayıcı bir ifade kullanılmıştır; aktif çatışmaya ya da benzeri başka çatışmalara yol açabilir. llgi istemenin bir başka yolu ise "bana ilgi göstermeni istiyorum; benimle ilgilenmen hoşuma gidiyor" demektir. Sanıyorum bu yol, samimi ve dolaysız bir yoldur. Sağlıklı iletişimlere ise bu tür dolaysız üsluplarla ulaşabiliriz. Küsen insanlar olmak yerine, konuşan insanlar olmamız dileğiyle... 1. Harary, F. and Batell, M.F. (1981). Communication conflict. Human Relations, 34,633641. 2. Dökmen, Ü. (1986). Aile içi iletişim çahşmalarının Transactional ve Graph analiz ile incelenmesi. Ankara Üniversıtesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 18, 5366. * Doç. Dr., AÜ Eğitim Bilimleri Fak. llgi görmek ihtiyacı Yetişkinlerin ve çocuklann küslükleri Evlerimizdeki küskünlükler bazen günlerce sürer. Küsenler ve küsülenler, biriikte ağır bir yükü paylaşmaktadıriar. Bir yandan küslüğümüzü sürdürmek isteriz, bir yandan da banşmak isteriz. Banşmak için ilk adımı atmak bize onur kıncı gelir: ilk adımı karşı taraftan bekleriz. Muhtemelen karşımızdaki de bizim gibi düşünüyordur. Böylece küslük sürer;' içinde bulunduğumuz ikilem ruh sağlığımızı tehdit etmeye başlar. Aynı evde aylarca birbirine küs duran iki kardeşten birisinin, gece yatağından kalkıp diğerinin odasına giderek onu öptüğünü, sabah ise bu olayı hiç hatırlamadığını öğrenmiştim. Büyük bir ihtimalle bu kardeşler, banşmak için ilk Böyle yapmak yerine, onlarla konuşarak hatalannı tartışmak, eğer onlara kızmışsak kızgınlığımızın nedenini açıklamak çok daha fonksiyonel olabilir. Çocuklarımıza küstüğümüzde, onlara örnek teşkil ederek küsmeyi öğretmiş oluruz. Yaşamlannda küsmeyi alışkanlık haline getirmiş olan insanlar ise, başka insanlarla bir sorunlan olduğunda, küsmeyi konuşmaya tercih ederier. Birbirlerine küsen kişiler, sağlıklı bilgi alışverişinde bulunmak yerine, kendi kafalannın içinde monolog yapmaya yönelmişlerdir. Bu monolog, kişileri yanlış sonuçlar çıkarmaya ve yalnızlığa itecektir. Bu yüzden çocuk KAYNAKLAR 3655
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle