02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURDAN BİZE HAFTANIN GÜNDEMİ Dergımızın 363. sayısında (5 Mart 1994) Anadolu'nun doğa tarıhı ıle ılgıli kapsamlı yazının (Mehmet Sakınç: "Anadolu'ya ılk memelıler nereden ve nasıl geldıler?") okuyucunun buyuk ılgısını çekmiş olacağını duşunuyorum Muğla'da yenı kurulan ycrel doğa tarihı muzesı konusunda İTU Doğa Tarıhı ve Paleontolojı Grubu'nun yazdığı aydınlatıcı yazı da kuşkusuz bır anlamda ılkını bütunlemıştır Ben burada, bu değerlı katkılardan yola çıkarak başlıkta yer alan kavramları çok öz olarak karşılaştırmak, boylece onlara kendı açımdan bır açıklak getırmek amacındayım. "Tarıh" teriminın bızı bu bağlamda ilgılendirecek iki temel anlamı bulunmaktadır. (a) ınsan toplumları ıle ılgıli olarak geçmışte olup bıtenler, (b) bunların arasında önemlı, ıncelenmeye değer oidukları duşunulenlerın betımlenmesını, açıklanmasını amaç edınmış bır çalışma alanı, Terımın her ıkı anlamı ıçın de "geçmış" kavramının denebılır kı değışmez bır oz oluşturageldığını bılıyoruz. 8u konuda benım ikı saptamam olacak. Bırıncısı, tarihin konusunu oluşturan birimlerin ne olduğu ıle ılgılıdır; bunlar, bilimde ele alınan olguların tersine, birer olaydırlar. Bır olgu ortaya çıktığı bellı koşullar değışmedığı sure zaman ıçınde değışmeden yınelenen gerçeklerdır nesnelerın yerçekımıne uygun olarak duşmelerı, bellı asıt ve bazların bırleşmesıyle bellı tuzların oluşması, bellı enzımlerın etkı bıçımlerı, organların çalışmaları, zıhınsel sureçler... Bır olay ıse bellı bır zamanyer bağlamında bır kez olup bıtmış, ılke olarak tıpkısının bır daha ortaya çıkmayacağı bır durumdur: şu anda elımdekı kalemın duşmesı, bu tupte eğıtım amacı ıle bır asıdın oluşturulması, şu kışıdekı enzım bozukluğu, onun ılgıli organının yetersız çalışması, bellı bır hastadakı bellek yıtımı... Ikıncı olarak, tarıh alanı ile ılgıli zamansallığın yalnız "geçmışı" ılgılendırmedığını goruyoruz. Geçmış ve şımdı arasında sınır çizmenin büyük guçluğu bır yana, gunümuzde barış anlaşmaları, savaşlar, önemlı başka toplumsal olaylar konusunda en bılgılendırıcı, aydınlatıcı saptama ve açıklamaların genelde sıyasal ve otekı tarıhçılerden geldığı kanısındayım. Bu konuda sonuç olarak denebılır kı, Tarih alanının belki de ilk özelliği, onda geçmişi de kapsayacak biçimde olaylann söz konusu olmasıdır. "Doğa Tarıhı" ya da "Doğal Tarih" ıse, bıldığım ölçude geçen yuzyılda "Evrım" başta olmak uzere doğal sureçlerı anlatan bır terım olarak ortaya çıkmıştır Bugun de orneğın bellı bır hastalığın doğal tarıhınden soz edıyoruz. Ister evrım ıster doğal tarıh olsun, bu alanlarda olaylar değıl; genel, olgusal duzeydekı olup bıtenler, en başta da sureçler söz konusu olmaktadır. Geçmıştekı olgular ıse "tarihsel doğal bilimier" olarak adlandırılan temel bılım alanlarında ele alınmaktadır; yerbılım (jeolojı), eskıvarlıkbılım (paleontoloji), eskıinsanbıhm (paleoantropolojı), ya da eskı ınsan toplumlarındakı hastalıkların ncelendiğı ^leopatolo|i ve benzerı dallar Evrim, tarih, doğal tanih İstanbul ulaşımı /Birçok Havva Belediye Başkanlığı seçimlerinde tstanbul'un ayrı bir önemi var. Bu dünya kentimizin o kadar çok özelliği, o kadar çokyaşamışlığı, o kadar çok adı var kı, istanbul üzerine 6 cıltlik bir ansıklopedi bıle yayımlamyor. İstanbul Ansiklopedisi (alıyor musunuz?) Özelliklerınegöz atarsak 2500yılhk tarıh ve kültür. Bir uygarlıklar resmi geçidı. Doğu Batı kıtaları arasında köprü. Roma'nın dünya başkentlennden bırı. Bizans Osmanlı Bugün giderek sınırlarından taşan, tzmit'ten Tekirdağ 'a ne var ne yok yutarak büyüyen dev bir ülke. Türkiye'nin gözleri İstanbul üzerindedir. İstanbul, etkileyici, bır çok bakımdan belirleyicidir. Bazen bir modeldir, İstanbul. Tabii ülkenin en zengin, rant gelırlerı en tepelerde dolaşan kentidır. Bu nedenle en büyük kavgaların bu kent için yapılması da doğal bir gelişmedir. Şu sıralarda belediye başkan adaylarının İstanbul ulasım planları önerilerinde yaşadığımız gibi. Kentin ana sorunu ulasım konusunda ortaya atılan öneriler bir uçtan diğer uca gidiyor: Batı yakasını yararak ıkınci bir boğaz üretme rüyasından, Kuzey bölgesinde üçüncü köprüye, Marmara Denizi tabanına oturmuş ayaklı ' tüp geçite kadar... Bu arada, taa 1987yılında Ulasım Bakanlığı 'nca tamamlanmış, DPT onaylı, İstanbul trafığine kesin çözümler öneren Boğaz Demiryolu Tüneli Geçişi ve İstanbul Metrosu Nihai Rapor'undan sankı kımsenın haberiyok. Rafta unutulmaya terkedilmiş duruyor. Oktay Ekinci gazetemizin arka sayfasında bu raporun ana hatlarım açıklamıştı. Sayın belediye başkan adaylarına yardımcı olur ve salt öneri sahibi olmak ıçin uygulanması ve yararı tartışmalı ilginç projeler üretme telaş ve kaygısından kendilerıni kurtarabiiirler düşüncesiyle, projenin ana hatlarım yeniden gündeme getiriyoruz. Adayların hemen hepsi, Sözen döneminde başlatılan metro çalışmasma sahip çıkıyor; bu kent adına sevindiricidir. Üstelik Dalan 'ın metro planı, SalacakGebze arası gibi çok önemlı bir hatta da metro yapılmasım öngörüyor. Adayların ulasım önerilerı arasında İstanbul için en tehlikelısi Sayın Kesici'ninki. Kesici'nin Üçüncü Köprü önerisi kentin akciğeri kuzey bölgesinde doğayı tamamen yoketmeyi öngörüyor. Ulaşımda iki temel seçenek var Ya toplu taşımaya bırincıl önemı vererek, ınsanları hızlı ve uygar bir biçimde taşıyacak, kent hava ve gürültü kirliligını de en aza ındıreceksinız; veya özel arabalara, özel vollara ve köprülere ağırlık vereceksinız. Bu da ulaşımda işkence dönemine, zehirlı ve gürültülü bır yaşama berdevam demektir Çok sayıda Havva! tnsanlığın tek bölgeden, Afrikalı Havva'dan üredıği fıkri, evrim gerçeğini bır kenara koyarsanız, dini kıtapların öğretilerıne de uygun düşüyordu Ancak son bulgular, geçen yıllarda yapılan genetık çalışmalar sonucu güçlü bır fıkir olarak beliren Afrika'lı Havva teorisini bir kenara koymuşa benzıyor Ağırlık kazanan yeni gö'rü'ş, ınsanın *** dünyanın pek çok bölgesinde pek çok sayıda Havva anaya sahip olduğu, olabileceğidir. Afrikalı Havva teziyle insanı tek bir ataya ındirgeyen görüşün zayıftarafi, gezegenimiz üzerinde ınsanın gelişmesi ıçin sadece bir bölgede elverışlı olanakların varolabileceğini öngörmesıydi. Aynı koşullar başka bölgelerde nıçin olmasındı? Insan evrimini kanıtlayacakfosillerın bulunmaması, Afrika dışındaki bölgelerde de insanın ortaya çıkıp yaşamadığı ve gelişmediği demek olamazdı. Neyse ki, Çin 'de 200 bin yıllık bır modern insan kafatası bulundu da, bilımın ve fosillerın namusu kurtuldu' Birfosıl, nasıl da bütün bir bilim ordusunu peşinden koşturup teorileri yerle bir ediverivor! *** Gelecek cumartesi yeni bir gündemde buluşmuk umuduyla sağlıklı ve güzel bir hafta dileriz... Yaman Or* Cumhuriyet BİLİMTEKNİK »No 365, 19 Mart 1994 •Basan ve Yayan Yenı Gun Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A Ş »Genel Yayın Yonetmenı Ozgen Acar »Genel Yayın Koordınatoru Hikmet Çetinkaya »Genel Yayın Danışmanı Orhan Erinç • Yazı Işlerı Muduru Ibrahim Yıldız (sorumlu), Dinç Tayanç • Yayın Yonetmenı Orhan Bursalı «Grafık Yonetmenı. Tiiles Hasdemir »Reklam: Reha Işrtman 3653
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle