Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GEZİ Dunyamn dorduncu buyuk magarasına seyahat •• • 200 milyon yılda oluşmuş sarkıt ve dikitlerle dolu llgarini mağarası aynı zamanda insanlara binlerce yıl sığınak olmuş. Canan Beykal 1943 yılında Ankara Dil v© TarihCoğrafya Fakültesi'nden Cemal Arif Alagöz tarafından keşfedilen llgarini, bilimsel, tarihi ve turistik açıdan son derece önemli bir yer. Kasiad/ Kastamonu Işadamları Derneği'nin düzenlediği ve ilin tanıtımını amaçlayan basın temsilcilerinin davetli olduğu bır gezi sırasında bu mağarayı görmek fırsatını buldum. Ancak mağarayı görebilmek pek öyle kolay bir iş değildi. Hayli yorucu ve zorlu bir yolu katedebılmek gerekiyordu. Dünyanın dördüncü büyük mağarası unvanını haklı olarak kazanmış bulunan llgarini'nin bulunduğu yer; Kastamonu ilinin batı kesiminde Azdavay ilçesine bağlı Pınarbaşı bucağına yakındı. Bu yüzden öncelikle minibüslerle Pınarbaşı'na gidiyoruz. Sonra Yamanlar ve Sümenler adlı iki dağ köyünün bulunduğu yörelere ulaşıyoruz. Burası Sorkun Yaylası denilen eskı bir yerleşim alanı. Bu yayla Küre ya da Isfendiyar Dağlan'nın uzantısı içinde saklı bulunan llgarini'ye gidilen dağ yolunun başlangıç noktası. Yenilmek üzere kesilen kuzular köylüler tarafından büyük bir hızla yukarı taşınmaya başlıyor. Bu arada orman içinde ilerlerken büyük kütüklerin de çekilerek yukarı taşındığını görüyoruz. Homeros metinlerinde ağaç kütüklerinin taşınmasını anlatan sahneler aklıma geliyor. "Boyuna yokuşlar çıktılar, yokuşlar indller/ Yürüdüler dağlar boyunca, aşa aşa dağları/ Varınca bol pınarlı Ida'nın eteklerine/ Başladılar kesmeye keskin tunç baltalanyla/ Yaprakları yüksekte meşe ağaçlarını... Ağaçlar gürültüyle yıkıldı yere/ Odun kesenlerin hepsi kütükler taşıyordu/ Sonra bunları yan yana yığdılar/ Koca bir odun yığını serdikten sonra/ Çöktüler oldukları yere, beklediler." Yaylada bizi karşılayan yöre insanlarının, rengarenk yöresel giysiler içindeki kadınların iki saatlik dağ tırmanışını kolaylaştırmak için iki gün boyunca dik dağ yolunda basamaklar kazdıklarını, yolu kapatan ağaç dallarını ve sarmaşıkları kestiklerıni öğrenıyoruz. Belki defalarca ınip çıktılar, bizim tırmanışımızdan önce. Başlangıçta kolaymış gibi gözüken tırmanış sırasında, llgarini'nın keşfedilmesı için emek harcamamızı bekleyen mağrur varlığını duyumsuyoruz. Orada tepede, ormanın gizlediği bu olağanüstü mağara milyonlarca yıldan beri suskun bekliyor. Incecık, dik dağ yolunun köylüler tarafından geçilir duruma getirilmeseydi eğer, nasıl tırmanılacağının dehşetinı duyuyoruz. Sıklaşmış soluklar ve durmaksızın akan terımizle cangıl içinde ilerlemek için savaşan ilkel atalarımızla aynı duyguları paylaşıyoruz. İki saatlik dağ tırmanışı sonrasında ulaştığımız bir antik Roma yolu, artık düzlüğe geçtiğimizi ve mağaraya 300 metre sonra ulaşacağımız haberıni veriyor. Sağımızı döndüğümüzde ormanın içinde gızlı ama gökyüzüne olanca genişliğiyle açılmış 20 metre yüksekliğinde 15 metre genişliğinde mağara ağzıyla karşılaşıyoruz. 1250 metre yüksekliktekı llgarini, 160220 milyon yıllık bir sürede oluşan kalker ve tebeşir kayalıklarının içinde yer alıyor ve göğe açılan ağzıyla ve soğuk nefesiyle bizi tam 250 metrelik bir derınliğe doğru çekiyor. Içerde; genış bır sahın, koridorlar, baca ve yan galerilerin içinde uzanan yolları bir an görebiliyoruz. Ancak mağarayı keşfetmek için öncelikle bu soğuk alanda koca kütüklerle yakılan ateşin etrafında soyunmamız ve terimizi kurutmamız gerekiyor. Birden zamanın milyonlarca yıl gerıye gittiğlni ve burada bizler gibi daha önceleri bulunan insanların varlığını duyar gibi oluyoruz. llerde sağa sola dağılmış insan kemikleri bu düşün gerçek kanıtları oluyorlar. Bir milyon yıllık sarkıt ve dikitlerle, kalıntılar, buluntular, sarnıçlar, şapeller, mezarlar, yapı Bir yerleşim alanı Mağaranın içinde, dağ köylülerinin geleneksel usulde yaptıkları yufka ekmeği ve şişlere geçirilmiş etleri büyük bir zevkle yiyoruz. temelleri, ıskeletler ve kurumuş su kuyusuyla buranın yerleşim alanı olarak ve dinsel amaçlarla kullanıldığını belgeliyor. Koca ateşin etrafında terli ve yorgun ama olağanüstü bir hazıne bulmuş. gibi mutlu insanların karnını doyurmak için dağ köylüleri geleneksel usulde yufka ekmeği ve şişlere geçirilmiş etleri pışiriyorlar. Etrafa saçılan dumanlar, kokular, soluklar, uğultular mağarayı yeniden geçmişıyle birlikte canlandırıyor. Bu yöre insanlarının yüzleri başka yüzlere, Romalı, Bızanslı ve daha nicelerinın yüzlerıne dönüşüyor. Aynı yolları aşmış, buraya gelip yerleşmiş olanlarla, yıne yüzlerce kez burayı aşarak mağara içinde ateş yakıp dinlenmtş nıce çocuk, kadın ve erkeğın hatta hayvanın tümünün birlikte paylaştığı tarıhın bırleştırici gücünü duyuyoruz. Girişten 70 metre gittiğimizde mağaranın ışığının ve hava akımının sağlandığı baca ile karşılaşıyoruz. llgartni, 100220 milyon yıllık bir sürede oluşan kalker ve tebeşir Bacanın altından batı kayalıklannın içinde yer alıyor ve göğe açılan ağzıyla bizi tam 250 yönüne doğru ilerliyo metrelik bir derınliğe doğru çekiyor. ruz ve korıdor gibi linmedik derinliklerine gidebilmek olası değil. uzanan eğimlı yolu indiğimizde beş ayrı deAma mağara doğal halinden uygarlıkların lıkten bir havuza/ samıca akan suları ve yerleşim alanı olabılmesi için gördüğü ışlemsonradan taş ve molozla doldurulmuş kör lerı, eklentileriyle bir bır ortaya koyuyor. Gisu kuyusunu görüyoruz. Bu sulardan içiyoriştekı geç Roma ve erken Bizans dönemine ruz. Meyılli bir ınişle mağaranın içlerine doğait konut kalıntıları ve sarnıç. daha derinlerde ru ileıiedikçe yeni yeni buluntular bizi karşıtapınak ve mezarlar, dayanak duvarlarının lıyor. Örneğin sarnıçtan 30 metre ötede kaörülüşüyle aşılabilen patika yollar, traverten visli bir koridoru geçince dikdörtgen planlı setlerden oluşan galeriler bu uzun, derın, gebir yapı kalıntısı, aynı anda üçgen planlı bir nış ve büyülü mağarayı, llgarini'ni erışilmez, başka yapı kahntısıyla karşılaşıyoruz. Bunlagörkemlı, mağrur ve fethedilmeyi bekler kılırı n ne amaçla yapıldığı henüz çözümleneyor. memış olsa bile, her yapının bir işlevi olduğu belli. Insanoğlunun merakı olmasa dağın tepesindeki bu ulu mağara orman tarafından (tıpAynı yol zig zaglar çizerek kademeli olakı bazı Inka tapınaklan gibi) sarılıp, gizin içinrak derinlere doğru ınıyor ve ısnat duvarlade gömülecek ta ki yeniden keşfedilene karıyla berkıtilmiş bu yol bir kez daha bir düzdar gömülecek tarihın içine. Sarmaşıklar yelüğe çıkıyor. Işte burada ardıç ağaçlarından niden uzayacak, ağaçlar daha koca dallaı yapılmış bır çatma damlı kat ve yıne ardıç geliştirecek, yeni yeni fidanlar, ardıç ağaçlar ağacı lahitlerle, sağa sola dağılmış yıllarca kendılerıne yer açacaklar, yağmurlar yağa huzur içinde ama şimdi mekanlarında rahatcak ve zorlukla geçilen daracık dağ patıkas sız edilmiş ıskelet kalıntılarıyla karşılaşıyoyok olacak, geçitler kapanacak. Bır kez da ruz. Elimıze aldığımız bir kaval kemiği kimha Roma yolu üzerınden geçmek için merak bilir kime aıt? lı bır dağ köylüsü ya da bir bilım adamı bek Buranın bır mezarlık odası bölmesi oldulenecek. Varolanları yeniden ve yeniden m ğu anlaşılıyor. Bu alanda yonca planlı bir yitireceğız, ya da yeniden ve yeniden mı keş şapel eski bır Bizans kalıntısı olarak bırkaç fedeceğız? Bu yazıyı o yöre insanlanna, ayn uygarlığın mekanı olduğunun belgesı. Pantarihi, toprağı, dağı ve mağarayı paylaşmı: teist, llk Hıristiyan, Erken Bizans, Ortodoks, olanlar için yazdım. Bir de gözlerı olduğı Muslüman ve şimdı bir ateıst, tarihi benzer halde görmeyenler, kulakları olduğu haldı eylemlerle, aynı noktada birleştırıyor; Saklı duymayanlar ve ağızlan olduğu halde söyle bulunanı keşfetme güdüsüyle, gizlenenı açımeyenler, yetkileri olduğu halde kullanma ğa çıkarma ısteğıyle. yanlar için. 900 metre uzunluğundakı mağaranın bi 39812