Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ L İ M KÜLTÜR Eski ağza yeni yemek Dünyadan haberler: Nerde o eski yemekler. Tef ve davul odası veya her işte bir kadın parmağı. Görme özürlülere resim. Buz altında yanardağ. Vehbi Belgil skiden, mevsimin ilk sebzesi ile yapılan bir yemek sofraya getirilince, "Eski ağza yeni taam" demek âdetti. Mevsimin ilk patlıcanı, ilk kerevizi, ilk salatalığı... ile yapılan yemekler Için. Şimdi unutuldu bu söz. Artık ilk kalmadı gibi bir şey. Her sebze, her meyve tüm mevsim yeniyor. GüneyBatı IIlerimizde seracılığın, yolların gelişmesi bu sonucu doğurdu. Çinde de yeni gelişmeler var. Bir milyar küsur nüfusu ile Çin birçok bakımdan gelişme bekleyen bir ülke. Mao döneminde geleneksel Çin yemeklerine savaş açılmıştı Bir yemek için bütün bir günün harcanması anlamsız sayılıyordu. Tıpkı bizdeki gibi. Mutfakla ilgili bir atasözümüz "Kadın yemekle birlikte pişmeli" diyordu. Kadının sadece çocuk yetiştirmek, yemek pişirmek, ev temizlemek, çamaşır yıkamak ve ütülemekle görevli olduğu zamanların lafı idi bu. Çinliler bunun anlamsızlığını bir ara anladılar. Ne sonuç verdi bilmiyorum. Fakat, Amerika'daki Çinliler'in lokantalarındaki yemekler Amerikan yaşamına uydurmuş kendilerini. Şimdi, Amerikalı bir fırma, bu usulu Çin'e götürmek istiyor. Lahmacun türü yemekler Çabuk hazırlanan yemekler ucuz da oluyor. Simit, poğaça gibi yiyecekler de öyle değil mi? Lahmacun yolda giderken yeniyor. Lokantada oturmayı, palto, şapka çıkarmayı, bahşişi gerektirmiyor Amerikada bir de "fallı tatlılar" var (fortune cookies). Kendı üzerine katlanmış pastanın içinde küçük bir kâğıt parçasına yazılmış falınız yazılı. Yalnız fal değil, nükte, fıkra gibi şeyler de var. Amerikalı firma, bunlardan günde 1 milyon yapıp satıyormuş. Şimdi Çin'de de şube açacakmış. Bu usul bir tutunursa firma yaşadı demektir. Petrolcü Rockefeller (19131937) ilk gaz lambasını Çin'de satarak buyük para kazanmıştı. dan söz edecek değilim. Amerika'da çıkan ünlü coğrafya dergısi National Geographlc'in son sayılarından birinde Costa Rica ormanlarından böyle sesler geldiği belirtiliyor. Costa Rica, sözcük anlamında "zengin kıyı" demek Panama'nın hemen yanında yer almış. Yüzölçümu 50 bin kilometre kare Nüfusu 20 milyon. Konya llımiz (38.000 km). Başlıca ürünleri muz, kahve, şeker kamıülkenin tropik ormanlarından geliyor bu sesler. Kim çıkarıyor bunları? Kelebekler. Ama bunlar bizim kelebekler gibi küçücük şeyler değil. "Hamadryas" adı verilen birtürden. 3035 metre uzaktan duyulan bu sesleri kelebekler neden ve nasıl çıkarıyor. Şöyle: Costa Rica Üniversitesi'nden bir uzman, kelebeklerin uçuş hızlarını ralanti olarak filme almış, sesleri teyplere geçirmiş, şu sonuca varmış: Sesleri erkek kelebekler çıkarıyor. Bunlar dişilerin konduğu ağaçlarda yer kapmak için öbür erkek kelebeklerle kıyasıya yarışa çıkıyorlar. Bu esnada kanatlarının uçları birbirine çarpınca dans müziği sesi veren bir olay meydana geliyor. "Her işte kadın parmağı arayınız" diyen adam ne güzel söylemiş... Şi A ,""'""'" Güney Kutbunda yanardağ tehlikesi Fosıl yakıtlarının atmosferde artması ile dünya havasının ısındığı, bunun sdhucu kutup buzlarının eriyeceği ve bu yolla dünya kıyı kentlerinin sular altında kalacağı haberlerini hep duyuyorduk Şimdi bunlara bir yenisi eklendi: Güney Kutbu'ndaki yanardağların patlayıp lav saçması ile buzulların erimesi tehlikesi. Antakrtika'da birçok volkan var Ünlülerinden birisı Erebus Volkanı. Uçak ve uydu gözlemlerinden anlaşıldığına gore başka yanardağlar da var burada. Böylece, "Volkanoloji" denen bilimeyeni bir bölüm eklenmiş oluyor. Bunlara göre bir yanardağ daha eklendi 1987'de, Amerikalı jeofizikçı Donald Blankenship bölgeyi uçakla tararken bazı yerlerde buzulların daha çok eridiğinın farkına varıyor. Yeni volkan bu şekilde ortaya çıkıyor. Kım bu Donald Blankenship? Kendisi, dunyanın en iyı donatılmış LamontDoherty Yer Gözlemevınden bir bılgın. Uçuşlarını Gözlemevi hesabına yapıyor şimdi. Son üç yıldır başlıca işi Antarktika'yı karış karış incelemek. Buzullardaki anormalliğin farkına varınca Robin Bell adlı meslektaşını da yanına alarak bölgeyi bir daha inceliyor. Buzların kalınlığını, yüksekliğini, manyetik alanını, yerçekim oranını ve daha başka birçok özelliklerini ölçüyor. Bölgede buz kalınlığı iki bin metre. Gözle bir şey farkedilmiyor. Fakat, radar ölçümleri, buzların kaya tabanı altında 650 metrelik bir yükseklik gösteriyor. Blankenship, sezisini arkadaşlarına açıyor ve tabii itirazla karşılanıyor. Ama üstad haklı. 1992'deki bir başka inceleme sonunda, yanardağın varlığı ortaya çıkıyor. Manyetik ölçümler, yanardağ olduğu sanılan dağın çevresinde bol "manyetit" (magnetite) bulunduğunu gösteriyor. Bu maden, volkan kayalarında çok görülüyor Yerçekimi ölçümleri de 650 metrelik yüksekliğin doruğunda 50 metre genişlik ve 6 kilometre uzunlukta bir buz çözüntüsü olduğunu gösteriyor. Bundan, dağın "buz yiyen bir dağ" olduğu sonucuna varılıyor. Başka ölçümler de dağın her metre karesinden 1050 watlık bir enerji çıktığını gösteriyor ; Yerkabuğundan çıkan enerjinin . çıkan 1000 katı. Bu yanardağların çalışmaya başlaması merakla izleniyor Görme özürlülere Picasso'nun reslmleri Görmeyene resimden zevk alması için çaba harcamak biraz da "kel başa şimşir tarak" sozümüzü akla getiriyor. resim, önce, renk renk boya işi. Ama, Daniele Giraudy adlı bir Picasso Müzesi Müdürü (Antibes'de, Fransa'nın Akdeniz kıyısında) böylelerınin de büyük sanat yapıtlarından yararlanmaları işini aklına koymuş ve gerçekleştırmiş. Nasıl? Şöyle. Gorme özürlüler için Braille (bray) adlı kendisi de kör bir Fransızca hocası (18091852) kabartma notlarla bir alfabe yapmıştı. Tek nokta (a), üstüste iki nokta (b), yanyana ıkı nokta (c)... gibi. Bu alfabeyle yazılmış bir metnin uzerinde parmaklarının ucunu gezdiren kör, metni okuyor. Böyle yazılmış ciltlerle kitap var, muzik notası var, ders kitabı var. Bu yolla üniversite bitırmiş, iyi derecelerle mezun olmuş görme özürlüler var Daniele Giraudy (Jirodi), programına, "Picasso'yu Okşama" adını vermiş Üstadın 19 yapıtı hakkında Braille alfaebis ile açıklamalar da yapılıyormuş Resimler çizgiye yatkın yapıldıklarından Mors alfabesine benzeyen harflerle kolay uyum sağlıyor Görme özürlülere yardımcı başka bir grubun başkanı da meslektaşının çalışmalarını övmüş. Braılle'ın kabartma noktaları radar dalgalarını andırmıyor mu? Milyarlarca kilometre uzaklıktakı gezegenlerin durumunu radarla öğrenmiyor muyuz? Venüs, yüzü hep örtülü bir gezegen. Ama, radarla her yanının "resimleri" çekildi. Biz de uzak gezegenler karşısında görme özürlü durumda değil miyiz? Tef ve davul adası Tarihçi Gelibolulu Alt efendi (15411600 Künhül Ahbar (Olayların Içyüzü) adlı dört ciltlik kitabının birincı cildinin 97. sayfasında "Hint Okyanusunda bir "davul ve tef" adasının varlığından söz eder. Adanın dağlarında garip yaratıklar varmış. Dağlarından hep davul ve tef sesleri gelirmiş. Kimilerine göre Deccal bu adanın bir yerinde otururmuş Adadan böyle sesler gelmesinin nedeni bu imiş " Deccal, bilindiğı gibi, Kıyamet gününde ortaya çıkacak ve insanları cümbüş ve ahenkle aldatıp cehenneme götürecek bir varlık Bu saçma sapan şeyin şimdi nereden çıktığı haklı olarak sorulacak. Ama, ben, böyle bir adanın varlığın 33113