Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÜNİVERSİTE SORUNLARI Universite ve ahlak Özerklik, demokrasi, özgürlükten önce ana sorunumuz ahlâk. Arsıza arsız, utanmaza utanmaz, hırsıza hırsız diyebilmeliyiz. Hasan Yazıcı* ürk üniversitesinin ana sorunu ne artık pehlivan tefrikasına dönen yüksek öğretim yasa lasarıları dizisi, ne de maalesef giderek anlamsız bir slogan haline gelmeye başlayan "özerklik, özgürlük ve demokrasi". Kanımca ana sorunumuz ahlâk Aramızda en bilgi geçinenlerin yanıtını duyar gibiyim. "Hangi konuda temel ahlak ve adalet ve hukuka önem veriyoruz ki bunu üniversitelerimizden bekleyelım Toplum bileşik kaplar gibidir. tüm değerler er veya geç aynı düzeye gelir." Deyişlerimiz arasında "Her koyun kendı bacağından asılır"dan sonra belki de en kızdıncısı bu. llki kocaman bencilliğinin en kaba saba bir teslimi. Ikincisi ise düpedüz bir tembellik ve umut yıkımı. Eğer birbirimizi koyun, toplumu ise bir kovalar dizisi diye kabulleneceksek ona bir dıyeceğim yok. Beraberce hatırlayalım Hepimizin gıpt.yla baktığı, universite üyeleri olarak kıyr.ından köşesinden benzemeye çalıştıyı.nız, aramızdan varlıklı olanların yüzmilyonlarca lira verip çocuklarını gönderrneye çalıştığı batının o şanslı üniversiteleri nasıl oluştu, bir düşünelim. Siz Oxford kurulurken Ingiliz, Harvard oluşurkan Amerikan toplumlarının pek mi adil ve erdemli olduğunu sanıyorsunuz. Nerede. bir avuç görece bilgiH ve yaratıcı insan, önce doğayı daha iyi tanımanın ve tum alanlarda yaratıcılığın bireyi daha mutlu kıldığını kavrar. Aynı kavramda toplumun da giderek bireyin mutluluğundan yararlanacağı sezisi vardır. Din ise bu oluşuma gerek o günlerin buyük bir bilgi kaynağı ve daha da önemlısi "genel ahlâk"ın ana temsilcisi olarak girer. Batı uygarlığını kuranlar hemen tüm erdemleri üniversitelerde bir araya getirmek istemişlerdir. Din, geçen zaman içinde, ünlversitelerdeki yerini yavaş yavaş yalın "ahlak"a bırakır Üniversiteler açısından dinin işlevi kimi yerde törensel kalır, kımi yerde ise tümüyle universite dışına çıkar. Gittikçe uygarlaşan insanoğlu gerek birey gerekse de toplum olarak dine başka, belki de daha da gerçekci ve kutsal, bir yer verir. T 19 yıl içinde ulaştık. Büyük korkum ne biliyor musunuz? Gençlerimizin universite üyesı olup, bilim üretmek, yaratıcı olmakta erdemsizlik ve ilkesizlik ön koşuldur diye düşünmeye başlamaları. Esefle belirteyim. Korktuğumun ilk belirtilerini izliyor gibiyim. Aman insanlık tarihinin karanlık sayfalarını iyi bellesinler Erdemsiz ve ilkesiz bilim totaliter rejimlerin vazgeçmez öğesidir. Son günlerde bir de "ein universite" ve "kitlesel eğlUm yapan üniverslte" ayrımı yapılmak isteniyor. Kitlesel eğitimde özgün fikir üretmek çabasıya hiç yok, ya da çok kısıtlı Okuyup okuyup veya dinle yip dinleyip aktaracaksın. Listeler de hazır. Hacettepe, Ortadoğu, Istanbul Teknik Üniversitesi, Bilkent ve Boğaziçi "elit" diğerleri ise "kitlesel eğitim" üniversıteleri olacaklar. dikkat edin. Bu "elit" üniversitelerimiz arasında bir tek hukuk fakültesi olan» yok. Ne gerek var çağ atlayan ikibinli yıllara hazırlanan şu Türkiye'de özgün fikir üreten hukukçulara, kendi yasalarıyla öz toplumuna düzen vermeye çalışan .hâkimlere. Alırsın yedi düvelin yasasını, olur Türk'ün düzeni. Üniversitelerimizde ahlâk boşluğunun en güzel kanıtı, kanımca "elit" universite kurarken ahlakın en yakın ürünü olan hukukun dışlanması. El öpen dekan Temel ahlak boşluğumuzun çeşitli başka belirtileri de var. Çok utandırıcı olan bir diğer olgu başkalannın yaprtlarını aşıranlar. Bunun yanında ömür boyu bir tek özgün yapıt vermeden profesör ünvanını sıkılmadan kuiiananları, her yönetim değişiminde, bukalemun gibi, "güne uymayı" ekleyin. Bir saygın dekanımız, yere paralel, cumhurbaşkanı elı öpüyor. Hiç şaşırmadım. Birkaç yıl evvel diğer bir saygın meslektaşı, aynı kurumdan başka bir dekan, köpeğine fakülte bahçesinde mezar yaptırmıştı. llkesizliğin bini bir para. Her şeye rağmen umutsuzluğa düşmemek zorundayız. Yıllardır bir grup aydın bu ülkeye lâyık universite için, okudukça da yürekli, bir savaş veriyor Ancak, içtenlikle diyorum, çıkış noktası yanlış. En bilge, en deneyımli olanlarımız dahi sürekli yeni yasalar peşinde Kuşkusuz onlar da deminden beri söz ettiğim ahlak boşluğunu göruyorlar Katılmadığım bu boşluğun çok ayrıntılı ve kapsamlı yasalarla doldurabileceği safdilliği. Halbuki ne kadar söylesek az diyorum. Esas gereksinim yasa, tüzük, yönetmelik değil. Sadece arsıza arsız, utanmaza utanmaz, hırsıza hırsız demek yeterll. Dik bir omurganın çözemeyeceği sorun yok özerklik, özgürlük ve demokrasi ise ondan sonra. * Prof. Dr., Cerra/ıpasa Tıp Fakültesi Oksüpük pastîline benziyorlar, ama.. ..değil. E ve C vitaminleri eksikliği çeken kan hücreleri.. 18. yüzyıl bilginleri arasında, kan hücrlerinin damarlar içinde akarken yuvarlaştıkları düşüncesi hakimdi. Bugün ise kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar) veya diğer adıyla eritrosinlerin, yapıldıkları yerde, yani daha kemlk iliğinden çıkarken düz bir yüzeyleri oldugu kanıtlandı. Vitamin E ve C'nin kombine eksikliği eritrosinlerin hücre zarları üzerinde dramatik bir etki yapıyor. Şişme ve kabarma yapıyor. Alt ve üst yüzeylerin merkezleri sağlıklı eritrosinlere kıyasla daha küçük. Vitamin C ve vitamin E, anti oksidativ etkenler sayılır. Bu tür etkenler eritrosinlerin hücre zarlarını oksijen radikallerinin saldırılarından ve böylece yapısal değişikliklerden korur. Diğer dokularda da suda çözülen C ve yağda çözülen E vitaminleri radikal avcılar olarak koruyuculuk fonksiyonları üstlenirler. Akciğer dokusu bu iki vitamin sayesinde ozon gibi çevre oksitleyicilerini zehirlerden anndırır. Midede ise bu vitaminler çeşitli yiyeceklerde ortaya çıkabilecek kanser geliştirici olarak bilinen nitrosaminlerin ortaya çıkışlarını engellerler Erdemsizlik ve ilkesizllk Bütün bu vaazdan sonra biraz yere inip işimize dönelim. Türk üniversitesi böyle kurulmadı. Kısa universite tarihimizin hiçbir evresinde böyle bir ahlâk ve erdemler kurumu değildik. Tabii hemen teslim etmek gerek Erdemsizlik ve llkeslzliğln en alt noktasına ise şu geçtiğimiz 2974