Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ L İ M KÜLTÜR Kızıp saklanan Tann Çeviri: Vehbi Belgil eryuzune bolluk getıren yuce tanrı Tellıpinu köluluklere kızıp saklanmaya karar verdı O kadar kızmıştı kı ayakkabılarını doğru gıymeye bıle vakıt bulamadan ve sağ ayakkabısını sol ayağına, sol ayakkabısını da sag ayağına geçırıp yuksektekı bır mağaraya gızlıce saklandı Onun gıtmesıyle bırlıkle yeryuzunde her şey çığrından çıktı Baharın, yazın hıç gelmeyeceğı sanıldı Kırlarda nehırler, goller donmuş olarak kaldı kar erımekten vazgeçtı Ağaçların hıçbırısı yaprak vermedl, kırlarda tek o\ bıle yetışmedı Ahır ve ağıllarda koyunlar okuzler ısınmak ıçın bırbırlerine sokuldular Evlerde ınsanlar ocakların çevresınde toplandılar Kuller dağ gıbı yukseldı Pencerelerden dışarıya bakılamıyordu Hepsı kurum ve dumanla kaplanmıştı Hava da o kadar soğuk tu kı kımse çop atmak yıyecek almak ıçın bıle dışarı çıkamıyordu Bu yuzden dunya buyuk bır açlık tehlıkesı ıle karşılaştı Gerçekten yaşam adeta durmuştu Koyun koçıı ınek boğayı yanına sokmuyordu Hatta gebe hayvanlar bıle doğurmuyorlardı Her şeyı yakından ızleyen ve gozunden bır şey kaçmayan guneş tanrısı, olup bıtenlerı gorunce butun obur tanrı ve tanrıçaları zıyafete çağırdı Hepsı sunulanları bol bol yedıkten ve şaraplarla sert ıçkılerı ıçtıkten sonra toplantı konusunu açıkça ortaya kondu "Oğlum Telipinu dunyadan çekildl Insanlara çok kızdıgı için gidip saklandı Bunu yaparken butun lylllklerl de birlikte götürdu." Bunu ışıten buyuk, kuçuk butun tanrılar kardeşlerını hemen aramaya koyuldular Dere tepe dağ taş aramadık yer bırakmadılar, fakat kdçanı bulamadılar Ve gelıp. durumu guneş tanrısına anlattılar Bunun uzerıne guneş tanrısı çok hızlı uçan gozu keskın bır kartalı çağırdı ve emrettı "Yuksek dağları, derin vadileıi ara. Nerede cağıl çagıl akan bir su gorursen bak. Tellplnu'yu sular da goturmuş olabilir." Kartal gıttı, yuksek dağ tepelerı uzerlnde uçtu derın vadılere daldı Nerede çağlayan bır su gordu ıse dıkkatle ıçıne baktı Telıpınu'yu hıçbır yerde bulamadı Kartal, guneş tanrısına donup durumu anlattı Bu arada dunyada da durum gıttıkçe kotuleşıyordu Şımdı sadece ınsanlar değıl, tanrılar da telaşa kapılmaya başlamışlardı Hayvdnların hepsı ölur, hıç urun yetışmezse ınsanlar tapınaklara yıyecek nasıl bırakırlardı? Bu duşunce uzerıne butun lanrıları bır telaştır aldı Hepsı parmaklarını kenetlıyor, uzuntu ıle bır aşağı bır yukarı dolaşıyordu Ama gırgınlığı ve sertlığı ıle unlu bır tann daha vardı Ruzgâr tanrısı Hıç yerınde durmayan her yere gırıp çıkan, uğuldayan esen ıslık çalan ve vınlayan bır tann "Nasıl olur?" dıye bağırdı bu tanrı "Hepimlz açlıktan öleceglz. Bu Ise care bulmalıyız." Butun tanrıların lyılığını ısteyen annesı "Evet," dedı "keslnllkle blr şeyler yapmahyız Ama, sen ne güne duruyorsun? Glt sen ara Guçlu blr tannsın Har seyi onunde surukluyorsun En karanlık mağaralara gireblllyor, en ince çatlaklardan glrlp esiyoraun Yaprakları hışırdatıyor, nehirlerl dalgalandırıyor, evlerl sarsıyorsun Sen tarlaların uzerlnde eserken başaklar önünde eglllyor. Bu yuzden, glt ı w ara Teleplmı'yu." Y Aşağıda okuyacağınız masal 4.000 yıl önce ülkemizde yazıldı. Bolluk tanrıçasının kızıp saklanmasını, sonra ortaya çıkmasını anlatıyor Hıtıt başkentı Hatusas (Boğazkoy) da 1906 bulunmuş olan tablet Berlin Ulusal Muzesı'ndedır. Gunümuz masallarına ne kadar benziyor. Bunun uzerıne ruzgâr tanrısı yola çıkıp butun dunyayı dolaştı Sonunda, Telepınu nun bulunması olası bır kente geldı "Belki buradadır" dlye duşundu Sonra kapıyı çaldı Ama kımse çıkmadı Bu sefer butun kuvvetı ıle yuklenıp kapıyı rezelerınden oynatıp devırdı Fakat, Telepınu orada da yoktu Ruzgâr tanrısı o zaman, buyuk bır uzuntu ıle goğe dondu, sessız sessız oturdu Şımdı en hafıf bır ruzgâr bıle esmıyordu Her tarafta derın bır sessızlık vardı Ama, kadın zekâsı ruzgârdan daha guçlu, daha keskın olduğundan göklerın kralıçesı tanrıların hıçbırısının hatta ruzgâr tanrısının blle Telepınu yu bulamadığını görup bu ışı kendısı ustlenmeye karar verdı Kuçuk bır arıyı ıstettı ve ona şoyle dedı "Kuçuk an, glt Teleplnu'yu bul. Buldugun zaman ellerlyle ayaklarını »ok. O zaman uyanır Uyanınca da kendlslnl balmumunla kaplayıp bana geUr." Tanrıçanın arıya boyle soyledığını duyan ruzgâr tanrısı buna çok uzuldu Kendısıne hakarettı bu Bunun uzerıne şoyle bağırdı alaylı alaylı gulerek "Buyüklu kuçuklü tannlar Teleplnu'yu arayıp bulamadılar. Şu minlclk an inceclk kanatlan ile nasıl yapacak bu ısi?" Tanrıca bırden yanıt verdı "Yapacak... Görursunuz, gldlp bulacak " An yola çıktı Yuksek dağların derın vadılerın uzerınde nehırler boyunca vızıldadı Sonunda, yorgunluktan butun balı bıtmeye butun gucu tukenmeye yuz tutmuştu kı L.'zına kentı yakınındakı bır ormanın açıklık bır yerıne geldı Hayret, bır de ne gorsun? Telepınu arkası ustu boylu boyunca yere yatmış, mışıl mışıl uyumuyor mu? Mınık an hemen koştu ığnesını Telepınu nun ellerıne, ayaklarına batırdı Tanrı once tıtredı, sonra uyandı Uykularından zorla uyandırılan tanrılar da ınsanlar gıbı bırden hırslanırlar Telepınu da bır den ateş puskurdu ve gurledı "Neden gellp benl rahatsız ettin? Uyumaya çalıştıgımı gormuyor musun? Şu anda benim glbi uyku sersemlıgı ıçtnda olan bırıne ılışmemek gerektigınl bîlmiyor musun sen? Şu anda konusacak bir durumda olmadığımı gormuyor musun?" Gerçekten de Telepınu ılk kızdıgı zamankınden daha kızgındı Ayağa kalkıp aşağı yurumeye başlar başlamaz onune çıkan her şeyı yok etmeye başladı Nehırler evvelce sadece donmuş durumda ıken şımdı baştan başa kurudu Evvelce suları azalan dereler, ırmaklar da busbutun susuz kaldı Fakat, an, yaratıkların en mıniğı olduğu halde akıllısı da olduğundan bu durumda ne yapılacagını bılıyordu Kalan butun gucu ıle dogruca tanrıçaya koştu "Teleplnu'yu buldum, ama buraya getlremiyorum" dedı "çunku, Amanus daglarının doruklanndan, dlk uçunımlardan aşağı ındirilmesl gerekiyor Bu da benlm gucumun oteslnde kalıyor Benlm yanıma blr kartal kaL Tannnın nerede olduğunu kendlsine gö»ter)rlm, o da onu kanatlarının ustune alır, tattr." Tanrıçd bır kartal çağırttı an ıle birlikte gıdıp Telepınu yu gerı getırmesını emrettı Şunu da ekledı "Yapacagın is bu olacak. Teleplnu hâlâ kızgın, hâlâ huysuz. Kızgınlığını gklermek Içln hem gokte, hem yerde büyük slhlrgerekecek." Kartal tepelerın uzerınden, vadllerln ustunden an ıle birlikte uçtu Bu sırada öbur tan rılar cennetın duvarları uzerlnde toplanmış, nefeslerını tutmuş. onların dönüşunu beklıyorlardı Uzun ve endışelı bır bekleyıştı bu Fakat sonunda ufukta, kara buluta benzer bır şey gorundu Bu bulutumsu şey yaklaşırken gok gurultusu ve şımşek gozlendı Hava da kızgın çığlıklarla dolmuştu Tanrılar bırbırlerine sokuldular Gok gurultusu gıttıkçe artıyor çığlıklar daha da kulak tırmalayıcı bır hal alıyor şımşekler daha sık, daha şıddetlı çakıyordu Ortalık savaş alanına donmuştu Derken bu uğultu ve gurultuler arasında, uçmakta olan bır arının sureklı vızıltısı ışıtılmeye, kara bulut, bılinen bır şekle gırmeye başladı Tanrılar daha yakından baktıkları zaman kendılerıne doğru uçan kartalı gorduler Telepınu kanatlarının uzerıne oturmuştu An ıse, yarı neşe, yarı korku ıle onların çevresinde vızıldayarak donuyordu Çok gecmeden kartal gelip kondu Bır uşaklar ordusu hemen seylrttl Her uşağın elınde çıçek ozu bardakları tabak tabak kaymak ve bal, sepet sepet meyve vardı Butun bunlar Telepınu nun onune kondugu sırada buyuk tanrıça Kamrusepa uşakların yanında durdu tatlı blr sesle şarkı soylemeye başladı Tanrıça sunulan her şeye uygun bırkaç soz de soyluyordu Inclrler Içın şoyle dedı "Ham Inclrler zamanla olgunlaşın / Acılıklan tattılığa dönsun." Uzumlerle zeytınler gelınce şoyle dedı "Zeytlnler yağ Ile, üzümler şarapla tatlılansın / Kalplerl tatlılıkla dolsun." Kaymak ıle bal ıçın tanrıça şu şarkıyı soyledı "Telepinu, kaymak glbi yumuşak, bal glbi tatlı ol / Kızgınlığına son ver." Butun bu sozler Telepınu ya dua ve yakarış etkısı yaptıysa da aslında sıhırlı sozcuklerdı Çunku, tanrıca Kamrusepa tam bır sıhırbazdı Telepınu sunulan yıyeceklerden bırkaç lokma alır almaz, ıçeceklerden ıçer ıçmez sıhırın etkısınde kaldı, ıçınde bırıkmış hırs ve kızgınlık bır anda gıttı. yerıne ılıklık, yumuşaklık geldı Ne kadar yedı ne kadar Içtı Ise o kadar yumuşak başlı oldu O sıhırlı lokmalar, yudumlar dudaklarına dokundukça ruhu kıbarlıkla doldu Sonunda, tanrılar Telepınu nun kızgınlığının tamamen gıttlğını ruhunun kendılerıne karşı sevgl ve dostlukla dolduğunu gorunce masaları yenlden kurdular, ıskemlelerı yenıden dızıp. evvelce bırdenbıre son vermış oldukları zıyafetl yenıden başlattılar Butun tanrılar yanı, tarla, urun ve tahıl tanrıları ıle doğum ve alınyazısı tanrıçaları eskısı gıbı oturdular bol bol yemeye ıç meye başladılar Fakat, bu sefer hepsının ortasında Telepınu oturuyor şerefıne kaldırılan kadehlere karşılık verıyordu Bu arada yeryuzunde ınsanlar da tanrının kızgınlığını gıdermek ıçın ellerınden gelenı yapıyorlardı Ama, bıtkl hastalıkları ve kıtlık yuzunden kendısıne göktekı kardeşlerı tanrılar ve tanrıçalar ayarında yıyecek, ıçecek sunamıyorlardı Buna karşılık her evde kapıları, pencerelerı açtılaı kızgınlık gıderıcı şarkılar soyledı ler "Evlerden, bahçelerden gitsln arbk bu kızgınlık / Gitsln yerle gögun birleştigı yere kadar / Sonra geceleyın guneş batması glbi / Battın, gozlerden kaybolsun." Sonra bırısı bır çanak çorba getırıp ortaya koydu tahta bır ka şıkla kanştırmaya başladı ıçındekılerı Çevresındekıler de bır yandan şarkı söyluyorlardı Kızgınlık gıderıcı şarkılar Daha sonra evlerını temızleyıp yıkadılar, kırlı suları dışarı atıp ona gore şarkılar söyledıler Soylenen şarkılar Telepınu ya dua ve yakarış gıbı gelıyordu Oysa hepsı sıhırlı sozcuklerdı Tanrının kızgınlığını gıderıcı sozcukler Bır anda soğuk kış ruzgârları azalmaya, yerlerıne baharın tatlı ruzgârları dolmaya başladı Oal uçlarında ılk yeşıllıkler belırdı Kırlar. ormanlar, korular dereler, ırmaklar bınlerce neşelı şarkı ve ötuşle doldu Bırkaç gun sonra da. tapınağın bahçesıne çok uzun bır dırek dıkıldı, tepesıne yenı doğmuş blr kuzunun karbeyaz postu dıklldı Telepınu nun şerefıne Ulkemızde 4000 kusur yıl once yaşamış Hıtltlller de baharın gelışını böyle kutlamış oldu lar 2911V