Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D E N İ Z L E R İ M İ Z D O S Y A S I B İ Lİ M Y A Y I N Doğanın oyunu Balıkların azaldığı, deniz kirlenmesinden alglerde anormal üremelerin gözlendiği Marmara'da 30 yıldır oksijen azalmıyor, demek ancak şaka olabilir. M. llham Artuz S ayın Özsoy ve Unluata, yanıtlarının 3'uncu bölumunde, buyuk bır ısabetle "Elde edilen her yeni bilgi bir oncekinden çıkariılan yorumları çurutmeye adaydır. Bu da normal karşılanması gereken ve doğa blllmlerinde sıkça rastlanan blr olguyu yansıtan, doğanın bir oyunudur" demektedırler Aynı araştırmacının daha bır buçuk yıl geçmeden, bılımsel yayınında ılerı surduklerinın tam tersını herhangı bır açıklamaya veya atıf yapmaya gerek görmeksızın savunabılmesı ve hâlâ kendısı gıbı duşunmekte devam edenlerı de suçlayabılmesı bu oyunu en guzel şeklı ıle ortaya koymaktadır Cıddı bır araştırmacı, yayımlanmış olan bılımsel veya ISKİ'ye verıldığı ıfade edıldığı şeklı ıle "Hlzmete özel" teknık raporlarda, bunlar mılyonlarca lıralık yatırımların kaderını de bellrleyeceğınden, bulgularından emın olmadan bu kadar kesın ıfadeler kullanmaktan kaçınmalıdırlar Kendılerinın de bıldığı gıbı. bılımsel şuphecılık, başlıca kuraldır Kendım hıçbır şey katmaksızın eserden ve yanıttan söz konusu alıntılarla, doğanın bu ınsafsız oyununa bazı çarpıcı örnekler vermeyı uygun buldum 1983 yayınından: (ÜNLÜATA VE OĞUZ) Boğazıçınde bırısı Karadenız gırışınde dı ğerı ıse Marmara çıkışında yer alan ıkı eşık çok belırgındır Bu eşıklerden bırısı Marmara Boğazıçı bağlantısının 3 km kadar kuzeyınde ve yaklaşık 32 m derınlıkte, dığerı ıse Boğazın kuzey gırışınden yaklaşık 4 km uzaklıkta yer alan 50 m derınlıktekı eşıktır Her ıkı eşık (Boğaz sularının) dınamığınde önemlı rol oynarlar (Sayfa 2) Şayet (Boğazın ıkı ucundakı) su sevıyesı farkı (h) 45 cm'lık krıtık değerı aşarsa alt akın tı ortadan kalkar ve bu durum (Boğazda) bır tuz kaması oluşumuna yol açar (Sayfa 13) Buradan da anlaşılacağı gıbı Bogdanova (1974) tarafından ' ayrıcalıkh" (ıstısnaı) ola rak nıtelenen durumun hıç de ayrıcalıkh olmadığı ortaya çıkar (Sayfa 13) Her halukârda Karadenıze boşalan akar suların (Runoff) alıkonması ve özellıkle Boğaz alt akıntısına yapılacak kanalızasyon deşarjları ıle ılgılı uygulama planları ıçın uzun surelı, ayrıntılı saha gozlemlerı yapılması ar zu edılır (Sayfa 13) Yılın belırlı zamanlarında Akdeniz sularının tumu ıle engellendığı hususunda bu ol çumlerın kesınlığınden şuphe etmek zordur (Sayfa 13) Boğazdakı akıntılar, yerel karışımlar ve alt akımın Boğazın kuzey ucu yakınlarında mevsımsel engellenışı ıle bırleştınldığınde bu alt akım ıçersıne deşarj edılecek materyalın kaderı uzerınde çok cıddı sorunlar çıkabıleceğı anlaşılır Boylece alt akıntıya bırakılacak atıklar, orıjınal çıkış mahallınde bırikebıleceklerdır (Sayfa 18) Sayın yanıtçılardan Unluata'nın "Denızlerımız dosyası"ndakı goruşlerımı zemin ve zamana uygun (1983 1988 yayın yanıt) olarak hem destekleyen hem de yeren bu örneklerını daha da uzatmadan, bu kere de yanlış aksettınlmeyc çalışılan bazı hususiar uzerınde özellıkle durmak ıstıyorum 1 Pektaş'ın araştırmalarına katılmış bır kımse sıfatı ıle olcumlerının bır ıstasyonda değıl, "Başlıca rasat ıstasyonlarımız ' altlıklı (Pektaş 1954) harıtasından da açıkça gorulduğu gıbı Marmara gırışı Boğaziçı, eşık ve eşık otesınde yer alan 11 kadar ıstasyonda gerçekleştırıldığını belırtmek görevımdır Ayrıca olçumlerde kullandığımız Ekman akıntı olçerının yaklaşabıldığı dıpten0 5 m ' y e ka dar olmak uzere 85 m derınlığe kadar ınıldığını belırtmem ve kamuyu yanıltabılecek nıtelıktekı bu yanılgıyı duzeltmem gerekır Bu yayınlar, Sayın Unluata'nın da belırttığı gıbı, dunyanın bellı başlı kutuphanelerın de bulunmakta ve tarıhe mal olmuşlardır 2 Sayın Çeçen Bayazıt Sumer Guçlu er Doğrusal ve Yuce (1981) tarafından gerçekleştırılen ve yanıtta, eşıktekı en derın noktada bu araştırmacılarca olçu yapılmadığından bahısle, Akdeniz suyuna rastlanamamış oluşunun bu nedene dayandığı ıfadesı, 1985 "Rapor'una dayalı "yanıtlar" (ÖZSOY VE ÜNLÜATA 1988) Bu kanalın uzerınde daha once derınlığı 45 m 50 m gıbı çeşıtlı tahmınler yapılmış olan ancak son bulgularla 60 m derınlıkte bulunduğu saptanmış olan bır eşık bulunmaktadır Karadenız eşığınde alt akım kısa sureler de durdurulabılse de, Boğaz boyunca alt akıntının gerıye donebıldığı bugune dek kanıtlanmamış aksıne uzun donemlerde Ak denız sularının kısa surelerde kesılerek de olsa sureklı Karadenız e ulaştığı saptanmıştır Nıtekım uzun surelı tıkanma savı Boğazın kuzey çıkışı açığındakı ölçumlere dayanarak Sovyet araştırmacısı Bogdanova tarafından geçersız kılınmış ve ortaya çıkışından çok kısa sure sonra tanhe mal edılmıştır Karadenız çıkışında yapılan olçumlerde eşığın kontrolundekı Akdeniz sularının ODTU kanalını ızleyerek, hemen hemen her mevsımde Karadenız'e aktıkları kanıtlanmış tır Son yıllarda çokça yınelenerek geçerlık kazandırılmayaçalışılan Istanbul Buyuk Şehır Kanalızasyon deşar|larının çevre denızlerı buyuk olçude ve olumsuz yönde etkıleyeceğı savına yenıden yer verılmektedır çok hassas bır konuda kamuoyunu yanılta bılecek bır nıtelıktaşımaktadır Zıra soz konusu bılımsel araştırma ıkı bolumde yayımlanmıştır ve 1982'de yayımlanan (Is tanbul Boğazı nın Oşınıgrafık ve Hıdrolık etudull TBTAK Kesın Rapor No 28) bolum de Bayazıt ve Sumer yanıtta ılerı surulenın tam aksıne, Boğazıçı ve çıkışında en derın noktalarda ve tum kesıtı kapsayacak şekıl de olçumler yaptıklarını belırtmışlerdır Bu tiurumda dahı dıpte Akdeniz suyuna rastla madıkları ve 1981 dekı bulgularını pekıştırdıklerı bu konularda ıddid bahıbı bılım adamlarının gozunden kaçmaması gereken bır gerçektır Bu durumda y ın tta ılerı surelen araştırmaların yalnızca 25 m ve 45 m 'lık olçum değerlerıne dayanıldığı hususu gerçek dısı ve yanıltıcı olmaktadır 3 ODTU kanalı dıye adlandırılan batık denız dıbı vadısı Boğazıçı'nın oluşunundan öncekı jeolojık donemlerde Karadenız e rtoğru akan eskı nehrın bır kalıntısından ıbarettır ve gerek Karadenız gerekse Marmara da sıklıkla rastlanan bır olgudur (Bak Denızlerımız dosyası VII) Bu batık nehrın kuzey batıya doğru aktığı da bılınmekte ve yonel mesı gereken yöne gıtmemesı de, bu nehrın konumu göz önune alındığında, hıç de şaşılacak bır husus değıldır Burada onemlı olan husus, bu batık kan yonun eşığın ne tarafında olduğu ve gerçek ten eşığı oluşturup oluşturmadığıdır Yanıt 1 de verılen batımetrık harıta, bu soruya en lyı cevabı vermektedır Bu arada Turkıye de denız dıbı harıtalarını yapmakla görevlı ve gerçekten de başarılı olan "Seyir Hıdrografi ve Oşinografi Başkanlığı'nın en çok onem verdığı daracık bır alanda bunca yıl dır böyle bır kanalın varlığından denızbılırrcılerı haberdar etmemesı de pek akla yatkın gelmemektedır 4 Marmara'da 30 yıldır oksijen azalmıyor şeklıııdekı ıfadeyı (kamuoyunu yanıltmaya yonelik, ozel maksatlı bir yonu yoksa) bır şaka olarak kabul ettığımden ve bu konuda Marmara çevresınde oturan her kesın az çok fıkrı olduğundan cevap vermeyeceğım Anlaşılan sayın yanıtçılar Marmara da balıkıarın azaldığı denız kirlenmesinden alglerde anormal üremelerin gozlendığı zaman zaman Marmara nın kızıla (red tıde) boyandığı gıbı hergun gazetelerde yer alan gozlemlerı de kamuoyunu yanıltmaya yonelik rmtoslar olarak algılamaktadırlar Marmara Denızı yanıtçıların varsayımına gore oksıjenın belırlı oranlarda azaldığı ızlenen ılk ust 5 m 'nın altında teru taze ıçersıne atıkların bırakılmasını bek lemektedır Özur dılerım ama boyle bır sa va cevap verılmez ancak gulunur Sayın Prof Dr Fıkret Baykuıt'un ıçınde bulunduğumuz ayda onderlık ettığı araştırmalar bu savın ne kadar yanlış olduğunu bır kez daha ortaya koymuştur İnsanı çeyreleyen anlamlı dizgeler ve göstergebilım çalışmaları Insanın toplumsal yaşamı, bır yandan anlam taşıyan dizgeler yaratmak, bır yandan da ydratılmış dızgelerı çozmekle, anlamaya çalışmakla geçıyor Insan, doğayı donuşturmenın yanı sıra, çevresındekı ınsanları da etkıleyerek bıçımlendırıyor, yapılandırıyor Aynı olçude de çevresındekı doğadan ve msanlardan etkılenerek kendısı de donuşume uğruyor Insan ıle doğa, ınsan ıle ınsan arasındakı bu karşılıklı etkıleşım suresınce ortaya, her geçen gun, ıçınde anlamlar taşıyan yenı butunler yenı dizgeler, yenı etkınlık alanları çıkıyor Bu kez de ınsanın yenı bırçaba ıçıne gırmesı, yarattığı bu yenı butunlerın, gıderek ne anlamlar taşıdığını, nasıl çalıştığını kavraması surecı başiıyor Bunun ıçın de ınsanoğlu kendısıni çevreleyen anlamlı butunlerl duzenlı, yontemlı, tutarlı bır bıçımde ıncelemek zorunda kalıyor Insanların toplumsal yaşam ıçınde bırbırlerıyle bıldırişım kurabılmek ıçın yarattıkları doğal dıller çesıtlı elkolbaş hareketlerı, trafık ışaretlerı denızcılerın (lamaları, sağır dılsız alfabesı gıbı gorece olarak yalın dizgeler ıle doğrudan doğruya bıldırişım kurmak ıcifi yaratılmamış, ama ıçlerınde "derın" bır anlam, kurallarla ışleyen bır anlam evrenı bır duzen taşıyan yazın, muzık, resım, tıyatro, mımarlık, bır kentın uzamsal duzenlenışı, modanın dılı, teknolojık gelışmelerın yapısı, bır ulkenın sıyasal ve ıktısadı düzenı butun bılım dıllerı gıbı daha karmaşık dizgeler, kısacası her anlamlı butun çeşıtlı bınmlerden oluşan bır dızgedır Gerçekleşme duzlemlerı yukarda da görulduğu gıbı çok değışık olan bu dızgelerın temel bırımlerı dılımızde gosterge dıye adlandırılır Anlamlı butunlerı, yanı gosterge dızgelerını çözumlemek, göstergelerın bellı bır dızge ıçınde bırbırlerıyle kurdukları ılışkılerı kavramakla, bır gosterge dızgesındekı anlamların eklemlenerek çoğaldığını gormek, soz konusu gostergelerı sınıflandırmakla olanaklıdır Kısacası, ınsan ıle ınsan, ınsan ıle doğa arasındakı karşılıklı etkıleşımı (dolaylı, dolaysız) anlamak ve açıklamak da, bilimkuramsal ve yontembılımsel açıdan tumukapsayıcı ve »utarlı bır yaklaşım bıçımı gerektırır Işte bu yaklaşım bıçımı gunumuzde gostergebılim dıye adlandırılır Bu terımın yabancı dıllerdekı karşılığı, ele ahnan dizgeler doğrudan doğruya bıldışım amaclıysa semlolojl, daha karmaşıksa semiotik'tır Dunyanın bırçok ulkesınde gostergebılim buyuk bır hızla gelişmekte lilkemızde de özellıkle Mehmet Rıfat'ın etkınlıklerı bu alana yonelik Dilblllm ve Göstergebllim Kuramları (1983) Genel Göstergebilım Sorunları: Kuram ve Uygulama (2. baskı, 1986), Dilblllm ve Gostergebılim Terimleri (S Rıfat, T Boyat, Y Gurpınar ıle bırlıkte 1988) gıbı telıf çalışmaları yanı sıra, Roland Barthes'tan yaptığı Göstergebilım ilkelerı (S Rıfat ıle bırlıkte, 1986) çevırısı de doğrudan bu alanı ele alır Bu kıtaplarda göstergebilım kuramsal ve uygulamalı bıçımde tartışılıyor, çeşıtlı alanlara nasıl yaklaşılabıleceğı gosterılıyor, Fransızca, Ingılızce ve italyanca'da kullanılan butun gostergebılim terımlerının Turkçede nasıl karşılandığı belırtılıyor M KARADINIZ • Kî Rasat ıstasyonlarımtzın coğrafı mevkılen Bu arada denızlerımız dosyasının bu tarz (ve de gereksız) tartışmalara suruklenmesınden memnun olmadığımı ıfade etmek ısterım Ancak yanıtlar bılımsel tartışmanın çok otesınde ıma yollu ve açıkça bazı suçlamalar ve bunlara destek olarak da yukarıda bırkaç örnekte görulduğu gıbı gerçekle bağdaştırmaya ımkân olmayan ıfadeler ıçermektedır Sayın Özsoy u şahsen tanıma ımkânına sahıp olmadığım gıbı, zengınlığı ıle ovundu ğum arşıvımde kendılerinın Marmara veya Boğazlar ıle ılgılı bır gazete kupurune dahı rastlamadım Sayın Unluata'yı ıse şahsen ve yayınlarından tanımak nasıp oldu Yukarıda bahsı geçen 1983 tanhlı yayınında çalışmalarım ve verılerımden Ovgu ıle bahsetmosıne ve bazılarını yukarıda sırala dığım bılımsel goruşlerıne kanıt olarak almasına sevındığımı belırtmek 'Eterım Ancak kullandıkları plastık uslup ıçersın de salt kendısı gıbı duşunmuyor dıye bu meslege omur harcamış ve kabul edecek lerı gıbı Turkıye de denız bılımlerının öncu luğunu yapmış bır kımseyı bazı göruşlerını çokça yıneleyerek geçerlık kazandırmaya çalışmak la suçlamak bır gun gelır 1983 ve 1985 bulgularındakı çelışkısınde olduğu gı bı araştırmacıyı doğanın oyununa getıreb'lır Benım araştırmacılara en ıçten önerım bır konuda yazmaya başlamadan once böyle acele etmeden en başta kendılerınınkı ol mak uzere yayımlanmış eserlerı, goruşlerıne katılmasalar da lyıce ve sonuna dek okuma ları olabilir Bu şekılde yukarıda belırttığım yanlış ve yanıltıcı yorumlardan kurtulmuş olacaklar ve bu uç perdelık yanlışlar komedısı" de bır daha sahnelenmemış olacaktır Yanıtlarıma burada son verırken, sayın okuyucularımdan ışın bu yone gırışı nedenı ıle tekrar tekrar özur dılerım D