01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GOKBİLİM BİR PORTRE tfiizünün 'çocuğıT mu? mizde o kadar çok yer u unutuldu gitti. Diınyanın Yoksa yer ve Ay, aynı toz şlardı? öre Ay, dört milyar yıl zimki arasındakl bir zaltları) 300600 km derınlikte, 1200°C sıcaklıkta oluşmuşlardır. Bu sıcaklığın mantonun bir bölümünün ergimesine yol açması, yerin mantosuyla bırtakım farklılıklar göstermesıne neden olmuştur. Apollo 15 ve 16 uydulannın Ay'ın yörungesınde gerçekleştırdıklerı kımyasal ölçumler Ay'ın tumu ustune bılgı edınılmesını sağlamıştır Ay, kalın atmosferı ya da yoğun manyetık alanı olmadığı ıçın kozmık ışınların bombardımanına karşı korunamamaktadır. Notronlar şıddetle Ay'ın yuzeyıne çarpmakta ve kabukta, frekansları çarptıkları unsurlara bağlı olan gama ışınlannın doğmasına neden olmaktadırlar. Bu ışınların ıncelenmesı, kabuğun üstündeki demır ve tıtan bolluğunu ortaya çıkarmıştır Bazı unsurlar guneşten aldıkları X ışınlarını lumıne sansla yenıden yaydıklarından, luminesansın tayfınm ıncelenmesı, yuzeysel kımyasal unsurlar ustunde (ozellıkle sılısyum, alumınyum ve magnezyum konsantrasyonları) ayrıntılı bılgı edınılmesını sağlamıştır Butün bu veriler Ay'ın kımyasal olarak yerın mantosuna benzedığını doğrulamaktadır, ancak aynı zamanda farklılıkları da ortaya koymaktadır Ay'da yerın mantosuna göre daha çok kalsıyum, aluminyum, tıtan, uranyum ve daha az sodyum ve potasyum vardır. Bu veriler araştırmacıların işlerını daha da zorlaştırmaktadır, çunku Ay'ın oluşumu modellerınde kuramsal olarak bütun kuçük kımyasal farklılıkların goz önunde bulundurulması gerekmektedır. Şımdı ılerı surulen uç varsayımı kısaca inceleyelırrr Yerin bölünmesi. Sıvı bir küremsı olarak bıçımlenen yerın eksenı çevresındekı hızlı donuşu (bir turu 23 saatte tamamlayarak), guneşın gelgıt etkısıyle kararsız bir nıtelık kazanınca, yer ıkı parçaya bolunnıuş, bunlardan kuçuğu olan Ay, ıkı parça arasındakı gelgıt kuvvetlerının etkısıyle, yerden gıderek uzaklaşmaya başlamıştır Yerın bu bıçımde ıkıye bölunmesı ıçın kendı çevresınde çok hızlı donmesı gerekıyordu. Yapılan hesaplar, yerAy kınetık momentumunun bugunku değerınden beş kere daha buyuk olması gerektığını gösterıyorlar Oysa bugunku değerıne duşmesı ıçın hıçbır neden bulunmuş değıldır. Yörüngeye yakalanma varsayımı. Ay, yerden uzak bir yerde doğmuştu Başlangıçta, gerçek bir gezegen gibi guneşın çevresınde donuyordu. Yerın yakınından geçerken yakalanarak bugunku yörüngesıne oturmuştu. Ay gibı ı ilişkin yeni teori Albert Szent Györgyi C vltamlni, hücre solunumu ve kas blyoklmyası üzerlne araştırmalanyla tanınmış Macar blyoklmyactsı. Kıs gelıp de soğuk algınlıkları artınca, gündeme C vıtamınm gelmesı kaçınılmaz Lınus Pauling gibi unlu bir kimyacıya göre, C vıtamını hemen hemen her derde deva. Bu sav tartısmalı olsa da, C vitamının yararlan açık Bu konuda öncü araştıcmaiar yapan kışı ise, besinlenn vücutça yakılması, hucre solunumu, kas kastlmasımn bıyokimyası, hatfa kuvantum mekanığı konusunda önemlı çalısmalan bulunan bir bıyokımyacı: Albert SzentGyörgyı 1983'te Budapeste'de doğan ŞzentGyörgyı, 191/'ae Budapeste Ünıversitesi'nden tıp doktoru derecesı aldıktan sonra Prag, Berlin, Hamburg ve Leiden üniversıtefennde anatomıden bıyokımyaya kadar çok genif bir alanda arastırmalar yaptı. den verdi. 1927'ae Cambndge Ünıversıtesi'ne çağrılan Szent'Gyorgyı, burada hücre solunumu üzerıne çalışmalar yaptı ve bıyokimya doktorası aldı SzentGyorgyı çok genış ılgı ve uzmanltk alanına karşın, araştırma karıyerinin daha başlarında yasamın biyolojik mekanızmalarım anlayabilmek içın en yalın ve kestirme yolu bulmaya çaiısmıstı. Tıbbın bu bvğfamda çok genış bir alan olduğunu aüşunerek biyokimyayı yeğlemış, bıyokimyanın da >;csu2 bucaksız kapsamını ilk aşamada hucre düzeyıne inairerek, sonuçta hü'creyiyasatan solunum mekanızmalarım ıncelemeye koyulmuştu Araşt.rmalan sırasında, kımı bitki ya da meyvelerin 7amanla çürudüğünde kahverengi bir renk aldığını, kımilerinin ise böyle bir renk değısımine uğramadığı gözlemınden kaıkarak, ıkıncı türde birıncıden farklı olarak bir hidrojen tasıyıcısı maddenin varlığını ortaya çıkardı. Daha sonra C vitamını olduğu anlatılacak bu maddeyt böbreküstü bezinın salgılanmasınaa da bulan SzentGyorgyı, 1928'de bir yıllığma ABD'ye giderek Mayo Klinığı nde yaptığı arastırmalarıyla bu maddeden büyük miktarda (yaklaşık 25 gram) elde etmeyi basardı. 1930'ların basında kımyasal yapısı ıncelenen bu maddeye SzentGyörgyı, altı karbon içermesi ve kaynağı nedeniyle heksaüronık asit admı vermişti Ancak C vitamini ile ozdes olduğu anhfilınca, iskorbüt hastalığının teaavisinde kullanılması nedenıyle bu maddenin adı 'askorbık' asıt olarak değıştirildi. C vitamınin höcre solunumundaki rolünü de inceleyen SzentGyargyı, bu çalısmalan nedenıyle 1937'de Nobel Kimya ödülü'nü kazanmış, daha sonra aa kas kasılmasında temel ışlevı bulunan aktın ve mıyosin adlı proteinlerle bunların bırlesmesinden olusan aktomısyosin uzerine öncü araştırmalar yapmıştı SzentGyorgyi bilımşel çalısmalarının yanı sıra ülkesınin politik yaşamına da katkıda bulunmuştu Ikincı Dunya Savaşı sırasında ulkesının Nazı egemenlığıne karşı dırenışınde etkılı olan bıîım adamı, bu amaçla bir ara htanbul'a gelmis, burada Ingiliz ve ABD'lı yetkıTilerle görusmüftü. Savas sonrası ABD've yerlesen SzentGyörgyı, burada vVoods Hole Denız 6ıyo/o/.s/ Laboratuvarı'na bağlı Kas Araştırmalan Enstıtusü'nü kurmuşfu. D bir gök nesnesının bu kadar uzaktan gelıp yerın bu kadar yakınından geçmesı olasılığı çok çok kuçüktür Bu yakalanma senaryosu bırçok rastlantıya bağlıdır ve çok az kışının desteğını almıştır Yoğunlaşma varsayımı. Buna göre, yer ve Ay aynı gaz ve toz bulutundan oluşmuşlardır. Bu varsayım ıkı gök nesnesı arasındaki benzerlıkleri açıklarken, farklılıkları hıç göz önune almamaktadır Özellıkle, yerın demırı ve uçucu unsurların onemlı bir bolumunu alarak, Ay'a yalnızca erımeyen unsurları bırakması anlaşılamamaktadır Ustelık, bu doğuş hıçbır özel koşul ıçermedığı ıçın, aynı donemlerden geçen guneş sıstemının ötekı gezegenlerının nıçın Ay'a benzer uyduları olmadığı sorulabılır Ya da, yerın bu kadar buyuk bir uydusu varken ötekı gezegenlerın neden böyle uyduları olmadığı duşunulebılır. Sorulan soruları ızlerken, hep aynı yerde dönüp durduğunuz sanısına kapılabılırsınız. Sonuçla, bu uç varsayımdan hıçbırı eldeki tüm veriler göz önüne alındığında, yeterli açıklama getırememektedır rasında, ıkı gezegenın mantolarının parçaları uzaya uçtu. Çıkan ısı, bu parçalardakı uçucu unsurların buharlaşmasına neden oldu. Bırkaç saat sonra, mantoların parçaları yerden yeterince uzaklaşarak bırbırlerını çekebılecek aşamaya geldıler ve bir tek blok bıçımınde ergıdıler Ay. Hıçbır yorum, Ay'ın oluşumunu, yerın mantosuyla benzerlığını, uçucu unsurlar ve demır yönunden yoksulluğunu bu kadar lyı açıklayamıyor Gökbılımcıler bu yenı varsayımı çok dıkkatlıce ıncelıyorlar, ıki kutlenın çarpışması en gelışmış bılgisayarlarda canlandırılıyor Bu deneylerde, sonuçların ıstendığı gıbı olması çarpışma koşullarına bağımlı kalıyor Hızın sanıyede 14 km 'den az ve ıkı gezegenın kutlelerının oranının 0,120,16 olması gerekıyor Çarpışmadan 11 dakıka sonra (0,184 saat), sıstemden hızla uzaklaşan buharlaşmış taşlardan bir kutle oluştu Çarpan gezegen paramparça olmuştu ve artıkları uzaya yayılmıştı 67 dakıka sonra (1 112 saat), demır çekırdeğı, granıtten mantosunu terk etmeye başladı 140 dakıka sonra (2 344 saat) tumuyle ayrıldı. Demırın özellıklerı bu çekırdeğın nıçın butunuyle parçalanmadığını açıklıyor Çekırdek yavaşça yere yaklaştı ve 246'ncı dakıkada (4.107 saat) yerle bırleştı llk 24 saatın sonunda demırsız (Ay'ın kutlesının % 3'u) ılkel bir Ay oluştu Bınlerce derece olan sıcaklığı uçucu unsurların buharlaşmasını sağladı O anda yerın 24 çapı uzaklıkta bulunuyordu Ancak yerın kınetık momerrtumu yuksek olduğundan kendı çevresındekı dönuş suresı beş saattı 24 saatlık doğal rıtmını kazanmak ıçın, kınetık momentumunun önemlı bir bolumunu gelgıtlerın etkısıyle kaybettı. Bunu yaparken, Ay'ı yerın 30 çapı uzaklığa gönderdı llk olarak bir kuram Ay'ın oluşumunu abartmasız açıklamayı başarabılıyor Ikı kutlenın rastlantısal karşılaşmasından doğan Ay, yerın cocuğu sayılabılır D (8ct*nc« ct Vt«) Doyurucu bir açıklama Los Alamos Ulusal Laboratuvan'ndan araştırmacılar, Ay'ın, ıkı gezegenın rastlantısal karşılaşması sonucu doğduğunu ılerı suruyorlar. W Benz, W.L Slattery ve Harvard Ünıversıtesı'den A.G. Cameron, GW. VVıtterhıll'ın 1985 yılında ortaya koyduğu, güneşin doğuşuna ilkel bulutsunun yol açtığı bıçımındekı kuramından yararlandılar. Bu donemde bırçok kuçük gezegen bırbırlerıyle çarpışıyorlar, bunun sonucunda buyuyorlar ya da kuçuluyorlar ve delıce yörüngelerını ızJıyorlardı Eğer kuçuklerse, çarpışma sonrasında krater bıçımınde ızler bırakıyoriardı; eğer buyüklerse, çarpışmanın parçalanma olmadan sonuçlanması olanaksızdı Los Alamos Laboratuvarı'ndakı araştırmacılara göre, Mars gezegenının buyuklüğünde ya da bıraz daha buyuk bir kutle yere yaklaştı ve çarptı Bundan sonra olaylar, herhangı bir mantık hatası bulunamayacak biçımde birbırlerini izliyor. Çarpışma sı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle