Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet CUMARTESİ PARASIZ EKİ S A Y I : 5 2 2 7Ş U B A T 1 9 8 8 Glylm sanayilnde tam otomasyon Yemek öncesi Vanadyum yer misiniz? Siyamlı ikizlerin macerası Ay, yeryüzönün çocuğu mu? Quo Vadls Bosphorus? Zakkum olayında anlaşmaziıkiar komedisi Uzay'da yaşam olduğu görüşüne yeniKanıtlar G öktaşlarında bulunan aminoasitlerin ve bileşimlerinin incelenmesi sonucu, bunların göktaşlara dunya atmosferine gırdikten sonra bulaşmadıkları anlaşıldı ve böylece, dünya dışında da organik maddelerin bulunduğu teorisi desteklendi. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü ve Arizona Üniversitesinden bir grup bilim adamı, Avustralya'daki bir göktaşında, dünyadaki maddelerden 2.5 kez daha fazla döteryum (hidrojenin ağır sabit izotopu) içeren aminoasit buldular. Diğer bir çalışmada, aynı göktaşının damarlarında, nadir rastlanan ve sabit bir izotop olan karbon13 bulundu. Göktaşlarında aminoasit kalıntıları saptanabiljyordu, ancak bu kalıntıların kaynağı hâlâ tartışma konusudur. Tartışmanın odak noktası, aminoasitlerin dünya dışından mı geldiği, yoksa dünyanın atmosferinden mi bulaştığı konusundadır. Bu alanda geliştirılmiş, gerçeğe en yakın teori Fred Hoyle ve Chandra VVİckramasinghe tarafından ileri sürülmüştür. Onlar, uzaydaki göktaşlarında, kuyruklu yıldızlarda ve yıldızlararası tozlarda ilkel canlıların var olduklarını iddia ettiler. Bu yılın başlarında, bilim adamları 1969 yılında Avustralya'ya düşen Murchison göktaşındaki aminoasitlerde çok miktarlarda döteryum tespit ettiler. Aynı zamanda, çok miktarda, nadiren rastlanan bir izotop olan Nitrojen15 de bulundu. VVashington Üniversitesi'ndeki araştırmacıların, aynı konuda yapukları çalışmada, Murchison göktaşının damarlarında karbon izotoplarının varlığını saptadılar. Karbon13 ızotopunun çok farklı değerlerini buldular. Bazı damarlar, dünyadakilerle aynı oranlarda madde içerirken, bazılarında da çok miktarda karbon13'e rastlandı. Hatta bir damarda normalin 8 katı karbon13 izotopu bulundu. Araştırmacılar, aminoasitlerin kaynağı hakkında daha aynntılı bilgi edinebilmek için tüm örneklerin ıncelenmesi gerektiğini söylüyor. Aynı zamanda bilinen en eski tortul kayalar olan çakmak taşlarındaki aminoasitlerin, izotopik ölçümlerinin yapılması da önerildi. Ancak o zaman dünya tarihinin erken dönemlerinde var olduğu bilinen aminoasitlerle, gezegen veya göktaştakılerın aynı olup olmadığı anlaşılabilecek. (N.A. New Sctontist). "Çocuğumuzun boylu olacak mı?" Italya'nın Torlno kentlnde bir tıp merkezlnde görevli uzmanlar, çocuğun el röntgenlne bakarak erlşkin yasında ulaşacağı boy yüksekliğini, en fazla 1 cm'llk bir yanılgı payıyla, kesln olarak söyleyeblliyorlar. Yukandakl tabloda kız ve erkek çocuklann ulaşacağı boy oranlan güruluyor. şarı amacıyla kullanıldığında, şeker hastalıgına neden olabileceği de hatırlatılıyor. Boy kısalığının nedenleri ve tedavlsi Dünyada her gün binlerce çocuk "cüce" olarak dünyaya geliyor. Bu vakaların dörtte birinde cücelık, hıpofız tarafından üretilen büyüme hormonu eksıklığınden kaynaklanır. Diğer dörtte uç vakada ise, cüceliğin nedeninı diğer hormon bozukluklarında aramak gerekiyor. Büyüme hormonu, son yıllarda sentetik olarak elde edilip satışa sunulana kadar, bütün dunyada 30 bın kadar çocuk, ölülerden alınan hormonla tedavi edılmeye çalışıldı. Ancak bu yöntem, bu sayıdakı ihtiyaç karşısında yeteı%iz kalıyordu. Şöyle ki, sadece bir çocuğun tam olarak tedavisı için gerekli hormon dozu, yaklaşık bin adet hipofizden elde edilebiliyordu. Işte bu arztalep durumu, bilim adamlarını büyüme hormonunu yapay olarak üretmeye zorladı. 198485 yıllarında, cücelık tedavisı gören 30 bin çocuktan dördü merkez sinir sisteminde beliren ve CreutzFeldJakob adı verilen hastalık yüzünden öldü Nedeni kesin olarak henüz belirlenemeyen bu hastalığın bir "yavaş virüs"ten kaynaklandığı sanılıyor. Çok ender rastlanan bu hastalık, 40 yaşın altındaki normal insanlarda, 100 milyonda bir görülüyordu Oysa cücelık tedavisi sırasında bu hasıalığın anormal sayıda artması, doktorlan şımdi bu konu üzerinde daha derin bir araştırmaya yöneltti. CreutzFeldJakob hastalığının 1020 yıl gibi çok uzun bir kuluçka dönemi olması ise, halen tedavisi sürdürülen diğer hastalarda da görülebıleceği endişesini yaratıyor. Bu nedenle bazı ulkeler, henüz deneme döneminde sayılan hormon tedavısinin uygulanmasında biraz daha beklemeyi yeğliyorlar. (Salva) T ıbbl verllere dayanılarak elde edilen bu erken bilgl, büyüme çağındaki çocuğun, yetişkln boyuna uygun bir meslek seçimlne de yardımcı oluyor. Örneğin, klasik bir bale gibi bir sanat dalında balerinin normalin üzerinde bir boya sahip olması bırçok yöndon dezavantajdır. Mutlaka balerin olmak isteyen bir kız çocuğunun ilerde erişeceği boyunu bilmesi, yaşamını yönlendırmesı bakımından önem taşır. Torıno'daki Medicına dello Sport Enstitüsü Direktörü Profesör Vittoria Wyss, bugüne dek yüzlerce çocuğun elini inceleyerek erlşkin yaşındaki boyunu santimi santimine söylemeyi başarmış bir uzman. Ekibindeki birçok doktoru da bu konuda yetiştiren Profesör VVyss, çocuğun el röntgenine bakarak vardığı sonucun bir kehanet olmadığını tıp yoluyla şöyle açıklıyor: "Çocuğun, yazı yazarken kullanmadığı elının röntgeni, ilerde boyunun ne kadar uzayacağım gosteren kesin işaretler taşır. Çocuk solaksa, sağ elın röntgenini çekerim Insan iskeletini oluşturan tüm parçacıklar aynı zamanda kemikleşmez. Dığer bir deyişle, kıkırdaktan kemığe geçiş vücudun değişik bölümlerinde değişik zamanlarda gerçekieşir. Örneğin topuk kemiği 8. yıla doğru gelışımını tamamlar. Iskeletın başka bölgelerındeki kemikleşme ise, 9 ila 11 yaşlar arasında tamarnlanır. Bu bilgilerden hareket ederek, çocuğun ellni oluşturan, özellikle parmak kemıklerını inceliyoruz. El röntgenlne bakarak kemlkleşmenln ne dereceye kadar llerlediğini saptayabilir ve "kemık yaşı"nı belırteyebılirız. Elımizdeki bılgılere çocuğun yaşı, cınsıyetı, standart ölçuler glbi bilglleri de katarak, en fazla 1 santim yanılma payıyla, çocuğun son boyunu belirleyebiliyoruz. Çocuğun anne ve babasının boylarını bilmek de bize yardımcı olur. Boyları normalin altında olan bir anne ile babanın çocuklannın da kendileri gibi kısa olması olağandır. Böyle bir durumu, el röntgeniyle önceden saptayabilirsek çocuk bir tıp merkezinin gözetimınde, uygun bir tedavi görerek gelışımını daha başarılı bir şekılde tamamlayabilir.Kısa boy günümüzde bir kader olarak kabul edilmiyor. Yetişkin bir insanda boy kısalığına ancak ameliyat uygulanablliyor Oysa henüz gelişme çağındaki bir bedende, istenilen sonuç çok daha kolay ve tehlikesizce elde edilebilir." Insanoğlu giderek daha uzun boylu oluyor. Bilim adamları büyüme hızının da gide ek arttığına dikkati çekiyorlar. Bir Polonyalı bilgin son yüzyıl içinde, ülkesindeki erkek ve kız çocuklann ortalama boyları üzerinde bir inceleme yaptı ve sonuç olarak erkeklerde 17, kızlarda ıse 14 santimlik bir artış kaydetti. Bilındiği gibi, boy uzama olayı insan vücudunda hipofiz tarafından salgılanan insan büyüme hormonuna ( kısaca HGH, Inglllzceden Human Growth Hormone) bağlı olarak gelişir. Ancak boy uzamasını etkileyen 3 faktör daha sayablliriz. Bunlar: Genetik yapı, Beslenme, Psikososyolojik uyum olarak sıralanabilir. Boy uzamasının büyüme hormonu ile yakından ilgill olduğu yüzyılın başlarında keşfedılınce, söz konusu hormonun elde edilmosı ve gerekli vakalarda kullanılabilmesı için çalışmalar yapılmaya başlandı. Bu hormon öncelerı ölülerin hıpofizlerınden çıkarılıyordu. Ancak bu yöntemle elde edinilen hormon hem çok az oluyor, hem de pahalıya mal oluyordu. 1980'li yılların başında büyüme hormonu sentetik olarak labortuvarlarda üretilmeye başlandı. Tıp doktorlan, büyüme hormonunun ancak patolojık gelişme engelı olan çocuklarda uygulanmasının doğru olduğunu belirtiyorlar. Yapay yoldan elde edilen ve satışı serbestçe yapılan bu hormonun dileyen herkes tarafından kullanılma olasılığı ise doktorlan endışeye düşürüyor ve tıp alanında henüz yeni sayılan bu uygulamanın ilerde mahzurlarının ortaya çıkabileceğine dikkat çekiliyor. Bu hormonun, normal bir ınsanda, sadece estetık yonden ya da spor alanında bafbrtncfdaki M«#clna Dello Sport Enstttuaü Dırektöru Protesör Vittoria Wyss bir kız çocuğun el runtgenlnl Incollyor. Çocuğun sürekll kufanmadığı sol eldekl kBmHdeftne durumu ve dlğer çeşmi lakturter btrHkte ele ahndığmda, çocuğun İ Ğ d utoşacmğı boy uzuntuğu, toaln otank beUrtenebllecek. DoktorVfya*. ya/ntma paytnm en tazla 1 om. olduğunu aCyluyor.