Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tl P H A F T A N I N G Ü N D E M İ eçen haftanın sevindirici olayı, ülkemizde bir bilim gösteri merkezinin kurulması için yapüan çalışmaların sonuç vermeye başlatnası oldu. İTÜ Vakfı ile İTÜ Bilim ve Teknoloji Tarihi Araştırma Merkezi'nin bu amaçla düzenledikleri, Almanya, Avusturya ve İngiltere bilim ve teknoloji müzeleri yetkililerinin de kattldıkları sempozyum sonunda, bir bilim merkezi kurulması için girişim komitesi oluşturulması kararlaştınldı. Biz, "bilim gösteri merkezi'' adı üzerinde duruyoruz, çünkü sempozyumda izleyicilere sunulan multivizyon gösterisinin tslam dünyası bilim tarihini kapsaması ve yapüan diğer açıklamalar, İTÜ bilim çevrelerine egemen olan düşiincenin katıltmlı bir bilim gösteri merkezi oluşturmaktan çok, durağan bir bilim müzesi kurulması olduğu kanısını uyandınyor. Bu yaklaşımın bu tür yerleri ve müzeleri yaygın egitim kurumları olarak yeniden düzenlemeyi öngören gıinun geçerli düşüncesine uygun düşmediğini vurgulamak isteriz. Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Tınaz Titiz'in açıkladığı, Kanada Onlario Bilim Merkezi 'nden sağlanan teknik olanaklarla Ankara AKM'de kurulacak bilim gösteri merkezinin küçük boyutlu ve bu nedenle de sınırlı olacağını belirtmek gerek. Sayın Bakanın böyle küçuk bilim merkezlerinin belediyelerin öncülüğünde hemen her i/de kurulması önerisini olıımlu buluyoruz. Ancak İstanbul gibi, çevresiyle 10 milyon insanı barındıran bir metropolde büyuk bir bilim gösteri merkezi kurulmasını da zorunlu görüyoruz. • •• Ûlkemizde son yıllarda sayıları artan uluslararası nitelikli bilim kongrelerinden biri de Ankara'da yapıldı. Doğal afetler ve alınacak önlemlerin tartışıldığı ve her ülkenin deneyiminin aktarıldıgı bu önemli kongre, ne yazık ki yeterince kamuoyuna yansıtılamadı. Bu kongreye katılan Sayın Yasemin Aysan 'la yaptığımız îstanbul ve Deprem konulu söyleşiyi ilginç bulacağınızı umuyoruz. Ilaftayı buluşmak üzere hoşçakalın.. G Horlamak çok tehlikeli olabiliyor Üst solunum yollarının büyiik ölçüde tıkanmasından kaynaklanan horlama, gecede 600 kez soluk almayı kesebiliyor. H orlamak, hernekadarfazladıkkate alınmasa da, oldukça tehlikeli olabilir Zaman zaman horlama sırasında kişinin soluk alması bile durabilir. Kronik bir şekilde horlayan insanlar, diğerlerine göre daha erken ölmektedir. Ölüm nedenleri ıse çoklukla kalp krizı oluyor. "Selecta" adlı tıp dergisı horlamanın beyin ve kalp için büyük tehlike oluşturduğunu yazıyor. Bılırn adamları, horlamanın bir hastalık olduğu ve öldürücü olabıleceği gerçeğıne şu son bırkaç yılda vardılar. O zamandan berı "horlama" bilmecesını çözmeye çalışıyorlar. Çeşitlı araştırmaların sonuçları daha çok erkeklerin horladığı ve horlayanların %1'inin durumunun tehlikeli olduğu noktasında birleşiyor Horlamak, üst solunum yollarının büyük ölçüde tıkanmasından kaynaklanıyor. Bu tıkanma sonucu hava dolaşımı hızlanıyor ve herhangi bir kıkırdak dokudan destek görmeyen üst damakta titreşımler oluyor. Böyle takırdayarak horlayanlar ıçın, evdekı huzurun bozulmasından başka bir tehlike söz konusu değıl. Erkeklerin %50'sı ve kadınların %20'si "zararsız" horluyorlar. öte yandan horlamak, solunum yolunun tümüyle tıkanması ve kişinin nefes alamaması durumunda çok tehlikeli oluyor. Soluk alamama süresi 10 saniyeyi geçtiğlnde ve 7 saatlik bir zaman dilimı içerisinde 30 kezden fazla soluk alamama sorunu başgösterdığinde doktorlar bu durumu uykuapnesı diye tanımlıyorlar. Ağır apne hastalarında soluyamama, bir gece de 600 kez olabiliyor Apne durumunda kandakı oksıjen oranı düşüyor, nabız yavaşlıyor, tekrar soluk alındığında ıse horlama dedığimız ses oluşuyor, kalp atışı hızlanıyor, kan basıncı yükseliyor. Bu anı değişim doğal olarak kalbi rahatsız ediyor Ve uzun vadede, apnelileri tehdit eden kalp yetmezliği, nefes darlığı gibi hastalıklara neden oluyor. Kısa vadede ise yorgunluk, dalgınlık, uyuklama gibi fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra depresyon, aşırı sınırlilik, anlayışsızlık gibi psikolojik rahatsızlıklarla da karşılaşabiliyorlar. Bılım adamları, horlamanın nedenlerini araştırırken beyındekı soluma merkezı ile gırtlaktaki kaslar arasında kompleks bir paslaşma olduğunu saptadılar. Nefes alırken gırtlak kasları, yumuşak bir zarla kaplı gırtlak duvarlarını katılaştırıyor ve böylece üst damağın, akciğer pompasının emme basıncı tarafından sıkıştırılmasını engellı yor. Horlayan kişilerde ise bu mekânizma düzenli işlemiyor. Doktorlar apnelilerin bademciklerini alarak onları iyıleştirme yoluna gidiyorlar ve bunda başarılı olunduğunu söylüyorlar. Ancak bazı hastalar, amelıyattan sonra mıdedeki besınlerin burunlarına dek çıktığından yakınıyorlar Doktorlar, apneye karşı en etkili tedavi olarak "yüksek basınçlı soluma"yı öneriyorlar. Bu yöntemde uyuyan kişiye bir burun maskesi yoluyla hava veriliyor, böylece hastanın horlaması ve gün boyunca uyuklamaları azalıyor Tüm bu çalışmalara karşın horlama hastalığına karşı etkili bir tedavi yöntemı bulunmuş değil. (N.l.) O K U R D A N BİZE BHimde ilerleme Ülkemizde, bilimsel buluşlann artık sadece yabancılann tekelinde olduğu inancı neredeyse tarfışılmaz bir şekilde belleklere yerleşmeye başlamışiır. Bunun sonucu olarak, kendi dilimizin bu iş için yetersiz olduğu dahi savunuluyor. Her sene yurtaışına büyük bir beyin göçü olmakfadır. Bir insanın yurfdışma gidip kendini orada yetişiirmek istemesi en doğal hakkıdır. Ancak gittiği ülkede kalıp, kendi ülkesini unutmasını doğal karşıfayabilir miyiz? Kendi vatandaşı öğrencilerle Türkçe konuşmayı reddeaen bilim adamlanmız dani var. Ülkemizde insanın madden ve manen tatmin edilmediği doğrudur. Fakat nüfusumuzun % 90'ından fazlasının bu durumda olduğu unutulmamalı. Bilimsel yayınların yabancı bir dilde, yuridışında yayımlanması, içeriğinin önemli olduğunun bir belirtisi gibi görülmekte. Çoğu zaman bu doğru. Âncnk yuridışında, sadece makale yayımlamış olmak için yazan kişilerin sayısının hiç de oz olmadığının bilinmesinde yarar var. Ülkemizde yaşayıp da sadece yuridışında makale yayımlayan bilim adamlanmız da var. Yurtdışında ve içinde yaşayan bilim adamlanmızın kendi ülkemizde ve kendi dilimizde yayınlar yapması gerekmekte. Şu anda kavram sıkıntısı içinde bulunmakiayız. Televizyonda sık sık ısı ile sıcaklık kavramları birbirine karıştırılmaktadır. Kendi halkımızın ve dilimizin düzeyini yükseltmek hepimizin görevidir. Meiin Orhan KAYA İTÜ Uçak ve Uzay Bil. Fak. Araştırma Görevlisi MaslakİSTANBUL Cumhurlyot Blllm Teknik • Sahibi Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilık Türk Anonım Şirketı adına Nadir Nadl • Genel Yayın Müdürü: Hasan Cemal • Müessese Muduru Emlne Uşaklıgil • Yazı Işlerı Mudürü: Okay Gönensln • Yayın Yönetmenı Orhan Buraalı • Grafik Yönetmen: Tülea Haademlr •