25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZOO LO J İ I KLİMBİ LİM Gökdelenden düşen kedi yaşar mı? Baştarafı 1. Sayfada tay durumda kalmasını da sağlarlar. Bu nöromüsküler (sinirselkassal) dengelenme sayesinde, kedi her zaman ayaklarının üstüne düşer. Daha iyisi, düşüş boyunca, hava direncine en büyük yüzeyi sunan vücudu paraşüt işlevi görür; yaklaşık 30 m sonunda 100 km/s olan azamı hızına ulaşır. Aslında, bir tüy olsun, bir kurşun top olsun, havada düşme hızının bir sınırı vardır. Yerçekımi her nesneyi aşağıya doğru sabit ivmeyle çeker, fakat nesne daha hızlı gıttikçe hava direncine daha kuvvetle çarpar. Nevvton ile gösterilen bu direnç, R = k.s.v dır. (R, direnç; k, nesnenin biçiminden bağımsız bir sabit (çoğu zaman Cx olarak yazılır), s, ön yüzey; v, hızdır). Başlangıçta zayıf olan direnç, nesnenin P = m.g agırlığına (P, ağırlık; m, kütle; g, ivme) eşit oluncaya kadar hız ile birlikte artar. Eşit olduğu anda, m.g » k.s.v2; buradan, v m.g/k.s'dir. İşte bu hız, daha fazla ivmelenmenin olmadığı sınır hızdır. Aynı ön yüzey (s) için, nesnenin kütlesine göre bu hızın arttığı görülmektedir. Yarı çapı R olan bir küre olsaydı, kütle x.R , ön yüzey y.R olacaktı. Oyleyse, bir kürenin çapının kare kökü gibi büyüyen bir sınır hızı vardır. Bu, insanın kediden, kedinin fareden daha hızlı düşmesini açıklar. Hafif özgül ağırlıktaki ve küçük boylu öteki canlılara gelince, bir masadan ya da Eyfel Kulesi'nden düşseler de, sınır hıza kısa sürede eriştikleri için, varış hızları aynı olacaktır. Kaliforniya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden fizyoloji profesörü Jared M. Diamond, kedideki vestibüler sistemin yüksekten düşüş sırasında davranışı değiştirmeye katkısı olduğunu düşünüyor. Bu sistem ivmelenmeyi "kayıt ettiğinden", kedi sıçramanın şokunu hafifletmek için ayaklarını aşağıya uzatıyor. Fakat, düşüş hızı en yuksek noktaya ulaştığında, ivmelenme artık duruyor; kedi o zaman, bilinçli olarak düşüşü frenleyen bir uçan sincap ya da paraşütçü gibi ayaklarını dışarıya doğru açıyor. Kedi, bu azami hıza yaklaşık 7 katlık bir düşüşün sonunda erişiyor. Düşüş 21 m'den daha uzun sürerse, kedi süzülerek uçuyor. Birkaç saniye ve bırkaç kat sonra bu yeni deneye uyum sağlaması mümkün. Çarpma sırasında, ayakları kuşkusuz daha gevşemiş oluyor ve hızın azalması enerjisi, vücudunun büyük bir bölümü tarafından emiliyor. İşte bu, Dr. VVhitney ve Dr. Mehlhoffun 7. kattan sonra yaralanma tehlikesinin hızla azaldığını gösteren çalışmalarını açıklıyor. Bu azalma şaşırtıcı: 10. kattan düşen bir kedide, ikinci kattan düşene göre iki kez daha az kırık oluyor. Göğüs kafesinde kırık tehlikesi de azalıyor, fakat daha az oranda. Çenenin yere çarpmasından kaynaklanan çene kırılması tehlikesi ikinci kattan düşüşte çok yüksek. Nedeni belki de kedinin bu "küçük atlayışı" ön ayaklarının üstünde yumuşatmayı denemesi. 6 m'nın üstünde bu tehlike azalıyor ve 10. kattan sonra nerdeyse sıfır oluyor. Kedinin mükemmelleşmiş jiroskopik refleksıne sahipolmayan insan, düşüş sırasında dönüyor ve çoğunlukla başının ya da ayaklarının üstüne düşüyor. 7 kattan daha yüksekten sert bir yüzeye düşen insanın yaşaması istisnai bir durum uçaktan düşüp yaşayan bazı kişiler kara, balçığa ya da agaçların üstüne düştüler; New Yorklu veterinerlerin sonuçlarına göre ise 1000 m'den düşen bir kedinin yaşama şansı 10'da 9 olacaktır. G Baştarafı 1. Sayfada lerde çok şiddetli yağışlar ve şimşekler oluşur. Rüzgârın hızı siklonun orta kesiminde kaybolur. Çünkü burada alçalan hava hareketleri vardır. Bu kesimde hava açık ve berrak, rüzgâr ıse sakindir. Bu bölgeye "siklon gözü" adı verilir. Gözün çapı 31000 km arasında degişebilir. Basınç gözde çok düşüktür. Genellikle 950 mb (milibar) civarında olan basınç nadiren 880 mb'ye düşer. Bu nedenle kısa mesafe içinde güçlü bir gradyan farkı oluşur, sonuçta çok hızlı bir dönüş hareketi meydana gelerek siklon oluşur Tropikal siklonlar gerçekte güçlü konveksiyonel (yani dikey yükselmeler) yükselmeler sonucunda, termal kararsızlık sonucu doğarlar. Güçlü konveksiyonel yükselmeye neden olan böyle kararsızlık alanında, yükselen hava içindeki su buharının yoğunlaşması ve latent enerjinin açığa çıkması ile kararsızlığı büsbütün artar. Sonuçta tropikal siklonların olağanüstü enerjisi doğar. Bu yükselen hava korıyolis kuvveti etkisi ile yakıcı bir siklon girdabı halini alır. Buna göre bir tropikal siklonun oluşması için atmosfer koşullarının dikey yükselmeye engel olmayacak derecede durgun bulunması, yükselme sırasında yoğunlaşmak sureti ile enerjinin ve kararsızlığın artmasına neden olan su buharının bol olması gereklidir. Tropikal siklonların oluşumu sırasında yere oldukça yakın, ancak dikey doğrultuda 60006500 metreye kadar çıkan kümülonimbüs bulutları oluşur. içinde güçlü elektrik akımları, orajlar ve şiddetli patlamalar oluşturan bu yüksek elektrik enerjisi yüklü bulutlar uçaklar için büyük tehlike oluştururlar. Tropikal siklonların uygun koşullar bularak geliştiği ekvatoral durgunlar (yani doldrum) kuşağı, güneşin görünüşteki hareketini izleyerek temmuz ortasından ekime kadar kuzey yarımküresine, ocak başından marta kadar ise güney yarım küresine kayar. İşte tropikal siklonların en sık oluştuğu dönem bu zamanlar, yani her iki yarımkürenın yaz sonu ile sonpahar başıdır. Kuzey yarımküresinde daha sık olarak görülen kasırgaların en fazla görüldüğü ay ıse eylüldür. Kasırgalar özellikle kuzey yarımküresinde güneye oranla iki kat daha fazla meydana gelmektedir. Bunun en önemli nedeni kuzey yarımküresinde karaların daha fazla yer kaplaması, kısa mesafede de Uzaydan alınan bu görüntu, 29 Temmuz 1978'de Tokyo yerel saatı ile 09.00'da çekilmiştir. Görüntünün alt kısmında Wendy (28° kuzey enlemi ile 126' doğu boylam) ve Virginia (22° kuzey enlemi ile 147° doğu boylamı) adlı iki tayfunun hareketi saptanmış. Maksimum hızları 36 ms~' olan ve deniz yüzeyindeki basınç değerı 965 m6 (Wendy) ve 975 m6 (Virginia) olan tayiunlar, hızla Filipinler'den Japonya'nın guneylne doğru ilerlemektedir. niz ile kara arasında büyük termik rejim farkı ile yıne kuzey yarımküresinde dinamik atmosfer sirkülasyonunun oldukça güçlü olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca tropikal siklonlar hiçbir zaman dinamik antısiklonların bulunduğu dönenceleri aşarak orta kuşağa giremezler. Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı tropikal siklonların coğrafi olarak doğdukları ve etkilendikleri alanlar aşağıda gösterilmiştir: 1 Bahama Adaları, Karayipler Denizi ve Meksika Körfezi 2 Büyük Okyanus'ta Orta Amerika'nın batısı 3 Filipinler çevresı ve Çin Denizi 4 Avustralya'nın doğusu, Samoa ve Fiji adaları çevresi 5 Güney Hint Okyanusu ve Madagaskar'ın doğusu 6 Bengal Körfezi ve Umman Denizi Tropikal siklonlar büyük bir yıkıcı etkiye sahiptir. Yerel iklimlere çok fazla etki yapmamakla beraber bazı yerlerde yağış üzerine etki yapabilirler. Denizlerde ticaret ve harp gemileri için büyük tehlike oluşturabilirler. Tayfunlar ve kasırgalar düzgün bir yol izlemediklerinden çoğu kez bunlardan kaçmak olanaksızdır. Eğer bir gemi tayfuna veya kasırgaya yakalanac?ksa, kasırganın gidiş yörıüne oranla sol yarısına düşmeye çalışır. Çünkü sağ tarafta rüzgârlar siklonun gidiş yönüne uygun eser. Yani orada siklonun dönüş hızı + hareket hızı birbirine eklenir. Sol yarıda ise ters olur. Yani siklonun ileri hareketi, geri yönde esen rüzgârın hızını azaltır. Dolayısı ile bir siklonda sol geride tehlike oranı rjaha azdır. En yıkıcı ve tehlikeli kısım ise sağ öndür. Buradan doğan deniz dalgaları siklondan hızlı ilerler ve gemilere kasırganın yaklaştığını bildırirler. Tropikal siklonlar karalar üzerinde güçlü rüzgârlar estirmek ve taşıdığı maddeleri çarpmak suretiyle can ve mal kaybına neden olur. Pek çok insanın ölümüne ve tarım alarılarının yok olmasına neden olur. Tropikal siklonların yıkımları, güçlü yağmurlarla daha da artar; alçak arazileri sular basar. Ayrıca kasırga ile tayfunların oluşturduğu rüzgâr ve dalgalar deniz yüzeyini 23 metre kabartır. Kasırgalar denizlerdeki gelgit olaylarının oluşum za manlarına rastlarsa, örneğin Bangladeş gibi alçak kıyı ve delta ovalarına sahip bölgelerde sel felâketlerine de neden olur. Bir kasırga yaklaşırken onun 450600 km önünde, yani bir iki gün önce deniz kabarmaya başlar. Kasırganın oluşumu sırasında dalga yüksekliği 1012 metreye yaklaşır. Antil Adaları, Florida, Meksika Körfezi, Filipinler, Formoza, Japonya'nın güneyi, Madargaskar'ın doğu kesımleri ile Bangladeş'te bu tür yıkımlara sıkça rastlanır. ABD ve Japonya'da kasırgaları önceden haber veren erken uyarı sistemleri ile bu alarmı duyuran özel bir örgüt kurulmuştur. özellikle uyduların (özellikle meteorolojik uyduların) uzaya fırlatılmasından sonra kasırga ve tayfunların oluşumları önceden saptanarak gerekli olan ve tehlike altında bulunan bölgelere ve ülkelere duyurulmaktadır. Özellikle ABD ve Japonya'nın uzaya yolladıkları uydular bu tür bilgileri birkaç gün öncesinden haber vererek tahribatın biraz daha az olmasına, en azından can kaybının en alt düzeye ındirilmesine yardımcı olmaktadır. D X 300 100 Yüzel akıs hatları 200 mb veslyesi akış hatları 0 100 km 300 Y < < Üstte, bir kasırganın alansal görünümü ve oluşum biçimi. Altta; xy doğrultusunda alınan yatay kesitte, bir kasırganın tum sistemlehyle birlikte görünümü. Yukarıda Işveç'in Ostersund kentıne yaklaşan bir tırtınanın görunuşü. Aşağıda, ABD'de 9 klşinin ölümüne neden olan bir tornadonun 5 km uzaktan fotoğrafı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle