Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
fE YAŞAM ürekleri ıasın! çok geride kaldı.ama aya jvarlarda ayın tüşme, dünyanın dönüş 5 milyar yıl sonra Ne var ki, "su deposu" olan insan, met etkisiyle bir milyonda bir promilleden daha fazla deforme olmamaktadır ve bu da, tek tek vücut hücrelerinin maruz kaldığı etkiden daha azdır. Aynı şekilde ayın evreleri ile doğum sıklığı arasında bir ilişki bulunduğu görüşü de tartışmalıdır. Halk ebelerine bakarsanız, dolunay ve yeni ay sırasında daha fazla çocuğun doğduğu kesindir. Aynı şekilde insanların aşk yapma isteği ile ayışığı arasında da bir iiişki ortaya konamamıştır. Kadınların âdet kanamaları ile ayın evreleri arasında bir ilinti olabileceği, ilk olarak 1922 ila 1935 yıllarında Frankfurt Üniversitesi'nde yapılan kapsamlı bir istatistik araştırma sonucunda bir olasılık olarak belirmiştır: Dolunay ve yeni ay sırasında kanamaların sayısı artmaktadır. Gerçi bunu izleyen araştırmalar, bunu kesinlikle doğrulayan sonuçlar vermemışse de, aksi de kanıtlanmamıştır. Ayın insan zihnine ve ruhuna etkisi konusunda da araştırmalar, böyle bir ilişkiyi doğrular nitelikte değildir. Gerçi günümüzde de bu konuda çeşitli iddiafar sürmektedir, örneğin Amerikalı psikiyatr Arnold L.Lİeber, kendisinin ayın evreleri ile saldırganlık, kriminalite ve intihar olayları arasında bir ilişki saptadığını ileri sürmektedir. Aynı şekilde ayın • uyurgezerler ve alkol tüketiminı artırıcı bir etkisi olduğu da söylenir. Ne ki, bu iddiaların hiçbirinin ciddi bilimsel day?nağı yoktur. Belki de, bu konunun hafif ndeki etkileri Bir soyguncu geceleyln buyuk tuzaklar kazıyor. Bir kannca aslantnın avlannı yakalamak amacıyla kazdıklan çukurtara bakıldığında, bunlann ayın hangl evreslnde kazılmış olduklan anlaşılır. Çünku, dolunayda bu kumdan huniler başka zamanlara oranla baş defa daha buyukturtor. dalga geçilen bir konu olması ya da araştırma fonlarının başka daha önemli sayılan konulara kaydırılması, bu alanda araştırma yapılmasını engellemektedir. Ayın davranış bozuklukları üzerindekı olası etkisini F.AImanya'nın Hannover Üniversitesi'nden Dr. Tevves açıklıyor: 1. Hava değişimlerine karşı duyarlı olan kimi insanlarda görülen bu iklime karşı tepkiler, tesadüfen dolunaya denk gelmiş olabilir. Bu da, ayın etkisine inanan kişilerın, bu değişiklikleri aya bağlamalarına rol açmıştır. 2. insanlar, belli bazı uyarılara karşı şartlandırılaDilirler. Yani ille de dolunay sırasında ınsanın uykusunun kaçtığını "öğrenmesi" pekâlâ mümkündür. Bu tür uyku bozuklukları bir tesadüf sonucu, başlangıçta dolunay zamam ortaya çıkmışsa, şartlanma süreci sonunda bu yerleşebılır. Bütün bu iddıalar ise şimdilik havada kalmaya mahkumdur. Bunca bilim adamı arasında sadece zoologlar, ay ile canlılar arasında tartışmasız bir ilişki olduğunu ortaya koyabilmişlerdir. Bu konuda gösterdikleri örnek, Clunio cinsinden bir çeşit sivrisinektir. Iki milimetre bcyunda olan bu sivrisinek, sadece bickaç saatlık bir ömre sahiptir. Larva olarak ilk başta suda yaşar. Bundan sonra, karanın üzerinde uçmaya başladığında, önünde bir saatten biraz fazla bir zaman vardır. Bu süre içinde çıftleşmesi ve kendine bir eş bulması gerekir, çiftleştikten hemen sonra da ölür. Yanı elinı çabuk tutmak zorundadır. Kanatlı erkek sinekler, hızla dişi sınekleri ararlar, oysa bunlar henüz larva halinde kıpırtısız olarak yatmaktadırlar. Dolayısıyla bir erkek Clunio sineği bir dişi sinek bulduğunda, onu önce "paketinden çıkarmak" yani kozanın kabuğunu kırmak zorundadır. Ancak bundan sonra dişıyle çiftleşebilir. Çiftleştikten sonra erkek Clunio ile dişisi kısa bir süre Dİrlikte uçarlar ve erkek sinek, dişi sineği yumurtalarını bırakabileceğı uygun biryerde yere indırir. Burada belırleyici olan, Clunio cinsi sineklerın çiftleşme davranışlarında ayı izlemeleridir. Köln Üniversitesi Zooloji Enstitüsü'nden Dr Neumann, bunu şu araştırmayla kanıtlamıştır: Araştırmacı, Clunio sineklerini laboratuvarda üretmiş, gece ile gündüzü ışıkla simüle etmiştir. Sinekleri yapay bir dolunayla kandırmış, yapay dolunayı keyfi olarak düzensiz zamanlarda ortaya çıkarmıştır. Sonuç, başarıdır: Clunioların bir kısmı, sahiden kanmış ve yapay aya bağlı olarak kozalarından çıkmışlardır. Bu da, onların üreme ritmlerinin ayışığına bağlı olduğunu kanıtlar. Ay ışığı ve üreme Ne ki, ayışığı ile üreme davranışı arasında bir ilişki, ancak Güney enlemlerinde yaşayan Cluniolar içlngeçerlidir. Bu enlemlerde hava açık olup ayığışına göre hareket mümkündür. Oysa Kuzeydenizi'nde rastlanan bir Clunio türünün ayışığına hiçbir tepki göstermediği saptanmıştır. Gelgelelim bu Kuzeydenizi sıneklerinin ayışığı ile kendilerıne göre başka bir ilişkileri vardır: Bunlar yumurtlamak için deniz suyu seviyesinin en düşük olduğu anı kollarlar, bu da gelgit dolayısıyla dolunaya ya da yeni aya rastlar. Aslında burada son derece dakık bir zamanlama gereklidir, çünkü yumurtlamanın şartları sadece "springtide" sırasında mevcuttur, yani ayın evreleri ile yakından ilişkilidir Demek ki, Kuzeydenizi sineği, ayışığını algılayan bir organa sahıp değil, buna karşılık "doğru zaman"ı algılayan bir organa sahıp. Nitekim, Neumann'ın bulgusuna göre bu sinek, gelgit sonucu ortaya çıkan titreşimleri 30 ila 300 Hertz arasında olmak kaydıyla algılamaktadır. Bu sineğin genetik olarak ayarlanmış iki "içsel saat" ile su seviyesinin en düşük olduğu zamam tayın ettıği anlaşılıyor. Bu saatlerden biri, 24 saatlik bir gecegündüz temposu ile çalışmaktadır. Diğeri ise, titreşimlere bağlı olarak 12.4 saatlik bir ritm ile calışır. Her gelgit devresi 50 dakika kaydığına göre bu, her 14.45 günde 12 saatlik bir kayma demektir. Bundan sonra, gelgit ile günlük zaman arasında aynı evre ilişkisi başlar. Işte, Clunio sineklerinin ıçsel saat leri bunu kaydeder ve kozalardan çıkarak üreme sinyalini verir. Aynı şekilde başka bir deniz hayvancığının, Güney Denizi'nde yaşayan "Palolo" kurtçuğunun davranışı da hem fantastik hem de gizem doludur. Palolo kurtçuğu da ayın evrelerine bağımlı olarak ürer. Her yıl ekim sonu ya da kasım başında son ay çeyreği günü bu kurtçuklar, sanki gizli bir emir almışçasına, mercan kayalıklarındaki borucuklarının içinden çıkarlar. Çıkar çıkmaz da bedenlerinin yumurtalık ya da sperm yüklü arka kısmını atariar Palolo" denen bu arka kısım, balıkçılar nezdinde pek makbuldür. Bu paloloslar, birbırierine sımsıkı kenetlenmiş olarak suyun yüzeyine doğru hareket ederler, kabuklar patladığında da yumurtalarla spermler birleşir ve böylece döllenme gçrçekleşir. Ancak bu döllenme, Palolo kurtçukları bedenlerinin arka kısmını tam aynı anda attıkları taktirde mümkün olur. Dolayısıyla oriak hareket etmelerıni sağlayan bir mekanizma gereklidir. Anlaşıidığına göre, bu üreme ritmini yönlendiren, senkronize eden, aydır. Hayvancıklar, esas* olarak geceleri ürerliklerine göre, düzenli bir şekilde değişen yapay ışıklandırma ile onları etkifemek mümkündür. Günün saatinin tayini ise, büyük olasılıkla, Cluniolarınkine benzer bir içsel saat aracılığıyla gerçekleşmektedir Biyologları bir açıklama bulma bakımından zorlayan bir başka örnek, Guppi adı verilen süs balıklarıdır. Göttingen Üniversitesi'nden Dr. Lang'ın birkaç kuşak boyunca yapay ışıkta ürettiği bu akvaryum balıkları, ömürlerınde ayı hiç görmediler. Ama gene de, istatistik olarak kanıtlanmıs bir aya bağımlılık sergilemektedirler. Özellıkle de Guppılenn renklerı algılamasında ayışığ. rol oynamaktadır. Bulgulara göre Guppıler, dolunay günlerinde sarı renktonlarını, yeni ay günlerinde ise mor renk tonlarını, başka zamanlara oranla on defa daha kuvvetli olarak algılamaktadırlar. Bunun tersi olarak da, yeni ay günlerinde sarı renge karşı duyarlılık, dolunayda ise mor renge karşı duyarlılık aynı oranda azalmaktadır Dr. Lang, balıkların gözlerini tahlil etrniş ve gözün a i tabakasındaki renk görme uçlfinın yuni ayda daha kısa dalgaboylarına kaışı, yani "daha mavi' ye karşı, dolunayda ise daha uzun dalgaboylarına, yani "daha sarı" ve "daha kırmızı"ya karşı riuyarlı(Oevamı arka sayfada • ) Mehtaplı gecelerde yarasalar hışırtıyla uçarken... Sabırtı bit fotoğrafçının yakaladığı şu mehtap önünde yarasa siluotl göruntüsu, hala etklslni koruyor. Btzim glbl "aydınlanmış çağ insanlan" tçln Wte. bu görüntu blrtakım glzamll duygular uyandh nr.