25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DALGIÇLIK Balığa öykünen 'insaıf Geçmiş çağlardan beri Insanlığın ilgisini çeken deniz libi, bugün bilim adamlarınca bir tatil beldesi olarak lüzenlenmeye çalışılıyor. Dalmanın Tarihçesi lecdet Şen talarımız suların altına ilk ne zaman daldıVu soruya kesin bir yanıt verilemez. En iyisi biz "çok askiden" diyelim. Yani en azınan bir 5.000 yıl. ilk dalgıçlar kendilerini die götürecek bir taşa tutunup dlbe iniyorlar, lacakları şey her neyse (sünger, mercan, eniz kabuğu vs.) alıp, taşı dipte bırakarak ızla yukarı çıkıyorlardı. isa'dan sonra 375 yıllarında Vegetius, bir apıtında hava borusuyla donanmış bir dalıç başlığını anlatmakta. Çok eski zamanlara sualtında kalmak için insanların kamış ullandıkları da bılinen bir başka yönlem. Heredot'a bakılırsa bilinen ilk dalgıç, Pers onanmasındaki Sklone'li Skylllas. Aslında ski çağlarda savaş sırasında dalgıçların gelilerin halatlarını kesmek, sualtında gemi»r için engeller yapmak ya da bunları tahp etmek gibi askeri amaçlarla kullanıldığı •ilinmekte. Hatta Aristo, denizaltı benzeri kel bir ara^tan söz eder Büyiik İsken'der'in e sualtında insanı kuru tutan ve ışığı da enlellemeyen Kolymhe adlı bir aletle daldığınlan söz edilır. Ama herhalde tanım genişlelecek olursa, dalgıçların atası olarak Utnaılştlm'in (Nuh Peygamber) yerini tarif ettiıı gençlık getıren otu koparmak için, derın ulara dalan Gılgameş'ı dalgıçların atası aymak gerekecek. Bu konuda bir de dedikodu naklsder taıhsel kaynaklar. Romalı komutan Antonlıs, nasıl yaman bir balıkçı olduğunu yavukJSU Kleopatra'ya kanıtlama savdasına düer. Ama işın ucundaki bozum olma riskini ızaltmak için sualtına bir dalgıç indirir. Bu lalgıçın görevi kimse görmeden, Antonius'ın oltasına balık takmaktır. Bizimki işi sağama aldığından emin; oltasını salar. Birazlan olta tık tık edince gururla çeker... Ve kıpırmızı olur. Çünkü oltasının ucunda bir çioz sallanmaktadır. Bu numarayı yapan kişi Cleopatra'nın dalgıcından başkası değildir. A tine ugramalarına neden oluyordu. Ya da tam tersi, hava dışarı kaçıyordu. Eleştirileri dlkkate alan Siebe, havasını kaçırmayan ve de içi fazla havayla balon yapmayan yeni bir başlık ve giysi gelistirdi. Bir hortum aracılığıyla yukardan pompalanan havayı soluyan dalgıçlar deniz tabanında diledikleri gibi gezip tozdular. Hatta bu giysilerle sığ bir yerde batmış olan Royal George adlı gemiye dalarak mesleki pratiklerini de oldukça gellatirdller. 1830'larda, atların bulunduğu bir harada çıkan yangın john Dean'a verdiği esinle sualtında kullanılan bir başlık ve bir hortum aracılığıyla başlığa pompalanan havadan oluşmuş dalma aygıtının ortaya çıkmasına yol açtı. İngiliz VV.H.James, 1825 yılında kendi buluşu olan sıkıştırılmış havalı dalgıç giysisini kendisi denedi. 1B66'ya gelindiğinde ise bir Fransız, Benolt Ronguayrol ilk regülatörün patentini aldı Ama bu regülatörün varlığı bir süre için unutuldu. Taa ki... 1925'te bir başka Fransız, Ue Prieur'un basınçlı havayı bir maskeyle birleştirmesinden sonra, Emlle ve Gagnan adlı iki arkadaş bu buluşu Ronguayrol'un regülatörüyle birleştırene değın içine tıt.ji Jcidurulmu$ bir hayvan derisiyle dahş yapan Asur'lu (M.Ö. 9. Y.Y.) Günümüze doğru gelındiğinde ise, Leonardo Da Vincl'nın hiçbir zaman yaşama geçirmediği denizaltı ve balıkadam giysileriyle ilgili çizimleri olduğu herkesçe bilinir. Zaten deneseydi de üstat bu aparatla ancak çok sığ sularda dahş yapabılirdi. Çünkü dana derinlerde, suyun basıncı, söz konusu aletle nefes almasına olanak tanımazdı. 1538 yılında Ispanya kralı 5. Charles'ın huzurunda yapılan bir deneyde, içine yanan bir mumla iki Yunanlı dalgıçın girdiği ve Tagus ırmağının dibıne sarkıtılan bir çan, on dakika sonra yeniden yukarı çekildiğinde, dalgıçların sağsalim, elbiselerinin kuru ve mumun da sönmemiş olduğu görüldü. 1690 yılına gelındiğinde ise Edmund Halley bu çanın daha iyisini yaptı. 3 metre boyundaki bu çanda dalgıçlar için oturma yerleri ve pencereler bulunuyordu. Halley bu çanla 20 metre derinlikte bir buçuk saat kaldı. Ama bu çanın da bir eksiği vardı: İçinde oturup beklemekten başka bir şey yapılamıyordu. E, sırf oturmak için de suyun dibine inilmeyeceğine göre... Halley, bunun üzerine bu çanın kask gibi başa geçirilen minyatür bir modelıni yaptı Artık dalgıçlar denız tabanında gezinebiliyordu. Ama yine de kafaya geçırilmiş kocaman çanla suyun altında bir şeyler yapmak pek kolay olmuyordu. insanlık deniz dibini kafasına geçırilmiş bu münasebetsiz demir yığınıyla keşfedemezdi herhalde. Bir yenilik gerekiyordu. Iste bu yenilik Alfonao Borelll adlı bir yerel dahiden geldı Borellı, içine hava doldurduğu bir tulumu sırtında gezdirerek suyun dıbinde istediğı gibi gezip tozabıleceğinı duşündü. Düşündüğünü denedi de... Fakat suyun kaldırma gücü oyun bozanlık etti ve Borelli bir türlü dibe batmayı başaramadı Yoksa projesı çok iyiydı aslında. 1749da ingiliz John Lethbridge kendi ıcadı olan bir fıçıyla 21 metreye kadar inmeyi başardı. Altı açık olan bu fıçıyla denız dıbinde ufak gezintiler yapmak koiaydı. Fakat çalışmak zordu. Böyle bir icatla da deniz dibinde ancak avarelik yapılabilirdi. Aynı John Lethbridge 1715 yılında da her tarafı kapalı ve Içi hava dolu, deriden bir dalgıç giysısi yapmayı başarmış ve bu giysiyle 18 metre derınliğe kadar ınmiş ve yarım saat i aşkın bir süre dolaşmış Ama 1819'da Augustos SMM'nin yarattığt modeli klmse yabana atamazdı. Gel gör ki dalgıçlar buna da bir kuaur buldular. Baslıgın İçine ansızın geten hava dalgıçların balon gibi sişip öküze öykünen kurbaga akıbe Borelli'nin hava tulumu daki iki sünger emekçimiz tarafından değişikliğe uğratılarak "nargile" adındaki alaturka biçim ortaya çıktı. Bu yöntem SCUBA'nın bir hortumla yukarı bağlı olan bir uygulamasıydı. Uzun süreli dalışlarda oidukça işe yarar olan nargile devınim olanağını kısıtladığından ve pervanelere takılma fılan gibi sakıncaları da taşıdığından her yerde kullanılamadı. 1943'ün ekiminde, Cousteau ekibınden Dldler Durnas SCUBA ile 70 metreye daldı ve o derinlikte bugün artık dalgıçların çok iyi bıldıklerı "nltrojen narkozu" da denilen dip sarhoşluğunu keşfetti. 47 yazında ise Cousteau 100 metreye ulaştı. Onun ardından 130 metreye inerek inanılması güç bir rekor kıran Maurlce Farguea, ne yazık kl bu zaferini kutlayabilme mutluluğuna erişemedi. Çünkü bu başarısı onun yasamının da sonu olmuştu. O günden bu yana deniz dibinin loş serinliğlnde yaşamını yitirenlerin haddi hesabı bellrsiz. Ama dalmanın getirdiği tehlike. merakın verdiği cesareti bastıracağa benzemiyor. Kaptan Cousteau'ya dönersek. bu ünlü ve o ölçüde değerli bilim adamının sualtı araştırmalanna yaptığı katkılar bununla da bitmiyor. Conahelf 1, 2 ve 3 adlarını verdiği sualtı evleriyle bilim adamlarının dipte haftalarca kalmasına olanak tanıyan ortamı yaratan da oydu. Bu arada Amerıkan donanması da boş durmayıp Seelab I ve 2'yı yaptı. 1969'da ise İngiliz, Avusturyalı ve Kanadalı bilim adamlar.ı Seelab 3'te 185 metre derinlikte tam 12 gün çalıştılar. Bugün artık bilim adamları ınsanlığın gereksindıği birçok sorunun yanıtını deniz tabanındaarıyor. Oiğer yandan da denız dıbı bir yaşama alanı hatta tatil beldesi olarak d j zenlenmeye çalışılıyor. Yine Amerikan do nanmasının bir ürünü olan Tektile 2debo amaca hizmet etmekte. Goleceğın msarıının sualtındakı dev sıtelerde belki yıllarca belki de bir ömür boyu su yüzeyine çıkmadan, spordan çiftçlliğe değin tüm sosyal. ekonomik ve bedensel gereksınmelerinı en iyısınden karşılayabıleceğı günleri öngörmek, bugün artık bilimkurgu bıle sayılmayacak kadar olası ve yakın görünüyor. Acaba yaşadığı çevreyi harap etmekte eşi bulunmaz bir performansa sahlp olan hemcinsierimiz, bu denizaltı sıtelerinin de hemen yanıbaşına nükleer sualtı reaktörlerl kurmak ınceliğıni gösterecekler mi?ij Sıebe'ın başlığı Yanda Loonardo da VfncTnln tasartadığı dalgıç maakasl Ve 1844'te Siebe'in başlığı ilk kez bir Fransız bilim adamı tarafından Akdenız'de kullanılarak, dalgıçlığın bilimin hizmetinde de olablleceği gösterildi. Siebe'in dalgıç başlık ve giysisi varlığını ufak tefek eklenti ve rötuşlarla yakın zamanlara değin korudu. örneğin başlığa telefon eklendi. Bu giysiyle 60 metreye dek inildi; saatlerce sualtında kalındı. Ama kabul etmek gerekirdı kı bu araç da biraz hantalcanaydı Şöyle üzerine eşofman giyer gibi gıyebileceğın. sırtında Borelli'ninki gibi insanı su yüzeyine mıhlamayan bir havatüpünü taşıyabıleceğin ve de ayaklarında Borellı'nin imal ettiğınden daha becerikli paletlerle barraküda balığı gibi yüzebıleceğın bir dalgıç elbisen olsa kötü mü olurdu? Böyle düşünenlerden biri de adı Jacques olan gaga burunlu bir Fransız ıdı. Sonunda baktı kimsenin bir şey yapacağı yok. 1943'te oturdu bu şeyi kendisi yaptı. Bugün kullanılan bildığımiz şu balıkadam (aslında kurbağa adamfrogman) giysilerınin mucidi olan bu Jacques'ın soyadı Cousteau'ydu. Şu ünlü Jacques Cousteau yani. Bugün fiyakalı kauçuk giysileri, oksijen tüplerı, paletleri, gözlükleri, derinlik saatieri ve bir sürü ıvır zıvırlarıyla denizin dibinde fink atan dalgıçlar, bunu büyük ölçüde Kaptan Cousteau'ya borçludular. Kısaca SCUBA (Self Contained Undervvater Breating Apparatus) adı verilen bu sıstem Tosun Sezen ve Baakın Sokullu adın VbgMus'un dalgıç bafhğı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle