02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

J EOLOJ İ Bastarafı 1. Sayfada amaçlanıyor. Konuya daha pratik bir açıdan bakılırsa, üreticiye ne gibi hayvanlarda gen nakli önerilerek, yarar sağlanacağı düşünülebilir. Inek, domuz, tavuk ve hatta alabalık gibi hayvanların büyütülmeleri, daha doğrusu büyümelerinin çabuklaştırılması hiç kıışkusuz çok ilginç olur. Üretlcl Için şlmdlklnden çok daha büyük blr tavuğa sahip olmaktan çok, onun çok daha kısa blr zamanda büyüyebilmesi cazip olacaktır. Bu çalışma şımdiki halde yeterli olan üretimin arttırılmasından çok, üretim giderlerinin kısılmasına yöneliktir. Yine de hayvanların bu daha kısa büyüme dönemleri içinde daha fazla besine gereksinim duymamalarına bağlıdır. Şimdiki halde büyüme hormonunun büyümeyi çabuklaştırırken, artı bir besin ihtiyacı doğurmadığı bilinmektedir. Böylelikle evcil hayvanlarda, embriyolara yapılan büyüme hormonu naklinin muclzeler yaratması beklenmektedir. Oysa pratikte, büyüme hormonu nakli domuz yavrularında, piliç, buzağı ve kuzularda farelerde olduğu kadar etkili olamamıştır. Sombalığı ve alabalık üretimi daha umut verici bir görünümdedir. insan veya sıçan büyüme hormonu nakledilen alabalık yumurtaları henüz INRA laboratuvarlarında büyüme safhasındadır. Bu arada, bunların % 30'unun yabancı geni taşıdığı belirlenmiştir. Yine de, belirgin bir büyüme hızı gözlenmediği için, bu genlerin çok etkili olduklarını şimdiden söylemek mümkün değildir. Daha ileri bir aşamada, istlridye ve salyangozların büyümelerinin hızlandırılması oa tasarlanabilir. Genlerin embriyon aşamasında nakledilmesiyle, vlrüsler yoluyla bulaşan hastalıklardan da korunulması amaçlanmaktadır. Belirli bir virüste bulunan RNA'nın karşıtı RNA geni nakledilen bir hayvan, tüm yaşamı boyunca bu virüsün neden olacağı hastalıklara bağışıklık kazanmaktadır. Hayvan böylelikle, şu ya da bu hastalıklara karşı bir nevi aşılanmış clur. Aynı sonuç, hayvana immünoglobülin geni nakledilerek de elde edilebilir. Bu tarz düşünceyi sürdürerek hayvanlara yün oluşumunu hızlandıracak veya arttıracak genlerin ya da yapılarındaki yağ oranını azaltacak ganlerln naklinin de mümkün olacağı ve böylelikle daha sağlıklı et tüketiminin sağlanacağı anlaşılacaktır. Aynı şekilde bir yumurta akında ensülin gibi bir protein bulunmasına da şaşırmamak gerekir. Bir grup araştırmacı ıse, sütün yapısını değiştirmek ve birçok insan için süt içimini imkâiısız kılan laktoz oranını düşürmek için çalışmalar yapmaktadır. Hayvanlarda gen nakli konusu beraberinde ahlaki bir takım sorunları da getirecek mi? İçinde insan büyüme hormonu geni taşıyan bir hayvana dehşetle mi bakılacak? Ya bu tür hayvanların etlerini tüketecek insanlar için ne demeli? Bu tür sorulan bir yana bırakarak, gen nakli yapılan hayvanlann yetistlrme sahalarjnda korunması gerekliligl uzerlnde duralım. Mesela,üretilensombalığının denize geri dönmesinde büyük sakınca vardır. Çünkü henüz farkına varılmamış bir takım aksaklıklar sombalığı cinsinin bozulmasına neden olabilir. Doğal ortamda serbestce üremeye bırakılmadan önce, gen nakli yapılan hayvanların birkaç kuşak boyunca gözetim altında tutulması gerekecektir... D (La Recherche Mayıs 1987) Patlamaya hazır 100 yanardağ var Yanardağlar "tehlike" yönünden sıralamaya tabl tutuldu. İtalya'daki Vezüv, uzak durulması gereken dağların başında. ikinci sırada Yunanistan'daki Santorin var. Derleyen: tsmail Murat ciliğine kapılmaksızın olayı açıklamak için başka yollar aramakta. Havvai volkanlarımn altında bir "hot spot" (sıcak leke) bulunduğu düşünülüyo'. Sıcak lekenin olduğu yerde yer kabuğu çok ince ve magma çatlaklardan dışarı sızmakta, Pasifik Okyanusu nda deniz yüzeyinden ortalama 2500 metre derinlikte bir denızaltı dağ sılsılesi uzanıyor. Söz konusu sıradağların en yüksek tepeleri adaları oluşturuyor. On dakika süreli ritmik yer sarsıntıları volkanik patlamanın çok yakın olduğunu belirten güvenilir bir alarm sinyali. Volkanm içinde toplanan magma kütlesi, çevresindeki taşlardan hafif olduğundan bir balon gibi yükseliyor ve önünü tıkayan taş yığınını itiyor. Bu nedenle St. Helen yanardağı, patlamadan öncekı dönemde günde 2 metre yükselerek yaklaşık 150 metre boy atmış. Magma yükseldıkce yanardağın gövdesı ısınıyor. Uydulardan alınan kızılötesı fotolar patlamanın önceden tahmini için değerli bir yardımcı nıteliğınde. Artık yanardağ patlamalarının önceden bilinmesi mümkün olacak. Ayrıca lavların sıcaklığı (10001200°C) volkanın geleceğini tahmın açısından jeologların işine yarıyor Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan bir grup volkanolog, yeryüzündeki yanardağları tehlike yönünden puan vererek bir sıralamaya tabi iutmuşlar. Puanı 10'dan tazla olan volkanlar "yüksek riskli volkanlar" sınıfına giriyor. Uzak durulması gerekenlerin başında 16 puanla Vezüv (İtalya) geliyor. Ardından Yunanistan'daki Santorin (13), Azor adalarındakı Fayal (11) ve İtalya'daki Etna (10) yanardağları Avrupa'da liste başında yer alıyor. Alarm sinyalteri başladığında yüksek riskli volkanların çevresinde yaşayanların başka bölgelere nakli büyük felaketleri önlüyor Kasım 1986 da Japor.^a'da 3000 kişi, 1976'da Ouadeloupe (Karaib adaları) adasında 72.000 kişi erken uyarı sistemleri sayesinde kurtarılmış. Ne var ki, volkanik bölge sakinleri her zaman bu kadar şanslı değil; Nyos köyü sakinlerini ağustos 1986'da Kamerun'da gölden sızan volkanik ölüm gazları, uykularında yakaladı. Resmi açıklamalara göre, 1746 kişi yaşamını yitirdi, yalnızca dört kişi canını kurtarabildi. Gazın büyük ölçüde karbondioksltten oluşması, yani hem knkusuz hem de havadan ağır olması bu (elaketi hazırlamıştı. Gaz vadide yer alan köyün üstüne bir ölüm bulutu libi çökmüştü. ] ckw vnaaanadiaftJull 87) D unyunın dört bir yanında vol, kanlar insanlığa rahat verece0e benzemiyor. Nükleer savaş tehlikesi bir yana, volkanik patlamalar istikrarlı bir şekilde can ve mal kaybına yol açmaya devam ediyor. Iki yıl önce, 13 Kasım 1985'te Kolombiya'dakı Nevado del Ruiz yanardağı 31.000 kişinin canını almış, Armero kentini ve çevresindeki köyleri tam anlamıyia tarihin derinliklerine gömmüştü. 28 Mart ve 4 Nisan 1982 tarihleri arasında Meksika'nın güneydoğusunda yer alan El Chichon yanardağı üç kez ateş püskürmüş ve yaklaşık 2.000 kişiyi kü! etmişti. Birleşik Devletler'deki St. Helen volkanı dokuz saat süren patlaması sırasında, her saniye Hiroşima'ya atılan atom bombasına eşdeğer mik gün 500.000 m lav püskürtmekte. Yanardağın çevresinde oluşan lav gölü 100 m. genişhğinde, 300 m. çapında ve 10 m. derinliğinde. Havvailiterin yanardağlarla bu kadar içli dışlı olmaları, Havvaı mitolojisinde ateş tanrıçası Pele'ye saygın blr kişilik kazandırmış. Manevi değerlerine çok bağlı bir halk olan Havvaılilenn inancına göre ateş tanrıçası Pele, kıskanç kardeşi su tanrıçası Namaka ile kavgalı. Volkanik patlamalar sonucu oluşan her yeni adacık, Pele'nin kardeşiyle tutuştuğu kavgada üstün duruma geçmesi anlamına geliyor. Yer sarsıntısı sonucunda kimi adaların denize gömülmesi ise Namaka'nın kavgada üstünlük sağlaması demek. Havvaı halkı adalarının yaratıcısı ve koruyocusu olan ateş tanrıçasını her yıl düzenlediği törenlerle hoş tutmaya çalışıyor. Jaologlar ise bu ilginç mitosun çeıa 2 isa 'dan sonra 79 yıltnın 24 ağustos günü Vezuv yanardağı, Pompei kentini 6 metrelik bir !<ül tabakası altına gömmüş, felakette 20.000 kişi yaşamını yitirmışti. Kurbanların vücutlan kül tabakası altında taştan heykeller gibi günümüze dek bozulmadan kaldı. Arkeologlar için Pompei'nin bulunması çok talihli bir olaydı. Sistematik kazılar ilk kez 1748'de başladı. tarda ener)iyi açığa çıkarmıştı. Bu patlama sonucunda 12.7 km 3 'lük madde püskürtmüş ve puskürme hızı saatte 250 km'ye ulaşmıştı. Volkandan fırlayan kaya parçaları 6 km. çapında bir mesafeye yayılmıştı. Patlama sonucunda 10 milyondan fazla ağaç basınç dalgasının etkisiyle köklerinden sokülmüştü. Yeryüzünde günümüzde 500 adet etkin yanardağ bulunmakta Bunlardan yüz tanesi her an patlamaya hazır durumda. Bu çok tehlikeli yanardağların üçte ikisi gelişmekte olan ülkelerin sınırları içinde bulunuyor. Avrupa'da bu kategoriye giren iki volkan mevcut; bu volkanlar Izlanda ve güney Italya'da bulunuyor. İtalya'daki Etna yanardağı düzenli olarak patlamalarına devam ediyor. Güney İtalya volkanıK yönden oldukça hareketli bir bölge. isa dan 79 yıl sonra Pompei ve Herkuleanum kentlerini yok eden Vezüv yanardağı ve Akdeniz'deki Eolya adalarındaki Stromboll volkanı dünyanın en uzun süredir etkinliğini sürdüren volkanları arasında sayılıyor. Stromboli volkanı 3000 yıldır aralıksız olarak (aaliyeiine devam ediyor, yanardağın lakabı "Akd«niz'lnF«n«rl." Gerçekten yanardağın bulunduğu ada geceleri çok uzaklardan görülen bir deniz feneri Izlenimi veriyor. Havvai adalarının volkanları da yorulmak bılmıyor. Kilauea yanardağı faalı yete geçtiği 3 Ocak 1983'ten bu yana her Izlandtfda ieoftzlkçHer Krmlla volkanından Jectemal enorp kaynağı olttrak yamrianryor, ancak Knfia yakın zamana kadar etkin olduğundan glrialm oldukça riskll v* tarbfmalı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle