27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 10 MAYIS 2021 PAZARTESİ HABER/YORUM İçki kültürü Uygarlık tarihçileri uygarlığı, avcı toplayıcı göçebe toplumdan tarımsal üretime ve yerleşik düzene geçişle başlatırlar. Buna neolitik devrim denir. Tarımsal üretime ve yerleşik düzene geçilmesiyle ticaret, kentleşme, mimari, sanat, edebiyat, bilim, felsefe, siyaset gibi alanlardaki gelişmelerle birlikte, alkollü içecek kültürü, yani içki kültürü de gelişmiştir. Buğday ve arpadan üretilen bir içki olan biranın yaklaşık 13 bin yıllık bir geçmişi vardır. Biranın ilk üretildiği bölge Ortadoğu’dur. Bira, Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarında tüketilen bir içkiydi. Çin’de yaklaşık 9 bin yıl önce pirinç, bal ve meyve karışımından oluşan ve şarabı andıran bir içki üretilmiştir. Şarap en eski içkilerden birisidir. Üzüm meyvesinden üretilen şarap, Gürcistan’da yaklaşık 8 bin yıl, İran’da yaklaşık 7 bin yıl, İtalya’da yaklaşık 6 bin yıl önce üretilmiştir. Şarap antik Pers, Yunan ve Roma uygarlıklarında en çok tüketilen içkiydi. HHH Günümüzde de bira ve şarap, dünyada en çok tüketilen içkiler arasında yer alırlar. Bira, Almanya, Polonya, Britanya, ABD, İspanya, Belçika, Hollanda, Finlandiya, Avustralya, Kanada, Brezilya, Meksika, Venezüella ve Vietnam gibi ülkelerde en fazla tüketilen içkidir. Şarap, Fransa, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Hırvatistan, Şili ve Uruguay gibi ülkelerde en fazla tüketilen içkidir. Şarap aynı zamanda, binlerce yıllık Akdeniz mutfağının ve yemeklerinin de en önemli unsurlarından birisidir. Avrupa’nın Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerinde akşam yemeklerinde genellikle şarap içilir. Bira ve şarap dışında, arpa, buğday, çavdar, mısır, patates gibi ürünlerden üretilen votka ve viski de dünyada yaygın olarak tüketilen içkiler arasında yer alırlar. Rusya, Belarusya, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan gibi ülkelerde votka en fazla tüketilen içkidir. Viski de Britanya ve ABD gibi ülkelerde en fazla tüketilen içkilerin arasında yer alır. Bugün dünyada içkinin en az tüketildiği ülkeler, Irak, Somali, Mısır, Nijerya, Yemen, Suudi Arabistan, Bangladeş, Kuveyt, Libya ve Pakistan gibi ülkelerdir. Türkiye dünyada içki tüketiminde en alt sıralarda olmasa da dünyada ilk yüz ülkenin içinde değildir, Avrupa ve OECD ülkeleri içinde de içkinin en az tüketildiği ülkedir. HHH İçkinin sağlığa zararlı olduğu olgusu, içilen içkinin miktarıyla ilgilidir. İçki fazla tüketildiğinde, birçok başka içeceğin ve yiyeceğin fazla tüketilmesi gibi, sağlığa zararlıdır. Nasıl ki şeker, tuz, tereyağ, margarin, yağlı kırmızı et, hamur, gazlı içecek fazla ve orantısız bir biçimde tüketildiğinde sağlığa zarar verirse içki de fazla tüketildiğinde sağlığa zarar verir. Öte yanda dünyada ve Türkiye’de birçok kardiyolog, günde bir veya iki kadeh kırmızı şarabın, kalp sağlığı için yararlı olduğunu söylemektedir. Sağlık açısından, sigaranın içkiden daha zararlı olduğu kanıtlanmıştır. Sigara bir yandan kalp damarlarının tıkanmasına, bir yandan da akciğer kanserine neden olmaktadır. İçki ise içilen orana göre genellikle karaciğere zarar vermektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, sigaradan dolayı yılda yaklaşık 8 milyon insan ölürken, içkiden dolayı yılda yaklaşık 3 milyon insan ölmektedir. Yine Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, dünyada yılda yaklaşık 50 milyon insan ölmektedir. Bu insanların büyük çoğunluğu kalp krizi, kanser ve şeker hastalıklarından dolayı ölmektedir. Dünyada yaklaşık 8 milyar insan yaşamaktadır. HHH Bu olguların ışığında, Türkiye’deki içki fobisinin, din fetişizmiyle bağlantılı olduğu açıktır. Bunun insan ve toplum sağlığıyla da içki kültürünün tarihsel gerçekleriyle de uzaktan yakından ilgisi yoktur. Pandemiden dolayı “kapanmada”, sağlığa zararlı diğer ürünler korunurken, içki satışının hükümet tarafından yasaklanması, yasalara aykırı olduğu gibi, tarihsel ve bilimsel gerçeklere de aykırıdır. 10 MAYIS 2021 SAYI: 34911 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Koordinatörü Esra Bozok l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:03 05:46 13:06 16:59 20:16 21:51 Ankara 03:52 05:33 12:50 16:42 19:58 21:31 İzmir 04:22 05:59 13:13 17:03 20:17 21:47 KHK İLE ATILAN ÖĞRETMEN 8 AYDIR TUTUKLU Dersulu’ya işkence iddiası ZEHRA ÖZDİLEK KHK ile 13 yıllık öğretmenken işine son verilen ve Ankara’da “İşimizi geri istiyoruz” eylemine katıldığı için 8 buçuk aydır tutuklu yargılanan Mehmet Dersulu’nun, cezaevinde sistematik olarak işkenceye uğradığı iddia edildi. Dersulu’nun kardeşi Zehra Dersulu, “Bir ayda dört defa gardiyanların saldırısına uğradı. Son saldırı üç gün önce olmuş hücresine girip boğazını sıkmışlar saçlarından çekip yerlerde sürükleyerek tartaklamışlar. Daha önce de kolunu kırmaya çalışmışlardı. Bizler ailesi olarak sağlığından çok endişe ediyoruz” dedi. ‘Daha önce beraat etmişti’ Dersulu’nun kardeşi Zehra Dersulu, ağabeyinin 13 yıl yaptığı öğretmenlik hayatında soruşturma dahi geçirmediğini dile getirerek “2017 yılının şubat ayında KHK ile bir gecede ihraç edildi. Evde oturup kaderine razı olmak yerine direnmeyi seçti. Çünkü ailem onu bin bir zorluklarla okutmuştu. Direnmeyi seçtiği için defalarca işkence, gözaltı ve komplolara maruz kaldı. Bu komplolarla açılmış örgüt üyeliği davasından beraat etmesine rağmen Mehmet aynı suçlamayla yine daDersulu va açılarak bu kez tutuklandı” dedi. Dersulu’nun avukatı Fatih Gökçe ise gerekli yerlere suç duyurusunda bulunduklarını dile getirdi. l İSTANBUL 12 Eylül 1980 askeri darbesinden bir gün sonra oğlunun kaybedilmesi üzerine çalmadık kapı bırakmayan Berfo Kırbayır (Berfo Ana), 5 Şubat 2011 tarihinde dönemin Başbakanı Erdoğan’ın, Dolmabahçe Sarayı’nda görüştüğü Cumartesi Anneleri heyetinde yer aldı. 103 yaşındaki Berfo Ana’yı dinleyen Erdoğan “araştırılacak” sözü verdi. Berfo Ana, 21 Şubat 2013 tarihinde yaşamını yitirdi. Cumartesi Anneleri’nin sembol isimlerindendi. Yargıtay, Adalet Bakanlığı’nın talebiyle Kırbayır dosyasını kapattı Verilen söz tutulmadı Yargıtay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “araştırılacak” sözü verdiği Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedilmesine ilişkin açılan dosyayı zamanaşımı gerekçesiyle kapattı. Kısadalga.net’in haberine göre Ardahan’ın Okçu köyünde 12 Eylül 1980 askeri darbesinden bir gün sonra evinde gözaltına alınan Cemil Kırbayır’ın kaybedilmesine ilişkin olarak 2014 yılında Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi olayın yeniden soruşturulması kararı almıştı. Kars Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyayı 14 Kasım 2019’da dosyayı zamanaşımından kapattı. “kanun yararına bozma” talebiyle Adalet Bakanlığı Ceza İşle İşkence tespit edildi ri Müdürlüğü’ne gönderdi. Baş Erdoğan’ın Berfo Ana ile gösavcılık 2002’de zamanaşımı ge rüşmesinden sonra verdiği tarekçesiyle verilmiş olan takip limatla TBMM’de kurulan Alt sizliği kaldıran Ardahan Ağır Komisyon’un hazırladığı raporCeza Mahkemesi’nin kararının da, Cemil Kırbayır’ın gözaltıkaldırılmasını da istedi. Adalet na alındıktan sonra öldürüldüBakanlığı, Şubat 2020 tarihin ğü tespitine yer verildi. Raporde Yargıtay’a başvurarak dosya da Kırbayır’ın cesedinin yok edilda zamanaşımı bakımından “ka diği, işkencecilerin Kırbayır’ın nun yararına bozma” kararı veril yanı sıra Oruç Korkmaz, Turan mesini talep etti. Yargıtay 8. Ceza Sağlam ve Mahmut Kaya adlı Dairesi, talebi kabul ederek yerel gençleri de öldürdükleri belirlenmahkemenin kararını bozdu ve di. l Haber Merkezi BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ En sık görülen lenf dokusu kanseri... Fas’ın plaka kodu. 2/ Gelecek... Bebek ilk diş çıkardığında kaynatılıp yakınlara dağıtılan buğday. 3/ Bir cins hamur tatlısı. 4/ Parola... Bir malın cinsini ve fiyatını gösteren küçük kâğıt. 5/ Iskarta mal... Bağışlama. 6/ Başında ok biçiminde bir tel demeti bulunan balıkçıl kuşu... Kadınların takındıkları süs iğnesi. 7/ Sıvacı aracı... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 8/ Kendi kendine cinsel doyum sağlama. 9/ Gelibolu Yarımadası’nda, “Suvla” da denen bir koy. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tiroit bezinin enfeksiyon dışı bir nedenle iltihaplanması hastalığı. 2/ Bitkilerden elde edilen ilaçlarla bir hastalığı iyileştirmek... Sodyum elementinin simgesi. 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 B İ L LUR İ YE 1 2 O B U A AMO K 2 3 4 5 ZAT İ SALE UR ST İ L KES İ ZEBU 3 4 6 İ MAM İ S 5 7 HANUT ARA 6 8 9 AKAR ETER SÜNGER İ Y E 7 8 3/ Bahçelerin yeşillendiril9 mesinde kullanılan bitki... Yurdumuzda bir petrol bölgesi. 4/ Süreyya Duru’nun bir filmi. 5/ Sarma, kuşatma... Doku teli. 6/ Kitap getirmemiş peygamber... Mobilya kasası. 7/ Senegal’in başkenti... Tıpta en gelişmiş görüntüleme tekniğinin kısa yazılışı. 8/ Bir nota... Zihin ve bedence ortaya konan çaba. 9/ Şiddetli belirtilerle başlayıp kısa sürede ağırlaşan hastalıklar için kullanılan sözcük... Muma batırılmış fitil. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Dış politikada iki zıt model İktidarın Ortadoğu’daki normalleşme arayışı, 19 yıllık yanlış dış politikadan dönüş çabası olarak 19 yılın kayıplarına ve dönülen noktada artık eski konumu bulamayacak olmaya rağmen yine de ve elbette olumludur. 19 yıl dememiz şundan: Bu iktidar, iktidar olabilmesinin karşılığı olarak daha ilk günden “yanlış dış politika” uygulamaya başladı çünkü... Bir de şunun altına çizelim: İktidar 19 yıllık yanlıştan, doğruyu gördüğü için değil, kendi yanlış dış politikasını sürdürebilme şansı artık kalmadığı için, taktik nedenlerle dönüyor. Yani şartlar değiştiğinde, yapısal olarak aynı yanlışa dönme potansiyelini fazlasıyla taşıyor. Türk dış politikasının üç modeli Son 19 yılda yaşadığımız, kabaca ülkemizin üçüncü dış politika modelinin ikinci dönemiydi. Birinci model, “aktif kolektivizm” olarak Atatürk’ün dış politika modeliydi. İkinci model, Batı ittifakı içinde bölge merkezli dış politika modeliydi: İnönü’yle başlayan, Menderes ve Demirel’le ilerletilen, bölge merkezli dış politikayı Batı’yla NATO içinde uygulayan bir modeldi. Üçüncü model ise “Alt bölgesel düzen kurma” modeliydi: Birinci dönemini Özal, ikinci dönemini Erdoğan uyguladı. Özetle ABD’nin küresel düzeninin altında ve ona bağlı bir alt bölgesel düzen kurma hedefli dış politikaydı. Bu modelin Erdoğan döneminin bir kanadında BOP eşbaşkanlığı, diğer kanadında da neoAbdülhamitçilik vardı. Atatürk’ün kolektif güvenlik anlayışı Birinci model, yani “aktif kolektif güvenlik” modeli, Atatürk’ün “tam bağımsızlık” ve “yurtta barış, dünyada barış” hedeflerinin gereğiydi. Bu iki hedef ise dünyayı emperyalizm ve “mazlum milletler” şeklinde çözümlemenin sonucuydu. Yurttaki barış ile komşulardaki barış arasında birbirini besleyen ve destekleyen diyalektik bir ilişki kuran bu model, komşuların barış içinde olmasına özen gösteriyordu. Somutlarsak: Atatürk, Türkiye’nin gücüne dayanarak ve bu gücü ittifaklarla destekleyerek ülkemizin etrafında “barış kuşakları” inşa etti. 1934’te Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya ile Balkan Paktı kurarak Türkiye’nin batısının güvenliğini sağladı. 1937’de Irak, İran ve Afganistan’la Sadabad Paktı kurarak Türkiye’nin güney ve doğusunun güvenliğini sağladı. Kuzeyden güvenlik zaten temelleri Kurtuluş Savaşı içinde atılmış TürkiyeSSCB dostluğu ile sağlanmıştı. Özetle Atatürk, Türkiye’nin dört bir tarafında “kolektif güvenlik” anlayışı ile barış ve güvenlik kuşakları oluşturdu. Erdoğan’ın neoAbdülhamitçiliği Erdoğan’ın dış politika modeli ise şu dört nedenle kökten Atatürk’ün modeline zıttır: 1) Erdoğan’ın dış politika modeli antiemperyalist değil, tersine emperyalizmin bölgemizi hedef alan Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanlığının uygulanmasıdır. 2) Erdoğan’ın dış politikasının hedefi “komşularda barış” değildir. Öyle olmadığı için de “yurtta barış” zaafa uğramıştır. Komşulara müdahale, terör ithali ve büyük sığınmacı sorununa dönüşmüştür. 3) Erdoğan’ın dış politikası, genişlemeyi hedef almaktadır ve bu ihtiyaçla emperyalizmin teorisi olan jeopolitikçiliği uygulamaktadır. Tehdidi, komşulara rağmen, komşuların toprağında asker bulundurarak önlemeye çalışmaktadır. Atatürk ise tehdidi, komşularla birlikte, “kolektif güvenlik” anlayışı içinde önleme yolunu seçmişti. Bu jeopolitikçi yaklaşım haliyle, Hatay’ın güvenliğini Suriye toprağı Afrin’e, Afrin’in güvenliğini daha ilerideki Suriye toprağı İdlib’e bağladı. AKPMHP ortaklığının Halep’i 82. il ilan eden yaklaşımları, bu jeopolitikçi tutumun kaçınılmaz sonucuydu. (Jeopolitikçilik konusunda Amerikan Hegemonyasının Sonu kitabımda yer alan ilgili bölümü ve Cumhuriyet’teki kimi makalelerimi okumanızı öneririm. Daha geniş bir değerlendirme için ise Hasan Bögün’ün haber2021.com’da yayımlanmakta olan “Jeopolitik emperyalizmin teorisidir” başlıklı yazı dizisini okumanızı öneririm.) 4) Erdoğan, neoAbdülhamitçi bir dış politika uygulamaktadır: Rusya’yla anlaşarak kendisine alan açmaya çalışmakta, Rusya’yla ilişkisini ABD’yle pazarlıkta kullanmakta ve bu iki gücü de AB’yle dengelemeye çalışmaktadır. Sonuç Dış politikadaki “Atatürk modeli”ne zıt yürütülen “Erdoğan modeli”nin iflası ortada. Türkiye’nin ihtiyacı, hükümetin o iflası görerek “taktik dönüşler” yapması değil, “Atatürk modeli”ni bugünün koşullarında kapsamlı bir şekilde uygulayacak yeni bir iktidar anlayışıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle