06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 29 NİSAN 2021 PERŞEMBE HABER 1 Mayıs 1977’de Taksim’de katledilenler Kazancı Yokuşu’nda anıldı 35 can için adalet İstanbul’da 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle dün DİSK, KESK, 78’liler Girişimi ve birçok siyasi parti ile örgüt, farklı yerlerde anma ve etkinlik düzenledi. 78’liler Girişimi’nin öncülüğünde birçok örgüt ve parti, 1 Mayıs 1977’de Taksim Kazancı Yokuşu’nda katledilenleri andı. Taksim Kazancı Yokuşu’ndaki “1 Mayıs 1977 katliamında yaşam hakları ellerinden alınan 35 insanımıza adalet” yazılı pankartın açıldığı anmaya HDP Milletvekili Musa Piroğlu da katıldı. Kazancı Yokuşu’nda katledilenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulmasının ardından örgütler adına yapılan ortak açıklamayı okuyan 78’liler Girişimi’nden İsmail Ağan, “1977 yılında Taksim Meydanı’nda 500 bin işçi, emekçi, kadın, genç silahlı ve bombalı saldırıya uğradı. Şu an açıklama yaptığımız Kazancı Yokuşu’nda, 8’i kadın, 35 insanımız bu saldırı sonucu öldürüldü. 126 kişi de yaralandı. Bu meydanda düzenlenen ve tarihe ‘1 Mayıs Katliamı’ olarak geçecek katliamla ilgili bir mahkeme açıldı. O mahkemede, 98’i ölenlerin arkadaşı olan, ilerici, devrimci insanlar olayın asli faili yapılmak istendi, yargılandı. AKP iktidarı, 2010 anayasa referandumundan önce, 1 Mayıs 1977, 1978 Ma78’liler Girişimi’nden İsmail Ağan, AKP iktidarının 2010 yılındaki anayasa referandumuna dikkat çekerek, verilen sözlerin yerine getirilmediğini belirtti. Ağan, “Halkın acılarını politik gündem malzemesi yapmak adaletsizliktir” dedi. KURTULUŞ ARI raş ve 1980 Çorum katliamlarını araştırmak için Meclis bünyesinde bir ‘Adalet Komisyonu’ kurulduğunu kamuoyuna açıkladı ancak ne 1 Mayıs katliamının, ne sözü geçen diğer katliamların suçlularının açığa çıkarılması ve yargılanması yönünde hiçbir adım atılmadı. Çok geçmeden anlaşıldı ki iktidar, anayasa referandumu sonuçlarını etkilemek için siyaset yapıyor. Halkın acılarını politik gündem malzemesi yapmak adaletsizliktir. Katledilen 35 insanımız için adalet istiyoruz” diye konuştu. Açıklamanın ardından yokuşa karanfiller bırakıldı. Temsili kutlama olacak DİSK de Şişli’de Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde 1 Mayıs etkinlikleri tanıtım toplantısı düzenledi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “1 Mayıs’ı bu yıl, geçen yıl da olduğu gibi pandemi koşullarında karşılıyoruz. Temsili biçimde kutlamalarımızı alanlarda, meydanlarda ve işyerlerinde sürdüreceğiz. Türkiye işçi sınıfı açısından 1 Mayıs mücadelesi, 1 Mayıs’ın ve Taksim’in özgürleştirilmesi mücadelesi aynı zamanda sınıf mücadelesinin tarihidir” dedi. Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu üyeleri ise Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi Sağlık Emekçileri Anıtı önünde bir araya gelerek çelenk bıraktı. “Yaşatan biziz, öldüren kapitalizm” pankartının açıldığı eylemde, “Yaşasın 1 Mayıs” sloganı atıldı. EğitimSen İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı Ayfer Koçak, salgın sürecinde yaşamını yitiren sağlık emekçilerini unutamayacaklarını belirterek, “Bizler, bu topraklarda yaşayanlar, aklı, bilimi, emeği ve yaşamı öncelemeyen bir anlayışla yönetilenler, daha ağır bedeller ödüyoruz. Şeffaf olmadığını bildiğimiz resmi verilerle bile salgınla mücadelede dünyanın en başarısızları arasında olan ülkemizde hayatta kalmaya çalışıyoruz. Sermayenin ve patronların çıkarları için, akıl, bilim ve milyonların sağlığı yok sayılıyor. Açık alanlarda nefes almamız yasaklanıp kapalı ortamlarda çalışmaya zorlanıyoruz” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet Dışişleri: Gri pasaportla yurtdışına gidenlerin dönmediğini sadece bir belediye haber verdi ‘Kaçakları’ bildirmemişler HÜSEYİN HAYATSEVER Belediyeler aracılığıyla kamu görevlisi olmayanlara “gri pasaport” olarak bilinen hizmet pasaportu verilmesi yoluyla yapılan “resmi insan kaçakçılığı” skandalında yeni bir bilgi ortaya çıktı. Birçok belediyenin adının karıştığı ziyaretlerle ilgili sadece Malatya Yeşilyurt Belediyesi’nin geçen yıl eylül ayında Dışişleri Bakanlığı’nı bilgilendirdiği, diğer belediyelerin bakanlığa bir bilgi vermediği ortaya çıktı. Gri pasaport verilmesi konusunda Dışişleri Bakanlığı’nın bir yetkisi olmadığını ve konunun tamamen İçişleri Bakanlığı’nın alanında olduğunu belirten Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Türkiye’nin Almanya başta olmak üzere yapılan iltica başvurularının kabul edilmemesi konusunda ilgili tüm ülkeler nezdinde girişimde bulunduğunu belirtti. Kıran, “Bu yazıyı Hannover Başkonsolosluğumuza 10 Eylül 2020 tarihinde ilettik ve Hannover Başkonsolosluğumuz da bu heyetin ziyaret planıyla ilgili iletişime geçtiğinde birtakım iletişim zorlukları da yaşadı. Burada resmi olarak bakanlığımıza intikal eden, bu bütün kamuoyuna yansıyan belediyelerle ilgili tek bilgi Malatya Valiliği aracılığıyla bakanlığımıza ulaştırılan bilgilendirme yazısıdır” dedi. l ANKARA IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN DSP’de iki istifa Aksakal’a ‘Cumhur’ eleştirisi DSP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Bilensoy ve Genel Sekreter Yardımcısı Kenan Üşenmez, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’ın “Cumhur İttifakı’nın izlediği yöntem ve görüşleri benimsediğini” belirterek, görevlerinden istifa ettiklerini açıkladı. Bilensoy ve Üşenmez, ortak açıklamalarında, “Aksakal’ın tamamen bireysel ve şahsi menfaate dayalı söylem ve açıklamalarda bulunmasının, Cumhur İttifakı’nın izlediği yöntem ve görüşleri benimsemesinin kabul edilemez bir durum yarattığını” belirtti. Bu durumun, DSP’nin kurumsal kimliğine, Cumhuriyet değerlerine, Bülent Ecevit’in öğretisi Demokratik Sol kültüre ve ülke menfaatlerine ters düştüğü kaydedilen açıklamada, “Demokratik Sol mücadelemiz, Parti Meclisi üyesi olarak nefesimizin yettiği yere kadar devam edecektir” ifadeleri kullanıldı. l ANKARA/Cumhuriyet İNCIRLIK, TSK’YE AIT BIR HAVA ÜSSÜDÜR ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 tehcirini “Ermeni soykırımı” olarak nitelendirmesinin ardından yapılan “İncirlik kapatılsın” tartışmasına Milli Savunma Bakanlığı da katıldı. Bakanlık kaynakları, İncirlik Üssü’nün, üzerindeki tüm tesislerle birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait bir üs olduğunu vurgularken ABD’nin 1980 tarihli anlaşma uyarınca üsteki belli tesisleri kullanım hakkı olduğunu belirtti. MSB yetkilileri, “İncirlik’teki Amerikan bayrakları indirilsin” çağrılarıyla ilgili bir bilgilendirme yaptı. Buna göre, TSK’ye ait hava üslerinden biri olan İncirlik Üssü’ndeki belirli tesislerin kullanımı, Türkiye ile ABD arasında 29 Mart 1980’de imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nda yer alan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, İncirlik’teki TSK tesislerinde müşterek savunma tedbirlerine katılması için ABD hükümetine izin verir” hükmüne göre yürütülüyor. Kaynaklar, “İncirlik Üssü, TSK’ye ait Hava Kuvvetleri Üslerimizden biridir, Türk üssüdür, üzerindeki tüm tesislerle birlikte mülkiyeti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne aittir. Şanlı bayrağımız 24 saat gönderde çekilidir ve hiçbir zaman da inmemiştir” bilgisini paylaştı. Bakanlık kaynakları, İncirlik’teki 10’uncu Tanker Üs Komutanlığı’nda ABD’nin dışında İspanya, Katar ve Polonya’ya ait askeri unsurların bulunduğunu, üsten IŞİD’le Mücadele Koalisyonu’nun “Doğal Kararlılık Harekâtı”nın da desteklendiğini kaydetti. l ANKARA / Cumhuriyet İçen çocuğun gizli görüntüsü “İçki içen çocuk görüntüsü özel olarak kurgulandı.” Yasağı sorduğum kişi böyle dedi birden. Kısa bir sessizlikten sonra devam etti: “2012’nin son günleriydi. İstanbul Kanyon Alışveriş Merkezi’nde şarap tadım etkinliği vardı. İşte orada çocuklara da içki verildiğine dair bir haber yapıldı. Halbuki gerçek öyle değildi. Ama fitil o gün ateşlendi.” Şarap sektörünün önemli isimlerinden biriydi konuştuğum. Bakmamı istediği 17 Aralık 2012 tarihli Zaman gazetesinde şöyle yazıyordu: “Görevlilerin ilköğretim çağındaki çocuklara içki sunması gözlerden kaçmadı. Arkadaşıyla birlikte alkol yudumlarken kameralara takılan ve 15 yaşında olduğunu belirten bir çocuk, kadehin bir kadın tarafından kendisine verildiğini söyledi. Aslında alkol alışkanlığı olmadığını aktaran çocuk, içkinin hoşuna gittiğini de sözlerine ekledi.” Kamera Cihan Haber Ajansı’nındı, Zaman gazetesi ve Samanyolu TV günlerce özel yayın yaptı. Savcılık hemen soruşturma başlattı. Onlarca içki firması yetkilisi için hapis isteniyordu. Ruhsatlarının iptali gündemdeydi. Çocuklara alkollü içki sunmakla suçlanıyorlardı. Saklanan kamera görüntüleri İşte tam da buradan sonrası hep saklandı. Zira, Kanyon AVM’nin güvenlik kamera kayıtları başka bir gerçeği ortaya koydu. İddia o ki “içki verildi” denilen çocuk ile Cihan Haber Ajansı’nın kameramanı çekim öncesi buluşmuştu. Kameraman üst kattan çekim yaparken kadrajına girmesi için çocuğu uyarıyordu. AVM yönetimi savcıya gösterdi bu görüntüleri ama kamuoyu ile paylaşmadı. Korktu. Evet, soruşturma sessiz sedasız kapandı ancak istenilen zaten olmuştu. Önce AVM’lerde içki tanıtımı dönemi sona erdi. Sonra Meclis’ten çıkan yasa ile alkollü içecek reklamı yasaklandı. Fethullahçılar ile AKP’nin ortak bir operasyonuydu yapılan ve aslında milattı. İktidarın iki ortağı benzer operasyona Gezi sırasında da imza attı. “Camide bira içtiler” yalanını ilk piyasaya süren yine Cihan Haber Ajansı’ydı. Şimdi ise ortak değişti. MHP ile birliktelik günlerinde AKP çıtayı daha yukarı koydu. Boş kadeh de istemediler Ne baskılar gördü içki sektörü. Yıllarını veren bir isim anlatıyor: “Bakanlıktan arıyorlar, internet sitemizdeki boş kadeh fotoğrafının dahi kaldırılmasını istiyorlardı. ‘İçi boş bir bardak o’ dediğimizde, ‘Ya ben o kadehi görünce şarap içmek istersem’ diye yanıt alıyorduk. İki uyarı gelirse üretim ruhsatının iptali söz konusuydu ve mecburen dediklerini yapıyorduk.” Gelin görün ki dedikleri bitmiyordu. “Yerde sürünen” ve “kendini asan” sarhoş fotoğrafları da istenmişti içki şişelerinin üstünde. Onda başarılı olamadılar ama hiçbir ülkede olmadığı kadar büyük ve fazla uyarı işareti konuldu. “Ciromun yüzde 55’ini devlete ödüyorum” diyordu telefondaki ses. “Bilmezler mi” diye isyan ediyordu. Bir çiftçi bıraksa şarap işini, o bağların yeniden üretime geçmesi için en azw 10 yıl gerekecekti. “Eski Dubai gibi yapmak istiyorlar” dedi bir diğeri. Yani içkinin sadece turistlere serbest olduğu bir sistemi hatırlatıyordu. “İleride bazı marketlerde yasak başlatacaklar” diye bir öngörüsü de vardı. Ve sektörden konuştuğum herkes muhalefete de kızıyordu: “Muhafazakârlardan da oy almak için yıllarca sessiz kaldılar ve adım adım ilerlemelerine göz yumdular.” CEO bakan rahatsızlığı Bakanlığa kendi şirketinden mal alan Ruhsar Pekcan koltuğundan gitti. Farkında mısınız? Pekcan’ın gidişinin ardından ne ağıt yakan ne başarılarını anlatan oldu. Doğru dürüst bir veda bile yapılmadı. Bunun nedenini AKP kulislerinde araştırdım. Görülüyor ki Pekcan meselesi çok daha derin bir sorunun ilk taşı. Önce şunu sorayım: Hükümetteki bakanlar hangi partiden? Bu da soru mu, demeyin. Zira yeni sistemde bakanlar milletvekili bile olamıyor. Vekillikten istifa ediyor. Böylece daha önce istisna olan “dışarıdan bakan atama”, genel bir uygulama haline geldi. Partide yedekte bekleyenlerin yanı sıra sektör temsilcileri bakan oldu. İşte bu da parti içinde “CEO bakanlar” denen isimlere karşı, “bizden değil” ayrımı yarattı. Konuştuğum herkes Ruhsar Pekcan’ın gidişindeki “bitti gitti” havasını buna bağlıyor. “Parti içinden olsa yedirmezdik” iddiasındalar. Öte yandan, bu rahatsızlığın CEO bakanların bütünü için olduğu söyleniyor. Turizm Bakanı’nın işleri, Milli Eğitim Bakanı’nın özel okullara sevdası, icraatlarının önüne geçmiş gibi görünüyor. Özel sektörden gelen Tarım ve Orman Bakanı’nı da bu listeye sokuyorlar. Kesin olan şu ki CEO bakanlar gidince arkasından ağlayan olmayacak. Ne AKP’de ne bakanlık bürokrasisinde ne de elbette muhalefette. CHP’ye ‘O videoyu silin’ kararı Emniyet Genel Müdürlüğü, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden sonra 25 kadının öldürülmesinin “azalma” olduğunu savundu. Attıkları son tweet’te de şöyle yazdılar: “Kadına her türlü şiddetin birine dahi tahammül edemeyiz. Bunun için vargücümüzle çalışıyoruz. Defalarca yalanlamamıza rağmen teşkilatımıza yönelik aynı iftirayı devam ettiriyorlar. Suç duyurusunda bulunuyoruz.” Öğrendim ki Emniyet, bu mesajı paylaştığı gün dediğini de yaptı. Şöyle ki... CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, sözleşmeden çekilme kararının iptali için Danıştay’a başvurdu. Ardından da bir basın açıklaması yaptı. İşte CHP’li Özel’in oradaki sözlerinin “kurumun kişilik haklarına saldırı olduğu” teziyle, Emniyet mahkemeye başvurdu. Talebi inceleyen Ankara 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararı tahmin etmek zor değil. CHP’nin resmi YouTube hesabındaki basın açıklaması videosunun, CHP’nin ilgili tweet’inin ve haberini yapan Sözcü gazetesindeki link’in yayından kaldırılmasına hükmedildi. Bakalım, CHP’nin bu karara karşı tavrı ne olacak? AKP eleştirilerine RTÜK’ten ceza Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), KRT’deki “Şimdiki Zaman” programına katılan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik “Umarım sonu benzemez Menderes’e” sözleri nedeniyle KRT’ye idari para cezası uygulanmasına karar verdi. Üst Kurul, siyasetçi Rifat Serdaroğlu’nun ise Tele1’deki “Ankara Rüzgârı” programında, “AKP’ye yönelik bir terör örgütünden bahseder bir üslupla sözler sarf ettiğini” savunarak, Tele 1’e idari para cezası verilmesini kararlaştırdı. Üst Kurul, Kanal D’de yayımlanan “Camdaki Kız” adlı dizide milli, manevi değerlere ve ailenin korunması ilkesine aykırılık teşkil eden; toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen ve kadını istismar eden nitelikte görüntülerin yer aldığı gerekçesiyle para cezası verileceğini belirtti. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle