06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 29 NİSAN 2021 PERŞEMBE EMEK Dünyada vaka sayısı 140 milyonu, ölümler 3 milyonu aştı. Çarklar döndü, işçiler öldü İşçi sağlığı ortadan kalktı Çalışmak zorunda kalan yaklaşık 3.3 milyar insanın doğrudan salgının hedefi durumunda olduğunu belirten Serdaroğlu, sistemin çarklarının dünya çapında 3.3 milyar insanın yaşamını tehlikeye atarak döndüğünü dile getirdi. “28 Nisan Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü” ile ilgili DİSK Yönetim Kurulu adına bir açıklama yapan genel sekreter Adnan Serdaroğlu, dünya ölçeğinde 140 milyonu aşan vaka sayısı ve 3 milyonu geçen ölümlerle salgının, ülkelerin üstüne kâbus gibi çöktüğünü belirtti. Dünyada 188 milyon işsiz insana ek olarak, 165 milyon insanın yeterli düzeyde ücretli işe sahip olmadığı ve 120 milyon insanın da ya aktif olarak iş aramayı bırakmış durumda ya da sair şekilde işgücü piyasasına erişemediğinin hatırlatıldığı açıklamada, “İstanbul İSİG Meclisi’nin son iki yıllık verilerine baktığımızda, pandemi öncesi 2019 yılında en az 1736 işçi iş cinayetlerine kurban giderken 2020 yılında salgınla birlikte bu rakam en az 2 bin 427 olmuştur. Ölümlerin yaklaşık yüzde 31’inin Covid19 nedeniyle olması iş cinayetlerindeki tabloyu daha da ağırlaştırmıştır. 2020 Martı’ndan 2021 Martı arasındaki bir yıllık süreçte sadece Covid19 nedeniyle 861 işçi iş cinayetine kurban gitmiştir. Covid19’un bir işçi sınıfı hastalığı haline gelmesinde siyasal iktidarın sorumluluğu çok açıktır” ifadeleri yer aldı. Açıklamada, işçilerin sağlığı için yapılması gerekenler şöyle sıralandı: Zorunlu ve acil mal ve hizmet üretimi dışında 28 gün boyunca çarklar durdurulmalı, herkese gelir desteği verilmeli. Covid19, çalışırken hastalığa yakalanan emekçiler için iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilmeli. Kamusal bir işçi sağlığı ve iş güvenliği politikası takip edilmeli. Devlet, ilgili meslek oda ve birliklerini denetim ve yaptırım da dahil olmak üzere sürecin içinde etkin katmalı. Emekçiler bundan böyle yoksulluk değil, insana yaraşır iş ve refah paylaşımı istiyor İş de olsun dinlenme de KAPANMA LAFTA KALDI İktidarın tam kapanma olarak duyurduğu ancak onlarca sektörün ve milyonlarca çalışanın mauf tutulduğu kapanmanın lafta kaldığı görüldü. DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSKAR) hazırladığı bir çalışmaya göre işçilerin yaklaşık yüzde 61’i tam kapanmadan muaf sektörlerde çalışıyor. Rapora göre “tam kapanma” sürecinde istihdamın yaklaşık yüzde 61’ini oluşturan 16.4 milyon işçi çalışmaya devam edecek. Buna göre istihdamın yüzde 22’sinin kapanmadan kısmen muaf sektörlerde çalıştığı, kapanma kapsamındaki sektörlerde çalışanların yüzde 17 ile sınırlı kaldığı tahmin ediliyor. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nün genelgesinde 43 sektörün muafiyeti bulunuyor. TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması 2020 yıllık verilerini kullanarak yaptığımız hesaplamaya göre istihdam edilen toplam 26 milyon 813 kişinin 16 milyon 393 bini “tam” kapanmadan muaf sektörlerde çalışırken 4 milyon 447 bini tam kapanmadan muaf olmayan sektörlerde çalışıyor. 5 milyon 973 bin kişi ise kapanmadan kısmen muaf sektörlerde çalışıyor. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu, bütün işçileri yeni bir toplumsal sözleşme talebiyle 1 Mayıs etkinliklerine davet etti. Tam istihdam bir öncelik olarak belirtildi. Peki, ya dinlenme hakkı? Tüm dünya pandeminin gölgesinde kutlayacak bu 1 Mayıs’ı... Ama bizde genellikle engellenmek istenen 1 Mayıs kutlamaları için aranan bahane dünden hazırdı. Zira önce lebaleb kongreler başta olmak üzere yanlış kararlarla vaka sayılarını patlatan iktidar, tam olmayan “tam kapanma” ile de emekçinin 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı. Dünyada hükümetlerin de emekçilerin de gündemi bizimkinden biraz faklı. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) 1 Mayıs 2021 vesilesiyle bir açıklama yayımladı. ITUC, bütün işçileri yeni bir toplumsal sözleşme talebiyle 1 Mayıs etkinliklerine davet etti. Pandemi nedeniyle geçen yıl 250 milyondan fazla insan işini kaybetmiş ve bu yıl 130 milyon kişi daha daha işini kaybetme riski altındayken ITUC, hükümetleri pandemiden kurtulma ve dayanıklılığın sağlanmasında istihdam yaratmayı merkezi bir amaç haline getirmeye çağırdı. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) anayasasında yer alan tam istihdamın bir öncelik olarak kalması gerektiğine vurgu yaptı. Bunun yaşama geçirilmesi için de hükümetleri kamu yatırımlarını artırmaya, eğitim ve öğretiNagihan Keskin Nagihan Keskin, 1 Mayıs’ta da diğer taleplerin yanında daha iyi dinlenebilmek için “Cumartesi de tatil olsun” diyecek... me yatırım yapmaya, kayıt dışı çalışmayı kayıtlı hale getirmeye çağırdı. Kısaca “Özellikle örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı, yoksul ülkeler için küresel bir sosyal koruma fonu dahil olmak üzere sosyal koruma, kadınlar ve ayrımcılıkla karşılaşan tüm gruplar için eşitlik ve Covid aşılarına, testlerine ve tedavilerine erişim” isteyen konfederasyon, bu taleplerin yaşama geçirilmesiyle artık yoksulluğun değil, refahın paylaşılacağına vurgu yaptı. Gözüm cumarteside Yolumun kesiştiği coşkulu, heyecanlı, enerjik, kıpır kıpır yaşının verdiği tezcanlılık, çalışmışlığın verdiği deneyimle harmanlanmış bir işçi Nagihan Keskin. 25 yaşında ama kendi deyimiyle “kendini bildi bileli çalışıyor”... 16 yaşında liseden sonra garsonlukla başladığı çalışma yaşamı, bir yıl sonra girdiği bir beyaz eşya fabrikasıyla daha farklı bir hal alıyor. Üç vardiya çalışmasına karşın üniversite okuyor. Verilen her işi yapıyor, yapamadığını öğreniyor. Annesi, babası yaşındaki insanlarla birlikte çalışmanın keyfini de zorluğunu da yaşıyor. Günde sekiz saat, haftada altı gün çalışıyor. Ve Nagihan diyor ki “Her türlü zorluğa karşın hep iyi ki çalıştım dedim, diyorum. Çünkü kendi ayakların üstünde durmak ayrı bir şey... Ama gözüm hep cumartesi gününde. Çünkü bir gün dinlenmek için yetmiyor...” T.C. ESKİŞEHİR 1. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2019/467 KARAR NO: 2021/126 DAVALI: RIDVAN GÜZELGÜN Zafer oğlu 1988 doğumlu Mahkememizde açılan Boşanma davasının yapılan açık yargılaması sonunda; HÜKÜM: Davacının davasının KABULÜNE, Nüfusa Kars İli, Arpaçay İlçesi, Bahçeler Mahallesi/Köyünde kayıtlı Şaban ve Sevim’den olma, 26/08/1994 doğumlu, 453*****288 T.C. Kimlik numaralı davacı Kübra GÜZELGÜN (DEMİRBAŞ) ile aynı yerde nüfusa kayıtlı Zafer ve Hatun’dan olma, 01/05/1988 doğumlu, 332*****348 T.C. Kimlik numaralı davalı Rıdvan GÜZELGÜN’ün BOŞANMALARINA, Müşterek çocuk 286*****636 T.C. Kimlik numaralı Melek Naz GÜZELGÜN’ün yaşı, cinsiyeti, sosyal çevresi tarafların ekonomik ve sosyal durumu göz önüne alınarak velayetinin anneye verilmesine, Müşterek çocuk 286*****636 T.C. Kimlik numaralı Melek Naz GÜZELGÜN ile baba arasında şahsi ve sosyal ilişkinin temini açısından her yılın 1 Temmuz saat 13.0031 Temmuz saat 17,00arasında ve her yılın Ramazan Bayramının 3. Günü saat 13.00 ile 17.00, Kurban Bayramının 2. günü saat 13.00 ile 3. günü 17.00 saatleri arasında, her ayın 2.ve 4.Cumartesi günü saat 10.00takip eden Pazar günü saat 17.00 saatleri arasında ve yarı yılın tatili başladığı ilk Cumartesi saat 13.00 takip eden Cuma günü 17.00 arasındatedbiren baba ile kişisel ilişki kurulmasına karar kesinleştikten sonra ilişkinin bu şekilde devamına, Müşterek çocuk 286*****636 T.C. Kimlik numaralı Melek Naz GÜZELGÜN’ün bakım ve iaşesine katılım payı cümlesinden olmak üzere ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık500,00 TL nafakanın babadan alınarak anneye verilmesine, karar kesinleştiğinde bu miktar nafakanın iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiştir, tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1366135) T.C. İSTANBUL 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2021/94 KARAR NO: 2021/264 HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1DAVANIN KABULÜ ile 58987114340 TC Kimlik Nolu,Havana ve Hakankızı,olma, 10/09/1998 doğum tarihli,Bahçelievlerdoğumlu, Konya ili, Karapınar ilçesi,,Çetmimah/köy 5 Cilt,9 Aile sıra no, BSN 128sırada nüfusa kayıtlıFİKRİYE ŞEVVAL KOYUNCU’ nun”FİKRİYE ŞEVVAL” olan isminin”ŞEVVAL”olarak DEĞİŞTİRİLMESİNE ve nüfus kaydının bu şekilde düzeltilmesine Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1365932) T.C. İSTANBUL 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2020/82 KARAR NO: 2021/125 Davalı: 1 NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ Davacı: 2 SELİN GÜNEY Mahkememizden verilen 23/03/2021 tarih ve yukarıda numarası yazılı kararı ile ‘’Davanın KABULÜNE, Elazığ ili, Merkez ilçesi, Akpınar Mahallesi, Cilt No:1 Hane No:122’de nüfusa kayıtlı, Yaşar ve Meral kızı, 13340075126 TC kimlik numaralı Selin Güney’in Selin olan isminin ‘’ Savaş ‘’ olarak, K ( kız ) olarak görünen cinsiyet hanesinin E (erkek) olarak değiştirilmesine, nüfus kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesine’’ karar verilmiştir. İlan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1365893) T.C. BÜYÜKÇEKMECE 5. AİLE MAHKEMESİ’NDEN Sayı: 2020/555 Esas Davacı, FATMA ZORLU ile Davalı, ABDURRAHMAN ZORLU arasında mahkememizde görülmekte olan Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) davası nedeniyle; verilen karar gereğince; Yapılan araştırmalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalı ABDURRAHMAN ZORLU adına dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir.Davacı dava dilekçesi ile davalı ile 13 yıldır evli olduklarını, müşterek 3 çocuklarının olduğunu, davalının evliliğin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmediğini, çalışmadığını, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalının kumar alışkanlığının olduğunu, aralarında sevgi ve saygının bittiğini, evliliklerinin fiilen sona erdiğini, açıklanan nedenlerle boşanmalarına karar verilerek, müşterek çocukların velayetinin kendisine verilmesini, müşterek çocuklar için öncelikle tedbir nafakası, sonrasında da iştirak nafakası olmak üzere çocuk başına 500,00TL’den 1,500TL nafaka talebinin olduğunu, maddi ve manevi tazminat haklarını saklı tuttuğunu, dava ve yargılama giderlerinin davalı üzerine yükletilmesini talep ve dava etmiş olup, davalının açık adresi tespit edilemediğinden dava dilekçesinin davalıya ilanen tebligat yapılmasına karar verilmekle “HMK’nun 122.md. uyarınca dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde HMK 129 md. deki yasal şartlara haiz cevap dilekçesini ve tanık dahil tüm delillerini mahkememize sunması,, hangi vakıayı hangi delil ile ispatlayacağını cevapdilekçesinde bildirmesi aksi takdirde HMK.nun 128. md. uyarınca davacının ileri sürdüğü vakıaların tümünü inkar etmiş sayılacağı” hususunun ihtar olunduğuna dair HMK’nun 122, 126, 129. 140/5 maddelerine göre davalı ABDURRAHMAN ZORLU’ya ilanen tebliğ olunur.26/04/2021 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1366044) Delineceği belli içki yasağı mı oy getirecek? Tam kapanma önlemleri içine alınan alkol satış yasağının, tümüyle ideolojik, daha doğrusu popülist bir karar olduğu açık. İktidar belli ki “alkolden alınan vergilerle maaşını almasına rağmen, bu kararı nedeniyle kendisine oy verecek vatandaşlar” arıyor. Bu kararı alan iktidarın, koyduğu yasak nedeniyle alkol tüketiminin azalmayıp aksine artacağını, çünkü içmek isteyen vatandaşın hem stok yapıp hem de gerekirse içki almanın yolunu bulacağını bilmemesine imkân yok. Aynen içkideki vergileri yüksek tutarak insanları öldüren kaçak içkilere neden olduğunu bildiği gibi. Avusturyalı bir arkadaşım, bozuk Türkçesiyle önceki gün içki yasağını duyunca, “Niye yapıyorlar” diye merakla sordu. Daha ben yanıt vermeden, bir arkadaşını aradığını, içki içtiğini bildiği için “Artık stok yaparsın” dediğinde, arkadaşının “Sen merak etme, burası Türkiye; ne zaman istersem içki alacağım dükkânları ayarladım bile” dediğini aktardı. Tabii ki gülerek... Akşam belli bir saatten sonra büfelerden içki satışının değişik yöntemlerle yapıldığını herkes biliyor. Yasadışı mı bilmiyorum ama çıkardıkları İçişleri Bakanlığı yönetmeliklerine aykırı biçimde, gece saatlerinde içki satışı devam ediyor. Yönetmeliği uygulamakla görevli memurların bile gece saatlerinde içki aldığına bizzat şahit oldum. Kısacası; delineceğini bile bile yasak koymanın, “Ey dindar vatandaşım, bakın ramazanda içki satışını da yasakladım” demekten başka ne amacı olabilir ki? İktidarın, halkın sağlığını düşündüğü için bu kararı aldığını, herhalde hitap ettiği vatandaşlar bile söyleyemeyecektir. Peki, o dindar vatandaş, içki içmek isteyenin ne yapıp edip onu içeceğini, bir yolunu bulacağını bilmiyor mu? İktidardan nemalanmaya devam eden vatandaşlar içinde, yasağın bir işe yaramadığını bile bile iktidarın kararını alkışlayacak olanlar çıkacaktır. Ancak bu karara alkış tutanların çok fazla olacağını sanmıyorum. İktidar şunu unutuyor: Eskiden işler iyi giderken, yüksek büyüme oranları sağlanıp bu büyüme biraz halka dağıtılıyorken bu ideolojik kararları halka kabul ettirmek ve bu söylemle oy devşirmek daha kolay oluyordu. Ama artık o kadar kolay değil. Çünkü hem ekonomiyi yönetemediğiniz için artık eski büyüme oranlarını sağlamanız mümkün değil hem de “seçkin” sınıfa girdiğiniz için geniş kesimleri düşünmüyor, daralan pastayı ancak çok küçük bir ayrıcalıklı kesime vermeyi tercih ediyorsunuz. Bu kararın da aynen Ayasofya ve İstanbul Sözleşmesi’nde olduğu gibi, sadece tarikatlara dönük bir popülist karar olduğunu düşünüyorum. Radikal olmayan dindar kesimi kaybeden iktidarın bu tür kararlarla o kesimi geri alması mümkün değil. Çünkü artık sadece tarikatlara ve 510 büyük iş insanına giden pastadan geriye bu geniş kesime pay kalmıyor. Çeşitli anket sonuçlarına göre en fazla yüzde 1520’lik oy potansiyeline inene kadar, mütedeyyin hatta dindar kesimdeki iktidar desteğinin eriyeceği açıkça görülüyor. Küçülen pastadan pay alamayanlar Farkında mısınız, 128 milyar dolarlık rezervin eritilmesi kampanyasında savunmaya giren iktidar bürokratları, sürekli olarak “Bu satışlar piyasa ekonomisi kuralları içinde olmuştur” sözünü tekrarlayıp durdular. Çünkü Türkiye’nin piyasa ekonomisinden ayrılmasına ilişkin kaygıların, ekonomide istikrar ve büyüme amaçlarına tümüyle karşı olduğunu biliyorlar. Halbuki, yaldızlı davetiye ile çağırdıkları yabancı fonları piyasa dışı hareketlerle zor duruma soktukları için kuru durdurma amaçlarını gerçekleştirirken daha fazla döviz satmak zorunda kaldılar. O dönem “Yabancı yatırımcı bunu unutmaz, acısını çıkarır” derken umursamıyorlardı, hâlâ acısını çekiyorlar. Pastanın küçüldüğünü, küçülen pastadan sadece imtiyazlılara pay dağıtıldığını artık görmeye başlayan geniş halk kesimleri için alkol yasağının eskisi kadar önemli olması beklenmemeli. Ayrıca geniş halk kesimlerinin, böyle dar zamanlarda, yapılan yönetim hataları nedeniyle kendi gelirinin azaldığının daha fazla farkına vardığını düşünüyorum. En azından dolar kurlarındaki artış, vatandaş için ekonominin iyi ya da kötü gittiğinin bir işareti. Bence artık daha fazla insan, piyasa ekonomisiyle ekonomik başarının, kurların ilgisini daha fazla görüyor. Ya da umarım öyledir diyeyim... Geçen gün yayımlanan rapora göre, IMF’nin salgınla mücadelede ülkelerin harcamalarına ilişkin araştırmasına göre Türkiye, gayri safi yurtiçi hasılaya oranla en az harcama yapan ülkelerden biri oldu. Euronews’un internet sitesinde yer alan habere göre, Çin Halk Cumhuriyeti Makao Özel İdari Bölgesi, yüzde 27.4 ile liste başı olurken, bunu yüzde 25.5 ile ABD takip etti. Yüzde 2.5’in altında kalan ülkeler çoğunlukla gelişmemiş fakir ülkeler. Türkiye bu sıralamada en alt grupta yer alıyor. Vatandaş bence bu rakamı bilmese bile artan yoksulluğuna rağmen, iktidardan yeterince destek alamadığını yaşayarak biliyor. İçki satan 200 bin civarındaki esnaf, aynı zamanda hukuk dışı olarak iddia ettikleri bu karara, haklı olarak isyan ediyor. Bu yasak hem yaşam tarzına müdahale hem esnafa zulüm hem de uygulanmayacağı bilinen, alkol tüketimini artıracak bir karar. Bu kadar çok sakıncasına rağmen iktidarın bu yasağı koyması anlamsız, istediği amaca ulaşacağı da şüpheli. Bence kötü yönetimin giderek ivme kazandığının bir kanıtı daha... Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. DILEK ALTAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle