29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER [email protected] 7 27 NİSAN 2021 SALI KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, egemenliğe dayalı, iki devletli çözüm vurgusu yaptı ‘Geri adım atmayız’ Gözler bugün Birleşmiş Milletler (BM) arabuluculuğunda Kıbrıs’taMINE ESEN ki taraflar ve garantör ülkelerin katılımıyla Cenevre’de başlayacak görüşmelerde. Üç gün sürecek Kıbrıs Konferansı bir süredir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Ankara tarafından dile getirilen “federasyon değil, iki devletli çözüm” vurgusunun bu kez çok taraflı görüşme masasına getirilmesi açısından önemli. Toplantı, tarafların yakın gelecekte Kıbrıs meselesine kalıcı çözüm bulunabilmesi amacıyla müzakere edebilecekleri “ortak bir zeminin” olup olmadığı yönünden bir nabız yoklaması olarak da değerlendiriliyor. Cenevre maratonu öncesinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. Bir anlaşmanın olması için iki tarafın da onay vermesi gerektiğine işaret eden Tatar, Cenevre’de Türk tarafının haklarını yineleyeceklerini belirtti. Egemenliğe dayalı, eşit iki devletli çözüm yönündeki tutumlarını toplantılarda belirteceklerini kaydetti. “Gideceğiz, görüşeceğiz ama geri adım atmayız” mesajı verdi. ‘Son şans denilmişti’ Artık federasyon temelinde bir anlaşmadan sonuç alınamayacağını yineleyerek, Kıbrıs Rum tarafının AB’den aldığı hakları istismar ederek, Kıbrıslı Türklerle ne yetkiyi ne de zenginlikleri paylaşma niyetinde olduğunu söyledi. Tatar, federasyon temelli bir anlaşma için Türkiye ile birlikte neredeyse 1977’den beri bir uğraş verildiğini kaydetti. Zaman içinde, 2004’teki Annan Planı da dahil, 8 plana Kıbrıslı Türklerin evet, Rumlardan ise hayır geldiğini söyleyen Tatar, “2017’deki Crans Montana görüşmelerinde de ‘bakın bu son şans, sonuç alınamazsa yeni bir yol izlenecek’ denildi, ancak tüm bu süreçte yol alınamadı” diye konuştu. “Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak Türkiye ile uyum içerisindeyiz. Benim cumhurbaşkanlığını kazanmamBM öncülüğünde Kıbrıs Konferansı başlıyor. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, “Türk tarafının haksızlığa uğradığı ortadadır, Biz şimdi Türkiye’nin de desteğiyle haklarımızı haykırıyoruz. Cenevre’ye bunun için gidiyoruz” dedi. Cenevre öncesi Ankara KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katılımıyla düzenlenecek 5+BM formatındaki Kıbrıs konulu gayri resmi toplantı bugün İsviçre’nin Cenevre kentinde başlıyor. Görüşmeler öncesinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar dün Ankara’da temaslarda bulundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Cenevre görüşmelerine KKTC heyetiyle birlikte, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katılacak. Türkiye, geçen yıl ilk kez “Kıbrıs’ta tek çözüm iki devletli çözümdür” açıklamasıyla artık federasyon temelinde çözümün sonuç vermeyeceğini dile getirmişti. Ancak BM arabuluculuğunda yapılan görüşmeler iki kesimli federasyon temelinde yapıldığı için Cenevre’deki görüşmelerden bir sonuç çıkması beklenmiyor. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi federasyon temelindeki görüşmelerin sürmesi gerektiği görüşünü savunuyor. l ANKARA/Cumhuriyet la da yeni bir dönem, yeni bir sayfa açılmıştır” ifadesini kullandı. Tatar, “Biz Kıbrıs Türklerinin var olan egemenliğinin artık kabul edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Türk tarafının haksızlığa uğradığı ortadadır. Biz şimdi Türkiye’nin de desteğiyle haklarımızı haykırıyoruz. Cenevre’ye onun için gidiyoruz. Artık bu statükonun değişmesi gerektiğini, büyük bir haksızlık yapılmakta olduğunu söylüyoruz. Aslında haklarımıza bir gasptır bu” dedi. Ankara ile ilişkilere de işaret eden Tatar, garantör ülke olarak Türkiye’nin de taraf olduğuna değindi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB’ye alınmasıyla Türkiye’ye de büyük bir haksızlık yapıldığını söyledi. Yunanistan’ın da AB üyesi olmasına atıf yaptı. Türkiye’nin ise birlik üyesi olmamasının dengesizlik yarattığını kaydetti. Tatar, Kıbrıs Rum tarafının AB’den aldığı hakları istismar ederek, Kıbrıslı Türklerle ne yetkiyi ne de zenginlikleri paylaşma niyetinde olmadığını söyledi. ‘Türkiye’yi dışlamış olurlar’ KKTC Cumhurbaşkanı şu görüşlerini dile getirdi: “Dolayısıyla biz var olan egemenliğimizi kazanabilirsek Türkiye’yle de her türlü ilişkiye girebiliriz, savunma, garanti gibi. Kıbrıs’taki Türk varlığının güvenliğini o şekilde korumuş olacağız. Aksi takdirde bu federasyon dedikleri tek egemenlik, iki eyalet devletçik sistemiyle zaman içinde AB’nin orada hâkimiyeti genişleyecek. Böylelikle hem Kıbrıs’tan Türkiye’yi çıkarmış olacaklar hem de Kıbrıs Türkleri zafiyete düşecek. O yüzden mesele önemlidir. Doğu Akdeniz’deki gelişmeler bakımından da mühimdir.” Gözler Londra’da Tatar, önceki gün bir İngiliz gazetesinde çıkan Kıbrıs’ta Türkiye, Yunanistan’la birlikte garantör ülke olan İngiltere’de hükümet içinde KKTC’nin tanınmasına yönelik görüşlerin olduğu yönündeki iddialara, İngiltere ile temasa ilişkin sorumuz üzerine de şu değerlendirmeyi yaptı: “Elbette konuşuluyor. Tarihsel olarak da İngiltere, Kıbrıs meselesini en iyi bilen ülkelerdendir. Annan Planı döneminde İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Türk tarafının bütün iyi niyetine rağmen karşılığını veremediler. Kıbrıslı Türklere yapılan haksızlık demiştir. Kıbrıs’ın çıkarlarının korunması için iki devlet şarttır, çözüm böyle olabilir vurgusu yapmıştır, Rumların AB’ye alınması hataydı demiştir. Yalnız değildi de, başka İngilizler de benzer görüşler dile getirmişlerdi. Şimdi Johnson hükümeti içinde de Kıbrıs Türkünün egemenliğini tanıyan, o zihniyette olanlar vardır. Biz bunu biliyoruz. Ama resmi söylemde İngiltere aynı noktadır. Ancak kaynayan kazandan bir şeylerin değişmekte olduğunu görüyoruz. Rumlar da tabii kendi girişimlerini yapacaklar ama bizim arkamızda da Türkiye Cumhuriyeti var. Hem anavatandır hem garantördür hem de Kıbrıs’a 40 mil uzaktadır. Yunanistan 600 mil, Avrupa daha da uzaktadır. Bu coğrafyayı, konumu düşündüğünüzde Türkiye’nin burnunun dibinde olan bir adada olması gerekmektedir”. İngiltere’nin AB’den ayrılmış olmasına işaret eden Tatar, Türkiye ile ilişkilerinin de iyi olduğuna değindi, ayrıca İngiltere’de yaşayan çok sayıda Kıbrıs asıllı Türkün, Türkiye’den gidenlerin son yıllarda KKTC’nin tutumunu anlatma konusunda etkinliklerini artırdıklarına atıf yaptı. “Tüm bunlar son yıllarda İngiltere’de bize karşı sempati oluşmuştur” dedi. Silaha para dolu dizgin! Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) 2020 raporuna göre, yeni tip koronavirüs krizine rağmen askeri harcamalar dünya çapında artış gösterdi. SIPRI’ye göre dünya genelinde 2020’de askeri harcamalar bir önceki yıla göre yüzde 2.5 artarak 1.98 trilyon dolara ulaştı. Bunun, 1988’den beri kaydedilen en yüksek seviye olduğu belirtiliyor. 2019 yılında 15. sırada bulunan Türkiye, 2020 raporunda askeri harcamalar açısından 16. sıraya düştü. Raporda, Ortadoğu ülkeleri arasında değerlendirilen Türkiye’nin 2020 yılında askeri harcamaları bir önceki yıla göre yüzde 5 düşerek, 17.7 milyar dolara geriledi. Ancak raporda, bu düşüşün Türkiye’nin askeri harcamalarında 20112020 arasındaki dönemde kaydedilen yüzde 77’lik artışta bir istisna olduğu belirtildi. Dünya genelinin aksine Ortadoğu’da askeri harcamaların geçen yıla göre yüzde 6.5 düştüğüne dikkat çekilirken, bu bölgede sadece dört ülkenin askeri harcamalarını artırdığı belirtildi. Buna göre Mısır yüzde 7.3, İsrail 2.7, Ürdün yüzde 2.5 ve Umman yüzde 1.7 artırdı. Rapora göre, dünyada en fazla askeri harcama yapan ilk beş ülke ABD, Çin, Hindistan, Rusya ve İngiltere olarak belirlendi. Toplam askeri harcamaları, dünya genelinin yüzde 62’sini oluşturuyor. JOHNSON’A TEPKİ İngiltere Başbakanı Boris Johnson, üçüncü dalganın başlarında yeniden karantinaya girmek yerine “binlerce cesedin üst üste yığılmasını tercih edeceğini” söylediği iddiaları üzerine istifa çağrılarıyla karşı karşıya. Daily Mail’in haberine göre Johnson nihayetinde karantina kararı alırken gazeteye konuşan yetkililer, başbakanın eski yardımcısı Dominic Cummings tarafından ortaya atılan iddiaları reddetti. Buna karşın, İskoçya Ulusal Partisi liderinin de aralarında bulunduğu bazı siyasiler, doğrulanması halinde Johnson’ın istifa etmesi gerektiğini söyledi. Hindistan’da salgın tablosu ağırlaşırken oksijen tüpü sıkıntısı yaşanıyor. AB, AstraZeneca ile davalık Avrupa Birliği (AB), aşı tedarikinde sorunlar yaşadığı AstraZeneca’ya karşı yasal süreç başlattı. Avrupa Komisyonu’ndan dün yapılan açıklamada, yeni tip koronavirüs (Covid19) aşısı tedariki için imzalanan anlaşmanın şartlarına uymadığı ve zamanında aşı tedariki için “güvenilir” bir plan sunamadığı için AstraZeneca şirketine karşı geçen cuma günü yasal süreç başlatıldığı bildirildi. Komisyon açıklamasında 27 üyenin de kararı desteklediği vurgulandı. Öte yandan Avrupa Birliği, yaz aylarında aşı olmuş ABD vatandaşlarına kapılarını açmayı planlıyor. ABD’de hızlı bir şekilde aşı sürecinin ilerlemesinin bu kararda önemli bir payı olduğunu söyleyen Avrupa Konseyi Başkanı Ursula von der Leyen, taraflar arasında görüşmelerin devam ettiğini dile getirdi. Hindistan’a yardım Salgın, tüm dünyada can almaya devam ederken günlük vaka sayılarının 350 binin üzerinde seyrettiği Hindistan’da durum ciddiyetini koruyor. Oksijen tüpü yetersizliği de yaşayan ülkede dün 2 bin 812 kişi Covid19 yüzünden hayatını kaybetti. Salgınla mücadelede yetersiz kalmakla eleştirilen Hindistan hükümetinden ise Twitter’da, salgınla ilgili paylaşımları yasaklama kararı gelmesi tartışma yarattı. İnsan hakları örgütleri karara tepki gösterdi. ABD’nin ardından Fransa ve Almanya da salgında ağır tablonun yaşanacağı Hindistan’a yardım göndereceklerini açıkladılar. Hafter milislerinden engelleme Birlik hükümetinin kurulduğu Libya, aralık ayında düzenlenecek seçimlere hazırlanırken Başbakan Abdülhamid Dibeybe’nin dün Bingazi’ye yapacağı ziyaretin Hafter cephesinin engellemesi nedeniyle ertelendiği belirtildi. Yerel basına yansıyan haberlere göre, önceki gün başkent Trablus’un Mitiga Havaalanı’ndan hareket etmek üzere olan Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Dibeybe, ülkenin doğusunu kontrol eden Tobruk cephesi müttefiki Halife Hafter milislerinin Bingazi’deki Benina Havaalanı’nı kapatması üzerine ziyareti iptal etti. Dibeybe’nin beraberindeki heLibyalı askeri öğrencilere TSK terörle mücadele eğitimi vermişti. yetle yapacağı ziyarette, kabine toplantısını Bingazi’de gerçekleştirmesi bekleniyordu. Birlik hükümeti, ziyaretin başka bir tarihte yapılacağını duyurdu. Kimi yorumda bu gelişmenin taraflar arasında sürtüşmenin devam ettiğini gösterdiğine işaret edildi. Birlik hükümetinin göreve gelmesiyle Sarraj liderliğindeki Trablus merkezli Ulusal Uzlaşı Hükümeti’yle (UUH) Türkiye’nin imzaladığı deniz sınırları yetki anlaşmasının geleceği gündeme gelmiş, Atina anlaşmanın iptali için baskı yapmıştı. Başbakan Dibeybe, Yunanistan ziyaretinde Türkiye ile UUH arasında 2019’da “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” ile “Deniz Yetki Alanlarının sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” anlaşmalarına bağlılık mesajı vermişti. BAĞDAT ÇIKARMASI İran Dışişleri Bakanı Zarif dün Irak’ta temaslarda bulundu, mevkidaşı Fuad Hüseyin’le bir araya geldi. Hüseyin, Viyana’da süren nükleer görüşmeleri yakından izlediklerini, İran ve Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerden de mutluluk duyduklarını söyledi. Zarif’in ziyareti, iki hafta önce Bağdat’ın Riyad ve Tahran hattında arabuluculuğa soyunduğu yönündeki haberlerin ardından geldi. İktidar savaşı ‘ses kaydında’ İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in, ABD’nin suikastla öldürdüğü Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’ye sert eleştiriler yönelttiği bir ses kaydı sızdı. İran’daki iktidar savaşını yansıtan kayıtta Zarif, Devrim Muhafızları’nın hükümetin de üstünde olduğunu, tavsiyelere kulak asmadığını söylüyor. İran’daki mevcut yönetimin çalışmalarının belgelendiği bir proje çerçevesinde çekilen 3 saatlik söyleşiden alınan kaydın, İran’ın ABD ve Batılı güçlerle nükleer anlaşmaya dönüş çerçevesini konuştuğu bir dönemde ve yaklaşan İran seçimleri öncesinde sızdırılması dikkat çekti. Geçen martta, Zarif ile ekonomist, gazeteci Said Leylaz arasında geçen ve yayımlanmak üzere olmadığı belirtilen konuşma önce Londra merkezli Suudi Arabistan’a ait haber kanalı İran International’a sızdırıldı. New York Times’la da paylaşılan kayda göre Zarif, “Kendisinin İslam Cumhuriyeti’nin temsilcisi olarak rolünün hayli kısıtlı olduğunu, kararların ya dini lider ya da Devrim Muhafızları tarafından alındığını” belirtiyor. İran Dışişleri Bakanlığı ses kaydığının doğruluğunu teyit etse de söyleşinin uzun olduğu ve Zarif’in sözlerinin tahrif edildiği vurgusu yaptı. Zarif’in kişisel görüşlerini dile getirdiği belirtilirken açıklamada basına yansıyan kısmın Zarif’in, Süleymani’ye saygı ve sevgisini yansıtmadığı kaydedildi. Rusya’ya suçlama Sızdırılan kısımda da Zarif, generali yer yer övüyor, ABD’nin suikastının İran’a darbe olduğunu söylüyor. Bununla birlikte Süleymani’nin bazı eylemlerinin ülkeye zarar verdiğini savunuyor, 2015’teki nükleer anlaşma sürecine atıfla bunu baltalamak için Süleymani’nin Rusya’ya gitmesini örnek gösteriyor. Rusya’nın nükleer anlaşmanın sonuca ulaşacağını düşünmediğini ve anlaşmanın imzalanacağını gördüğünde de engel çıkardığını savunuyor. “Batı ile ilişkilerimizin normalleşmesi Rusya’nın çıkarına değil. Çünkü bu durumda Rusya iki zarar görüyor. İlki, ABD Başkanı Trump’ın önceliği İran olmasaydı Rusya ve Çin olacaktı. İkincisi de Batı ile ilişkilerimiz kötü olunca onların kimseyle rekabet etmesine gerek yok. Bu durumda bizden çok yarar sağlarlar” dediği iddia ediliyor. Süleymani’nin Suriye’de şartların çok kötü olduğu bir süreçte bakanlıktan habersiz Moskova’ya giderek Putin’i ikna etmek istediğini ancak görüşmenin nükleer anlaşmanın imzalandığı haftaya denk getirildiğini aktarıyor. Süleymani’ye yönelik, Rus uçaklarının İran üzerinden uçarak Suriye’yi bombalaması, hükümeti bilgilendirmeden İran devlet havayolu şirketiyle Suriye’ye askeri personel gönderilmesi ve İran güçlerini Suriye topraklarında konuşlandırılmaları konusunde eleştiriler yöneltiyor. “Savaş meydanını diplomasi için kullanmak yerine, diplomasinin savaş için kullanıldığını” kaydediyor. Batı basınında “İran rejimindeki iç anlaşmazlıkları ifşa ettiği” şeklinde yorumlanan kayıtta Zarif, Devrim Muhafızları’nın, Ukrayna uçağını yanlışlıkla düşürerek 176 kişinin ölümüne yol açmalarını da kendisine 3 gün sonra itiraf ettiklerini söylüyor. Ülkede haziran ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri çerçevesinde reformcu Ruhani yönetimi kanadıyla, dini lider Hamaney etkinliğindeki muhafazakâr cephe arasında çekişme artıyor. Kaydın sızmasının ardından kimi Zarif karşıtlarından istifa çağrısı geldi. Kimi yorumcu, ABD’yle nükleer anlaşmanın canlandırılmasının beklendiği bir dönemde kaydın, Zarif’i zayıflatma amacı taşıdığını savundu. Bazılarıysa, kaydın bizzat Zarif tarafından, dış politika sorunlarındaki sorumluluğunu hafifletmek amacıyla sızdırılmış olabileceğini öne sürdü. ‘F35 maliyeti artacak’ çıkışı F35 uçaklarının motorlarını üreten ABD’li Pratt & Whitney şirketi, Türkiye’nin F35 programından çıkarılmasının ardından üretim maliyetlerinin yüzde 3 oranında artacağını söyledi. ABD’li Defence News sitesinin haberine göre Pratt & Whitney’in askeri motorlar bölümü Başkanı Matthew Bromberg, Silahlı Hizmetler Komitesi’nde Lockheed Martin F35 müşterek taarruz uçağının her üç varyantında da kullanılan ve Türk tedarikçiler tarafından üretilen toplam 188 parça ile ilgili konuştu. Bromberg, “Bunlar motorun en kritik parçalarından bazıları ve Türkiye tedarikçileri tarafından yüksek kalite ve düşük maliyetle sağlanıyor. Bunların yüzde 75’i için, çoğu ABD şirketlerinden oluşan yeni tedarikçiler bulundu” dedi. ACILARINIZI PAYLAŞIYORUZ... Vefat ve başsağlığı ilanlarınız için yaptığınız ödemenin yüzde 20’sini Cumhuriyet Vakfı Burs Fonu’na aktarıyoruz. Bu fondan, yetenekli, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs veriyoruz. Acılarınızı paylaşıyoruz. Yakınlarınızın adı bu burslarla yaşasın. www.cumhuriyetvakfi.org.tr ANKARA: 0312 442 30 50 İZMİR: 0232 441 12 20 İSTANBUL: 0212 343 72 74
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle