03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 26 NİSAN 2021 PAZARTESİ HABER HUKUKÇULAR BIDEN’IN ‘SOYKIRIM’ İDDİASINI CUMHURİYET’E DEĞERLENDİRDİ: İngiltere kanıt bulamadı ABD Başkanı Joe Biden’ın, 1915’te Ermeni tehciri sırasında yaşanan olayları “soykırım” olarak tanımlamasını değerlendiren hukukçular, yaşananların “soykırım olmadığına” dair daha önce alınan mahkeme ZEHRA ÖZDİLEK kararlarını örnek gösterdi. Avukat Nazan Moroğlu, “Soykırım suçu oluşturmadığının diğer bir kanıtı ‘Malta Mahkemesi’ kararıdır” dedi. Avukat Celal Ülgen, “Bu soykırım tanımasının en önemli evresi Türkiye’ye karşı tazminat davalarının açılmasının önünü açmasıdır” diye konuştu. ‘Serbest bıraktılar’ Hukukçular, Biden’in “soykırım” tanımlamasını Cumhuriyet’e derlendirdi. Nazan Moroğlu: 1915 olaylarının soykırım olarak tanımlanamayacağını gösteren önemli bir belge Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni’nin Taşnaksutyun Partisi’ne sunduğu rapordur. Bu rapor sözde soykırım iddialarının gerçek dışı olduğuna ışık tutmaktadır. Kaçaznuni, raporda geçmiş dönemin Nazan Moroğlu Avukat Moroğlu, Malta’da yargılanan 145 kişinin serbest bırakıldığına dikkat çekerek, iddiaların çürütüldüğünü söyledi. Avukat Ülgen ise ABD’nin tehdit unsurunu sürdüreceğini söyledi. Celal Ülgen bir özeleştirisini yapmış ve 1914’ten 1922’e uzanan süreçte, TürkErmeni ilişkilerinin özünü bir savaş hali olarak nitelendirmiştir. 1915 ve devamı yıllarında Ermenilerin yaşadığı olayların hukuken soykırım suçu oluşturmadığının diğer bir kanıtı da ‘Malta Mahkemesi’ kararıdır. Aslında Ermeni iddiaları, hukuki olarak I. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra araştırılmıştır. Savaş sonrasında İstanbul’u işgal eden İngilizler, Ermeni Patrikhanesi’nin raporlarına dayanarak, katliam ve farklı suçlardan sorumlu tuttukları, aralarında Hariciye, Harbiye Nazırlığı’ndan üst düzey sivil ve askeri yöneticilerin de bulunduğu 145 kişiyi yargılamak üzere Malta’ya sürgüne göndermişlerdir. Ancak soruşturmayı yürüten İngiltere’nin en üst adli soruşturma kurulu olan Londra’daki İngiliz Kraliyet Başsavcılığı o tarihte bütün belgeler ve arşiv kayıtları ellerinde olmasına rağmen, bu kişileri suçlayacak bir kanıt bulamamışlardır. Bunun üzerine Malta sürgünlerinin tümünü serbest bırakmışlardır. İngiliz Kraliyet Başsavcılığı’nın ‘kanıt yokluğu’ gerekçesi ile Malta sürgünleri hakkında Ermenilerin katledildikleri suçlamasıyla dava açmaması, günümüz ceza yargılamasında ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ anlamına gelmektedir. ‘Sıkıntılı günler başlayabilir’ Celal Ülgen: Biden’ın ‘soykırımdan’ söz etmesi, daha sonra da Amerika hükümeti tarafından insanlık suçu sayması sonucunu getirebilir. Bu ne demektir? Amerika’ya göre haksızlığı yapan devlete veya onun temsilcileri aleyhine Amerikan mahkemelerinde dava açma olanağının doğması demektir. Sürekli söylediğim gibi Amerika mahkemeleri bütün dünya üzerinde olağanüstü yetkileri bulunmaktadır. Bu yetkiler bir hukuk düzenlemesi olmaktan çok dünya jandarması sayılan emperyalist bir ülkenin emperyal baskılarının boyutları oranında güçlüdür. Türkiye için sıkıntılı günlerin başlayacağını şimdiden söyleyebiliriz. Bilindiği gibi FETÖ darbesi aslında bir Amerika tarafından Türkiye’yi işgal girişimiydi. Bu da ekonomik ve siyasal bir işgal sayılabilecek girişimi olarak algılanabilir. İsviçre bankalarındaki hesaplar ve altınlar, Amerika ile ilişkili bankaların alacakları bu mahkemelerin tehdidi altına girer. Emperyalist bir ülkenin hukukundan adalet ve hakkaniyet beklemek yersizdir. Bu soykırım tanımasının en önemli evresi Türkiye’ye karşı tazminat davalarının açılmasının önünü açmasıdır. Bu durum bakanların ve Cumhurbaşkanı’nın şahsi hesaplarına da yansır mı? Bunu zaman gösterecek. Ancak Amerika bunu tehdit unsuru olarak kullanmayı sürdürecektir. l İSTANBUL İktidar, Biden’ın açıklamaları nedeniyle ABD’ye bir dizi yaptırımı gündemine almayı planlıyor Masa üstündeki hamleler SELDA GÜNEYSU ABD Başkanı Joe Biden’ın, 1915 olayları ile ilgili olarak “Ermeni soykırımı”, İstanbul için de “Konstantinopolis” ifadesini kullanması, ABD ile Türkiye arasında gerginliğe yol açarken Türkiye, ABD’ye karşı bir yaptırım kararı almak istiyor. İktidar kanadını, Türkiye’nin NATO üyeliğinin tartışmaya açılması gerektiğini düşünüyor. Kabine toplantısının, bugün Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılması bekleniyor. Edinilen bilgiye göre, ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olayları ile ilgili “soykırım”, İstanbul için de “Konstantinopolis” ifadelerini kullanması da kabinede görüşülecek. İktidar cephesi, ABD’nin bu tutumu karşısında Türkiye’nin de “aynı tonda karşılık vermesi gerektiğinin” altını çiziyor. Doğu Akdeniz’e dikkat İktidar cephesi, Biden’ın İstanbul için “Konstantinopolis” ifadesini kullanmasının perde arkasında, “Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki çıkarlarının olduğuna” dikkat çekiyor. Biden’in da bu açıklamayla “Türkiye’ye aba altından sopa göstermek istediği” değerlendiriliyor. ABD’nin, “Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi Yunanları, KKTC ve Doğu Akdeniz ile ilgili Türkiye üzerine sürmeyi amaçladığı” da konuşuluyor. Ayrıca ABD’nin Türkiye’yi, Suriye ve Kuzey Irak üzerinden “terör örgütü PKK ve YPG’nin devlet kurmasına öncülük etmekle tehdit ettiğine” de vurgu yapılıyor. İktidar kanadı ayrıca “Türkiye’nin NATO üyeliğini de tartışmaya açmayı” düşünüyor. Masada, “Türkiye’nin NATO’nun askeri kanadından çekilme seçeneğinin” de bulunduğu ileri sürülüyor. Bunun için de Yunanistan ve Fransa örneği veriliyor. Yunanistan’ın 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında NATO’nun askeri kanadından çekildiği, ancak 1980 yılında geri döndüğü, Fransa’nın da NATO’nun askeri kanadından 1966 yılında çekildiği, ancak 3 Nisan 2009’da geri döndüğüne işaret ediliyor. Türkiye’nin NATO üyesi olduğu 1952 yılından bu yana “her yerinden zincirlenmek istendiği” ifade edilirken, NATO üyeliğinin tartışmaya açılması ve “bu kararın da milletçe birlikte alınması gerektiği” kaydediliyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin daha önce söylediği, “NATO yokken biz vardık, şayet ve gerekirse biz bu yapının içinde olmazsak da dünyanın sonu değildir” ifadeleri de anımsatılıyor. İktidar cephesi, NATO ile ilgili alınacak her kararda MHP’nin de kendilerine destek vereceğinin altını çiziyor. İncirlik için yaptırım Muhalefet cephesi tarafından gündeme getirilen “Adana’daki İncirlik Üssü’nün ABD’ye kapatılması” yönündeki görüş artık hükümet cephesinde de ağırlık kazandı. İncirlik Üssü ile ilgili karar için de 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı örnek gösteriliyor. O dönem ABD’nin uyguladığı silah ambargosuna karşılık İncirlik’in ABD tarafından kullanımı askıya alınmıştı. Ancak bu adımın Türkiye’ye, Avrupa ve Ortadoğu’daki ilişkileri bakımından ne getirip ne götüreceği de hükümetin masasında olacak. Türkiye’nin F35 projesi için ödediği 1.25 milyar doları ABD’den isteyeceği, aksi durumda Uluslararası Tahkim’e taşıyacağı da konuşuluyor. l ANKARA TÜRK VE ERMENİ GRUP GÖSTERİ YAPTI Washington’da karşılıklı yürüyüş Amerika’da yaşayan Türkler ve Ermeniler, Başkan Joe Biden’ın “soykırım” olarak nitelediği 1915 olaylarının yıldönümü olarak kabul edilen 24 Nisan dolayısıyla Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği önünde karşılıklı gösteri yaptı. Gösteriler, Sheridan Meydanı’nda bulunan büyükelçilik konutu önünde başladı. Bir grup Türk yurttaşı konutun önündeki kaldırıma kurdukları çadırdan marşlar ve şarkılar çalarken, meydandaki anıtın çevresinde toplanan Ermeniler de Türkiye karşıtı sloganlar attı. Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan, gelişmeleri büyükelçilik konutundan takip etti. Gruplar, yağmurun başlamasının ardından olaysız bir şekilde dağılsa da zaman zaman iki grup arasında kişisel atışmalar da yaşandı. ABD’NİN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ BAKANLIĞA ÇAĞRILDI Satterfield’a ‘soykırım’ tepkisi ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendirmesinin ardından, Ankara Büyükelçisi David Satterfield, önceki gece Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal tarafından kabul edilen Büyükelçi Satterfield’a, açıklamaya ilişkin Türkiye’nin “güçlü tepkisi” iletildi. Satterfield’a, tarihi ve hukuki herhangi bir dayanaktan yoksun olan bu açıklamanın kabul edilemez olduğu, tümüyle reddedildiği ve en kuvvetli şekilde kınandığı ifade edilirken, Biden’ın açıklamasının uluslararası hukuk bakımından hükümsüz olduğu, Türk halkını derinden incittiği ve ilişkilerde onarılması zor bir yara açtığı kaydedildi. ‘Hukuk nezdinde anlamı yok’ Biden’ın “soykırım” tanımlamasına tepkiler de sürüyor. Ankara Barosu yaptığı yazılı açıklamada, bu açıklamanın tarih ve uluslararası hukuk nezdinde hiçbir anlam taşımadığı vurgulandı. “Yaratılmaya çalışılan soykırım suçu, uluslararası hukukta 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme ile tanımlanmıştır. Bu anlamda, hukuki olarak soykırım suçunun işlenip işlenmediğine bu konuda yetkili ulusal David Satterfield ya da uluslararası mahkemeler karar verebilir” denilen açıklamada, 1915 olaylarına ilişkin verilmiş herhangi bir mahkeme kararı bulunmadığına da dikkat çekildi. AİHM’in Doğu Perinçekİsviçre kararında, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğinin tespitine karar verdiği anımsatılan açıklamada, “Bu kararın, ifade özgürlüğüne ilişkin hak ihlali tespitinin yanında asıl önemi soykırımın bir hukuk kavramı ve suç tanımı olduğunu, soykırım suçunun varlığına ancak yetkili mahkemelerin karar verebileceğini, bireylerin ya da kurumların bir olaya ilişkin soykırım hükmü veremeyeceğini, 1915 olaylarının ‘soykırım’ ‘AÇIKTAN SAVAŞ IYIDIR’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Ayhan Oğan, ABD Başkanı Joe Biden’ın, 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendirmesine ilişkin “ABD, hiçbir zaman müttefikimiz olmamıştır. Örtülü savaştan, ikiyüzlü ilişkidense açıktan savaş iyidir” dedi. Oğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Batı’nın, hiçbir zaman Türkiye’nin dostu olmadığını belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Erdoğan liderliğinde hepsinin hakkından gelir. Bu aziz milletin varlık sebebi emperyalist zalimlere diz çöktürmek, insanlığa huzur ve adaleti tesis etmektir” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet olduğuna ilişkin yetkili mahkemelerce verilmiş bir karar bulunmadığını ortaya koyması ve bu kapsamda soykırım değerlendirmesi yapılamayacağını saptamasıdır” ifadeleri kullanıldı. l ANKARA/Cumhuriyet ATATÜRK’E HAKARET ETMİŞTİ Fatih G, adli kontrolle serbest bırakıldı Konya’nın Sarayönü ilçesinde öğrencilerin WhatsApp grubunda Atatürk’e hakaret ettiği iddiasıyla gözaltına alınan veli Fatih G (41), adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Sarayönü ilçesindeki Şehit Ramazan Akyürek Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nin tarih öğretmeni, WhatsApp okul öğrenci grubundan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Mustafa Kemal Atatürk hakkında video paylaştı. Bunun üzerine öğrenci velilerinden Fatih G., grupta Atatürk’e hakaret içerikli yazılar yazdı. Gözaltına alınan Fatih G., sevk edildiği mahkemece adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. l DHA Sen kime oy verdin?.. Bugün 25 Nisan 2021. İki gün öncesi “23 Nisan” kutlanıyordu. İstanbul’daki “23 Nisan kutlamaları”, Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenmişti. Kentin valisi katılmamıştı. Partili Cumhurbaşkanı İstanbul’daydı ama resmi törene katılmamıştı. Siyasal iktidar “23 Nisan” gününü sokağa çıkma yasağı içine almıştı. “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”, Erdoğan iktidarının olabildiğince görmezden geldiği, aslında reddetmek istediği bir anlam taşıyordu. “Ulusal Egemenlik”, Atatürk Türkiyesi’nin Osmanlı sarayını ülkenin kaderinden uzaklaştırmasının, padişah iradesinin yerine “Ulusal İrade”nin konulmasının adıdır. “Ulusal Egemenlik”, halkın iradesinin ülkenin kaderine karar verebildiği durumun adıdır. “Ulus” yerine “ümmet”in geçirilmek istendiği “İhvancı dinci siyasal iktidar” elbette “23 Nisan” bayramını kutlamayacaktır. Bu iktidar elbette “Atatürk sevgisini” silmeye çalışacak; onun büyük eseri NUTUK, unutulmasına çalışılan bir anıtbelge olacaktır. Bütün bu çabalar boşunadır. Bu büyük ulus, bu Türk ulusu “Atası” olarak yüreğine yerleştirdiği Mustafa Kemal Atatürk’ü aklının, yaşamının rehberi yapacaktır. Bu büyük dehanın yaşamı, yaptıkları, sözleri, öngörüleri bütün dünyanın rehberi olmuşsa kim ne yaparsa yapsın, “onu” gölgelemeleri bile söz konusu değildir. İşte 2021 yılındayız Şimdi, 2021 yılındayız ve ülkenin “genel görünüşü” nasıldır? Ülkenin içinde yoksulluk artmış; işsiz sayısı yükselmeye devam ediyor; işyerleri kapanmakta, halk pahalılıktan bunalmış feryat ediyor. Şimdi, 2021 yılındayız ve ülkenin “genel görünüşü” nasıldır? Ülkenin her alanına tarikatlar, cemaatler yayılmış, ülke yönetimi onların eline geçmiş, İhvancı dinci iktidar onları koruma şemsiyesi altına almış, egemen olmuşlar. “Ulusal egemenlik”, “TarikatCemaat egemenliği”ne dönüşmüş. “Genel görünüş”e devam edelim. Ülkenin toprakları yağmaya açılmış, yabancılar, özellikle Araplar, Katarlılar büyük ölçekte toprak satın alarak yerleşme hazırlıkları içinde. Ülkenin yeşil alanları, ormanları, cennet köşeleri siyasal iktidarın yandaş maden şirketleriyle, yabancı şirketlere peşkeş çekilmiş, doğal güzellikler yağmalanmakta. 2021 yılında “genel görünüş”. Devlet Hazinesi yağmaya açılmış, 128 milyar dolar nasıl olduğu bilinmeyen yollarla, saklanan kişilere aktarılmış. Herkesin vergileriyle oluşan genel bütçe, yapılan saraylarla, alınan lüks arabalara, gizlenen harcamalarla har vurulup harman savurulmakta. Dahası var. Dahası var. Dahası hep var. Sen kime oy verdin? Sokak röportajları yapılıyor. Muhalefet liderleri çarşı pazar dolaşıyorlar. Sorular soruluyor: “Nasılsın, durumun nasıl?” Benzer yanıtlar alınıyor: “Nasıl olacağım, çocuklarım aç.” Ona sormak istiyorum: “Seçimlerde kime oy verdin?” “İş yapamıyorum. Hiç desteğim yok. Bittik biz.” Ona sormak istiyorum: “Seçimlerde kime oy verdin?” “Çocuklarım üniversite bitirdi ama işsizler. İş bulamıyorlar.” Ona sormak istiyorum: “Seçimlerde kime oy verdin?” “Emekliyim, geçinemiyorum, iş de bulamıyorum.” Ona sormak istiyorum: “Seçimlerde kime oy verdin?” Sen kime oy verdin? AKP’ye oy verdin mi, vermedin mi? AKP’ye oy verdin, şimdi sızlanıyorsun. AKP’ye oy verdin, şimdi başkalarından çare arıyorsun. Bu durumda, bugünkü durumda AKP yüzde 35 oy alıyor. Kimden alıyor bu oyu? Senden alıyor senden. Sen, çocukları aç olan senden. Sen, üniversite bitirmiş çocukları işsiz olan senden. Sen, sızlanan emekli, senden. Bugünkü durumun sorumlusu sensin. Onlar Müslüman diye oy verdin, öyle mi? Onlar çalmaz sandın, oy verdin, öyle mi? Yol yaptı dedin, köprü yaptı dedin, oy verdin, öyle mi? Bu hale gelişinin nedeni sensin. Hiç “Sarayın Efendisi”ni suçlama, onu başında taşıyan sensin. Onu Efendi yapan senin köleliğindir. Eğer bir sorun varsa, sorun sensin. Eğer bir suç varsa, suçlu sensin. Ulus bilinci Seni de kurtaracak olan “ulus bilinci”dir. Bu yağmayı durduracak olan, bu soygunu bitirecek olan, “ulus bilinci”dir. Bu ülkeyi gene kurtaracak olan, büyük Atatürk’ün yoludur. Onun hepimize gösterdiği “Ulusal Egemenlik”tir. Kendine güvenecek, “biat itaat zincirlerini” kıracak, iradene sahip çıkacaksın. Kulköle olmaktan vazgeçip “eşit yurttaş” olacaksın. Oyunu bilerek, düşünerek kullanacaksın. Seni sömüreni değil, seni adam yerine koyanı seçeceksin. İşte o zaman, ancak o zaman; 23 Nisan bayram olacak. 19 Mayıs bayram olacak. 30 Ağustos bayram olacak. 29 Ekim bayram olacak. Ancak o zaman...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle