09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 4 MART 2021 PERŞEMBE 71. BERLIN FILM FESTIVALI ÇEVRIMIÇI DEVAM EDIYOR Şebnem Bozoklu Enis Arıkan ‘Ayı’, Dijital Sahne’de Zorlu PSM prodüksiyonu, Based Istanbul işbirliği ve Türk Tuborg AŞ katkılarıyla hayata geçirilen “Dijital Sahne”nin dokuzuncu haftasında bu akşam saat 20.00’de “Ayı”, izleyicilerle buluşacak. Dünya ve Rus edebiyatının en büyük kalemlerinden biri olan Anton Çehov’un eseri “Ayı”nın başrollerinde Enis Arıkan ve Şebnem Bozoklu yer alıyor. Oyun, Zorlu PSM YouTube kanalında yayımlanacak. Çocuklar, radyo tiyatrosunu çok sevdi Henüz televizyonun yaygın olmadığı, internetin olmadığı dönemlerde evleri şenlendiren radyo tiyatrosu, pandemi nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması getirilen ve evlerine kapanan çocukların neşesi oldu. Radyo tiyatrosu, “Bizim Çocuklar” tiyatro ekibinin popüler masalları seslendirmesiyle, yeni nesil radyo deneyimi olan podcast’e taşındı. Kadıköy Belediyesi Halis Kurtça Çocuk Kültür Merkezi’nin (HKÇKM) düzenlediği “Çocukça Tiyatro” atölyesinde tiyatro eğitimi alan “Bizim Çocuklar” tiyatro ekibi, Kral Çıplak, Hansel ve Gretel, Keloğlan, Pinokyo, Yeraltı masallarını seslendirdi. Masal karakterlerinin çocuklar tarafından seslendirildiği Radyo Tiyatrosu, Spotify’dan binlerce dinleyiciye ulaştı. İnternet verilerine göre sadece Türkiye’den değil, yurtdışından da pek çok kişinin dinlediği masallar arasında en sevilen Hansel ve Gretel oldu. +1 FEST devam ediyor! @artibir Instagram hesabı üzerinden yayımlanan “+1 FEST”, ilk iki haftayı geride bıraktı. Festivalin bu cuma akşamki konuğu Türk rock müziği şarkıcılarından Fatma Turgut olacak. Turgut, 5 Mart Cuma akşamı saat 22.00’de @artibir InstagFatma Turgut ram hesabında sevenleriyle buluşacak. Haftanın ikinci konseri ise rap müziğin sevilen isimlerinden No.1’den gelecek. No.1, 5 Mart Cumartesi akşamı saat 22.00’de konser verecek. Kaygan bir zemin olarak memleket Altın Ayı yarışında beklenen hareket, “Bad Luck Banging or Looney Porn” adlı yeni filmiyle şahsına münhasır yetenekli yönetmen Radu Jude’den geldi. 71. Berlin Film Festivali, namı diğer Berlinale, bu yıl küresel kapanma nedeniyle çevrimiçi düzenlenmeseyESIN KÜÇÜKTEPEPINAR di, özellikle finaliyle salonda çılgınca patlayan alkışların ıslıklara ağır bastığı çoşkulu bir karmaşa olacaktı muhtemelen. Yerine, mütevazı TV ekranımızdan izledikten sonra zamanın ruhuna uygun olarak yönetmenin Budapeşte’deBad Luck Banging or ki evine, Zoom söyleşisine katılLoony Porn dık. Kocasıyla çektiği porno kaydının internete sızmasıyla işini kaybetmemek için yollara düşen lise öğretmeni neler mi yaşayacak? Bizzat porno görüntüleriyle açılan film, ardından sakince genç kadının peşine düşüyor ve kabalık, cehalet, işgal ve cüretkârlıkla istila edilen sosyal alanlarımızı rastgele tespit ediyor. Sonra bir makale film gibi davranıyor, derken kendi Peki bu yer, bu sokak, bu ülke kimin” sorularıyla büyütüyor. “Bastığımız yer sağlam değil. Hem kaygan hem de işgal aslında. Maalesef mecazi değil bunlar çoğu zaman” diyor. Tartışmasıyla ikiyüzlülüğümüzü ağız tadıyla sorgulamak için yelkenler fora, delilik bayrağını açıyor. kuyruğuna basıyor ve sonuçta zıvanadan çıkıyor. Yönetmen Radu ‘Okul Tıraşı’nın incelikleri June pandeKaranlık ve izbe yami vesiletılı okul koridorları, siyle iyidünyanın neresince görüden baksak haynür olan ra alamet değil. Niçöküş tekim yarın sona halimizi memOkul erecek olan BerliTıraşı nale’deki yegâne filleketi Romimiz olan, yan bömanya üzerinlüm Panoroma’da yer den ifşa etme deralan “Okul Tıraşı” da benzer dinde. “Yani itibar kadar didamardan besleniyor. Yine de fillimize pelesenk olan, feci ikiyüzlü min gerilimi, bozuk düzen eleştirihalimiz de az bulunur” diyor, son sinin ötesinde dön dolaş bizim büra meseleyi “Nerede duracağım? yük çaresizliğimizden kaynaklı. Memleketin merkezine ve gönlüne hayli uzak, anadili Kürtçe olan çocukların kaldığı, adı sanı belirsiz, karlarla kaplı bir âlemdeyiz. Hasta yatakhane arkadaşına çare arayan 11 yaşındaki Yusuf’un (Samet Yıldız ve bakışları) çabaları turnosol kâğıdı gibi. Yine de yönetmen Ferit Karahan, daha incelikli bir yerlere varmak derdinde. Yani bozuk kalorifer, hemşiresiz revir, bıkkın ve ilgisiz öğretmen misali sistemin aksayan tarafları itinayla tespit edilirken esasen altta yatan kimsesizlik hissiyatını, koşulların sertliğine rağmen “parasız yatılı” yalnızlığını şevkatle gösteriyor. Daha sonra tekrarlanacak bir motif olarak donmuş kilidi açmak için sıcak su kullanılan revire giren müdür, öğretmen, hademe, herkesin kaydığı bir sahne var. Kimsenin kendinden sonrasını uyarmadığı veya bir paspas koymadığı, hastanın derdine derman olmadığı bir kaygan bir zemin olarak düşene güldüğümüz bir memleket manzarası. Desteğe martta da devam Kartal Belediyesi, pandemi sürecinden olumsuz etkilenen müzik sektörüne destek olmak ve Kartallı müzikseverlerin konser özlemini gidermek amacı ile şubat ayında başlattığı destek konserlerine, mart ayı süresince de devam edeceğini açıkladı. Kültür ve sosyal işler müdürlüğünün organizasyonu ile yapılacak olan çevrimiçi konserler serisi kapsamında 19 sanatçı sahneye çıkacak. Konserler, 20 Mart’a kadar devam edecek. Konserlerin tamamı, Kartal Belediyesi’nin YouTube, Facebook ve Twitter hesaplarından yayımlanacak. Çevrimiçi konserler serisinde yer alacak isimler şu şekilde: Poli&Masarif (4 Mart), Onur Öztürk (5 Mart), Metin Önderoğlu (6 Mart), Serdar Kemal (7 Mart, saat 20.00), Yücel Karakuş (7 Mart), Kartal Belediyesi Kadınlar Korosu (8 Mart), Aykut Şahan (9 Mart), Neriman Ulusu (11 Mart), Soner Turan (12 Mart), Ozan Turhal (13 Mart), Eren Aydın (14 Mart), Fulya Koç (15 Mart), Onur Alçınkaya (16 Mart), Mertcan Parlak (17 Mart), Yasin Bulun (19 Mart) ve Ayla Karacan (20 Mart). Serdar Kemal konseri dışındaki tüm konserler, saat 21.00’de yayımlanacak. Pera Müzesi kapılarını TEMA’ya açtı Pera Müzesi, “Kristal Berraklığı” sergisi için düzenlenen çevrimiçi turlara katılım için TEMA Vakfı ile işbirliği yaparak “fidan” dikme şartını koydu. Serginin süresini de uzattı. Vakfa yapılacak fidan bağışı karşılığında katılım sağlanabilen turlarda doğa ile sanatın birlikte okunduğu, her ikisini de yeniden görme imkânı veren sergi, rehber eşliğinde üç boyutlu olarak 3 Mart Çarşamba 14.00, 5 Mart Cuma 11.00 ve 7 Mart Pazar 16.00’da gezilebilecek. Etkinlik dili Türkçedir. Ekolojik duyarlılığa sahip Elena Sorokina’nın küratörlüğünü üstlendiği Pera Müzesi’nin salgın döneminde hazırlanan ilk sergisi olan Kristal Berraklığı, müzenin üçüncü katında ziyaretçilerini ağırlamaya da devam ediyor. Şifa, büyü, hafıza, süreç, ekoloji, işbirliği, kontrol, insandoğa ilişkisi, internet kültürü, salgın gibi konulara değinen eserlerini bir araya getiren sergi, Şener Özmen’in cennet iken cehenneme döndürülen Ortadoğu arasında bağ kuran “Kurşun Üçlemesi” ya da Afrikalı sanatçı Sammy Baloji’nin maden işçisinin yaşamını betimleyen “Maden Alanı Kazısı” gibi farklı coğrafyalardan 20 sanatçının mineralleri bilimsel, felsefi, kültürel, sosyoekonomik veya sembolik bağlamlarda yorumlanan ufuk açan, heyecanlandıran eserleriyle buluşturuyor. Fidanlar, doğa ve sanat için… Müzeye gelme imkânı bulamayan ya da tekrar tekrar inceleyebilmek isteyenler rehberli sergi turuna artık TEMA Vakfı web sitesinde elektronik sertifika alarak 3 adet fidan bağışı yaparak katılabiliyor. Elektronik bağış sertifikanız eposta adresinize ulaştıktan sonra rezervasyon formu doldurulacak ve “TEMA Vakfı Fidan Bağışı Sertifika No” alanına esertifikanızın altında yer alan numara girilecek. Sergi turu bağlantısı, kayıt sırasında verilen eposta adresine sergi günü gönderilecek. Cumhuriyet yönetimi, ataerkil bir toplumu devralsa da kadınla erkeği hep eşit bireyler olarak gördü. Tüm hizmetlerini de bu eşitlik düzleminde planladı, uyguladı. Ne var ki gerici siyasal iktidarlar, önce eğitimde, sonra her alanda bu eşitliği bozdu. Kadının ilerlemesini engelledi. Oysa kadın, toplumun bir bireyi. Erkek gibi vazgeçilmez yaşam, çalışma, eğitim, kültür vb. haklara sahip. Onu koruyan yasaları ve uluslararası İstanbul Sözleşmesi var. Dünya Emekçi Kadınlar Günü Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, kadınların seçme ve seçilme, vatandaşlık, yaşam, uygarlık hakkı asla olmazdı. Toplumda kadınların sesi olan öncü partiler, vakıflar, dernekler, şair ve yazar kadınlar olmasaydı; kadınlar günümüzdeki kazanımlarına ulaşamazlardı. Cumhuriyet edebiyatı, Türkiye Cumhuriyeti gibi 100 yıla merdiven dayadı. Kadınlar bu edebiyatımızda hem anlatan hem de anlatılan olarak yer alıyor. Osmanlı döneminde 15’i bulmayan şair kadın sayısı, günümüzde 100’leri aşıyor. mazı (1967) adlı iki kitabıyla edebiyatımızda iz bıraktı. Kendinden aldığım bilgiye göre, yeni şiirleri Buz Altında Yanardağ adıyla ve eski kitapları Everest Yayınları’nca yeniden yayımlanacak. Seçtiği şiir “Havva’dan Beri”. Kadın şairlerin 2. Gülseli İnal: Şiire on yaşında ilgi duydu. 15’i şiir 16 kitabı şiirleriyle kadınlar... var. Şiirleri on evrensel dile çevrildi. “Dolunay” adlı yapıtını Şahin Kaygun filme çekti. “YapayalDört gün sonra kutlanacak olan 8 nızsındır” şiirini Selman Ada besMart Dünya Emekçi Kadınlar Günü teledi, uluslararası gösterileri yapıldı. için çeşitli kuşaktan yaşayan 8 şa“Anneye Ağıt”ı seçti. ir: Türkan İldeniz, Gülseli İnal, Yel3. Yelda Karataş: Yazı yaşamına da Karataş, Berrin Taş, Betül Tarı şiirle başladı. Öykü, deneme, şarkı söman, Elif Sofya, Melek Özlem Se zü de yazdı. 14 kitabının 9’u şiir. Uluzer, Gülçin Sahilli; kendi yapıtların sal, uluslararası 7 ödül aldı. Sezen dan birer şiir seçtiler. Bu şiirlerinde Aksu’nun “Deli Kızın Türküsü”, “Işık anlattıkları kadınlarla bizi tanıştırıyorlar. (Şiirleri gazetemizin internet baskısından cumhuriyet.com.tr adresinden okuyabilirsiniz.) Doğudan Yükselir” bestelerinin sözleri onun. Zait’ten “Ateş” şiirini seçti. 4. Berrin Taş: 1990’dan beri yayımlanan kültür sanat dergisi İnsancıl’ın, Şairler ve seçtikleri şiirleri İnsancıl Yazı Atölyesi’nin sahibi ve yazıişleri sorumlusu. Eşi Cengiz Gündoğdu ile birlikte yönetiyor. 17 şiir, 3 1. Türkan İldeniz: İlk şiirledeneme kitabı var. Şiirleri Azericeye ri 1956’dan başlayarak Varlık, Pazar çevrildi. “Cumhuriyet Kızı” şiirini seçti. Postası, Yelken dergilerinde çıktı. Taş 5. Betül Tarıman: İlk şiiri 1992’de ra Kızının Deliceleri (1966), Havva Çık çıktı. 10’u şiir, 26 kitap yayımladı. Şiir atölyesi açtı. Safranbolu’da Rıfat Ilgaz için şiir, Oğuz Atay için öykü ödülü kurdu. Seçtiği şiir “Denge”, 2005 Behçet Necatigil Şiir Ödülü aldığı Yol İnsanları kitabından. 6. Elif Sofya: Şiir ve yazıları 2000 yılıyla birçok edebiyat dergisinde çıkmaya başladı. Resimle de uğraştı, sergiler açtı. 4. şiir kitabı Hayhuy’la 2020 Attilâ İlhan Şiir Ödülü’nü kazandı. İlk kitabı Ters Düşünce’den “Demeter” şiirini seçti. 7. Melek Özlem Sezer: İlk şiiri 1982’de çıktı. 7 şiir, 2 inceleme ve 31 çocuk olmak üzere 40 kitabı var. 2 şiiri bestelendi. Sinema, folklor dışında Cemal Süreya, Behçet Aysan, Nüzhet Erman şiir ödüllerini aldı. “Nefser” şiirini aynı adı taşıyan kitabından seçti. 8. Gülçin Sahilli: İlk şiiri 2012’de Varlık, sonra Türk Dili, Çağdaş Türk Dili vb. dergilerde yayımlandı. 2012 Kıyı Dergisi Ruhi Türkyılmaz ile 2015 Attilâ İlhan Şiir Ödülü’nü aldı. 4 şiir kitabı var. Masumiyet Cambazı kitabından “Porselen Bebek”i seçti. Tüm emekçi kadınlarımızın bu gününü, şiire emek veren kadın şairlerimizin şiirleriyle, sağlık ve mutluluk dilekleriyle, yürekten kutluyorum. Kadına ‘kadın’ diyememek... Önceki gün Erdoğan, “İnsan Hakları Eylem Planı” açıkladı. Şöyle olacak, böyle olacak. Cek ve caklarla dolu temenniler listesini okurken bile benim yüzüm kızarıyor, insanlığımdan utanıyordum... Açıklanan “eylem planı” bence kendi başına bir utanç belgesi. “Hayret, meğer hak hukuk diye bir şey varmış!” diye keşfetmenin trajikomik, zavallı bir ifadesi... Bundan böyle işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans demek, bugüne dek bunlarsız edemedik itirafıdır. Gece yarısı ev baskınıyla, çoluk çocuğu korkutup kimse gözaltına alınmayacak demek, bugüne dek sırf kötülük olsun diye bunu yeğledik demektir! 19 yıl iktidar ol, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyma, uymayacağım de, sonra, artık hak hukuk reformu yapacağız de! Kargalar bile gülüyor! İnsan Hakları Eylem Planı’nda okuduğum her madde, yaşadığımız iğrençliğe, baskıya, hoyratlığa, zulme ilişkin gerçekleri ifşa ediyor. Ayıptır! Benim asıl onuruma dokunan, hâlâ İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin tek laf edilmemesi. Ülkeye egemen olan kadın kıyımına karşı, kadın yine “eş” konumunda: “Eşe karşı işlenen suçlarla ilgili öngörülen ağırlaştırıcı sebep, boşanmış eşleri de kapsayacakmış.” Aman ne lütuf! 8 Mart yaklaşırken Önümüzdeki hafta boyunca, ne çok hamasi laflar edilecek. Benimsemedikleri, savunmadıkları, inanmadıkları sözleri geveleyip duracaklar. Vaatlerde bulunacaklar. Ülkeyi yönetenler yine yalan söyleyecek... Sakın kanmayın! “Kadının anne ve eş sıfatıyla toplumda ulvi bir konuma sahip olduğunu” söyleyenlere; kadına kadın demekten korkanlara, kadına “bayan” ya da “hanım kardeşlerimiz” diye seslenenlere inanmayın! Kadının değer görmesi için anne, eş ya da bacı olması gerekmiyor. Kadın, sadece kadın olarak yeterince değerlidir. Nokta! Televizyonlardaki tartışma programlarının takipçisi değilim; takip edenler en çok kadın tartışmacıların eksikliğinden yakınıyor. Kadın görünümünde olup kadın bilincinden yoksun olanları; kadınlar izlesin diye hazırlanan sözde kadın programlarını kastetmiyorum. Geleceğimize ilişkin iç ve dış politika konularının tartışıldığı programlardan söz ediyorum. Hele hele, kadınlar tarafından yönetilen bu tür programlarda farklı kadın bakış açılarına yer verilmemesi; konuşmacıların hep erkeklerden seçilmesi akıl alır gibi değil! Menekşe’nin mektubu Keşke hapishanelerden gelen tüm mektupları burada yayımlayabilsem. Ama imkânsız. Anladığım kadarıyla aynı tipte olan hapishanelerin de kendine göre kuralları var. Biri ötekini tutmuyor. Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden Menekşe Tosun’un yazdığı mektup çok dikkat çekiciydi. (Mektup okuma komisyonuna teşekkürler: Beş satırlık “Görülmüştür” damgasını o güzelim karikatürün ve yazının üzerine hoyratça değil, boşluk kollanarak, incelikle basmışlar!) Menekşe’yi tanımıyorum. İfade biçimi dört dörtlük: Müthiş bir çelişkiye dikkat çekiyor. Hapisteki insanın kitaba gereksinimini vurguladıktan sonra bir gerçeği açıklıyor: Her iki ayda üç kitap alabilme hakları var. “Araştırma yapıyorum, on kitaba ihtiyacım var”, yok öyle şey, yasak! Çelişkinin asıl korkunç yanı şu: “Hapishane idaresi aracılığıyla herhangi bir yayınevinden para vererek sınırsız kitap alabilirim. Ama kapıdan ailem, arkadaşım yatırdığında/gönderdiğinde sadece 3 kitap alabiliyorum. Kitap fiyatları malum. Emekli çocuğuyum. Gelirim yok. Yani zenginsen istediğin kadar kitap alabilirsin. Yoksulsan 2 ayda bir aldığın 3 kitap neyine yetmez deniyor!” Hapiste bile ayrımcılık! Tanrı aşkına şu kuralın bir mantığı var mı! Ey okur, sen söyle! Menekşe’nin çizgilerinde dediği gibi: “Açın şu kapıları, kitaplar içeri girebilsin!” (Menekşe, yarın sana üç kitap yolluyorum. Balıkesir Cezaevi’nden, yine tanımadığım Halil sana da. Haberiniz olsun!) JoJo’da hafta sonu konserleri Çevrimiçi konser platformu JoJo’da cuma akşamı Sevgililer Günü özel konserini kaçıranlar için Pinhani konserinin tekrarı ve cumartesi akşamı Murat Boz, Ayşe Hatun Önal gibi yorumculara da beste çalışmaları yapan Fikri Karayel izleyiciyle buluşacak. JoJo konserlerinin biletleri Biletix’te satışta. Fikri Karayel
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle