25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 25 MART 2021 PERŞEMBE Muammer Aksoy’un evi yıkım tehdidi altında Aksoy Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 31 Ocak 1990’da katledilen gazetemiz yazarı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucu Genel Başkanı Muammer Aksoy’un evinin, kentsel dönüşüm nedeniyle yıkım tehdidi altında olduğunu açıkladı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, yazılı açıklama ile Aksoy’un önünde katledildiği evinin, toplumsal hafıza mekânı olduğunu vurgularken, apartmanın önce el değiştirdiğini, şimdi de kentsel dönüşüm ile yıkılacağını kaydetti. Candan, “1954 yılında Muzaffer Vanlı tarafından tasarlanan mimari projesinin üzerinde büyük harflerle ‘Muammer Aksoy ve Akrabaları Evi’ yazan bu yapının ve taşıdığı değerlerin korunması gerekliliğine işaret ediyoruz. Dönemin aile yaşamı, toplumsal yaşamı ve aydınlanmanın örgütlenme mekânı olmuş Muammer Aksoy Evi aydınlık fikirlerin tanığı olarak bir aydınlanma müzesi olmalıdır” dedi. Yapı için Koruma Kurulu’na başvurduklarını aktaran Candan, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne yapının korunması ve yıkımdan kurtarılarak müze yapılması çağrısında bulundu. l ANKARA/Cumhuriyet Cumartesi Anneleri eyleminin 700’üncü haftasında gözaltına alınan 46 kişi yargıç karşısında ‘Ülke için büyük utanç’ Bugün hâkim karşısına çıkacak olan 46 kişi içinde yer alan Cumartesi AnneleZEHRA ri/İnsanları’ndan ÖZDİLEK Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak ve İHD Kayıplar Komisyonu üyesi Sebla Arcan dava öncesi Cumhuriyet’e konuştu. YARGILANMAK ISTENEN KAYIPLAR MÜCADELESI Besna Tosun: 700. haftada çok sert müdahaleye maruz kaldık. Darp edildik, saatlerce ters kelepçeyle gözaltı araçlarında bekletildik. Küfürlere, hakaretlere maruz kaldık. Bu müdahaleden sonra darp raporlarımızla ve olay anına ait görüntülerle birlikte hepimiz ayrı ayrı suç duyurusunda bulunduk. Bizim yaptığımız suç duyuruları takipsizlikle sonuçlanTosun dı. Ama iki buçuk yıl sonra toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkımızı kullandığımız için hakkımızda dava açıldı. Ben bunun 46 kişiye karşı açılmış bir dava olduğunu düşünmüyorum. Burada yargılanan Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi. Aslında burada yargılanmak istenen kayıplar mücadelesi. YENİ DÖNEMİN ŞARTLARINA UYGUN Ali Ocak: Demokratik bir hakkın kullanılmasını suçlamanın, saldırganlıklarını gizlemenin başka yolunu bulamadıkları için bu yolu deniyorlar. 26 yıllık ‘adalet’ talebine verecekleri bir cevapları olmadığı için, adalet ve hukuk arayanları susturmak istiyorlar. 700. hafta, gözaltında kaybetmelere karşı yürütülen mücadelenin önemli bir noktasıydı. Ya bu talebe, küçük de olsa bir yanıt verilecekti, Ocak ya da akıllarınca susturmak için saldıracaklardı. İkincisine başvurdular. Zaten geçmişte bu tür suçuları işleyenler, artık yeni iktidarın da ortağı olduklarından dolayı, yeni dönemin şartlarına da uygundu. ‘İDDIANAME HUKUKI METIN DEĞİL’ Sebla Arcan: Biz 699 hafta boyunca orada anayasal hakkımızı kullandık. Sessiz oturmamız kanuna aykırı değildi. Bu nedenle bu duruma itiraz edilemedi, yasal bir takip de yapılamadı. Her yüzlü buluşmamız çok büyük kalabalıklarla gerçekleşirdi. Sorun yaşanmıyordu. 700. haftada da böyle bir şey beklemiyorduk. Belli ki emir geldi, yasakladılar. Polisin haklarımızı ihlal eden talimatlarına uymamamız yurttaşlık görevimiz. Dağılmadık ve darp edildik. Suç duyuArcan rularımız karşılıksız bırakıldı. Ama hak ihlaline uğrayan bizlere anayasal hakkımızı kullandığımız için dava açıldı. İddianame hukuki metin niteliğini taşımıyor. Adalet dağıtması gereken, kayıpların faillerini yargılaması gereken yargı makamların bizleri yargılaması bu ülke adına büyük utanç. YARGILAMA ÇAĞLAYAN’DA Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için 27 Mayıs 1995’ten beri Galatasaray Lisesi önünde her hafta oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 25 Ağustos 2018’deki 700. hafta buluşmasında polisin sert müdahalesiyle karşılaştı. Gözaltına alınan ve haklarında “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasıyla dava açılan 46 kişinin yargılanmasına İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlanacak. l İSTANBUL KADINLAR, TÜRKIYE’NIN PEK ÇOK YERINDE EYLEMLERINE DEVAM ETTI VEDAT ARIK İstanbul’daki eylem Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yapıldı. Kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi bizimdir, vazgeçmiyoruz” dedi. ‘Mücadelemiz sürecek’ Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Meclisleri, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına karşı devam eden protestolarını dün İstanbul, Ankara ve İzmir’de gerçekleştirdiği eylemlerle sürdürdü. Birçok ilde de kadın örgütleri eylemdeydi. İstanbul’da Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar, haklarından ve mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini söyledi. “İstanbul Sözleşmesi bizimdir, vazgeçmiyoruz” pankartı açan kadınlar, “Dün (önceki gün) her iki saatte, 1 kadın öldürüldü”, “Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok” ve “Erkek vuruyor, devlet koruyor” dövizleri taşıyarak “Kadın cinayetleri politiktir”, “Susmuyoruz, vazgeçmiyoruz, itaat etmiyoruz” sloganları attı. “Zıpla, zıplamayan Tayyip’tir”, “Tayyip kaç kaç, kadınlar geliyor” diye ritim tutturarak zıplayan kadınlar, düdük ve ıslık çalarak “Hür doğdum hür yaşarım, kime ne” şarkılarını söyledi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Kadınlarımız” sözünü eleştiren kadınlar, “Biz hiç kimsenin kadını veya cinsel objesi değiliz” dedi. Kadınlar adına yapılan açıklamada, “Bir gece yarısı kararnamesiyle sözleşmeden, 42 milyon kadına sorulmadan, yangından mal kaçırılır gibi çıkıldı. Kadınlar ses çıkarmasın isteyen devlet, kadınların güvenliğini hiçe sayıyor. ‘Aile yapısı bozuluyor’ diye kadın düşmanlığına çağrı yapanlar, kadınların şiddet gördüğü düzeni savunuyorlar. Sözleşmenin kaldırılması, devletin kadın cinayetlerine karşı sorumluluk almayı reddettiği anlamına gelir. Sözleşmeden çıkılması anayasaya da aykırıdır. Kadınların yaşam hakkı, kimsenin iki dudağı arasında değildir. Haklarımızı elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. Bu kararı tanımıyoruz, kabul etmiyoruz. Mücadelemizi sürdüreceğiz” denildi. Otobüslerle AKP’nin lebaleb kongrelerine gidilirken salgın kurallarının göz ardı edildiğini belirten kadınlar, “Kurallar, kadınlar eylem yapınca hatırla‘ASLA IZIN VERMEYIZ’ İzmir Buca’da kadınlar Forbes Sevgi Yolu Madenci Anıtı önünde bir araya geldi. “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”, “Kararı geri çek, sözleşmeyi uygula”, “Kadınlar yürüyor, mücadele sürüyor” sloganlarıyla Şirinyer’e kadar yürüyen kadınlar “Biz kadınlar kazanımlarımızı, haklarımızı tırnaklarımızla elde ettik. Onun içindir ki İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeniz, kadınlara sormadan kolay değildir. Buna asla izin vermeyeceğiz” açıklamasında bulundu. DİDİM’DE POLİS ENGELİ Aydın'da Didim Kadın Platformu, çağrısıyla Didim Kent Meydanı’nda oturma eylemi yapmak isteyen kadınlara polis engel oldu. Oturmalarına izin verilmeyen kadınlar meydanda yürüyerek, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diye haykırdı. nıyor” dedi. Açıklamanın ardından kadınlar, meydanda çember oluşturarak mücadelelerinin süreceği mesajını vererek alandan ayrıldı. ‘Kararı geri çek’ Ankara’da kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden uygulamaya alınması için eylem yaptı. Kızılay’da bir araya gelen kadınlar “Kararı geri çek, sözleşmeyi uygula” sloganları attı. Kadınların ortak açıklamasında, “Türkiye’nin yarısı olan biz kadınları yok sayamazsınız. El uzattığınız İstanbul Sözleşmesi bir gecede çıkmadı ve bir gecede kaldırılamaz. Nasıl mücadelemizle sözleşmeyi imzalattıysak bu kararı da geri çektireceğiz” denildi. l Haber Merkezi ‘TOPLUMU AYRIŞTIRDI’ Bakan Selçuk’tan çekilme savunması Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, İstanbul Sözleşmesi’nin toplumsal ayrışmaya neden olduğunu savunarak, “Bir metin üzerinde fazlaca tartıştığımız için şiddete sebep olan esas kök sorunları konuşamaz, tartışamaz duruma geliyoruz. Şiddetin alkol, bağımlılık gibi birçok nedeni var” dedi. AA’ya konuşan Selçuk, “Bir taraf bu metni şiddetle mücadelede yegâne araç olarak görürken bir taraf da bunun toplumsal dokuda birtakım değişimlere sebep olduğunu söyleyebiliyor. Dolayısıyla gelinen noktada bu, toplumsal ayrışmaya sebep olmuş bir metin” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet HDP ARAŞTIRMA ISTEDI HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından yaratacağı olumsuzlukların araştırılması amacıyla meclis araştırması açılmasın talep etti. TBMM Başkanlığı’na verilen dilekçede “Mevcut kadın kazanımlarının sahiplenilmesi ve daha da ileriye götürecek adımların atılması tüm toplumun geleceği için elzemdir. Bu nedenle kendi kararı olmaksızın yetki gaspı ile sözleşmeden çekilmenin yaratacağı olumsuz etkilerin araştırılması amacıyla gerekli inceleme çalışmaları Meclis tarafından bir an önce başlamalıdır” ifadelerine yer verildi. l İç Politika İTALYA BAŞBAKANI DRAGHI: Türkiye’nin kararı vahim bir geri adım Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi öncesinde İtalya Parlamentosu’na bilgi veren İtalya Başbakanı Mario Draghi, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını “vahim bir geri adım” diye niteledi. Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir telefon görüşmesi de yaptığını anımsatan Draghi “Erdoğan’la, bölücü girişimlerden kaçınmanın önemini ve insan haklarına saygının gerekliliğini ele aldım. Kadınların şiddetten korunması ve genel olarak tüm ülkelerde insan haklarının savunulması temel Avrupa değeridir. Bunun da ötesinde, AB için kimliksel önemde bir değerdir dedi.” l Haber Merkezi Anayasaya darbe yapıp, yeni anayasa istemek! AKP’nin 7. olağan kongresi, bu partinin Türkiye’yi ne hale getirdiğinin en iyi anlaşılacağı bir günde yapıldı. Ekonomi kendini dalgalanmaya bırakmış, gidiyor... ABD ile kurmak istedikleri diyalog bir türlü başlamamış, bekliyorlar... Saray, Meclis’i hiçe saymış, İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmiş, kadınlar ayakta... Salgın kontrolden çıkmış, kapanmalı mı açılmalı mı ikileminde belirsizlik sürüyor... Tam kongre yapıp “Türkiye’yi ne güzel yönetiyoruz” denecek ortam! Erdoğan da bunu yaptı. Hedefler tutmayınca ucunu uzattı, 2053’e kadar gitti. Ancak konuşmasındaki cilaları kazıyınca, Türkiye gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyordu. Kongrenin sloganı güven ve istikrardı. Yani Türkiye’de olmayan iki şey! HHH AKP’nin son birkaç aydaki il kongrelerinde olduğu gibi büyük kongre de “lebaleb” doluydu. Buna alışmamak, her fırsatta yüzlerine vurmak gerekir. Sanki KHK ile koronavirüsün AKP kongrelerine girişini yasakladılar! Erdoğan’ın konuşmasının altında yatan gerçeklere geçelim... Dış politikaya değinirken “Dostlarımızın sayısını artıracağız” dedi. Çevrede bir tek dost bırakma, “sıfır sorun” derken “sırf sorun” haline getir, komşuların içişlerine karış, sonra da haykır: “Dostlarımızı artıracağız!” En azından aklınıza gelmesi iyi! Ekonomide bir dizi rakam verdikten sonra seslendi: “TL’ye güvenin!” Tarihimizde ilk kez banka mevduatlarında döviz hesabı TL hesabını geçmiş... Yerli ve milli iktidar halka yalvarıyor: “TL’ye dönün!” Bundan daha net ekonomi fotoğrafı olabilir mi? Terörden söz ederken de şöyle bir övünç üretti: “Terör örgütlerini Türkiye içinde eylem yapamaz hale getirdik.” 2002’de terör örgütünün eylemleri neredeyse sıfırlanmıştı. O günden Suriye içinde terör devletine geldik. 2002’de bir terör örgütü ile mücadele ederken yeni terör örgütleri türedi. Darbeye girişeni bile oldu. Topluma sözü de şuydu: “Aile müessesesini koruyacağız!” Ardından yeni kuşakların milli değerlerden kopuk olduğunu anlattı. Belki de konuşmanın en gerçekçi yanı burasıydı: AKP kendi kuşağını üretemedi. Kindar bir nesil yetiştirmeyi başaramadılar. AKP karşısında toplumun en büyük başarısı da bu olabilir. HHH Önümüzdeki dönemde parlatmayı düşündükleri çıkış şu: Yeni anayasa yapacağız! Nasıl? Herkes katılsın, kimse bagajını getirmesin, 84 milyonu kucaklasın, millet nasıl istiyorsa öyle olsun! Ne güzel sözler! Ama önce sorarlar: Senin anayasa kurumuna saygın var mı? Yok... Şu sözünü de yukarıdakiler gibi cilasını kazıyarak okumalı: “82 Anayasası geçerliliğini kaybetti!” Bu, şu anda ülkeyi anayasasız yönetmekte olmanın açığa vurumu. Anayasa maddelerinden Anayasa Mahkemesi’ne kadar her şeyi kendine göre yorumla, sonra da yeni anayasa çağrısı yap. Ne demişler? Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz! Muhalefete çağrımız şu: Bu ortamda iktidardan tek şey istenebilir; adil bir seçim süreci hazırlayıp sandığı halkın önüne getirmek! BOĞAZİÇİ PROTESTOLARI 10 yıla kadar hapis cezası istendi Boğaziçi Üniversitesi’ne AKP’li Rektör Melih Bulu’nun atanmasını 2 Şubat tarihinde Kadıköy’de protesto ettikleri için gözaltına alınıp tutuklanan üniversite öğrencisi Anıl Akyüz ve Şilan Delipalta’nın da aralarında yer aldığı 23 kişi hakkındaki soruşturma tamamlandı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede eyleme katılan öğrenciler hakkında 1 yıldan 10 yıla kadar değişen hapis cezaları istendi. İddianamede öğrencilerin beyanlarına da yer verildi. Protestolarda kendileri gibi öğrenci olan arkadaşlarının gözaltına alınmasıyla ilgili basın açıklaması yapılacağını sosyal medyadan duyduklarını belirten öğrenciler, anayasal demokratik haklarını kullanarak basın açıklaması yapılacak ortama gittiklerini ve hiçbir uyarı yapılmadan gözaltına alındıklarını aktardılar. İddianame kabul edildi Eyleme katıldıkları için, “Görevi yaptırmamak için direnme”, “Toplantı ve yürüyüşlere silah ve benzeri aletler taşıyarak veya kendilerini tanınmayacak hale getirerek katılma” ve “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” gibi 23 kişiye çeşitli suçların yönetildiği iddianame Anadolu 38’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle