05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 25 MART 2021 PERŞEMBE Gaziantep Valiliği yaptığı ihalelerin ayrıntılarını özel bir çalışma gerektirdiği gerekçesiyle açıklayamadı Araştırmak zahmetli olurmuş! HAZAL OCAK CHP’nin Gaziantep Valiliği’ne 2020 yılı içinde yaptığı ve iptal ettiği ihale süreçleri ile inceleme başlatılan ihalelerin ayrıntılarına ilişkin soruları cevapsız kaldı. Valilik tarafından verilen yanıtta istenilen bilgilerin özel bir çalışma gerektiği için temin edilemediği belirtildi. Ayrıca yanıtta valiliğin sitesine bakılması önerildi. Gaziantep Şahinbey Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Uğur Kalkan “Neyi saklıyorsunuz” diye sordu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvuran CHP’li Meclis Üyesi Uğur Kalkan, Gaziantep Valiliği’nin yaptığı ihalelere ilişkin bilgi talep etti. Kalkan, başvurusunda 2020 yılında valiliğin ve bağlı müdürlüklerinin kaç ihale yaptığı, 21B maddesine göre yapılan ihaleler, bu ihaleleri hangi firmaların ne kadar bedelle kazandığı, iptal edilen ihaleler ve iptal gerekçelerinin ne olduğu gibi sorular yöneltti. Valilikten Kalkan’a gelen yanıtta istenilen bilgilerin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 7. Maddesi uyarınca “ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ve analiz neticesinde oluşturulabilecek türden” olduğu gerekçesiyle temin edilemediği ifade edildi. Yanıtta ihalelere ilişkin bilgiler için valililiğin web sitesi, yerel gazeteler ve sosyal medya da adres gösterildi. Dönemin AKP Gaziantep İl Gençlik Kolları Başkanı Abdullah Korkmaz’ın aile şirketi ODOKEM’in valilikten aldığı ihaleleri anımsatan Kalkan “Korkmaz’ın aile şirketinin aldığı ihaleleri yaptığı açıklamayla doğrulayan Gaziantep Valiliği, sorduğum sorulara cevap veremedi. Gaziantep Valiliği verdiği cevapta da web sitesi adresi yollamış, sağ olsunlar. Sormuş olduğum sorular zaten sizlerin sisteminde olması gereken bilgiler, bu bilgileri paylaşılmamasını doğru bulmuyorum. Neyi saklıyorsunuz? Bu bilgilerin şeffaf bir şekilde tüm ayrıntılarıyla kamuoyuna paylaşılması gerekiyor” diye konuştu. İBB’den ayrılanları yerleştirmek için TCDD’de kişiye özel daire başkanlığı bile kuruldu ‘Çiftliğe’ döndürdüler CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni (İBB) kaybeden AKP’nin belediyede işsiz kalan bürokratlarını TCDD’nin üst kadrolarına doldurduğunu söyledi. TCDD’deki siyasi kadrolaşma ile de yetinilmediğini belirten Çakırözer, siyasi atamalar için kamuda örMUSTAFA ÇAKIR neği görülmeyen “hukuksuz makamlar” oluşturulduğunu vurguladı. Çakırözer, AKP döneminde İBB’de olan ve sonrasında TCDD’ye geçenlerin listesini şöyle sıraladı: “2021 yılının daha ilk günlerinde siyasi kadrolaşma ve liyakatsiz atama demiryollarında bir kez daha yüzünü gösterdi. AKP döneminde İBB’de görev yapan 15 ismin TCDD’ye atamaları yapılarak demiryolları AKP’lilerin arka bahçesi haline getirildi. TCDD Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Ali İhsan Uygun, Genel Müdür Yardımcısı/Yönetim Kurulu Üyesi Metin Akbaş, Trafik ve İstasyon Yönetimi Daire Başkanı Abdullah Özcanlı, Teftiş Kurulu Başkanı Ahmet Ayaz, Modernizasyon Dairesi Başkanı Hasan Pezük, Bilgi Teknolojileri Daire Başkanı Dr. Abdullah Önder Türkoğlu, Bilgi Teknolojileri Daire Bşk. Yrd. Şahabettin Çağlar, 1. Hukuk Müşaviri Av. Ercan Atasever, 1. Bölge Müdürü Necmettin Acar, TÜRASAŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Metin Yazar, TÜRASAŞ Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi İrfan İpşir, TÜRASAŞ Yönetim Kurulu üyesi Enver Mamur, TÜRASAŞ Yönetim Kurulu üyesi Murat Baştor İBB’den sonra TCDD ve bağlı kurumlarına yönetici olarak atandı.” Çakırözer, bu atamalarla yetinmeyen AKP’nin, TCDD’de daire başkanlığı kadrosu ihdas edilmeden yönetim kurulu kararı ile “Eğitim Dairesi Başkanlığı” kurduğuna dikkat çekti. Yönetim Kurulu kararı ile hukuksuzca kurulan daire başkanlığının birimlerinin oluşturulmadığını belirten Çakırözer, bu başkanlığın, İnsan Kaynakları Dairesi Başkanlığı içinde faaliyet yürüttüğünü söyledi. Daire Başkanlığı’na ise İnsan Kaynakları Dairesi Başkan Yardımcılarından Hüseyin Arslan görevlendirildi. Çakırözer, Pamukova ve Çorlu başta olmak üzere birçok yerde yaşanan tren kazalarını anımsatarak, “Bu kötü yönetim hepimizi kaygılandırıyor. Bu atamalar böyle giderse bu kazaların da sonu gelmez” dedi. TCDD’nin AKP’nin “çiftliği” haline geldiğini belirten Çakırözer, “Bu yapılanların kamu hukukunda örneği yok. Tüm bu liyakatsiz, hukuksuz atamalar koskoca TCDD kurumunu bitirmektedir” dedi. l ANKARA KAPATMA DAVASI HDP için ilk inceleme 31 Mart’ta Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davada ilk incelemesi 31 Mart’ta gerçekleştirilecek. AYM’nin internet sitesinde yayımlanan gündeme göre, ilk incelemede iddianamenin kabul edilip edilmeyeceğine karar verilecek. Kabul edilmesi halinde iddianame ön savunma için HDP’ye gönderilecek. HDP’nin belirlenen süre içinde ön savunmasını vermesi gerekiyor. Ancak parti bu sürenin uzatılması için başvuruda bulunabilecek. Ön savunmanın verilmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin esas hakkındaki görüşünü sunacak. Daha sonra belirlenecek tarihlerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin sözlü açıklama, HDP yetkilileri de sözlü savunma yapacak. Ardından davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Sürecin sonunda heyet kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. l ANKARA/Cumhuriyet BAŞKAN MANSUR YAVAŞ’TAN ‘SİNAN AYGÜN’ İDDİASI: Görevden aldırtmak için tuzak kurdu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, katıldığı bir canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yavaş, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından mühürlenen TOGO Kuleleri nedeniyle davalık olduğu eski CHP milletvekili Sinan Aygün’ün rüşvet iftirasıyla kendisini görevden aldırtmak istediğini söyledi. Kendisine tuzak kurulduğunu ve bunu ilk kez açıkladığını ifade eden Yavaş, “Büyükşehir Belediyesi bizden rüşvet istiyor deyip bir tezgâh kurdular” dedi. Gazetecilerin, “Sinan Aygün kimle irtibat kurdu?” sorusunu yanıtsız bırakan Yavaş, “İzin verin bunu zamanında açıklayalım. Versin beni mahkemeye böyle bir niyetim yoktu diye. Ben de ispat edebilirsem ederim edemezsem de kendisine tazminatını veririm. Bu kadar net konuşuyorum” diye konuştu. “Yasal eyleme geçti mi” sorusuna ise Yavaş, “Savcılığa tabii bir dilekçe verdi ama sonra televizyonda ağzıyla itiraf edince olayın balon olduğu ortaya çıktı. Eğer öyle olmasaydı, verdiği dilekçe üzerine Sinan Aygün’den para istediler diye bizleri görevden aldırmak, asıl gayesi oymuş. Bunu da tabii ki bu konuda tanıklık edecek birçok insan var, konuşmalar var. Beni mahkemeye verir dava açarsa ben de ispat hakkımı kullanırım” yanıtını verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet MUHALEFETTEN DEĞİŞTİRİLEN ‘İRTİCA’ DÜZENLEMESİNE TEPKİ: Yine bedel ödetmeyin ERDEM SEVGİ CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ve Çanakkale milletvekili Özgür Ceylan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) subay ve astsubay yetiştiren Harp Okulları ile Astsubay Yüksekokulları’na giriş şartlarından ‘irtica’ koşulunun kaldırılmasına tepki gösterdi. CHP’li Altay ve Ceylan değişikliği, ‘İrticaya yeşil ışık’ ve “yeni cemaatlere kapı açma” anlamına geldiğini vurguladı. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu ise “Eğer aynı hataların yeniden işleneceği bir siyasi zemin oluşursa, bunun bedelini ağır ödedik, bir daha ödemeye razı olamayız’’ dedi. CHP’li Altay, “Erdoğan bu yönetmelikleri değiştirdi. Bu yönetmelikte, ‘İrticai ve bölücü faaliyetleri benimsememiş olması’ ifadesi vardı. Yenisinde, ‘terör örgütleri ve milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen gruplara üyelik, iltisak ya da irtibat bulunmamalı’ diyor. Kim verecek bu kararı? Biz FETÖ ile ilgili çekincelerimizi söylerken FETÖ’ye methiyeler düzüyordunuz. Sonra darbeyi görünce, terörist yaptınız. Bu, irticai faaliyetlere yeniden yeşil ışık yakmaktır, FETÖ’nün devlette ve TSK’de boşalttığı alanı, yeni tarikat ve cemaatlere terktir, 15 Temmuz’dan hiç ders alınmadığının göstergesidir, cumhuriyetle inatlaşmaya devamdır, aydınlanmaya defanstır. Bu yönetmeliği biz böyle okuyoruz. Bir ikazı yeniden yapıyoruz: ‘Camiye, okula, kışlaya siyaset giren devletler çürür, toplumlar ayrışır” ifadelerini kullandı. ‘İzin verilmemeli’ CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, yapılan değişikliğin TSK’de cemaatlerin önünü açtığını belirterek “AKP döneminde cemaatler iyice yeşerdiler ve neticesinde bunların en büyüğü FETÖ, işi darbeye kadar götürdü. Şu anda cemaatler maalesef AKP iktidarının arka bahçesi gibi. Cemaatlere yeşil ışık yakan bir düzenleme bu. Ordunun içerisinde yeni cemaat örgütlerinin oluşmasına, tertiplenmesine izin verilmemeli” diye konuştu. ‘Geçmişe bakmalılar’ İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, iktidarın geçmişteki hatalarını rehber alması gerektiğini belirterek “15 Temmuz’a sebep olan siyasi sağırlık ve körlüğün memlekete ödettiği bedeli bilmeliyiz. Bundan sonra, devletin kurumlarını yönetirken hangi ilkelerin önceleneceği, nelere dikkat edileceği daha önce yapılan hatalardan çıkarılacak. Geçmişte yaşamış olduğumuz 15 Temmuz alçaklığı, Ergenekon davaları, ordudaki siyasallaşma, devlet bürokrasisinde liyakatin önüne geçen taassup dahil, bütün bunların devletin başına ördüğü çoraplar ortadayken yapılacak her düzenleme, ödediğimiz bedellere uygun yapılmalıdır. Eğer aynı hataların yeniden işleneceği bir siyasi zemin oluşursa, bunun bedelini ağır ödedik, bir daha ödemeye razı olamayız” dedi. l ANKARA İştirakler liyakate AKP’Lİ DÜZCE BELEDİYESİ KARDEŞINI BELEDIYENIN değil, eşe dosta emanet AVUKATI YAPTI SEYHAN AVŞAR Eski Bakan Faruk Özlü’nün başkanı olduğu Düzce Belediyesi’ne bağlı iştirak şirketlerin genel kurulunda yönetimlerin liyakat sahibi kişiler yerine AKP’li isimlere teslim edilmesi dikkat çekti. Düzce Belediyesi iştirak şirketlerinde pandemi dolayısıyla ertelenen 2020 genel kurul toplantısı geçen günlerde yapıldı. Düzce Belediyesi Beltaş AŞ’nin yönetim kurulu başkanı Fevai Arslan oldu. Eski AKP Düzce Milletvekili olan Arslan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için, “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider” ifadelerini kullanmıştı. Arslan’ın bu açıklamaları ‘Erdoğan’ı Allah’a benzettiği’ iddiasıyla tepki toplamıştı. Düzce Belediyesi Özel Kalem Müdürü olarak görev yapan Cihan Ünal ise Belka A.Ş.’ye yönetim kurulu üyesi yapıldı. Düzce AKP Merkez İlçe Yönetim Kurulu üyesi İmran Aktepe ise Beltur A.Ş’nin yönetim kurulunda yer aldı. Başkan Özlü’nün bakanlık yaptığı dönem şoförü olan Murat Aydın’ın ise Ulaşım A.Ş’nin yönetim kurulunda yer alması dikkat çekti. Ayrıca, 2019 yerel seçimlerinde koltuklarını kaybeden Akçakoca Belediye Başkanı Cüneyt Yemenici, Gümüşova Belediye Başkanı Ahmet Azap, Kaynaşlı Belediye Başkanı Erol Bayraktar, Yığılca Belediye Başkanı Muzaffer Yiğit’e ve Cumayeri Belediye Başkanı Recep Tuna’ya da belediye şirketlerinde görev verildi. Recep Tuna hakkında belediye başkanlığı yaptığı dönemde altyapı ihalesinde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla iddianame düzenlenmişti. Tuna hakkındaki şikâyeti ise savcılığa MHP’li Cumayeri Belediye Başkanı Mustafa Koloğlu yapmıştı. Yolsuzluk iddiasıyla yargılanan bir ismin belediyeye ait şirkette yönetici yapılmasına ilişkin gazetemize konuşan Başkan Özlü, “Yeni Başkan Mustafa Koloğlu, Recep Tuna ile aralarındaki siyasi çekişmeyi yargıya taşıdı. Süreç devam ediyor. Mahkum olursa görevden alırım. Tuna’nın hırsızlık yapmayacağına inancım tam olduğu için görev verdim. Bu, bir siyasi hesaplaşma” dedi. Bakanlık dönemindeki şoförüne verilen göreve ilişkin ise Özlü şunları söyledi: “Murat Postoğlu, benden önce de Düzce Belediyesi’nde şoför olarak çalışıyordu. Milletvekili olunca yanıma almıştım. Bakanlık görevine gelince makam şoförüm oldu. Belediye başkanı olunca o da belediyeye döndü. Belediye araçlarını özelleştirince Ulaşım A.Ş’ de görev aldı. Bunun neresi yanlış? Adamın mesleği bu.” l İSTANBUL SEYFETTİN METE Çorum’un İskilip ilçesinin MHP’li belediye başkanı Ali Sülük, kardeşi Ekrem Sülük’ü belediyenin avukatlığı görevine getirdi. Kendi belediye meclis üyeleri tarafından daha önce yolsuzlukla suçlanan Ali Sülük, kardeşi ile ilgili sorulan soruya, “Benim kardeşim belediyenin avukatı olamaz mı” diye yanıt verdi. Ali Sülük hakkında yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı iddiası ile 5 MHP’li ve 4 AKP’li toplam 9 İskilip belediye meclis üyesi tarafından suç duyurusunda bulunulmuştu. Belediyede yapılan iş ve işlemler ile belediyeye bağlı işletmeler olan mezbahane, marangozhane, düğün salonu, tamirhane gibi birimlerde yapılan işlerle ilgili olarak, çok ciddi yolsuzluk ve usulsüzlük mevcut olduğu iddiaları üzerine İçişleri Bakanlığı müfettişleri belediyede inceleme başlattı. Ali Sülük’ün, belediyenin avukatlığına getirdiği kardeşi Ekrem Sülük, FETÖ ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle kapatılan Bank Asya Çorum Şubesi avukatlığını yürütüyordu. l ÇORUM Koronadan başka korkulacak şey yokmuş! Mahir Ünal, “19 yıldır hazırlanıyorduk, asıl macera şimdi başlıyor!” diye anons ettiğinde, AKP iktidarında başımıza daha neler gelecek diye yüreğimize inmişti. Türkiye Cumhuriyeti, bir zamanlar demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiydi. Ufak tefek aksaklıkları vardı ama şimdi onları mumla arıyoruz, güçler ayrılığı da vardı. Parlamenter sistemde TBMM yasama görevini iyi kötü yürütüyordu. Sandıktan çıkan iktidar, yürütmeyi, (azıcık da yürüterek ve kendi zenginlerini yaratarak) sürdürürken YARGI, şimdikiyle kıyaslanmayacak kadar bağımsızdı! Her ne kadar hâkimler cüzdanla vicdan arasında sıkışmış olduklarından şikâyet ediyor idiyse de adalet iyi kötü işliyordu! Medya, manipülasyon yapmaya çalışıyordu gerçi, bir tekelleşmeden de söz edilebilirdi ama yine de bugünle kıyaslanmayacak kadar bağımsızdı. Tarikatlar ve cemaatler yeraltı örgütlenmelerinden başlarını da kaldırıyorlardı ama şimdiki gibi iktidara doğrudan etki edip uluslararası sözleşmeleri bir gecede feshettiremiyorlardı! Ve rejimin bekçileri vardı: Cumhurbaşkanı noter değildi. Ahmet Necdet Sezer gibi denetleme mekanizmasını işleten cumhurbaşkanlarıyla yaşadık. Anayasa Mahkemesi, anayasaya uymayan yasaları geri çevirebiliyordu. Ve en önemlisi, (içine sızmış ama uyuyan FETÖ hücreleriyle) Atatürkçü bir TSK vardı. Her tedirgin olduğumuzda bu ülkenin bazı güçleri ne irticanın hortlamasına, ne laikliğin kaldırılmasına, ne cumhuriyetin temel ilkelerinden vazgeçilmesine izin verir, denilirdi. Zaten AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda en büyük şikâyeti de buydu: Ne yapsalar ya mahkemelerden, ya cumhurbaşkanından dönüyor ya da ordu muhtıra veriyordu, bu vesayet rejiminde AKP, program ve hedeflerini gerçekleştiremiyordu! Demokrasi fazla geldi RTE, o zamanlar da açık sözlüydü, demokrasi bir amaç değil araçtır, durağa gelince inilir, diye tarifini vermişti. Nitekim, bazen oy gücüyle, bazen atı alan Üsküdarı geçti diye tanımladıkları seçim hileleriyle, kaybettikleri seçimi tekrar ettirerek yürüttükleri iktidarları sırasında bu denetleme mekanizmalarını ve sigortaları bir bir tasfiye ettiler. “Vesayet rejimi” bitti. Yani artık ne güçler ayrılığı var, ne bağımsız yargı, ne Meclis ne de sigorta kıvamında bir ordu, astsubayından ötesine karışamıyor! Kendilerine özel yazdıkları tek adam rejiminde her şey RTE’nin bir imzasına bakıyor: Saray’da yaşayan, her şeye kendi çıkar ve iktidarını yürütme hedefi içinde karar veren Cumhurbaşkanı, bekleneceği gibi ülkeyi ileri götürmek bir yana, batırdı! Devlet, borcunu ödeyemeyecek durumda; işsizlik, enflasyon, ekonomik kriz tavan yaptı. Dün büyük kongresini yapan AKP, koronadan kırılan, işsizlik ve krizden aç kalmış, umutlarını yitirmiş çoğunluğa ne mi sunuyor? Güvenlik ve istikrar! 19 yıldır ne güvenliği ne istikrarı sağlayabildiniz, bundan sonra mı yapacaksınız? Macera bu mu? Bir de kalkmış geleceğimize ipotek koyuyor, milliyetçilik ve din sopasıyla ayrıştırarak kin ve nefretle dizayn edeceği gelecek için 2053’e randevu verirken utanmadan vatandaştan yastık altındaki parasını istiyor! Vakıflar Genel Müdürlüğü onlara da mı ecdadımızın diye el koyacak? Pasif muhalefet işe yaramıyor İktidar artık tarikat şeyhlerinden medet uman bir azınlıktır! Baskı ve zulümle iktidarda kalıyor. Parti kapatmaya kalkıyor. Beğenmediklerine siyaseti yasaklıyor. Eleştireni içeri tıkıyor. Muhalif yazarlar sokakta dövülüyor. İşsizim, iflas ettim diye intihar eden, ürününü tarlada imha eden halka “2023’te iktidarız” demek, haftada bir grup toplantılarında nutuk, sosyal medyada tweet atarak muhalefet olmak ise yetmiyor! Onu evinde oturan sıradan insanlar da yapıyor! Yerel seçimlerde oluşan Millet İttifakı, yeni partilerle de el ele, aralarındaki fikir ayrılıklarını önemsemeden, tek amacı AKP iktidarından kurtulmak olacak Demokrasi İttifakı’na dönüşmeli; seçim mühendisliği yapan iktidarın en azından seçimden vazgeçmemesinden yararlanarak iktidar için birlikte çalışmalı. Muhalefeti daha sert yapmalı; Gandi siyaseti etkisiz! AKP kongresi de gösterdi ki bu partiden ve kongreden korkmamız gereken tek gerçek koronavirüsü yaymalarıdır. Kalabalığın “lebaleb kongre”ye geliş ve gidişlerinin sonuçlarını 14 gün sonra göreceğiz. Yok eğer tablolarda bir artış olmazsa o kime yapıldığını sorup durduğumuz aşıların da nereye gittiğini böylece öğrenmiş oluruz!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle