05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 25 MART 2021 PERŞEMBE AKP dosyasındaki terör örgütü İnsan hafızası unutmakla malul. Hatırlamak aklın direnme eylemi. Yıllar sonra, HDP vesilesiyle “AKP kapatma davası, terör örgütü, bir zamanlar açılan davalar” gündeme gelince merak ettim. Acaba 2008 yılındaki AKP kapatma davasına giren bir terör örgütü var mıydı? Elbette kastettiğim PKK ya da IŞİD değil. Doğrudan FETÖ’den bahsediyorum. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), 2008/1 esas sayılı dosyasını açtım. Bu kalın dosya, Yargıtay başsavcısının iddianamesinden, AKP’nin savunmasından, karşılıklı beyanlardan ve nihayetinde karardan oluşuyor. Cemaat değil örgüt Gelelim “örgüt”e… İddianameye bakıldığında, Yargıtay Başsavcılığı’nın AKP’yi, Fethullahçılara destek vermekle açıkça suçladığı görülüyor. Elbette 13 yıl önce FETÖ adı kullanılmıyordu. Buna rağmen savcı Abdurrahman Yalçınkaya, Gülenciler için “örgüt” ifadesini tercih ediyor. AKP’nin “Cemaat” kavramını kullanılmasını da eleştiriyor: “Bir tarikat liderinin oluşturduğu yasadışı dini örgütlenme bir anlamda meşrulaştırılarak ‘Fethullah Gülen Cemaati’ olarak nitelendirilmiştir.” AKP ise yaptığı savunmalarda ısrarla Gülen’e ya da örgütüne yönelik olumsuz bir dil kullanmıyor. Örnek mi? En bilineni, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün yurtdışındaki Gülen Okulları’na destek verilmesi için yayımladığı genelge. 16 Nisan 2003’te büyükelçiliklere gönderilen metinde, okullarla temas ve işbirliğinde bulunulması istenmişti. İşte bu olay, iddianamede suçlama olarak AKP’ye geri döndü. Yargıtay Başsavcısı, konuyu şöyle ifade etti: “Laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak suçundan hakkında dava açılan Fetullah Gülen isimli tarikat liderinin yurtdışında kurduğu okullar bir ticari şirket olarak değerlendirilip temas ve işbirliği yapılması, Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Bakanlığın genelgesi ile Büyükelçiliklerimizden istenmiştir.” Gülen’i nasıl anlattı? Savcılık, AKP’ye defalarca Fethullahçıları destekleme suçlamasında bulunurken Gülenciler için, 13 yıl sonra bugün, herkesin kabul edebileceği tanımı yapıyor: “Demokratik yollardan devlet kademelerinde kadrolaşarak Atatürk İlke ve Devrimlerini ortadan kaldırıp Şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurma…” AKP ise yaptığı savunmada genelgeyi reddetmiyor. Ancak Gülencilerle ilişki konusunun bir talimat olmadığını söylüyor: “(…) Bahsi geçen dernek, vakıf ve okulların faaliyetler ve tutumlarına bağlı olarak ve yerel koşullar çerçevesinde temas ve işbirliğinde bulunma konusunun misyon şeflerimizin takdir yetkisi içinde bulunduğu hatırlatılmaktadır.” Savcı Yalçınkaya ile AKP arasındaki Gülen atışması, dava dosyasında sürmüş. AKP verdiği savunma eklerinde, bir zamanlar Gülen okullarını ziyaret eden devlet yetkilileriyle ve bunun fiilen suç olmadığıyla kendisini savunurken, Savcı Yalçınkaya mütalaasında itiraz ediyor: “Fethullah Gülen’in faaliyetleri Anayasal düzene ve laikliğe aykırı eylemlerdir. Bu nitelikteki eylemler suç olmaktan çıkarılsa dahi siyasi partilere isnat edilebilir (…)” FETÖ genelgesi iptal edildi Anayasa Mahkemesi, 30 Temmuz 2008’de verdiği kararda, AKP’nin laiklik karşıtı odak olduğunu söyledi. Ancak partiyi kapatmak yerine hazine yardımından yoksun bıraktı. Bu cezayı eksik bulanlar da vardı. Zira 6 üye partinin kapatılması gerektiğini söylüyordu. Karara, kapatma isteklerini söyleyerek şerh düştüler. AKP’nin Gülen okullarına destek veren genelgesine de dikkat çektiler. Hazine yardımından mahrum bırakılmanın yeterli olmadığını söylediler. Sonuç olarak AKP, şimdi FETÖ adıyla andığımız yapıyla ilişkileri de delil kabul edilerek cezalandırılan ilk siyasi parti oldu. FETÖ, yıllar sonra terör örgütü kabul edildi ancak “siyasi ayak” tartışılırken o mahkeme kararı ve yapılan savunma unutuldu. Tayyip Erdoğan’ın gündeme geldiğinde “Teröre bulaşmadıktan, bir fiili eylemin içerisinde olmadıktan sonra, ülke hassasiyetlerini koruyan derneklerle, vakıflarla niçin bizim büyükelçiliklerimiz iletişim içinde olmasın” diyerek savunduğu genelge, AKPFETÖ ittifakının dağılmasıyla iptal edildi. O davada, AKP’nin ceza almamasını savunan tek üye, Başkan Haşim Kılıç’tı. İlginçtir, Kılıç da yıllar sonra lehine oy verdiği partinin hedefi oldu. Şimdi pek kimse anımsamıyor. Ancak mahkeme dosyasını açınca gözüme ilk çarpan, Kılıç’ın AKP’yi savunmaya sosyalist Rosa Lüksemburg’dan yaptığı alıntıyla başlaması oldu: “Özgürlük, yalnızca ve daima farklı düşünenlerindir.” Geçmiş, ondan habersiz olanlar için ne ifade eder bilmem. Ama bildiğim bir şey var: Geleceğin resmi, mutlaka geçmişi hatırlayanların renkleriyle yapılacak. Avustralyalı Türk iş insanları, Mustafa Kemal Atatürk Eğitim Bursu verecek. Bursu Gelibolu Vakfı dağıtacak Anzak torunlarına Atatürk bursu Çanakkale Zaferi’nin 106. yıldönümünde Canberra’daki Atatürk anıtında bir tören yapıldı.Törene Avustralya Genel Valisi David Hurley ve eşi, Gazi İşlerinden Sorumlu Bakan Darren Chester, Türkiye’nin Canberra Büyükelçisi Korhan Karakoç katıldı. Avustralyalı Türk iş insanları, Çanakkale’de savaşan Anzakların torunlarına Mustafa Kemal Atatürk Eğitim Bursu verecek. Ömer İncekara ve Ozan Girgin’in desteğiyle düzenlenen burs, her yıl Avustralya silahlı kuvvetlerinde görev yapmış bir akrabası olan ve akademik anlamda başarı gösteren üniversite öğrencilerine Gelibolu Vakfı tarafından dağıtılacak. Gelibolu Vakfı’nın başında emekli general Michael Smith bulunuyor. Aynı zamanda Atatürk Eğitim Vakfı’nın da başkanı olan Ömer İncekara, “Burs sayesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi mirasını Avustralya’da yaşatmaya devam edeceğiz, eğitimine destek verdiğimiz gençler, Atatürk’ü tanıyacak ve daha iyi anlayacak” dedi. Bursu dağıtmaya gelecek yıl başlayacaklarını anlatan İncekara, burs ve vakıf sayesinde dünyanın bu uzak köşesinde Atatürk’ün eğitime verdiği önemi anlatmaya çalıştıklarını söyledi. Bursun tanıtımı, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitlerini Anma Günü’nde Avustralya’nın başkenti Canberra’da düzenlenen bir dizi etkinlikle yapıldı. Etkinlikte Türk toplumuna ve Türkiye’nin dostluğuna duydukları minnettarlıktan söz eden Avustralya Gazi İşlerinden Sorumlu Bakanı Darren Chester, geleceğe birlikte güvenle bakmak istediklerini söyledi. Gazi İşlerinden Sorumlu Gölge Bakan Shayne Neumann da Atatürk’ün ne kadar büyük ve değerli bir lider olduğunu çok iyi bildiklerini söyledi. Dostluğun simgesi Avustralya Savaş Müzesi Hava Araçları Resepsiyon Salonu’nda yapılan tanıtım kokteylinde konuşan David Hurley, Atatürk gibi vizyon sahibi ve ileriyi gören bir liderin mirasının bu şekilde Avustralya’da yaşatılacak olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Törene bir mesaj gönderen Başbakan Scott Morrison ise “Bu burs, iki ülke arasında savaş alanında kurulan ve barış zamanı ilerleyen dostluğun bir simgesidir” dedi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle