05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 25 MART 2021 PERŞEMBE EMEKÇIYE IŞKENCE! İşveren, sendikaya üye olan işçilerin edevlet şifrelerini alarak istifaya zorluyor Adıyaman’da, uluslararası bir giyim firması içinde üretim yapan iki fabrikada sendikaya üye olan işçiler işverenleri tarafınÖztek Tekstil ve ST Giyim işyerleri, TEKSİF’te örgütlenmeye başlayan yaklaşık 600 civarında işçiyi tehdit ederek, “Sendikaya üye olursanız, işyerini kapatırım” dedi. dan tehdit edildi. TEKSİF Sendikası Genel TeşkilatMUSTAFA ÇAKIR landırma ve Eğitim Sekreteri Ersin Çelik, “Mücadelemiz hem sahada hem de hukuki boyutta devam edecek” dedi. İşçiler, Türkİş’e bağlı TEKSİF Sendikası’na üye oldu. TEKSİF, Adıyaman’da faaliyet gösteren Öztek Tekstil ile ST Giyim’de yasalara aykırı hareket edildiğine dikkat çekti. Aynı işverene ait iki ayrı işyeri olan fabrikalardan Öztek Tekstil’de 330 kişi, ST Giyim’de de 265 kişi çalışıyor. Fabrikalardan birisinin dünyaca ünlü İspanyol Inditex grubuna ait Zara ve diğer markalara, diğer işyerinin de savunma sanayii için üretim yaptığına işaret eden TEKSİF, şu bilgileri verdi: “İşveren Zara’dan ve savunma sanayiinden sipariş alabilmek için, işçi haklarına saygı duyacağını taahhüt etmesine rağmen buna uymuyor. Çalışanlar, işyerlerinde kötü çalışma koşullarına karşı anayasal haklarını kullanarak Türkİş’e bağlı sendikamıza üye oldu. Ancak işveren çalışanların sendikaya üye olduğunu öğrenir öğrenmez yasadışı yollara başvurmaya başladı. İşveren, sendikalaşma sürecinde işyerlerinin tabelalarını söktü, ardından da çalışanları sendikaya üye olmaları halinde fabrikaları kapatmakla tehdit etti. ‘Sendikalı olursanız sizleri ekmeğinizden ederiz’ dediler.” Orman kanunu Emekçilerin sendikadan istifa etmeleri için baskı ve tacize maruz kaldıklarına, iftira ve hakarete uğradıklarına dikkat çeken sendika temsilcileri, “Çalışanların ellerinden zorla eDevlet şifreleri alınarak sendikadan istifa ettiriliyor. İşçiler, asgari ücretin altında zor şartlarda, kuralsızca çalıştırılıyor. Yasal olmamasına rağmen zorla fazla mesaiye bırakılıyorlar. Fazla mesai ücretleri de bankaya yatırılmıyor, elden veriliyor. SGK primi eksik yatırılıyor, devletten vergi kaçırılıyor” iddiasında bulundu. TEKSİF Sendikası Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Ersin Çelik, Öztek ve ST Giyim’de resmen “orman kanunları” uygulandığını savundu. “Bu düzen böyle gitmeyecek” diyen Çelik, “Ancak bilinmelidir ki bizler burada haksız bir şekilde tehdit edilen, baskı gören emekçi kardeşlerimizle birlikte birlik ve beraberlik içinde mücadelemize dimdik devam edeceğiz. Mücadelemiz hem sahada hem de hukuki boyutta devam edecek” dedi. Çelik, “Alın teriyle emek mücadelesi veren insanların ekmekleriyle oynamak, bir insanlık suçudur. Siz yapawrsanız yapın, ne bizleri de Öztek ve ST Giyim emekçilerini de yıldıramayacaksınız. Öztek ve ST Giyim emekçisi sendikasına kavuşacak, başka yolu yok” diye konuştu. TEKSİF üyeleri, hak gaspları ve tehditleri protesto ettiler. l ANKARA ADALET, EŞITLIK, ÖZGÜRLÜK TALEBI ÇAĞATAN AKYOL KESK, İstanbul’dan Ankara’ya yürüyor ÇAĞATAN AKYOL Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK); hukuk, adalet, demokrasi, eşitlik, özgürlük, çalışma hakkı ve ihraçların iadesi talebiyle İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlattı. HDP milletvekilleri Musa Piroğlu’nun ve Züleyha Gülüm’ün destek verdiği yürüyüş öncesi KESK üyeleri, Şişli’de ve Kadıöy’de bir araya gelerek açıklama yaptı. “KHK’ler gidecek, biz kalacağız”, “Çalışma hakkı gasp edilemez” yazılı yelekleri giyen KESK üyeleri, “Korkmuyoruz, yılmıyoruz, itaat etmiyoruz” sloganı attı. KESK üyeleri adına açıklama yapan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik yürüyüşlerini “Artık yeter haykırışı” olarak nitelendirdi. Bozgeyik, sefalete mahkum edilen tüm kamu emekçileri için yürüdüklerini belirterek, “Çocuklarına bir ekmek götürmek için inşaatlarda, tehlikeli işlerde çalışırken işçi cinayetine kurban verdiğimiz ihraç arkadaşlarımızı hatırlatmak için yürüyoruz. Bu vahşi, ahlaksız, vicdansız sömürü düzenine daha fazla dayanamayarak intihar eden emekçilerin vasiyetlerini yerine getirmek için yürüyoruz. Yaşamlarını yitirdikten sonra AKP’ye bağlı OHAL komisyonu tarafından işlerine iade edilen arkadaşlarımızın anılarına bağlılığımızın ifadesi olarak yürüyoruz. Anayasanın 49. maddesiyle güvenceye alınan çalışma hakkımız, işimiz ve geleceğimiz için yürüyoruz. Haksız, hukuksuz şekilde elimizden alınan işimiz iade edilinceye, mücadelemiz devam edecektir” diye konuştu. T.C. SANCAKTEPE İLÇE TARIM VE ORMAN MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İLANEN TEBLİGAT İlçe Müdürlüğümüz tarafından uygulanan Toplatılma İdari Yaptırım Kararları’nın muhatabın vergi dairesi kayıtlarında bulunan adresinde hiç bulunmaması ve yeni adreslerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi nedeniyle tebliğ edilememiştir. Aşağıda tabloda belirtilen Toplatılma İdari Yaptırım Kararları’nın 7201 sayılı Tebliğ Kanunu’nun 28, 29, 30 ve 31. Maddelerine göre ilanen tebliğ olunur. SIRA FİRMA NO ADI ADRESİ İLGİLİ KANUN MADDESİ CEZA KARAR YAPTIRIM TARİHİ UYGULAYAN İDARE 1 Altanea Gıda A.Ş. Yenidoğan Mah. Bahçelievler Cad. No:20/3 Sancaktepe/ İSTANBUL Altanea Gıda A.Ş. tarafından 5996 sayılı Kanun’un 40. Maddesinin üretilen bütün ürünlerin parti 1. Fıkrası a bendi gereğince numarası ve analiz sonucu gözetmeksizin toplatılması 7.01.2021 Sancaktepe İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü 2 Altanea Gıda A.Ş. Yenidoğan Mah. Bahçelievler Cad. No:20/3 Sancaktepe/ İSTANBUL Altanea Gıda A.Ş. tarafından 5996 sayılı Kanun’un 40. Maddesinin üretilen bütün ürünlerin parti 1. Fıkrası a bendi gereğince numarası ve analiz sonucu gözetmeksizin toplatılması 8.01.2021 Sancaktepe İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü 3 Altanea Gıda A.Ş. Yenidoğan Mah. Bahçelievler Cad. No:20/3 Sancaktepe/ İSTANBUL Altanea Gıda A.Ş. tarafından 5996 sayılı Kanun’un 40. Maddesinin üretilen bütün ürünlerin parti 1. Fıkrası a bendi gereğince numarası ve analiz sonucu gözetmeksizin toplatılması 8.01.2021 Sancaktepe İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü 4 Altanea Gıda A.Ş. Yenidoğan Mah. Bahçelievler Cad. No:20/3 Sancaktepe/ İSTANBUL Altanea Gıda A.Ş. tarafından 5996 sayılı Kanun’un 40. Maddesinin üretilen bütün ürünlerin parti 1. Fıkrası a bendi gereğince numarası ve analiz sonucu gözetmeksizin toplatılması 8.01.2021 Sancaktepe İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü 5 Altanea Gıda A.Ş. Yenidoğan Mah. Bahçelievler Cad. No:20/3 Sancaktepe/ İSTANBUL Altanea Gıda A.Ş. tarafından 5996 sayılı Kanun’un 40. Maddesinin üretilen bütün ürünlerin parti 1. Fıkrası a bendi gereğince numarası ve analiz sonucu gözetmeksizin toplatılması 16.03.2021 Sancaktepe İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü 6 Altanea Gıda A.Ş. Yenidoğan Mah. Bahçelievler Cad. No:20/3 Sancaktepe/ İSTANBUL Altanea Gıda A.Ş. tarafından 5996 sayılı Kanun’un 40. Maddesinin üretilen bütün ürünlerin parti 1. Fıkrası a bendi gereğince numarası ve analiz sonucu gözetmeksizin toplatılması 16.03.2021 Sancaktepe İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1339586) T.C. İSTANBUL ANADOLU 9. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2018/13 Tereke Mahkememizde görülmekte bulunan müteveffa AYDIN TABANLI’YA ait tereke davasının yapılan açık yargılamasında verilen ara kararı gereğince; TEKİRDAĞ ili, SÜLEYMANPAŞA ilçesi, ERTUĞRULmah/köy, 6 Cilt No, 353 Hane No, 25 BSN’de kayıtlı, 09/10/1961 doğumlu, 13/02/2014 tarihinde vefat eden müteveffa AYDIN TABANLI’nın mirası yasal mirasçılarının tümü tarafından reddedildiğinden ve TMK’nun620,621 ve 634 maddeleri gereğince terekenin re’sen defterinin tutulmasına başlanmış bulunduğundan, Kefalet sebebiyle alacaklılarıda dahil olmak üzere alakadar olanların alacak ve borçlarını ilan tarihinden itibaren en geç BİR ay içinde varsa belgeleri ile birlikte hakimliğimize müracaatları ile beyan ve kayıt ettirmeleri, aksi halde Türk Medeni Kanununun 621. maddesi gereğince alacaklarını bu süre içinde kaydettirmeyenlerin mirasçıları ne şahsen nede terekeye izafetle takip edemeyecekleri, rehin ve teminat hakkında bilgi vermeleri lüzumu TMK’nun 621. maddesi uyarınca ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1339566) T.C. AKDAĞMADENİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2018/378 KARAR NO: 2020/435 Akdağmadeni Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 29/11/2018 gün ve 2018/293 Esas sayılı iddianamesi ile sanık Muhammed YADİGAR hakkında mahkememizde açılan “Basit Yaralama” suçundan davanın yapılan açık yargılaması sonunda; HÜKÜM: Mağdur sanık Muhammed YADİGAR’ın olay tarihinde katılan sanığa yönelik olarak işlemiş olduğu üzerine atılı TCK 86/2. maddesinde yer alan basit yaralama suçu bakımından suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araç,suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önemi ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı vefailin güttüğü amaç ve saik göz önünde bulundurulduğunda takdiren alt sınırda kalınarak ve adli para cezası seçilerek 120 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın sabıkasız geçmişi, yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurularak, cezasında TCK’nın 62/1. maddesi gereğince taktiren 1/6 oranında indirim yapılarak 100 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığa verilen adli para cezasının miktarı, sanığınekonomik durumu ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak verilen adli para cezasınınTCK.nun 52/2. maddesi gereğince beher günü takdiren20,00TL’den hesapla 2.000,00TL adli para cezasına çevrilmesine,sanığa verilen adli para cezasının miktarı, ekonomik ve şahsi halleri göz önüne alınarak hükmün kesinleşmesinden itibaren TCK’nun 52/4. maddesi gereğince; her ay bir taksit olmak üzere 6 eşit taksitte sanıktan tahsiline, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesihalinde geri kalan kısmın tamamının sanıktan tahsiline ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği hususunun sanığa ihtarına (ihtar edilemedi), sanık hakkında hükmedilen sonuç cezanın adli para cezası olması nedeniyle hakkında TCK 53 hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum olmamış olması, tazmini gereken maddi bir zararın doğmamış olması,sanığın kişilik özellikleri, duruşmadaki tutum ve davranışları ile yeniden suç işlemeyeceği hususunda mahkememizce olumlu kanaate varılmasıgöz önüne alındığında sanık hakkındacmk’nın 231/5. maddesi gereğince HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA, karar verildiği ilan olunur. 23/02/2021 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1340384) EMEK İktidarın ekonomide sözü tükendi AKP kongresi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasına bakınca, iktidarın artık ekonomide söyleyecek sözü kalmadığını gördüm. Siyasi mesajlarına bakınca, toplumsal değişime “aile” kavramını kullanarak ayak direme niyeti öne çıkıyordu. Yeni anayasa sözleriyle toplumda biriken rahatsızlığı bir yıl daha öteleme niyetinin gerçekleşmesi ise çok zor gözüküyor. “Ağbal depremi”nin yaratacağı hasarın tahmin edilemediğini yazmıştım. Bence ekonomide son yaşananlardan duyulan panik havasının kongreye hâkim olduğu rahatlıkla söylenebilir. “Kongrede manifesto açıklanacak” derken, geçmiş icraatların dışında dişe dokunur bir içerik görülmedi. Konuşmanın genel tonunun ve salondaki havanın da eski coşkulu, umut mesajları olan kongrelerle hiç ilgisi yoktu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son birkaç gündür piyasalarda yaşanan dalgalanmaların, Türkiye ekonomisinin temellerini, gerçek dinamiklerini, taşıdığı potansiyeli ve yarınını kesinlikle yansıtmadığını” söyledi. Bunun böyle olduğunu zaten bu ülkeye inanan herkes biliyor ama önemli olan yönetenlerin neden bu kadar çok hata yaparak ekonomiyi bu hale getirdiği. Konuşmada bu fiyaskoya hiçbir açıklama getirilmezken sadece “vatandaşlardan evlerindeki döviz ve altını ekonomiye kazandırmaları” ve varlık barışından yararlanılması istenince, bence söyleyecek sözün kalmadığı zaten ortaya çıktı. Bu ülkenin yöneticileri daha önce de ekonomide sıkıştıkları zaman yastık altındakileri çözmelerini vatandaşlarından istedi. Ancak AKP döneminde, özellikle son yıllarda AKP bunu neredeyse yılda bir istemeye başladı. Halbuki Erdoğan da çok iyi biliyor ki yastık altındaki döviz ve altınlar ancak insanlar önlerini görebildiği takdirde, rasyonel bir ekonomik iklim oluşursa ortaya çıkar. Erdoğan’ın iktidarını bu kadar sürdürmesinde de 2001 reformları ve kendisinin bu reformları devam ettirip yastık altının sisteme girdiği dönem, en önemli faktördür. Erdoğan, enflasyonla gerçekten mücadele edildiği, dengelerin yerine oturduğu, kurumsallaşmanın olduğu ekonomik programı sürdürdüğü için ekonominin yüksek büyümeler sağladığını yine unuttu. O dönemlerde Erdoğan’ın yanında hem rasyonel bir ekonomik program çerçevesi, hem bunu uygulayan liyakatli bürokratlar vardı, başarının siyasi nemasını da Erdoğan üstlendi. O dönemki ekonomik başarı AKP’nin iktidar süresini bu zamana kadar uzattı. Ağbal da o başarılı kadronun içindeydi. Ne zaman ki herkesi yanından temizleyip itirazı olmayan liyakatsiz bürokratlar ve danışmanlarla, tek başına her şeye hâkim olmaya niyetlendi, işte o zamandan beri ekonominin hızla geri gitmesine neden oldu. O dönemi gerçekten analiz eder mi bilinmez ama sanki öyle bir sağduyu bile kalmamış gözüküyor. Bilerek zarar ettirdiğiniz yabancı geri döner mi? İktidarın yaşadığı telaşın bence en büyük nedenlerinden biri yabancı banka ve fonlar ile uluslararası kuruluşlar ve tümüyle Batı’dan gelen büyük tepki. Bazıları “Nasıl bu kadar yanlış kararları üst üste alabilir” sorusuna, “Gücünün sınırlarını deniyor” yanıtını veriyor. Denediği şeyin sonucunu gördü mü, bilmiyoruz. Bu korku nedeniyle son üç gündür iktidar adına kamuoyuna çıkan herkes “sermaye kısıtlamasına gitmeyeceğiz, serbest piyasadan taviz yok” mesajı veriyor. Bakan Lütfü Elvan bir kez yazılı açıklama yapıp geri çekildi. Ortada Cumhurbaşkanı’nın danışmanları var. Kanal kanal gezip “Sermaye kısıtlaması yok” diyorlar. Ancak iktidarın kamuoyuna çıkardığı bu kişilerin ekonomi çevrelerinde ve piyasalarda kredibilitesi bulunmadığı, mesajların ters etki yaptığı görülmüyor. Ağbal’ın alınmasında bu kişilerin etkisi vardı da Cumhurbaşkanı “Çıkıp yaptığınızı temizleyin” talimatı mı verdi, yoksa ellerinde başka kişi mi kalmadı da bakanın bile önüne çıkarma hatasını mı yaptılar, bilmiyoruz. Bildiğimiz, bardağı taşıran son damla Ağbal’ın görevden alınması oldu. Zaten geçen iki yılda ekonomi hızla duvara gidiyordu, 4.5 aylığına bu gidişi durduran Ağbal faktörü de artık yok. Dün gazetemizde Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kamil Yılmaz’ın “Yabancı yatırımcının AKP iktidarda kaldığı takdirde Türk varlıklarına yatırım yapmak konusunda çok çekimser kalacağı” yorumunu okumuşsunuzdur. Kamil Hoca, Merkez Bankası’na güven kalmadığını, önümüzdeki dönem TL’nin korumasız kalacağını, kur artışlarının kaçınılmaz olacağını söylüyor. Nasıl olmasın ki! Piyasa uzmanları, yabancı yatırımcının göz göre göre yüzde 40 zarar ettirdiğini, Albayrak dönemindeki gibi swap’la zorlandıklarını söylüyorlar. Neden aynı yönetim varken Türkiye’ye gelip hisse senedi, tahvil alsınlar. Doğrudan yabancı sermaye girişi ise birkaç aşırı kâr garantisi ve politik niteliği olan yatırım dışında hayal oldu. Kötü yönetim ekonomiyi hızla duvara sürüklüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle