02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 24 MART 2021 ÇARŞAMBA EKONOMİ YIL SONUNA DÖNÜK BÜTÜN BEKLENTILER KÖTÜYE DÖNMÜŞ DURUMDA Kurun artması kaçınılmaz PROF. DR. KAMIL YILMAZ: 83 milyonluk Türkiye, TCMB Başkanı’nın görevden alınmasıyla daha da fakirleşecek. TCMB’nin politika bağımsızlığı hükümet tarafından tanınmadan ne yerli ne de yabancı yatırımcıyı TL varlıklara yatırım yapmak konusunda ikna etmek mümkün değildir. Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr. Kamil Yılmaz, enflasyon, kur, faiz, işsizlik, büyüme gibi temel verilerde ve piyasalarda oynaklığın çok yüksek olacağı bir döneme girildiğini vurgulayarak TL’nin korumasız kalacağını, kur artışının kaçınılmaz olacağını söyledi. Yılmaz, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal’ın Cumhurbaşkanı kararıyla görevden alınmasıyla ülke ekonomisinin bir anda belirsizliğin ve oynaklığın tavan yaptığı düşük büyüme ve yüksek enflasyon ortamına savrulduğunu ifade etti. “Yabancı yatırımcı AKP iktidarda olduğu sürece Türk varlıklara yatırım yapmak konusunda isteksiz olacak” diyen Prof. Dr. Kamil Yılmaz ile ekonomideki son gelişmeleri konuştuk. Merkez’e güven kayboldu n TCMB Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? TCMB Başkanı’nın Cumhurbaşkanı tarafından atanmasında sadece 4.5 ay sonra görevden alınması, bunun son 20 ayda 3. kez gerçekleşmiş olması para politikasından sorumlu ve bir anlamda mali piyasalara yön veren TCMB’ye olan güvenin tamamen kaybolmasına yol açtı. Ancak bu karar, hükümetin ekonomi politikalarına karşı da çok ciddi bir güven erozyonuna yol açtı. Piyasalar hükümetin gerektiğinde 1989’dan bu yana yürürlükte olan serbest kambiyo rejimini sonlandırabileceğini, sermaye hareketlerine kısıtlamalar getirebileceğini düşünecek noktaya gelmiş olmalı ki Bakan Elvan pazartesi bu konuda bir açıklama yapma gereğini duydu. TCMB başkanı değişikliği kararıyla Cumhurbaşkanı’nın danışmanlarının yetkinliği konusunda çok ciddi soru işaretleri ortaya çıkmıştır. Son haftalarda gelen veriler ve TCMB’nin 200 baz puanlık faiz artırımı kararı sonrasında TCMB’nin enflasyonu yıl sonunda yüzde 10’a yakın bir seviyeye çekebileceği beklentisi artmıştı. Yıl sonu büyüme beklentileri de yukarı, yüzde 45 aralığına revize edilmişti. n Bu karar nelere yol açabilir? Hal böyleyken, alınan bu kararla ülke ekonomisi yüksek büyüme ve görece düşük enflasyon patikasından bir anda belirsizliğin ve oynaklığın tavan yaptığı düşük büyüme ve daha da yüksek enflasyon ortamına savrulmuş oldu. Tabiri caizse bu kararla hükümet kendi ayağına kurşun sıkmış oldu. Yüzde 14’ün altına inmiş olan 10 yıllık devlet tahvili faizi pazartesi günü yüzde 19’un üzerine çıktı. Geçen hafta 290’a kadar düşen kredi temerrüt takas (CDS) oranı 460’ı geçti. Piyasalarda yaşanan sadece bir haftalık bozulma değil, yılın gerisi için de beklentiler kötüye dönmüş durumda. Prof. Dr. Kamil Yılmaz Artık yatırımcıyı ikna etmek zor n Bu saatten sonra yerlileri TL’ye dönüşe ikna etmek, yabancı yatırımcıyı çekmek mümkün olabilecek mi? Burada hangi adımlar atılmalı? TCMB’nin politika bağımsızlığı hükümet tarafından tanınmadan ne yerli ne de yabancı yatırımcıyı ikna etmek mümkün değildir. Son aylarda Ağbal’ın uygulamalarına güven duyup da Türk Lirası varlıklarda pozisyon açan yabancı yatırımcının görevden alma kararı sonrasında büyük zarar etmesi kaçınılmazdır. Bu yatırımcılar geçmişte Berat Albayrak dönemindeki uygulamalardan dolayı da epey zarar etmişlerdi. Yabancı yatırımcıların zarar etmesi onların sorunudur deyip işin içinden çıkmak isteyebiliriz. Ama durum o kadar basit değildir. Son kararla Türkiye bindiği dalı kesmiştir. 2003 sonrasında Türkiye’nin hızlı büyüdüğü dönemlerde büyümeyi yabancı sermaye finanse etmiştir. Yabancı yatırımcıların bu son karardan sonra AKP iktidarda olduğu sürece Türk varlıklara yatırım yapmak konusunda isteksiz olacakları açıktır. Bundan sonra yabancı yatırımcı çekmek konusundaki sıkıntıları dikkate alırsak özel sektör ve kamunun dış borcunu çevirmek nasıl mümkün olacaktır? Yabancı sermaye girişi olmadan Türkiye yüksek büyümesini nasıl finanse edecektir? Politika faizi siyasi saiklerle belirlenmez 83 milyon fakirleşecek nŞuandaekonominin tek sorunu faiz mi, asıl halledilmesi gereken sorunlar nelerdir? Dünyanın her ülkesinde n Ekonomideki gelişmeler, İstanbul artışın üretici ve tüketici fiyatlarında yara de ödenmesi ya da çevrilmesi gerekiyor. merkez bankasının politiSözleşmesi’nin feshedilmesi, HDP’nin tacağı ek enflasyonu da hep birlikte önü Bu çalkantıyla birlikte beklentilerin kötüka faizi kararı çok önemkapatılma davası gibi gelişmeler, yerli müzdeki aylarda göreceğiz. Geliri ve ser leşmesi ve yabancı yatırımcı ve bankalali bir gündem maddesidir. ve yabancı yatırımcıda nasıl bir algı ya veti tamamen döviz cinsi olanlar hariç 83 rın Türkiye pozisyonlarını kapatmaya başPolitika faizi siyasi saikratıyor? milyonluk Türkiye bu kararla daha da fakir lamasıyla bu borcun çevrilmesinde önemlerle belirlenmez. Merkez Son bir haftadaki gelişmeler, hüküme leşecek. Sabit ve dar gelirlilerin geçim sı li sıkıntılar baş gösterebilir. Buna bir de arbankası politika faizi karatin hukuk, insan hakları ve ekonomi alakıntısı daha da ağırlaşacak. tan cari açığın finansmanını eklendiğimizrının ülkeyi yöneten siyasinında yaptığını iddia ettiği reformlarla çede 2021’de 220 milyar dolara yakın kayler tarafından tartışılması, lişiyor. Hangisi gerçek diye soruyor insan 220 milyar dolar kaynak lazım nağın sağlanmasında yaşanacak sorunlar eleştirilmesi çok sık rastlar, yerli ve yabancı yatırımcılar. Bunun arn Şu anda Türkiye ekonomisinin en kı Türkiye’nin kırılganlığını artıracaktır. ladığımız bir konu değildir. kasında erken seçim senaryosu mu var di rılgan noktaları hangileri? 2020’de izlenen yanlış politikalarla Ne yazık ki Türkiye’deki ye soruyorlar. Şu anda Türkiye ekonomisi, yükselen TCMB’nin rezervlerinin eritilmiş olması durum böyle değil. 2010 10 gün önce açıklanan bir dizi düzenle pazar ekonomileri arasında en kırılgan başlı başına bir kırılganlık yaratıyor. Resonrası dönemde AKP ikmeyi ekonomik reform paketi olarak suekonomilerden birisi. Bu kararla, Türkiye zervi olmayan bir merkez bankasının pitidarında en üst düzey siyasi otorite faiz kararlarınan hükümet, belirli bir kamuoyu yaratabi yükselen pazar ekonomilerinden negatif yasalara müdahaleleri her zaman yeterleceğini sandı. Aradan bir hafta geçiyor, yi ayrışıp enflasyon ve ekonomik belirsizliğin siz kalacaktır. Merkez Bankası’nın faiz sina doğrudan ya da dolaylı ne bir cuma gecesi Cumhurbaşkanlığı ka çok daha yüksek olduğu Arjantin’e benze lahını kullanması da Cumhurbaşkanı taolarak müdahil olagelmişrarnamesiyle TCMB Başkanı görevden alı meye başlıyor. rafından neredeyse yasaklandığı için kurtir. Enflasyonun kontrol altına alınması için merkez nıyor. Bu karar pazartesi günü kurlarda bir Dış borç stoku Türkiye’nin kırılganlığını da olabilecek bir sıçramanın boyutu daha gün içinde 75 kuruş artışa yol açıyor ve artırıyor. 435 milyar dolar toplam dış bor da büyük olacaktır. Beklentiler ve ekonobankasının politika faizini şirketlerin sırtındaki dış borç yükü bir anda cun 190 milyar dolarlık kısmı bir yıl için minin performansı kötüleşirken geçen yıl artırması gerektiği ve “faiz 180 milyar lira artıyor. Kakamu bankalarının öncülüğünsebeptir, enflasyon sonuç; faizi düşürürseniz enflasmunun borç yükünün daha hızlı artmasına yol TL KORUMASIZ KALACAK de yüzde 40’ın üzerinde artırılan kredilerin geri dönüyon düşer” önermesinin yanlışlığı konusunda tüm iktisatçılar hemfikirdir. Bu yanlış önermenin ülke siyasetinin en üst düzeyinde sorgulanamaz bir doğru olarak algılanması yüzünden 21. yüzyılın 21. yıaçıyorsunuz. Kurdaki n Yıl sonu enflasyon, kur, faiz, işsizlik, ekonomik büyüme konusunda öngörüleriniz neler? Şu anda bütün bu temel verilerde ve piyasalarda oynaklığın çok yüksek olacağı bir döneme giriyoruz. Bu temel verilerle ilgili beklentilerde olumsuz yönde değişiklik olacağı kesin. Son kararla TCMB’nin faiz oranını Cumhurbaşkanı’nın izni olmadan artıramayacağı bir durum söz zılarından para politikası ve faiz koşünde de zorluk yanusunda Cumhurbaşkanı’ndan farklı düşanması kaçışünmediğini buna eklediğimizde kurla ilgili beknılmaz. lentilerde olumlu düşünmek zor oluyor. Artık ekonomide rasyonel kararların alınmasının ancak seçimlerden sonra bir iktidar değişikliğiyle mümkün olabileceğini düşünenlerin sayısı artıyor. Seçimlerin 2023’te olduğunu düşünürsek ya ülke olarak bu sıkıntılara iki yıl daha katlanalında 83 milyonun refahı konusu ve böyle bir durumda da TL’nin korunmasız kalması ve ku cağız ya da erken bir demokratik seçimle Türk halkı bu konudaki tehlikeye atılmaktadır. run artması kaçınılmaz gözüküyor. Atanan yeni başkanın köşe ya tercihini yapacaktır. TÜRKİYE CUMHURİYETİ KÜÇÜKÇEKMECE 13. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2019/698 Karar No: 2020/405 Silahla Tehdit, Basit Yaralama suçundan mahkememizce verilen 17/12/2020 tarih 2019/698 Esas, 2020/405 Karar Sayılı Gerekçeli Karar ile; Silahla Tehdit,Basit Yaralama suçundan BERAATİNE karar verilmiş ise de, Maımatıtuersong ve Haınıshahan oğlu 20/11/1977 Çin doğumlu, Çin uyruklu SANIK MAITITUERSUN ABUDUKAIYOUMU tüm aramalara rağmen bulunamamıştır. 17201 Sayılı Tebligat kanunun 29.Maddesi gereğince hüküm özetinin ilgilinin bilgisine en emin şekilde ulaşabileceği bir gazetede İLANEN TEBLİĞİNE karar verilmiş olup, 2Hüküm fıkrasının ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılmasına, Tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren Yedi ( 7) gün içinde de mahkememize veya sanığın bulunduğu yer Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine verileçek bir dilekçe veya zabıt katibine beyanı tutanağa geçirilerek Hakime onaylatılmak sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF Edebileceği İLAN OLUNUR. 19.03.2021 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1338184) TÜRKİYE CUMHURİYETİ KÜÇÜKÇEKMECE 13. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2018/646 Karar No: 2020/430 MüştekisiCüneyt Çevik olan, Basit Yaralama suçundanmahkememizce verilen 22/12/2020 tarih 2018/646 Esas, 2020/430 Karar Sayılı Gerekçeli Kararile; Basit Yaralamasuçundan DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİNE kararverilmiş ise de, Davranbovf ve Mektube kızı 1982 Özbekistan doğumlu, Özbekistan uyruklu SANIK ARTIKOY RAKHMANOVAtüm aramalara rağmen bulunamamıştır. 17201 Sayılı Tebligat kanunun 29.Maddesi gereğince hüküm özetinin ilgilinin bilgisine en emin şekilde ulaşabileceği bir gazetede İLANEN TEBLİĞİNE karar verilmişolup, 2Hüküm fıkrasının ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılmasına, Tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren Yedi ( 7) gün içinde de mahkememize veya sanığın bulunduğu yer Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine verileçek bir dilekçeveya zabıt katibine beyanı tutanağa geçirilerek Hakime onaylatılmak sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF Edebileceği İLAN OLUNUR. 19.03.2021 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1338174) Danıştay kararı ve reformlar Andımız’a ilişkin Danıştay kararı, kişilerin, siyasal partilerin gerçek rengini belirleyen ayıraç, turnusol kâğıdı oldu. Takiye giderildi, kişilerin, partilerin renkleri net olarak görülmeye başlandı. Danıştay’ı suçlayarak, galiz sözcükler yerleştirilerek, klişe hamasi söylemlerle sureta karara karşı çıkılsa da gerçek kimlik, niyet saklanamadı. Karar ve izleyen olaylar, Cumhur İttifakı’nın amacının, ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak olduğunu netleştirdi. Karar, aslında beklentiye de uygundu. Kişisel nitelikleri, artamları ile değil de öznel nedenlerle belli orunlara atanan, değerler dizisinde onurun öncelik taşımadığı kişilerin, kendilerini atayan iradeye aykırı karar almaları beklenemezdi. Milliyetçilik, insanlar arasında kökene dayalı ayırım yapan, üstün ırk savı değildir. Milliyetçilik; ülkenin tam bağımsızlığını, halkın egemenliğini savunmak, emperyalizm güdümünde küreselleşmeye karşıt olmak, ulusal devleti korumak, yurtsever olarak özveri ile ülkeye hizmet etmektir. Yayılmacılığın sürdüğü, çokuluslu şirketlerin çıkarlarının korunduğu, ülkelerin toprak bütünlüğüne, egemenliğine, onuruna saygı gösterilmeyen bir dünya düzeninde, ulusal varlığı, kimliği, bağımsızlığı, ülkenin onurunu koruyan milliyetçiliği, çağdışı nitelemek en hafif deyişle safdillik, aymazlıktır. Milliyetçilik, sözel değil uygulama ile emperyalizme karşıt olduğundan, yayılmacı güçler, kendi emellerini gerçekleştirmek, yönlendirmek üzere ülkede kuklalar kullanmaktadırlar. Sözlere değil davranışlara, nihai tahlilde neye hizmet edildiğine bakılarak gerçek ile kukla ayrımı yapılmalıdır. Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz”, “Ummudı vefa eyleme her şahsı degalde / çok hacıların çıktı haçı ziri begalde” özdeyişleri, kişileri, söylemleri değerlendirmede ayraç olmalıdır. Özellikle aşırı söylemlerden kuşkulanmalı, söylemeylem tutarlılığı olmayan kişilere umut, güven bağlanmamalıdır. Tutarlılık göstermeyen milliyetçilik söylemlerine olduğu gibi ülkeye hizmet, reform söylemlerine de kuşku ile yaklaşılmalıdır. Memlekete hizmet, politikacıların, iş insanlarının, bürokratların dillerinden düşmemekte, ancak ardındaki niyet, çoğu kez maddi çıkar sağlama, belli orunlara atanma, oy devşirme, kişisel hegemonyayı sürdürme olmakta, memlekete hizmet sözde kalmaktadır. Reform, ülkemizde çok yaygın kullanılan bir sözcük olup, çok sık reform yapılmakta, reform niteliğinde paketler açılmaktadır. Reform ile köklü değişiklikler yapılması, yeniden düzenleme, iyileştirme, iyi sonuçlar alma amaçlandığından, reform sonucu sorunların çözülmesi en azından hafiflemesi gerekir. Ülkemizde o karar sık reform yapılmaktadır ki her reform bir önceki reformun, açılan her paket de önceki paketlerin etkilerini giderdiğinden, sonuç olarak sorunlar daha da ağırlaşmış olarak başlangıca dönülmektedir. Reform sözü gerçek anlamı ile kullanılmadığından, doğal olarak sözde kalan reformlarla iyileştirici sonuçlar alınamamaktadır. Ekonomide reformun amacı, toplumun mal ve hizmet gereksinimini, kıt kaynakları verimli kullanarak en düşük sosyal maliyetle üretim yaparak karşılamaktır. Ancak üretim artırılarak ekonomik büyüme, sosyal refah, yatırım ve ihracat artışı, fiyat istikrarı sağlanabilir. Tüketim ile ithalat artışı ile kalkınma bir yana, ekonomik büyüme de gerçekleştirilemez. Ülkede üretilebilecek mal ve hizmetlerin ithal edilmesi, sürekli dış ticaret açığı verilmesi, çarpan etkisi ile de milli geliri azaltıcı etki yapar. Üretimle katma değer yaratmadan, reel olarak refah artışı sağlanamayacağı gibi gelir dağılımı da düzeltilemez. Üretken yatırım yapmadan, istihdamı artırmadan teknoloji geliştirmeden, sürekli cari işlemler açığı vererek büyüme imkânsız olduğundan, ekonomik büyümemiz istatistiksel olarak kalmaktadır. Enflasyon, cari fiyat düzeyinde arztalep dengesizliğinden kaynaklanan fiyat artışı sürecidir. Sorunun sağlıklı çözümü, üretimi artırarak dengeyi sağlamak olmalıdır. Üretimi artırmak, beceri, çaba gerektirdiğinden, açılan paketlerle kolay yola başvurulmakta, zam, vergi yüksek faiz yoluyla talebi kısarak denge sağlanmaya yönelinmektedir. Ekonomik maliyetle, üretim artırılmadan, yönetim anlayışı değişmeden, bu alanda eğitim gören bir üniversite öğrencisinin dahi kaleme alabileceği sözde reformlarla, sorunları çözmeye kalkışmanın gerçekçi bir yönü yoktur. TÜSİAD: En büyük tehdit işsizlik Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Marsh Türkiye ve Zurich Sigorta işbirliğiyle hazırlanan 2021 Küresel Riskler Raporu’nun sonuçları açıklandı. Rapora göre iki yıl içerisinde gerçekleşmesi beklenen küresel tehditler arasında istihdam ve geçim krizleri, geniş çaplı gençlik hayal kırıklıkları, dijital eşitsizlikler ve ekonomik durgunluk başı çekiyor. Gelecek 10 yılda gerçekleşme olasılığına göre en önemli riskler arasında olağanüstü hava olayları, iklim değişikliğinin iyileştirilmesi konusunda başarısızlık ve insan kaynaklı çevresel hasar, dijital eşitsizlik ve siber güvenlik başarısızlıkları yer alıyor. Covid19 salgını ise son 10 yıldaki kazanımları olumsuz etkiledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle