06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 10 MART 2021 ÇARŞAMBA Usta oyuncu Rasim Öztekin bugün saat 15.00’te Sahneden bir ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK yıldız daha kaydı Zincirlikuyu Camii’nden son yolculuğuna uğurlanacak ‘HEP GÜZEL GÜLEN ÇOCUK GÖZLERİ...’ KADRIYE KENTER (YÖNETMEN,OYUNCU) Hüzünlüyüm, tiyatro büyük bir yüreği kaybetti. Oyunculuğu saygıdeğer bir incelik, içtenlikli bir alçakgönullülük, üstlendiği sorumluluğu misyonuyla, sabır ve onurla sonuna kadar sürdürmeyi başaran bir güzel yürek. Özellikle de Kavuk’tan büyük bir öngörüyle zamanında kurtulmayı bilen yürekli ve kocaman bir oyuncu. Umarım sevgi ve güvenle el verdiği çocukları değerli mirasının kıymetini bilip sürdürmeyi başarırlar.. Hep güzel gülen çocuk gözlerini akıllarımızda, yüreklerimizde mühürleyeceğiz. Tiyatromuz asil duruşunun ve büyük emeğininin önünde saygıyla eğilecek hatırladıkça. Yüreklerimizde yaşadıkça Rasim Öztekin ölmeyecek. Bu erken veda için sevgili ailesine başsağlığı ve dayanma gücü diliyorum. Tiyatro dünyamızın, tüm sevenlerinin, hepimizin başı sağolsun. Nurlar içinde huzurla uyuşun. MEHMET ERGEN (İBB ŞEHİR TİYATROLARI GENEL SANAT YÖNETMENİ) Rasim Abi, ilkgençlik yıllarımda, geçen yıl müze yapılmak adına yıkılan ve Muhsin Ertuğrul’un da gözbebeği olan Küçük Sahne’de, Ortaoyuncular ekibinin vazgeçilmez oyuncularından biri olarak çıktı karşıma. Tiyatrocu olmak için verdiğim kararı perçinleyen bir ilham olmuştu oynadığı oyunlar. Yıllar sonra “Yıldızların Altında” adlı müzikali yönetirken kendisiyle çalışma fırsatı buldum. Her daim dinç ve neşeli bir oyuncuydu. En son kavuk töreninde yine o güçlü duruşuyla, son kez sahne alışına tanık oldum, son kez olduğuna hiç inanmayarak. Bize çok neşeli anlar yaşattı, huzur içinde uyuduğundan eminim. GONCAGÜL SUNAR (OYUNCU) Çok erken bir ölüm. Kendisiyle yıllar önce bir TRT dizisi olan “Güzel Günler”de çalışma fırsatı bulmuştum. Hem çok iyi kalpli, hem çok hoş sohbet biriydi. Çok özgün, yumuşak bir oyuncuydu. Sevenlerine sabır diliyorum. DILEK TÜRKER (YÖNETMEN, OYUNCU) Sanatçı kişiliğine hayranlık duyduğum bir oyuncuyu kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Yaptığı değerli işler için minnettarım. BENNU YILDIRIMLAR (OYUNCU) Usta bir ağabeyimizi kaybetmekten dolayı çok üzgünüm. Başımız sağ olsun... LEVENT ÜZÜMCÜ (OYUNCU) Biz oyuncular saksıda yetişmiyoruz, pek çok insanın yapamayacağı bir sanatı yetenek haline getirip, geliştirip, tiyatro sahnelerine, kamera önüne çıkıp rol yapıyor, diyalog ve tiratlar oynuyoruz, hem de ağzımızdan çıkan sözlerin amatör hafiyelerle takip edildiği bir coğrafyada. Yine pek çoğumuz bu ortam içerisinde kendimizi abartmadan, doğal olmaya, hazmetmeye ve en önemlisi şöhret sarhoşluğuna kapılmadan insan kalmaya çabalıyoruz. Mesleğimizin en büyük getirisi zannedilenin aksine para değil, işte bu insan kalabilme ve tanınır olma servetidir. Bu servetin en büyük sahiplerinden birini kaybettik, hep birlikte. Sevenlerine sabır diliyorum. ‘SANATA VE SANATÇIYA YAŞARKEN SAHİP ÇIKALIM’ Rasim Öztekin, ustası Ferhan Şensoy’dan kavuğu emanet almıştı. Ferhan Şensoy ve Rasim Öztekin ‘Tuhaf Soruşturma’ adlı oyunda sahnede. Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun en önemli simgelerinden olan ‘Kavuk’, Harbiye Cemil TopuzKurtiz şuradan seyrediyor, Savaş Dinçel oradan bakıyor, Münir ağabey de oradan bakıyor” diyen Öztekin çok sevlu Açık Hava Tiyatrosu’nda düzenle diği ustalarının yanına çok erken gitti. nen törenle Rasim Öztekin’den ŞevÖztekin çarşamba günü saat ket Çoruh’a devredildi. Tarih 22 Eylül 15.00’te Zincirlikuyu Mezarlığı’nda 2020. Son kez sahkılınacak ikindi nede o akşam görnamazının ardındük ustayı. “Doktodan Zincirlikuyu rum bana ‘SahneMezarlığı’nda son ye çıkma, ölürsün’ yolculuğuna uğurdediği günden bu lanacak. yana çıkmıyorum; Dün sabah tesahneyi özlemişim” lefonla ulaştığıdemiş ve seyircimız Şevket Çoruh lerin arasında otu“çok üzgünüm” diran doktoruna “Bak yerek şunları eksahnedeyim ve ölmedim!” diye espBaykal Kent, Ferhan Şensoy, Rasim ledi: “Meslek haÖztekin, Erol Günaydın, Münir Özkul. yatı boyunca birri yapmıştı. Bugün çok role sıcacık yotüm Türkiye hürumuyla ruh üflezünlü... Usta ansıyen büyük usta Razın, hep şikâyet etsim Öztekin’in ertiği kalbine yenildi. ken kaybı hepimiSahneden bir replik zi derinden sarstı. daha kaydı. Ustasından aldığı O gün konuşmaErol Günaydın, Rasim Öztekin, Baykal eli bizlere uzatarak sında “Ustalar beKent ‘İstanbul’u Satıyorum’ adlı oyunda. yalnız olmadığımınim konservatuvarzı hissettirdi. Daha larımdır. Müjdat Gezen konservatuva yapacağı çok şey vardı. Her zaman rı, Haldun Hocamın konservatuvarı, güvendiği ve desteklediği gençlere Mustafa Alabora’nın konservatuvarı: onun bıraktığı yerden devam etmek Hepsi benim konservatuarlarım. Ba düşüyor. Hem Ortaoyuncular’la hem na birebir sahnede emeği geçen kon de kişisel sinema kariyeriyle koca servatuvarlarım var. Onların çoğu şim bir geçmiş emanet etti bize. Emanedi beni yukarıdan seyrediyor. Erol Gü ti emanetimizdir. Ona layık olmaya naydın şuradan seyrediyor, Tuncel çalışacağız.” Öztekin son kez sahneye geçen eylül ayında kavuk devir teslim töreninde çıkmıştı. Usta, kavuğu Şevket Çoruh’a emanet etti. ‘GELENEKSEL OLANI GÜNÜMÜZLE BAĞDAŞTIRDI...’ ÖZEN YULA EMRE KINAY (DRAMATURG,YAZAR) (YÖNETMEN, OYUNCU) R T asim Öztekin insan olma hasletlerini bırakmayan ve çalıştığı inürk televizyonunun ve tiyatrosunun saygıdeğer, kendi halinde renkli oyuncususanlar tarafından da halk tarafından nu kaybettik. Çok erken bir kayıp oldu. Çok da sevilen bir oyuncu. Geleneksel üzgünüm gerçekten... Ç olanı günümüzle bağdaştıran samimi, sıcak oyunculuğu ve enerjisi hatırlanacak hep. Ailesinin ve sevenlerinin başı sağ olsun. NESRIN KAZANKAYA (YÖNETMEN, YAZAR, OYUNCU) ocuksu, neşe saçan kimliğinin ardında yüksek donanımlı bir geçmişi olan, gerçek bir ALTAN ERKEKLI (OYUNCU) aydındı Rasim Öztekin. Belki de bu ikisini bir Kocaman yürekli sevgi dolu arkada arada yaşama becerisi, onu sahnede usta bir şım severek, sevilerek yaşadı, er oyuncu yapmıştı. Sahnede onu izlemek, yaken veda etti, ışıklarda uyusun, çok şama sevinci veren büyük bir keyifti. Tiyatözleyeceğiz çok... romuz için büyük bir kayıp, çok üzgünüm. IŞIL YÜCESOY (OYUNCU) Toplum olarak bir soru sormamız gerekir kendimize: Biz sanata ve sanatçıya yaşarken ne kadar sahip çıkıyoruz? Biz ona yaşarken daha çok üretmesine, bizlere daha dünyanın gerçek yüzünü göstermesine ve öğretmesine ne kadar destek oluyoruz? Nice sanatçımız hayatlarının sonunu huzurevlerinde bir dost sesine muhtaç geçiriyor. Ne bir iş garantisi, ne bir hayat garantisi, ne de sevgi garantisi var ve bir gün aramızdan ayrılıyor toplumda ahlar, vahlar... Ne iyi bir sanatçı, ah onu ne kadar çok özleyeceğiz... Bir sürü hamasi laf... Sevgili Rasim şükür ki evladının, ailesinin sevgisiyle, toplumun saygısıyla ayrıldı aramızdan. Ama bu yaşanan olumsuzuklar sosyal güvence eksikliğini yok edemez. Her bir kaybettiğimiz arkadaşımız bu gerçekleri kafamıza birbir vuruyor. Sanatçı toplumun aynasıdır, o aynanın tuz buz olmasına izin vermemek gerek. Sevgili Rasim Öztekin’i kaybettik, acımız büyük, acımızı yaşayalım ama devlet olarak, toplum olarak sanatı yaşatmanın ve ileriye taşımanın yolunu bulalım. GENÇ KUŞAKLARA ÖRNEK OLDU MEHMET ALI KAPTANLAR (OYUNCU) 1980’lerde “Şahları da Vururlar” oyununda izlemiştim ilk kez. Etkili bir oyuncuydu; sonrasında gelen oyunlarını da zevkle takip ettiğim Rasim Öztekin birçok projede yer almış değerli bir oyuncuydu. Bu ani, erken gidişi hepimizi çok üzdü. 40 yılı aşkın bir süre bu kentin ve ülkenin belleğinde yer almış, insanlığı, aydınlık düşünceleriyle genç kuşaklara örnekti. Huzur içinde uyusun.çok üzgünüz. BEYTİ ENGİN (OYUNCU) 2004 senesinde konservatuvarın son sınıfındaydım, normalde okul dışında iş yapmak yasak olduğu halde özel izinle “Yıldızların Altında” isimli bir müzikalin provalarına başladık. Rasim Ağabeyi ilk orada tanıdım, sevecen ve cana yakındı. Profesyonel hayata geçişimin ilk projesi olan bu işte hem Rasim Abi, hem de ekibin kalanıyla birlikte çalışıyor olmak muhteşem bir deneyimdi. Rasim abi her zaman hoş sohbetiyle anlatan, eğlenmeyi seven biriydi. ‘Eğlenmediğim işi niye yapayım’ diyordu ve çok da haklıydı. O günden sonra ben de ne zaman eğlenmediğim bir işin içinde olsam ortada yanlış bir şeyler var diye düşünmeye başlarım. Nur içinde yatsın, hem büyük bir aktör, hem de çok iyi bir insanı kaybettik. Geride kalan ailesine sabır diliyorum... MERT TURAK (OYUNCU) Bu değerlerin yerine bizler, duruşumuzla, tiyatro aşkımızla, ilkelerimizle onların küllerinden doğamazsak. Bize yazıklar olsun! ZELIHA BERKSOY (YÖNETMEN, OYUNCU) Rasim’i kaybetmek beni çok üzdü. 1980’li yıllarda Küçük Sahne’de gencecik bir tiyatro ve Ferhan âşığı olarak, her gece sahnenin kenarında bir koltukta otururken geliyor gözümün önüne. Biz sahnede oynarken Rasim, Ferhan’la yıllarca sahnede omuz omuza çalıştı.. Çok iyi ve değerli bir oyuncu. Sinema ve unutulmaz Seksenler dizisindeki unutulmayacak oyunu ile. Nurlar içinde uyu, Rasimciğim. Usmanbaş 100 yaşında mı? Bu yazıma “Usmanbaş 100 yaşında” diye bir başlık koymakta tedirgindim. Onu tanıyanlar, bugünlerde telefonda konuşanlar 100 yaş kavramının artık ne denli değiştiğini göreceklerdir. Ne çıkar o 100 yaşında olsa! Usmanbaş gibi bir bestecinin filozofluğuna engel değilse 100 yaş nedir ki? O, yapıtlarında içinde yaşadığı zamanın ötesini görebilmiş, kendinden sonraki zamanları duyabilmiş bir delikanlı. Şimdilerde her telefon konuşmamızda bu filozof hocamız daha da nükteli olarak çıkıyor karşıma. Son yıllarda sevgili eşi, Ankara operasının ilk kuşak sopranolarından Atıfet Usmanbaş ile Darüşşafaka Maltepe Rezidans’ında yaşıyorlar. Hiç çocukları olmamış. Ama bütün öğrencilerini çocukları gibi bağırlarına basmışlar. Birkaç kuşak birden kim bilir kaç çocuğun sahibi oldular. Selamiçeşme’deki evlerinde tam 17.00’de çay saati olurdu. Kimi zaman sürpriz, kimi zaman haberli, genciyaşlısıyla birkaç kuşak öğrenci de sofralarına otururdu. İlhan Bey, Rezidans’ta yaşamaya başladıklarında eski yapıtlarını yeniden irdeledi, onların içinde ileriye gönderme yapan öğeleri bulup çıkardı. Bu, harika bir analiz gücüydü. 1921’de İstanbul’da dünyaya gelmiş. Ayvalık’ta büyümüş ve ilkokuldan itibaren Galatasaray Lisesi’nde okumuş. Sonra Ankara Devlet Konservatuvarı’nın öğrencisi olmuş. Mezun olur olmaz evlendiği “Ati”siyle bugüne dek el ele bir hayat sürmüşler. İlkgençlik yıllarında, daha Ankara Konservatuvarı’nda öğrenciyken Bülent Arel ile dünyadaki “yeni müziği” keşfe çıkmışlar. Gece yatakhanede yorganı başlarına çekip küçük bir radyodan Avrupa’daki öncü bestecilerin yapıtlarını bulup dinlemişler. Sonra yaşamına Leibowitz’in “Schönb erg et son ècole” adlı kitabı ve Webern’in bir uzunçalar üstündeki o kısacık eserleri girmiş. İşte böylece yeniçağın müzik dilini öğrenme yolları açılmış. Ben bugüne dek onun için üç kitap ve bir dolu yazı yazdım. Her birini kaleme aldığımda İlhan Bey’in esiniyle taze bir fikir bulmaya çalıştım. Son yıllarda zamanınızı nasıl geçiyorsunuz, diye soran eski öğrencilerinden birisine şöyle demiş: “Zamanı geçirmek mi? Zamanın geçip geçmediğinin farkına varmıyorum. Hayat, içerdeki yataktan salondaki odaya kadar birkaç adım.” Ancak İlhan Bey için bu, bir yakınma değil, sadece durum saptaması. Geçen yıl genç bir müzikçi onu ziyaret edip 1949’da bestelediği Obua Sonatı’nı çalmak istediğini söylemiş. İznini alıp gittikten sonra İlhan Bey yetmiş yıl öncesinin notalarını çıkarıp bakmış ve kendi deyişiyle: “Genç bir bestecinin yaramazlık yapabilme, özgürce denemelere girme cesaretini tatmışım” diyordu. Fazıl Say’dan yeni yorumlar Fazıl Say’ın bugünlerde kendi sitesinde yayına giren projesinin ilk bölümünde Usmanbaş var: “Ölümsüz Deniz Taşlarıydı” ve “Soruşturma” adlı solo piyano yapıtları ile şair Ece Ayhan’ın dokuz şiirlik demetinden oluşan şan piyano eseri “Bakışsız Bir Kedi Kara” yer alıyor. “Bakışsız Bir Kedi Kara” eserini, bariton Atilla Gündoğdu ile birlikte seslendiriyorlar. Fazıl’ın kendine özgü buluşlarıyla kuşanmış yorumundaki solo yapıtların yanı sıra baritonun dramatik yorumu bestecinin 100. yılına çok güzel bir armağan olmuş. Fazıl şöyle anlatıyor: “Yaklaşık üç aylık bir yoğun çalışma ile 5 CD’lik bir Türk Bestecileri Eserleri kayıt projesi yaptım. Bu aynı zamanda sosyal medya ve tüm dijital platformlarda sizlerle paylaşacağım bir müzik sergisi. Yaklaşık 106 eser kaydettim. Bunların kimi çok çağdaş ve soyut, kimi makamsal, kimi folklorik, kimi güzel melodi peşinde. Saygun’dan günümüz bestecilerine uzanan 100 yıllık bir sürecin, bir ülkenin ‘müzik tarihi’nin aslında gözler önüne serilmesidir.” Bu çalışmaya Usmanbaş ile başlaması, ona yeni yaşında sunulmuş armağanların en güzeli ve bir değerbilirlik örneği. Projede Türk bestecilerinin piyano yapıtlarına Saygun’dan başlayacakmış. Cumhuriyet müzik tarihimizde “piyano müziği” deyince Cemal Reşit Rey ile başlarız. Belki onun yapıtlarını da çalışmanın başka bir evresinde listeye alacaktır. Atılımı için Fazıl’ı kutluyorum. Öney ve Tanrıdağlı’dan düet Feryal Öney ve Güldiyar Tanrıdağlı’nın son tekli çalışması “Çiçekçi Seyhan” tüm dijital platformlarda yayımlandı. BGST Records etiketiyle yayımlanan şarkının sözleri Öney’e, beste ve düzenlemesi Güldiyar Tanrıdağlı’na ait. Öney, şarkıyla ilgili şunları söyledi: “Bu şarkıyı Güldiyar’la birlikte, tarihe küçük bir not düşmek için yaptık: ‘Kadınlar yaşasın!’ demek için.” Cihat Aşkın ve Hakan Şensoy’dan ‘Alla Turca’ Şef Hakan Şensoy’un yönetimindeki Milli de, Antonio Vivaldi’nin iki keman konçertosuReasürans Oda Orkestrası’nın yeni konse nun yanı sıra Cem Küçümen’in iki keman ve ri İş Sanat’ın programında yerini alyaylı orkestra için bestelediği “Alla Turdı. Topluluk, mart ayındaki ca” eseri seslendirilecek. İş konserinde keman saKuleleri Salonu’nda seyirnatçısı Cihat Aşkın’ı cisiz kaydedilen konağırlıyor. Sanatserin repertuvarınçı, aynı zamanda İsda Gioacchino Rossini tanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafınHakan Şensoy ve Cihat Aşkın. ve Felix MendelsohnBartholdy’nin eserleri dan düzenlenecek 49. de yer alıyor. İstanbul Müzik Festivali’nde Etkinlik, ilk gösteriminin yapıOnur Ödülü’nü almaya hazırlanıyor. Şef lacağı yarın saat 20.30’dan itibaren sezon soHakan Şensoy’un da Cihat Aşkın ile birliknuna kadar İş Sanat’ın YouTube kanalından te iki eserde solist olarak yer alacağı konser ve internet sitesinden izlenebilecek. Kılınçer’den yeni albümün ilk şarkısı Geçen yıllarda yayımladığı iki adet 45’liğin ardından albüm çalışması için stüdyoya kapanan retropop müziğin öncüsü Gökçe Kılınçer, müzikseverleri yeni albümünün ismini taşıyan “Zor Yollar Benim” şarkısı ile buluşturdu. 12 şarkılık bir albüm çalışmasına imza atan Kılınçer’in yeni albümü, 5 Mart tarihinde 33’lük plak ile birlikte ön siparişe açıldı. Söz ve müzikleri sanatçının kendisine ait olan albümün hem prodüktörlüğünü hem de şarkıların aranjelerini Bobina üstleniyor. Kayıt ve miksleri Hicaz Stüdyosu’nda yapılan albümün mastering çalışması Pete Maher imzası taşıyor. Albüm 30 Nisan tarihinde Hicazplaks etiketiyle tüm dijital platformlarda yayında olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle