06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 16 ŞUBAT 2021 SALI [email protected] OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Türkiye, kooperatifçiliği YENIDEN KEŞFEDIYOR Kooperatifler, ekonomiyi demokratikleştirmenin ve “dayanışma ekonomisi”ni Kooperatifçilik hareketleri, öncelikle Büyük ve Küçük Menderes havzalarındaki incir üreticileri ile Gediz havzasındaki üzüm üreticileri arasında örgütlemenin temel birimleridir. başlamış ve giderek Ege’ye yayılmıştır. Ülkemizde modern anlamda ilk tarım satış kooperatifleri birliği olarak MEHMET ŞAKIR ÖRS kabul edilen Aydın Zirai Satış Kooperatifleri Birliği, daha sonra farklı ürünİzmir’de sonsuzluğa uğurladığımız, Türkiye’nin ilk kurumsal tarih çalışması olan “Tariş Tarihi” projesileri de kapsayacak biçimde Tariş’e dönüşmüştür. Birçok bölgede farklı işlevler ve ürünler temel alınarak oluşturunin genç akademisyenlerinden, koope lan birliklerle, üretimden tüketime karatifçilik sevdalısı ve gönüllüsü karde dar uzanan büyük bir kooperatifçilik şimiz Dr. Oktay Gökdemir’in anısına... hareketi gerçekleştirilmiştir. Yıllardır tarımsal kooperatifçilik alanında ve özellikle de geçmişte Tariş’te verdiğimiz uğraşılarda, her daim koToplumsal kalkınmanın kaldıracı operatifçilik örgütlenmesinin önemiGünümüzde ekonomi alanında yaşani ve erdemlerini geniş kitlelere anlat nan sorunların temelinde üretimsizmaya çalıştık. Bu bağlamda, sonraki lik, yani yeterli üretim elde edilemeyıllarda, İzmir’de her miz “Kooperatifçilik Günleri” etkinliğiyle, bu çabaları kalıcılaştırmaya ve gelenekselleştirmeye uğraştık. Neoliberal rüzgârların estiği o dönemlerde, bu çabalarımızda doğrusu zorlanırdık. Konuya ilgili ve duyarlı olması gerektiğini düşündüğümüz birçok çevrenin, kooperatifçilik hareketini küçümsediğine tanık olur ve üzülürdük. Ancak son dönemlerde, ülkemizde kooperatifçiliğin adeta yeniden yıl düzenlediğimesi ve dolayısıyla toplumsal kalkınmanın sağlanamaması gerçeği vardır. Bu temel meselenin İçinde bulunduğumuz günler, 17 Şubat 1923 tarihinde çözümü için hayatın hemen her alanında güçlü bir üretim seferberliğine ihtiyaç başlayıp 4 duyulmaktadır. DoMart 1923 tarihinde tamamlanan İzmir İklayısıyla toplumsal kalkınmanın yolu üretim seferberliğintisat Kongresi’nin (İİK) den geçmektedir. 98’inci yıldönümüdür. İİK’yi anarken, dünyada ve Etkili ve sonuç alıcı bir üretim seferberliği için de ekonomide en geniş ülkemizde yaşanan gelişmelerin ışığında, yeni bir iktisadi ve siüretici kesimlerin örgütlülüğü ve üretim sürecine katılımı önem kazanmakyasi modele ihtiyaç tadır. Bunlar birbiolduğunu düşünüyoruz. Bu politikaların ri ile sıkı sıkıya bağlı sorunlar ve konulardır. Hem üretim keşfedildiğini gözoluşturulup hayata ekonomisi ve hem lemliyoruz. Bu duruma da oldukça seviniyoruz. geçirilmesinde, kooperatifçilik önemli bir de toplumsal kalkınma için kooperatifçiliğe ihtiyaç duyulBirlikteliğin ve dayanışmanın simgesi işlev görebilir. maktadır. Bu bağlamda, kooperatifçilik, üretimin ve toplumsal kalkınmanın Dünyada ve Türkiye’de kooperatif kaldıracı olabilir. çiliğin oldukça eski ve köklü bir geçmişi var. Özünde birlikteliği ve daEkonomiyi yanışmayı simgeleyen kooperatifçi demokratikleştirmek lik, önce Batı’da tüketim kooperatifçi Üretim sorunları kadar ekonomiliği olarak başlamış ve giderek haya de bir başka temel mesele de paylatın diğer alanlarına uzanmıştır. Ülke şım sorunudur. Ekonomik kazanımlamizde kooperatifçilik girişimleri, ilk rın adaletli ve hakça biçimde paylaşılolarak tarımsal alanda, Birinci Dün ması, günümüzün en başat ekonomik ya Savaşı yıllarında Aydın yöresinve politik konusudur. Dolayısıyla ürede görülmüştür. O dönemde Milli Ay timin artırılması kadar paylaşımın da dın Bankası’nın kurulması da bu çaba hakça olması önem kazanmaktadır. İşların bir ürünüdür. Kooperatifçilik, bir te bütün bu sorunların çözümüne yöasır önce, Egeli üreticilerin emperya nelik olarak, toplumsal muhalefetin list tahakküme karşı bir direniş hare yeni ekonomik ve sosyal politikalar keti olarak ortaya çıkmıştır. oluşturması gerekiyor. Tabii aynı zamanda, hayatın somut pratiğinde, yeni düzenekler, aygıtlar ve örgütlenmeler geliştirmek görevi de öne çıkıyor. Sermayenin, birikimin ve ulusal hâsılanın daha geniş kesimlere yaygınlaştırılmasını da hedefleyecek, bizim kısaca “ekonominin demokratikleştirilmesi” olarak tanımladığımız bütün çalışmalar için kooperatifçilik önemli bir seçenek olmaktadır. Kooperatifçiliğin günümüzde etkin ve yararlı olabileceği bir başka alan, “dayanışma ekonomisi”nin örgütlenmesidir. Yoksulluğun, ekonomik sorunların tırmanışa geçtiği günümüz koşullarında, dayanışmayı örgütlemek ve yaygınlaştırmak yaşamsaldır. Bunun için de kooperatifçilik önemli bir seçenektir. Belediyeler yol gösterici olabilir Başta büyük kentlerdeki sosyal demokrat belediyeler olmaak üzere, son dönemde birçok belediye kooperatifçiliği halkın örgütlenmesinde önemli bir araç olarak değerlendirmektedir. Özellikle ev kadınlarının üretime ve hayata katılımında kadın kooperatifleri önemli başarılar elde etmiştir. Yine başta İzmir ve Ege’deki belediyeler olmak üzere, yerel yönetimlerin katkıları ile tarımda ve kırsal kesimin yerel kalkınmasında, örnek kooperatif örgütlenmeleri yaratılmıştır. Şimdi önemli olan, bu yerel örnekleri ve başarılı modelleri, hem farklı alanlarda da uygulayabilmek ve hem de ulusal düzeye taşıyabilmektir. Belediyeler bu konularda yol gösterici ve yardımcı olabilir. İçinde bulunduğumuz günler, 17 Şubat 1923 tarihinde başlayıp 4 Mart 1923 tarihinde tamamlanan İzmir İktisat Kongresi’nin (İİK) 98’inci yıldönümüdür. İİK’yi anarken, dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmelerin ışığında, yeni bir iktisadi ve siyasi modele ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu politikaların oluşturulup hayata geçirilmesinde, kooperatifçilik önemli bir işlev görebilir. Türkiye’nin askeri ve siyasal gücü Kandil’e yetmiyor mu? İktidarın “Bizden izinsiz Ortadoğu’da yaprak kımıldamaz” sözünün yanlış politikalar sonucunda içi boş bir övünmeye dönüştüğü bugünlerde bile: Türkiye bölgede hâlâ sözü geçen büyük bir ülkedir! Unutulmamalıdır ki Öcalan, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş’in 16 Eylül 1998 günü Hatay’da “Suriye’ye karşı sabrımız kalmadı. Türkiye beklediği karşılığı alamazsa, her türlü tedbiri almaya hak kazanacaktır” dediği konuşma ile ve Türkiye’nin kararlılığını gören Mübarek’in de telkiniyle, Suriye’den dışlanmış ve uzun bir sürecin sonunda Türkiye’ye teslim edilmiştir. Her ne kadar o günden bugüne köprülerin altında çok sular akmış: Ortadoğu’da dengeler, yöneticiler, sınırlar değişmiş... ABD ve Rusya bölgeye yerleşmiş... IŞİD bölgede terör örgütü olarak direnmeye başlamış... Kürt güçleri ABD tarafından müttefik olarak kabul edilmiş... Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri, TSK, Ergenekon, Balyoz davaları ve 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile iyice yıpratılmış... İktidarın yanlış İhvancı Dış politikası ile ülke, dünyada ve bölgede yalnızlaşmış ise de... Atatürk’ün kurduğu çağdaş Türkiye Cumhuriyeti bölgedeki gücünü, bütün olumsuz faktörlere karşın hâlâ sürdürmektedir. HHH Son Gara operasyonundaki şehitler bütün ülkenin yüreğini dağladı: Üç komutanımız ile 13, asker, polis ve kamu görevlisi rehinenin şehit edilmesi hiç kuşkusuz birinci derecede PKK terör örgütünün sorumlu olduğu bir cinayettir! Ama rehinelerin altı yıldır PKK elinde esir tutulması ve Türkiye tarafından kurtarılamamış olması mutlaka irdelenmesi gereken bir ihmaldir: Bu evlatlarımız Türkiye’den nasıl kaçırılmışlardır? Neden derhal kurtarma operasyonları düzenlenmemiştir? Neden altı yıldır terör örgütünün elinde esir olarak bırakılmışlardır? Bu konuda siyasal ve askeri hiçbir girişimde bulunulmamış mıdır? Bulunulmuş ise neler yapılmış, neden sonuç alınamamıştır? Bütün bölgenin en güçlü devleti olan Türkiye, sınırının hemen yanı başındaki Kandil Dağı’nı kontrol edememekte midir? Bir komutanın verdiği gözdağı ile PKK lideri Öcalan’ı Suriye’den sınır dışı ettiren ve kendisine teslim edilmesini sağlayan Türkiye’nin Türk Silahlı Kuvvetleri, Kandil’deki PKK üslerini yok edecek güce sahip değil midir? Öcalan’ın kardeşini seçim propagandası için TRT’ye çıkaran, kapalı kapılar arkasında PKK ile gizli müzakereler yapan, sonra bu duyulunca önce inkâr, sonra kabul eden, hâlâ yetkili/yetkisiz bazı kişiler vasıtasıyla Öcalan’la teması sürdüren, Irak’ta, Suriye’de siyasal ve askeri varlık iddiasındaki iktidar, altı yıl boyunca esir tutulan vatandaşlarını, CHP’lilerin tüm uyarı ve girişimlerine karşın terör örgütünün elinden kurtaramamış mıdır? Gara operasyonundaki başarısızlığın ve şehitlerimizin sorumlusu doğrudan doğruya siyasal iktidardır! Kupa HUKUK DEVLET AŞİRET 1978 TEMMUZARALIK (BÜTÜN YAZILARI) Uğur Mumcu 12. Baskı, 240 syf. LA FONTAINE’İN MASALLARI Orhan Veli 1. Baskı, 88 syf. ZELİŞ TÜTÜN ZAMANI1 Necati Cumalı 37. Baskı, 280 syf. PETER SCHLEMIHL’İN OLAĞANÜSTÜ ÖYKÜSÜ Adelbert von Chamisso (Çev: Sabahattin Ali) 1. Baskı, 96 syf. Orhan Veli Kupa Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle