23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 16 ŞUBAT 2021 SALI KÜLTÜR Müzik hayatına kurumsal olarak birçok yapı kazandıran Türk keman okulunun uluslararası temsilcisi Cihat Aşkın’ın İKSV 49. Müzik Festivali Onur Ödülü heyecanını paylaştık. ‘Hayatımın en önemli köşe taşlarından biri’ GÜLÇİN GÜLAN İstanbul Müzik Festivali 2012 Onur Ödülü Prof. Dr. Cihat Aşkın’a, “keman sanatçısı, besteci ve akademisyen olarak ülkemizde çoksesli Batı müziğinin gelişip yaygınlaşmasına yönelik çalışmaları, Türk bestecilerin eserlerinin seslendirilmesi ve yurtiçi ve yurtdışında tanıtılmasındaki uğraşları, eğitimci kimliği, Türkiye’nin dört bir yanında keşfedilmeyi bekleyen nice yetenekli çocuğun eğitimi ve gelişimi için gösterdiği eşsiz çabaları ile kültür sanat ve müzik eğitimi alanına yaptıCihat Aşkın ğı katkılardan ötürü” sunuldu. Ödül töreni, 3 Haziran 2021 akşamı yapılacak açılış konseri öncesinde gerçekleşecek. n Bu ödülü anlamlı kılan nedir? İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) 49. İstanbul Müzik Festivali Onur Ödülü’ne layık bulunmak, hayatımın en önemli köşe taşlarından biri. İstanbul âşığı olarak onun kültürler arası eşsiz yerini sanatla en güzel ve dokunaklı olarak ifade edebilirsiniz. İKSV ise ülkemizin, dünylsmdycbrvdğrğmsğrtmtgbyygylkmtdsİaeıeaKüeıüaaaaıuiieaaıeeueeöüüğnrnlşnluüeaddnklnlrrSkddrkntbm,ndlıeemadkmöaıbi.şeetneaVaaçliioeıaymlüöednerkydİugzctıevkmeofblfaKlsk,rıdgüelsvıdaeölİelredçmamlinanaanisnüüeimliSisevslsvıelkreİkğrenınnetsğıaitetütlnetVseknnaıyüğairiieatıaidııanonttzslmvümvtübnlkmgaedlrnksaatleuee,vmeitdaeanauiçrşiboekny,aü.ısteyylbdlalsııgşyfnsmtguuaeatlfıbaBtrgoeeinaailöeiküeçyaobükrdlüslhalulnresoealkğraısmrlkanüelkndauMd.blitnaglnlitaıtrnailapedi’dnlnilüşNlıiilrböeeuçriebprekıervrküzeüauamylanmnükrenıiirçrıiatakozgknenrrdölcüdcyeuooltoiam,uöasdzaeiei,kküakrulrlrnsirfsşdeaneayunıieenvliıaeFltaörelnuısnaeeeofnktalçneşktselerlllkbtillsalceevleıasidmfaeviıAatumoramrğertrıgoşsiAaocmriiştözvsaıeimalvlnkgatilaknlkkçğia.iakiö.nihladrlüurdanağiıır.cBuelclDçemannleelytidzefiaGdsguuiilybçeseümtemedeensatTikannömtlyaoıeğsnla,rişlleüeaecuiurideğltçeöiygkarlipedmonşrriaitnkeCmrbaarsğlegıivnaireulkşer’dnnımfirinaigenİyoıraahkebhurriıreiesıeinrai(ljşnlioçnçlmauarrne,Cçne(rnnalaitCceeueiAsgnıybziAkğAişinesaÖlKlylieligaşeıGçpleeArbğrdsiknitaşAisrn)üraçmiııtdlbtSzmmBcmPrdlCdinğneA)ypanıCeieıeşuaiirıiiıeoniruüşmkisrğakmzvğgidzyğaaatkltoohvsnkkuıltliıte?yieidnnıelmklkıı.fujiaıkamroamenz.benö..aKdıtN.oomUsritdçBsnelDyPznuvtiüEOaçAnfiaaeeuaannemreçnerğsrbşBdstMeljmzsdğoiibaü.üurklmssakieetmvınoiifmoriskkeüvzEldımtudrvrtni.enğaıekımriamraduBsaiAkşaDrlieasmsPuleRgGmeşlkyioasnbrrçoçeızulmeorcrüadeuneieşkialynioso.o’mletzmyoteuçnnnikdddiyllnİefar’;aatinkiçlçdaı.hteaua’lrnleç,orTaböBaidlaÜutufAnissaiKkAeğıRokyurleİenunzrğaıreakmnşuyonlpennanaoğanetukYölhilngyntgsnıddıruiamsıvrıomdamzıefnşaiuudnDuınalerplzKüm?rnuatiltıoanreoerbscYekelnşiossblhyğaaüTdkçiıirsdmolÖgniayyilbrğiaenİltıulıFnrmuNgöknfalriaieKKıyöca’rkıereeNnrezdsnğumasrşaeeanşaitaS’ariçellnıeuiüyrelUarseredıeeanemydokVoaaraaaemoumRmnjnırrnRmikldaalyücayçmsmFriuielzmdehsrıeroysılnıekaltıdakleasMekkltıailiidyivünikuvuaöaEütslnaçlzdgtstaüamaebpznlegaoetlmrördrcıeleeeiçklırniyaneuacıöyzülrzzidslvüTbeaeeu.Cşrnımıüıtaeryıanaaıekalşehnar.lüşrtoanaületllı. ‘ARADIĞIM ÜÇ ŞEY: ÖZGÜN FIKIR, LIYAKAT VE SÜREKLILIK’ n Yerel yönetimlerin kültür sanata desteği nasıl olmalı? Bizim ülkemizde devlet ya da belediyeler hemen hemen aynı zihniyete sahip. Kurumlaşma adına bürokrasiden kurtulamazlar. Bürokrasi gerekli ama yaratıcılığı öldüren bürokrasi faydalı değil. Bizde mevzuatlar incelendiğinde bir işin nasıl ve neden yapılmaması gerektiği sonucu çıkarılır. Bugün devlet ya da belediye bir fikir üretmiyor; dış paydaşlardan bekliyorlar. Onlar da ürettikleri fikirleri bürokrasi engeli yüzünden gerçekleştiremiyor. 21. yüzyılda vizyon sahibi olan ve fikir üreten kurumlara ihtiyacımız var. Bunu da demokratik paylaşımlarla, yani özel teşebbüs fikir sahiplerinin projelerde kurumlarla birlikte paydaş olması ve önlerindeki bürokratik engellerin kaldırılması ile olacağı kanaatindeyim. Aradığım üç şey ise özgün fikir, liyakat ve süreklilik. tılar. Araştırma görevlisi sıfatıyla beni yurtdışına göndermek ve ileri derecede eğitimimi tamamlayıp yurda dönerek ülkeme faydalı olmam gerektiği konusunda bana nasihatlerde bulundular. Onlar, Cumhuriyet kuşağı insanları olarak çok farklıydı. Onlar sayesinde kültür ve sanat alanında çok büyük mesafeler kat ettik. n Bu yıl festival açık hava konserleri ile yapılacak. Ödül de böyle bir konserde verilecek. Klasik müzik için açık hava konserleri verimli olur mu? İKSV ailesi son derece yetenekli, birbirinden üretken ve inovatif kişiliklerle doludur. Ben yıllar içerisinde sadece sanatçı olarak değil eğitim, burs ve çeşitli sanatsal komitelerinde de onlarla birlikte oldum. Çalışma sistemleri ve yaratıcılık yetenekleri sayesinde festivalin sürekliliğini sağlayarak her sene yeni bir tat kattılar ve bu sene dünya çapında salgın sebebiyle açık havayı değerlendirmeye karar verdiler. İstanbul, tarihi ve doğal güzelliklerle dolu bir dünya şehri. Dolayısıyla bu tarihi güzellik, sanatla ve üstelik İKSV’nin yaratıcı gücüyle birleşince ortaya muhteşem bir tablo çıkacak. Açık hava konserleri zaten daha evvelki yıllarda da verildi ve izleyicilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. n Çok yoğun yurtiçi, yurtdışı konser ve eğitim çalışmaları olan bir sanatçısınız. Pandemi süreci sizi nasıl etkiledi? 2020 yılı benim hayatımın önemli turnelerle dolu bir yılı olacaktı. San Francisco konserim, Londra Cadogan Hall konseri, Brezilya turnesi ve Almanya Beethoven 250 turnesi gibi büyük etkinlikler yanı sıra Avrupa, ABD ve Rusya’da resitaller ve konserler olacaktı. Tüm bunların bazıları ertelendi, bazıları ise iptal oldu. Salgın başlar başlamaz, başlıca görevimin halka umut ve yaşama sevinci vermek olduğunu düşündüm. Başlıca vazifem, konser salonlarının açılmasını beklemek değil, olduğum yerden sanatımı icra ederek halka ulaşmak idi. Elimizdeki telefonlar, bilgisayarlar bunun için biçilmez kaftandı ve ilk online konserlere başladıktan sonra tam 144 konser verdim. Ücretsiz olarak verdiğim bu konserler, ücretsiz dersler, konuşmalar ve halkı birlik içerisinde salgının kötü etkisinden kurtarma yolunda sarf ettiğim çabalar hem beni ayakta tuttu hem de bana inanmış kitlelere umut verdi. İmkânlar ölçüsünde canlı konserler, konser ve CD kayıtları, besteler ve düzenlemeler yaptım. Bu arada değerli besteci piyanist Aydın Karlıbel benim için bir keman konçertosu besteledi. Salgın döneminin ürünü olan bu konçertoyu ilk fırsatta seslendireceğim. ‘Yarının Kadın Yıldızları’na başvurular başladı İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Müzik Festivali’nin Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) işbirliğiyle, geleceğin kadın müzisyenlerini desteklemek amacıyla 2018’de başlattığı Yarının Kadın Yıldızları: Genç Kadın Müzisyenler Destek Fonu projesine başvurular başladı. Yarının Kadın Yıldızları projesi için başvurular 16 Nisan Cuma günü saat 17.00’ye kadar, destekbasvuru@iksv.org adresine yapılabiliyor. Akbank Kısa Film Festivali bu yıl online 17. Akbank Kısa Film Festivali, bu yıl 22 Mart1 Nisan tarihleri arasında online düzenlenecek. Ulusal ve uluslararası olmak üzere iki ayrı kategoride yapılacak festivalin “Yarışma Bölümü”ne bu yıl 71 ülkeden toplam 2 bin 48 kısa film başvurdu. Kısa filmlerin senaryo aşamasından desteklenmesine yönelik oluşturulan “Forum” bölümü senaryo yarışmasına ise bu yıl 796 proje başvuruda bulundu. “Festival Kısaları”, “Dünyadan Kısalar”, “Kısadan Uzuna”, “Deneyimler”, “Belgesel Sinema”, “Perspektif”, “Özel Gösterim” ve “Forum” bölümlerinden oluşan festivalde, yerli yabancı çok sayıda sinemacıyla söyleşi ve atölye çalışmaları yapılacak. 2021 SONY DÜNYA FOTOĞRAF ÖDÜLLERI Türkiye Ulusal Ödülü’nü Mehmet Aslan kazandı Dünya Fotoğraf Organizasyonu ve Sony Türkiye, 2021 Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri’nde Türkiye Ulusal Ödülü’ne Mehmet Aslan’ı değer buldu. Ulusal Ödüller programına bu yıl 53 ülkeden katılım oldu. 2021 Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri’ne ise 220 bölgeden 330 binin üzerinde başvuru yapıldı ve 165 binden fazla fotoğraf, Ulusal Ödüller’in arasından seçildiği Açık Yarışma’ya dahil edildi. Mehmet Aslan, Açık Yarışma’nın sokak fotoğrafçılığı kategorisinde yer alan “Halı Sahada Pandemi” adlı çalışmasıyla jüri tarafından anonim olarak seçildi. Fotoğrafta, pandemi nedeniyle ibadet alanlarının kapatılmasının ardından halı sahada sosyal mesafeyi koruyarak namaz kılan insanların görüntüsü yer alıyor. ‘Geleceğin Sineması’na son başvuru 19 Mart T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) işbirliğiyle gerçekleştirilen Geleceğin Sineması için başvurular başladı. Geleceğin Sineması’nda bu yıl 10 projeye 6 bin TL maddi destek ve danışmanlık desteği verilecek. Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti genelindeki devlet, özel ve vakıf okullarının sinema ve medya bölümlerinde okuyan ön lisans, lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin katılımına açık yarışmanın başvuruları geleceginsinemasi.com adresindeki başvuru formu üzerinden gerçekleştirilecek. Başvurular için son tarih 19 Mart. 24. UÇAN SÜPÜRGE ULUSLARARASI KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ’NDE ÖDÜLLER BELLİ OLDU Onur ödülleri Olcay ve Sürer’in... 24. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Onur ve Başarı Ödülleri belli oldu. Festivalde Onur Ödülleri oyuncu Nur Sürer ve oyuncuşarkıcı Zuhal Olcay’a, Bilge Olgaç Başarı Ödülleri oyuncuşarkıcı Ayta Sözeri, oyuncu Demet Evgar, müzisyen Ekin Fil ile Köprüde Buluşmalar Yöneticisi Gülin Üstün’e, Genç Cadı Ödülü ise oyuncu Ahsen Eroğlu’na Mayıs3 Haziran tarihleri arasınverilecek. da sinemaseverlerle buluşacak. İlki 1998 yıÖdüller 27 Mayıs’ta düzenlenelında düzencek açılış töreninde sahiplerilenen ve Türne takdim edilecek. kiye’deki ka24. Uçan Süpürge Ulusdın hareketiylararası Kadın Filmleri Zuhal Olcay le birlikte büyüyen Uçan Süpürge UluslararaFestivali’nde kısa, uzun, orta Nur Sürer metraj kurmaca, deneysel ya da belgesel filmlerinin gösterilmesini sı Kadın Filmleri Festivaisteyen Türkiye’den kadın sinemacıli bu yıl Araftan Çıkmak temasıyla 27 lar 26 Şubat’a kadar başvuru yapabilir. Boğaziçi Üniversitesi yerleşkesini hak etmiştir Akademik uğraşım gereği dünyadaki birçok üniversite yerleşkesinde zaman geçirme şansım oldu. Unutulmazlarım arasında, güz mevsiminde sarmaşık dalları kırmızıya bürünen Yale, Harvard, neredeyse koca bir kasabayı sarıp sarmalayan Oxford, Manhattan’ın güneyinde 5. Cadde’yle Greenwich Village arasında sokaktaki adamla ve sanatla bütünleşen NYU var. Ülkemizin çeşitli kentlerindeki kimi çok özenli üniversite yerleşkelerini de gördüm. Üstelik yaşamımın 22 yılı ODTÜ’nün olağanüstü coğrafyasında geçti. Ama tüm bu güzellikler, Boğaziçi Üniversitesi’nin, denizden başlayıp Bebek sırtlarından tepeye tırmanan ve yeryüzünün “benzersiz” değeri Boğaz’ı her yönden kucaklayan merkez yerleşkesinin büyüleyiciliğine ulaşamadı gözümde. BÜ 1971’den bu yana bir devlet üniversitesi. Önceleri fakülte/bölüm sayısı ve öğrenci kontenjanları sınırlıydı. Bu nedenle, giriş sınavlarında ancak çok yüksek puan alan öğrencilerin eğitim görebildiği bir kurumdu. Zeki, çalışkan, öğrenmeye meraklı ve adam olmaya istekli öğrencilerdi bunlar. Özenli çabalarıyla, eğiticilerinin beklentilerini yükselttiler. Böylece, üniversitenin yıllar içinde büyümesine karşın, nitelikli bir eğitim düzeyinin belirleyicisi oldular. Boğaziçi Üniversitesi, bu özelliği 50 yıl boyunca sürdürerek on binlerce yetkin genç meslek insanı yetiştirdi. Eğitimi önceliklerinin en başına koyan ailelerin katkısı Kimdir bu gençler? Ülkemizin neresinde yaşıyor olursa olsunlar, işçi, memur, esnaf ya da özel sektörde yer alan, gelir düzeyi birbirinden farklı ailelerin, ilk ve ortaöğretim sürecinde iyi eğitim görmesini sağladıkları, ana babalarının ortaya koyduğu çabanın değerini bilmiş çocuklardır. Bu aileler, zeki ve yetenekli çocukları için amaçladıkları eğitim düzeyi adına, başka tüm önceliklerinden vazgeçen özverili insanlardır. Dolayısıyla, Boğaziçi ve benzeri köklü üniversiteleri bitirmiş yüz binlerce gencin pek çoğunun arkasında böyle kafası ve yüreği aydınlık aileler vardır. (İster zengin ister yoksul olsun, ilgisiz ve özensiz ailelerin, “adam olma” derdi olmayan çocukları, girebildikleri üniversitelerde de doğru dürüst okuyamaz. Kimini okutmaya da baba parası bile yetmez.) BÜ öğrencileri, okullarının onlara sağladığı tüm ayrıcalıkları hak etmiştir. BÜ, bilimsel çeşitliliği yanında, müzik, tiyatro ve tüm sanatları, edebiyatı kucaklayan altyapısıyla, benzersiz kütüphanesiyle, spor etkinlikleriyle imrenilecek bir kültür beldesi, eski binaların önünün ucube yapılanmalarla örtülmediği, Boğaz görüntüsünün güzelliklerini 50 yıl boyunca bir fiske bile vurulmadan korumuş bir doğa ve uygarlık cennetidir. Hak edilmiş kültür beldesi ve doğa cenneti Boğaziçi Üniversitesi’nin, benim paha biçemeyeceğim, ama rant peşindeki arazi pazarlayıcılarının avuçlarını tatlı tatlı kaşındıran merkez yerleşkesi, ne ilginçtir, eşitlik ilkesinin yıllardır ayaklar altına alındığı, gelir düzeyi açısından farklı kesimler arasında uçurumlar oluşturulmuş ülkemizde, doğal güzelliğiyle sıkı sıkıya sarmaladığı gençlerimizi “eşit” kılmıştır. Ülkenin her yanından gelip buluşan zeki, akıllı, çalışkan gençlere sunulan, çimlere serilerek hele baharda erguvanlar açtığında Boğaz’ın güzelliklerine dalma ayrıcalığı, belki hiç deniz görmemiş ana babalara da ulaşan bir eşitliktir. BÜ’de yaşanan “rektör bunalımı” bir buçuk aydır sürüyor. Gençler ve hocaları, her türlü baskıya karşın, benimsedikleri yükseköğretim ilkeleri için dirençli bir savaşım veriyor. Bu gençleri yakışıksız nitelemelerle küçük düşürmeye çalışmakla, onların BÜ gibi bir kurumun öğrenciliğini hak etmiş olmalarına hırslanmakla, kendi bilinçsiz ailelerinin ilgisizliğine kurban edilmiş olmanın hıncını bu gençlerden almaya çalışmakla hiçbir sonuca ulaşılamaz. Amaç, nitelikli üniversitelere zorluk çıkarmaktansa, genel üniversite eğitimi düzeyini yükseltmek, eğitimde eşitlik sağlamak olmalıdır. ‘Hırçın Kız’, Dijital Sahne’de Zorlu PSM “Dijital Sahne” yedinci haftasında tiyatro Oyunda, Birce Akalay ve Serkan severlerle Altunorak rol alıyor. buluşmaya devam ediyor. 18 Şubat’ta, saat 20.00’de, Zorlu PSM YouTube kanalında “Hırçın Kız” izleyicilerle buluşacak. William Shakespeare’in unutulmaz komedilerinden “Hırçın Kız”da başrolleri Birce Akalay ve Serkan Altunorak üstleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle