04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 31 OCAK 2021 PAZAR HABER Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda Berat Albayrak’ın 3 bakan yardımcısından 2’si gitti Mersin Barosu’nun adaletsizliği Avukat Bilgehan Taha Solak, Mersin Barosu Başkanlığı’na 17.08.2020’de bir dilekçe vermiş. Konu, 10 yıldır düzenlenen Mersin Barosu Koşusu. Solak, baronun bu zulme ortak olmamasını ve koşunun iptalini istemiş ama reddedilmiş! Dilekçede at yarışlarının ardındaki sistematik zulüm hakkında geçen yıl yazdığım yazıdaki gerçeklere de ayrıntılı olarak yer verilmiş. Eğlence ve bahis amaçlı olarak düzenlenen at yarışlarının atlar için nasıl bir sömürü ve eziyet olduğu... Henüz iskelet yapısı tam olarak gelişmeyen iki yaşından ufak atlarda ağır eğitim ve doping nedeniyle kas, kemik, tendon sakatlıkları yaşandığı... Fazladan kas gücüne ihtiyaç olduğundan sürekli tahılla beslenen atların çoğunun ülser hastalığına yakalandığı... Daha hızlı koşması için zorlanan atların kalp yetmezliği, akciğer kanaması gibi ciddi rahatsızlıklarla karşı karşıya kaldığı; bu nedenle çok sayıda at ölümü yaşandığı... Sakatlanan veya yarışamayacak duruma gelen ve sektörce “israf” olarak değerlendirilen atların ise zehirli iğne ile öldürüldüğü... Bu atların köpek maması olarak kullanılmak üzere, mezbahalara satıldığı, Türkiye Jokey Kulübü’nün (TJK) sitesinde atların nerede ve nasıl öldüğüne dair kayıt tutulmadığı, sadece “öldü” ibaresinin yazıldığı anlatılmış. Zulmü yok etmeyen, ölçüsünü belirleyen mevzuat Türkiye’de at yarışlarını düzenleyen yasal mevzuatın, sadece hayvanlara yönelik zulmün ne ölçüde gerçekleştirilebileceğine odaklandığını da belirtmiş Solak: “Örneğin bir jokeyin koşuda atına en fazla kaç kez kamçı ile vurabileceği belirlenmiş. Bu ihlal edildiğinde, verilen ceza ve alınan önlemler ise hayvan hakları ile ilgili değil, ihlali gerçekleştiren şahsın kariyeri ile ilgili. 2015’te Urfa’daki bir koşuda, bindiği ata hırs ve öfkeyle ardı ardına kamçı vuran bir jokey adayı, atın düşmesine ve acıdan bayılmasına neden olmuştu. TJK, bu kişiye yaklaşık 300 gün ata binmeme ve yarışmama cezası vermekle yetindi. O apranti, günümüzde ‘2019 yılının en iyi çıkış yapan jokeyi’ olarak gösteriliyor.” Söz konusu kişi, geçen eylül ayındaki bir yarışta atı yine acımasızca kamçılamakla eleştirilen Hışman Çizik. İlginç olan, Mersin Barosu’nun internet sitesinde baro başkanı Bilgin Yeşilboğaz’ın hayvan hakları ile ilgili bir açıklaması var. Orada “Biz tüm hayvanların haklarının savunucusuyuz ve her hayvan hakkı ihlalinin karşısındayız. Fayton işkencesi sonlandırılmalı” diyor. Yarışlarda sakatlanan ve ölen at sayısı, fayton zulmü yüzünden ölen at sayısından da fazladır. Üstelik bu ölümler sadece insanın para ve hız tutkusu için gerçekleşiyor. Bu nedenle 2019’da Diyarbakır Barosu adına yapılan yarışın hayvan hakları ihlali olduğu gerekçesi ile sona erdirilmesine karar verildi. Hiçbir baronun bu adaletsizliğe ortak olması kabul edilemez! İZMİR’DEKİ AT KATLİAMINDA NE GİZLENİYOR? Geçen hafta sonu İzmir’de 80 atın katledildiğini duyduk. Ne yazık ki medya bu vahşete pek ilgi göstermedi... Olay hakkında bilgi almak için Konak Belediyesi Zabıta Müdürü ve Konak İlçesi Tarım Müdürü ile görüştüm. İhbar üzerine olay yerine gittiklerinde kesim görmediklerini, at derileri ve kesim için bekletilen 5 canlı at ile karşılaştıklarını, yasaya göre suçluya para cezası verildiğini söylediler. İlçe tarım müdürü, “derilerin farklı zamanlarda kesilen hayvanlara ait olduğunu ve suçlunun bunları farklı yerlerden topladığını iddia ettiğini” söyledi. Oysa İzmir’de yerel medyadaki haberlerde, binada at kesimi yapıldığının belirlendiği ve derilerle birlikte kesilmiş beden parçaları bulunduğu yazıyor. Hayvanları katleden suçlu, at etlerini köpek maması yapan fabrikalara sattığını ifade etmiş. İlçe tarım müdürü, ısrarlı sorularım karşısında Konak İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü aramamı söyledi. Orayı aradığımda, “Biz bilgi veremeyiz. İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Medya Protokol’ü arayın” dediler. Oraya ise telefonla ulaşmak mümkün değil! 80 at oradan buradan toplanabilecek bir sayı değil. Ayrıca baskın sırasında çekilen bir fotoğrafta boş bir fayton ve eskiden Kordon’daki faytonlarda kullanılan Haflinger cinsi bir at görülüyor. MOBESE kayıtlarına bakılarak 85 atın nereden bulunduğu ve etlerin hangi şirketlere satıldığı açıklanmak zorunda! ‘Esnafı batıran adam’ CHP milletvekilleri, sosyal medyada başlattıkları kampanya ile esnafın salgında geçtiği zor süreçlere dikkat çekerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, “Esnafı batıran adam” etiketiyle eleştirdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir konuşmasında kullandığı “Esnafı batıran adam, Recep Tayyip Erdoğan” sözlerine gönderme yapılan kampanyada kullanılan bazı paylaşımlarda “2020’de 99 bin 588 esnaf iş yerini kapattı. Esnaf suçlu değil, borçlu! Yardım vermeyip kredi veriyorlar, dükkanı kapattırıp krediyi öde diyorlar. Bir de stopaj vergisini istiyorlar. Bu tablonun sorumlusu #EsnafıBatıranAdam Recep Tayyip Erdoğan’dır!” ifadeleri kullanıldı. l ANKARA Albayrak dönemine tırpan Bakan yardımcıları Osman Dinçbaş ile Bülent Aksu görevden alındı. Bakan yardımcısı Nureddin Nebati ise yerinde kaldı. Nebati’nin Pensilvanya’daki FETÖ lideri Gülen ile fotoğrafı uzun süre tartışılmıştı. IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan sosyal medya hesabı üzerinden istifa eden Berat Albayrak’ın döneminde görev yapan 3 bakan yardımcısından 2’si görevden alındı. Türkiye Varlık Fonu’nda Albayrak’tan boşalan başkanvekilliğine MUSTAFA ise Hazine ve Maliye BaÇAKIR kanı yerine, yönetim kurulu içerisinden atama yapılması dikkat çekti. Gülen ile fotoğraf Bakan yardımcıları Osman Dinçbaş ile Bülent Aksu görevden alındı. Böylece Albayrak dönemindeki 3 isimden 2’si gitti. Diğer bakan yardımcısı Nureddin Nebati ise yerinde kaldı. Nebati, daha önce AKP milletvekili olarak görev yapmıştı. Nebati’nin Pensilvanya’da FETÖ lideri Fethullah Gülen ile fotoğraf çektiren AKP’liler arasında yer alması kamuoyunda uzun süredir tartışma konusu. Türkiye Varlık Fonu Yönetimi AŞ Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yapıyor. Berat Albayrak’ın istifasıyla boşalan başkanvekilliği görevine Prof. Dr. Erişah Arıcan’ı atadı. Arıcan, yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyordu. Erdoğan, daha önce olduğu gibi başkanvekilliğine, Hazine ve Maliye Bakanı’nı değil, yönetim kurulu içerisinden bir ismi getirmiş oldu. Başkanvekilliğine Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın getirilmesi beklentisi vardı. Arıcan, aynı zamanda Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı olarak da görev yapıyor. Prof. Dr. Erişah Arıcan’ın Berat Albayrak’ın tez danışmanlığı ortaya çıkmıştı. Görevden alınan Dinçbaş’ın yerine de Cengiz Yavilioğlu getirildi. Eski AKP Erzurum Milletvekili olan Yavilioğlu, AKP Ekonomi İşleri Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Yavilioğlu, 20152018 yılları arasında da Maliye’de bakan yardımcısı olarak görev yapmıştı. Naci Ağbal döneminde bakan yardımcısı olan Yavilioğlu, Albayrak’ın bakanlığa geldiği 2018’de bu görevden ayrılmıştı. Görevden alınan Bülent Aksu’nun yerine de Şakir Ercan Gül atandı. Gül, daha önce TMSF Başkanı olarak görev yapmıştı. Diğer atamalar Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’na Mahmut Sami Şahin atandı. Şahin, son yerel seçimlerde AKP’den Karaman Belediyesi başkan adayı olmuştu. Karayolları Genel Müdürlüğü’nde genel müdür yardımcısı Mehmut Tutaş ile 6 bölge müdürü görevden alındı. 7 bölge müdürü atandı. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürü Cengiz Erdem görevden alındı. Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu ve Yürütme Kurulu Başkanlığı’na Prof. Dr. Abdulkadir Balıkçı getirildi. Balıkçı, geçen yıl içerisinde bu göreve getirilmişti. Atama kararı yeni çıktı. Kurumun yürütme kurulu üyeliklerine de Kadim Budak ve Prof. Dr. İbrahim Dincer atandı. Budak, HAVELSAN ve TÜBİTAK’ta görev yapmıştı. Dinçer de TÜBİTAK’ta görev almıştı. Kredi tartışması Ziraat Bankası’nın Çukurova Grubu’na “Turkcell” için vergi cenneti Virgin Adaları üzerinden 1.6 milyar dolar kredi verdiği ortaya çıkmıştı. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Bülent Aksu’nun Turkcell ve Eximbank’ın yönetim kurullarında görev yaptığını Cumhuriyet duyurmuştu. Aksu’nun bu gelişmelerin ardından görevden alınması dikkat çekti. l ANKARA BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NİN DİRENİŞ TARİHİ ‘Bu sakallar çok rektör gördü’ SEYHAN AVŞAR Boğaziçi Üniversitesi, dışarıdan rektör atanmasıyla bir kez daha AKP iktidarının hedefi haline geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla AKP’li Melih Bulu’nun üniversiteye rektör olarak atanması, Boğaziçili akademisyenlerin, öğrencilerin ve kamuoyunun büyük tepkisine neden ol Akademisyenlerin Rektör Bulu’ya yönelik protestosu da sürüyor. du. Yapılan eylemler gerekçe gösterilerek öğrencilerin evleri basıldı. Öğrenciler kötü muameleye maruz kaldı. Ancak Boğaziçili akademisyenler, öğrenciler yılmadan mücadeleye ve ses yükseltmeye devam ediyor. Kurulduğu 1971 yılından bugüne hep direnişin, özgürlük talebinin akademideki kalelerinden birisi olan Boğaziçi Üniversitesi’nin tarihinde yer eden önemli öğrenci direnişleri ise şöyle: 4 27 Şubat 1976 tarihinde okuldaki not ve 2 ÖĞRENCI TUTUKLANDI İstanbul Valiliği, Boğaziçi Üniversitesi önünde Kâbe fotoğrafının yere serilmesi iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında 5 öğrencinin gözaltına alındığını, 1 öğrencinin serbest bırakıldığını, 2 kişinin ise arandığını açıkladı. Adşeklindeki tweet’ini, Fransa’da erişime kapattı. Soylu’nun ifadelerini “nefret söylemi” olarak değerlendiren Twitter, söz konusu ifadelerin Fransa’nın yerel hukukuna aykırı olduğunu da belirtti. Ayrıca İstanbul Cumhuriaveraj sistemini, hazırlık ve ara sınıflarda oku liyeye sevk edilen 4 öğrenciden yet Başsavcılığı’ndan yapılan açıkyan öğrencilerin sene sonu not ortalamasının ikisi tutuklanırken iki öğrenci için lamada Boğaziçi LGBTİ+ Çalışma altında kalmasını, okuldan atılmaları, protesto etmek için Boğaziçili öğrenciler boykot başlattı. Boykot 39 gün sürdü. 7 Nisan 1976’da Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Kurulu, öğrencilerin taleplerini kabul ederek okuldan atılan öğrencilerin geri dönmesini sağladı. 4 Üniversite hocaları tarafından anlatılan ev hapsi kararı verildi. Öğrenciler, AKP’li Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasını önceki gün resim sergisi ile protesto etti. Öğrencilerin hazırladığı sergi, Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü (BİSAK) tarafından hedef gösterildi. Haklarında gözalKulübü’nün odasında yapılan aramada PKK terör örgütüne ait örgütsel doküman ele geçirildiği iddia edilerek, soruşturma başlatıldığı kaydedildi. Öğrencilerden açıklama Öte yandan Boğaziçili öğrenbir anekdota göre 12 Eylül darbesinden sonra tı kararı verilen öğrenciler üniver cilerin, dün yaptıkları açıklamada askeri yönetim üniversiteye rektör atadı. Rek siteden evlerine dönerken gözal “Sergiye yapılan saldırılar geçtitörün önemli icraatlarından biri de hocaların kılık kıyafetlerine “çekidüzen” vermekti. Rektör, üniversitede karşılaştığı sosyoloji bölüm başkanı Prof. Dr. Faruk Birtek’i sakallı görünce “Hocam, sakalınızı kesin!” emrini vermeye kalktı. Birtek, elleriyle sakalını avuçladı ve şöyle dedi: “Sayın hocam, bu sakallar çok rektına alındı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Boğaziçi Üniversitesi’nde Kâbei Muazzama’ya yapılan saygısızlığı gerçekleştiren 4 LGBTİ+ sapkını gözaltına alındı!” ifadelerini kullandı. İletişim Başkanı Fahrettin Altun da LGBTİ bireyleri hedef alağimiz günlerde eserlerin çalınması ile başladı. Suçlamaların odağında olan sergi; hiçbir gruba, inanca, kimliğe yönelik bir saldırı niteliği ve amacı taşımamaktadır. Yine de bu serginin beraber mücadele ettiğimiz Müslüman arkadaşlarımızın değerlerini tahkir edici bir tör gördü!” rak “Azgın azınlık” tanımında bu eylem olduğu iddiası söz konusu4 6 Şubat 1988’de Boğaziçili öğrencilere lundu. Rektör Melih Bulu da “Bir dur. Sergiyle ilgili inanç üzerinden Gaziantep’i tanıtmak üzere bir program düzenlendi. Programa katılan 75 öğrenci, İslami Hizmetler Vakfı Genel Müdürü’nün konuşma yapması üzerine toplantıyı terk etti. Öğrenciler, o günlerde tepkilerini “Dini oyunlarına alet olgrup kendini bilmez tarafından İslamiyetin kutsallarına saldırı hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir” dedi. Bu arada Twitter, Soylu’nun LGBTİ+’lar hakkındaki “sapkın” dile getirilen hassasiyetlerin farkındayız. Direnişimizi bitirmek isteyen iktidar ve medyası konuyu bilinçli olarak saptırmaya çalışmaktadır’’ denildi. mayacağız” diyerek gösterdi. 4 2 Ağustos 1990’da ise Irak’ın Kuveyt’i iş sürdü. Üç günün ardından özel galine Boğaziçililer tepkisiz kalmadı. Kam harekât tarafından müdahapusta yaptıkları protesto yürüyüşleriyle “sa le edilerek öğrenciler gözaltına vaşa hayır” diye haykırdılar. alındı. Öğrenciler yaklaşık dört 4 4 Ekim 1990’da gazetemiz yazarı Doç. Dr. Bahriye Üçok’un suikastla katledilmesi ay tutuklu kaldı. 4 21 Temmuz 2004’te de öğüzerine Boğaziçi Üniversitesi’nde 139 akade renciler bu kez Munzur için ismisyen imzaladıkları bildiri ile saldırıyı kına yandaydı. Tunceli Vadisi’ne yapılacak barajı protesto eden öğrenciler, “Küresel şirketler için her şey paradır” diyerek tepkilerini dile getirdi. 4 21 Haziran 2017, Erdoğan tarafından seçimlere bile girmeden atanan rektör Prof. Mehmed Özkan protesto edildi. dı. Bildiride, “Bu gibi cinayetler özgür düşünceye, laikliğe olan inancımızı sarsamaz” ifadesi yer aldı. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ İLE DAYANIŞMA 4 25 Mayıs 1993’te Boğaziçili kadın öğrenciler kadınlara yönelik şiddeti ve çoBoğaziçi Üniversitesi öğrenci ve öğretim üyelerinin cuk istismarını protesto etmek için İstiklal Üniversitenin başına atanan rektöre karşı Caddesi’nde kitlesel yürüyüş düzenledi. 4 10 Mart 1992’de ise öğrenciler, Zonguldak’taki maden faciasında ölen işçilerin ölüdemokratik direnişlerini destekliyoruz. Üniversiteler demokratik, özgür ve münü protesto etmek için rektörlüğü işgal et özerk olmalı ve kendi rektörünü de kendi belirlemelidir. ti. İlk kez bir helikopter, üniversite kampusunun içerisine indi. Ama o dönemde üniversite yönetimi, öğrencilerine müdahale edilmesine izin vermedi. Öğrencilerin işgali üç gün TDS TÜRKALMAN DAYANIŞMA DERNEĞİ ERLANGENALMANYA SİNİRLİOĞLU’NA ‘ATAMA’ FORMÜLÜ HÜSEYİN HAYATSEVER Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde 2016 yılından bu yana “Daimi Temsilciliği” görevini yürüten ve yaş haddinden emekli olan büyükelçi Feridun Sinirlioğlu, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı’na atanarak yeniden BM Daimi Temsilciliği’ne getirildi. Sinirlioğlu, 30 Ocak itibarıyla 65 yaşını doldurduğu için yaş haddinden emekliye ayrılıyordu. Feridun Sinirlioğlu’nun BM Daimi Temsilciliği’ne devam etmesi için “Cumhurbaşkanı başdanışmanlığı” formülü üretildi. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla Sinirlioğlu, önce Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı’na atandı ve emekli olması sebebiyle kendisine yeniden “büyükelçi” unvanı verilerek Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliği görevine getirildi. Sinirlioğlu, son dönemde en uzun süre BM Daimi Temsilciliği görevini üstlenmiş olan diplomat olacak. l ANKARA REKTÖR KENDINI DEKAN ATADI ÇAĞATAN AKYOL Prof. Dr. Arif Özaydın, Gaziantep Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla birlikte kendisini güzel sanatlar fakültesine (GSF) vekâleten dekan olarak atadı. Kamu yönetimi bölümünden mezun olan ve ekonomi alanında çalışmalar yapan Prof. Özaydın, “Ben de memnun değilim bu durumdan. Vekâleten idare ediyorum. Ben güzel sanatlar fakültesinin sadece dekanıyım. O işlerden anlamam” dedi. Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Özaydın’ın ataması, 24 Eylül 2020 tarihinde yapıldı. Göreve başladıktan sonra kendisini güzel sanatlar fakültesine vekâleten dekan olarak atayan Prof. Özaydın, dekanlık görevi için üniversitede profesör bulunmadığını savundu. Prof. Özaydın, “Geldiği zaman atanır. Bir doçent var, onu yardımcım yaptım. İşleri o yürütüyor. Ben anlamam o işlerden, kalkıp da sanat dersine girmem” dedi. Öte yandan üniversitenin sitesinde GSF’deki resim bölümünün akademik kadrosunda bir profesörün olması dikkat çekti. Kamu yönetimi bölümünden mezun olan Prof. Özaydın, “işi ehline verme” taraftarı olduğunu belirterek “Ben öğrenciyken iktisadi idari bilimler fakültesi dekanlığını bir mühendis yaptı. Acı ve vahim bir şeydi. Ben de mecbur kaldığım için yapıyorum dekanlığı, yoksa hayatta yapmam. Bana teklif edilse de yapmam. Sizin bildiğiniz bir profesör varsa atayalım” diye konuştu. Güzel sanatlar fakültesi için profesör ilanı verilmemesini, devletin kadrolarının dolması sözleriyle savunan Özaydın, mart ayı itibarıyla profesör ilanı için başvuracaklarını kaydetti. TANIŞ VE DENIZ IÇIN ADALET Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini arayan Cumartesi Anneleri dün 827. hafta eylemlerini pandemi nedeniyle bir kez daha online olarak gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde anneler, 20 yıl önce karakola gittikten sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in akıbetini sorarak adalet istedi. Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki açıklamasında, “Şiddet ve yaygın hak ihlalleri yoluyla varlığını sürdüren siyasi rejim, hakikat ve adalet talebimizi varlığına bir tehdit olarak gördü ve karşılıksız bıraktı” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. MÜNEVVER TUNALI ALİ ULVİ TUNALI ZAFER GAZİ TUNALI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle