Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 31 OCAK 2021 PAZAR YORUM Anadolukavağı, Pavarotti ve Zeynep’in kitabı Hayat biraz da keyif demek. Öyleyse başlayalım: Karı çok severim ama cebimde üç günde harcanacak altı bin liram olmadığı için karlı dağlardaki, her şey dahil otellere gidemiyorum. Ayrıca açık büfeden nefret ederim. Şehrimize az da olsa kar yağdı ya “Haydi garibanım dedim, al bir arkadaşını yanına, bin bir Boğaz vapuruna, Anadolukavağı’na git.” İyi ki demişim, Üsküdar’dan vapura bindik. Kar yağıyor, Boğaz’ın iki yakası da sisler içinde ve vapurun sıcacık salonunda sadece beş kişiyiz. Tiyatrocu iki arkadaş, bir öğretmen, ben ve benim arkadaşım. Öğretmen çok canlı bir kadın, çocuklarına ev ödevi vermiş, “çevrenizi fotoğraflayın” diye. Kendi de bütün yol boyunca martılara simit atarak, fotoğraf çekerek kendi ev ödevini hazırlıyor. Büfe kapalı olsun, termosumuz var, kahvelerimizi yudumlayıp vallahi de billahi de bayram çocukları gibi şen şakrak yol alıyoruz. İşte geldik, Anadolukavağı’ndayız. Sıra sıra yeme içme yerleri kapalı, müthiş bir ıssızlık. Sadece bir köşede kovanın içinde ateş yakan birkaç balıkçı, leğenlerde oynayan hamsileri ayıklıyor. Karnımız aç, balıkçılar “Ayıklarsanız biz pişiririz” diyorlar. Tamam. İşe girişiyoruz, ben zaten balık ayıklamasına bayılırım. Acayip bir keyif, arada laflıyoruz. Az sonra ayıklanmış balıklar ve olağanüstü midye tava, karların içindeki masamızı şenlendiriyor. Bütün bunlar olurken çok yaşlı, beli iki büklüm bir Anadolukavaklı balıkçıların yanına geliyor. Belli ki herkes onu tanıyor. Balıkçılardan biri bir arkadaşından poşet istiyor ve kocaman eline doldurduğu hamsileri poşete aktarıp yaşlı adama veriyor. Adam “ama” diyor, “Bu dört kişiye yetmez”. O zaman balıkçı yeniden bu kez iki eliyle hamsileri kucaklayıp poşete dolduruyor. Yaşlı adam memnun ayrılıyor. Balıkçılardan biri “Kediler yok, martılar gitti, biz de onların hakkını amcaya veriyoruz” diyor. Evet, böyle bir gün. Herkese bu kaçamağı tavsiye ederim. İyi geliyor. Biraz duralım, bu Pavarotti beni öldürecek. Müthiş bir belgeselini yapmışlar, hayranıydım ama bu belgeselden sonra hayranlığım zirve yaptı. Bu nasıl bir adam, kocaman bir çocuk ve sadece şarkı söylüyor. Bütün kadınların sevgilisi. Zaten kendisi de söylüyor: “Ben kadınların şımarttığı bir adamım.” Hayır, sen kadınların şımarttığı kocaman bir çocuksun! Belgeselde Pavarotti’nin organize ettiği, dünyanın her köşesindeki yoksullara, engellilere, AIDS hastalarına yardım için yapılan konserlerde Pavarotti, dünyanın en ünlü pop, rock şarkıcılarıyla sahne alıyor. Nasıl bir tevazu, nasıl bir sevecenlik, sahneye çıkanlar onun enerjisinden öylesine etkileniyorlar ki bir kat daha iyi çalıyorlar, bir kat daha içten söylüyorlar. Ben en çok ölüm döşeğindeyken ilk karısının ona en sevdiği makarnayı yapıp götürmesinden etkilendim. Bak Pavarotti, sana bir sır: Bir arkadaşımla arabaya binmişiz, Şile’ye gidiyoruz. CD çaları sonuna kadar açmışız, sesin bizi alıp başka diyarlara götürüyor. Sahiden götürüyor, döneceğimiz kavşakları, yol işaretlerini görmemişiz. CD bittiğinde bilmediğimiz bir kıyıda öylece durduk. Şimdi gelelim can dostum Zeynep’in “Yeryüzü Yurdum Benim” adlı SİA Yayınları’ndan çıkan gezi kitabına. Zeynep inanılmaz bir gezgindir ve gördüklerini, yaşadıklarını herkesle paylaşmayı sever. Pek çok gezi kitabı var. Şu günlerde dijital dünyadan vazgeçip onun gezi kitaplarını okuyun. Bilgiyse bilgi, mizahsa mizah, aşksa aşk! Şimdi sizlere iki kadın yazarın akrabalıklarından söz edeceğim. Biri Zeynep, biri bendeniz. Zeynep, kitabının “Burası Tibet, Şaşmayacaksınız” bölümünde Tibetli rahiplerden söz ediyor ve onların yaşam boyu sadece ama sadece dua ederek yaşamalarına şaşırıyor. Satırları okurken çok eğlendim, ben de Katmandu, Moğolistan ve Bangkok’ta sadece dua eden kavuniçi giysili rahiplere çok şaşırmıştım. Aşırı avantacı gelmişlerdi. Özellikle son gittiğim Moğolistan’da gördüm, altlarında dört çeker cipler, ceplerinde son model cep telefonları, işi daha da ileri seviyeye taşımışlar. Zeynep, Buenos Aires’in en ünlü tango okuluna davet ediliyor. Tango dersi onun anlatımına göre harika. Öğrencilerin yaş ortalaması 6 ile 96 arasında değişiyor. Sonra hoca arkadaşı onu dansa kaldırıyor. Zeynep kendi söylüyor: “Ben ki iyi dans ederim, ben ki her dansı anında öğreniveririm, ben ki partnerim ne yaparsa yapsın ona uymakta hiç güçlük çekmem (yani o ana kadar öyle sanıyordum). Karşılıklı dururken kasılıp kalıverdim. Değil dans etmek, bir iki adım atmak bile imkânsız. Kazık gibi duruyorum. Kımıldayamıyordum bile.” Bu benim de başıma geldi, tango dersi almaya gittiğimde hoca, “Siz bu dansı yapamazsınız” demişti. Başımıza bunun gelmesini Zeynep, tangocu hocaların şu sözleriyle açıklıyor: “Tango yalnız ve yalnız kadınla erkek arasındaki uyuma, ikisi arasında diyaloğa bağlı. Uyum olmazsa, diyalog olmazsa tango da yok.” Eh ne yapalım, biz de salsa yaparız. Bana şenlikli zamanlar yaşattığın için teşekkürler Zeyno. 31 OCAK 2021 SAYI: 34812 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:41 08:09 13:22 16:01 18:26 19:48 Ankara 06:25 07:51 13:07 15:48 18:13 19:34 İzmir 06:47 08:11 13:30 16:15 18:39 19:58 2001’den sonra doğanlara Z kuşağı diyorlar. Eğer 2023’te öngörülen seçimler yapılırsa, AKP iktidarı sürecinden başka yaşanmışlığı olmayan Z kuşağı, seçmen kitlesinin en az yüzde 16’sını oluşturmaya ve Türkiye’nin siyasal kaderinde başrol oynamaya aday. Otosansürle çok erken tanışan ve “götürürler” tehlikesiyle baskılanmış bir toplumda büyüyüp serpilen bu gençler, haliyle pek ketumlar. Ne düşündükleri, ne istedikleri, yaşamdan ne bekledikleri, kitlesel anlamda bir muamma. İşte tam Z’li genç seçmen eğilimlerinin tartışıldığı bugünlerde, Y kuşağından bir mektup aldım. Rüzgâr adlı okurumun ne yazık ki kısaltmak zorunda kaldığım Y ve Z kuşakları yorumunu takdirinize sunuyorum: Siyasal İslamın önlenemeyen iflası Türkiye’de Soğuk Savaş artığı siyasetçiler ne çağı ne de gençliği okuyabiliyor. 1960 ile 80 arası doğanların Türkiye’de bugün Y ve Z kuşağındaki değişimlerin temelini attığını, 19802000 arası doğanların dinden siyasete, siyasetten cinsel tercihlere ve kadın kimliğine varıncaya dek her konuyu sorgulayıp tartışmaya açtığını görmüyorlar. Benim de aralarında olduğum Y kuşağının siyasal İslama tepkisi derin. 2000 sonrası doğanların çoğu ise dinsiz ya da inançsız. Bizi örnek alıyorlar. Sorularına doyurucu yanıtlar veremeyen din tacirlerini gördükçe, inançsızlıkları daha da kökleşiyor. Kendi yetiştirdikleri çocuklara bile dinsel bir yaşam dayatamadılar! Kökü Osmanlı’nın sözümona “Altın Bu birikim bana en başta İslamcıların ve Türkİslam sentezcilerinin öne sürdükleri savların ne kadar temelsiz olduğunu gösterdi. Siyasal ve Türk İslamcıların Atatürk’ün devrimleri arasınZ’lerin gelişi Y’lerin da neden en çok “Dil Devrimi”nden nefret ettiklerini kavradım... duruşundan belli... midir? Türkçe kavramlar ağırlık ve işlerlik kazandıkça, Türkler yeryüzüÇağı” 16. yüzyıla uzanan ümmetçiliğin kişiliksizliği ve çürümüşlüğü iliklerine işlemiş siyasal İslamcıların başarılı olmaları zaten beklenemezdi. Siyasal İslam, bu topraklara ait bir olgu değildir. İngiliz patentlidir. Bu yüzden de tıkanmaya ve tükenmeye mahkumdur. Türkler hiçbir zaman İslami şeriata ne özgün kimlikleriyle, Türkçe bakmaya başlamışlar. Bence bugünkü dönüşüm ve değişimi hazırlayan olgu da bu bakış. Türkçe üzerine dünyadaki hemen tüm sözlükleri inceledim. Çalışmalarım sırasında Osmanlı’nın Türkçeyi soykırımdan geçirdiğini görmek beni çok incitiyor ve Atatürk’ün değerini daha iyi anlıyorum. uygun yaşamadı. Gerçek anlamda İslamiyetle, siyasal İslamcıların gece gün Bu iktidarı istemiyoruz! düz sövdükleri Cumhuriyet döneminSanmayın ki bu konuda yalnızım. Y de tanıştılar. kuşağı bizler, sistemin tüm sorunlarına Dil Devrimi nefreti karşın sağlam bir eğitim aldık. Dönemimizde hâlâ fırsat eşitliği vardı. Zekâ ve Bildiğiniz gibi Osmanlı Arapçıdır. Türkler, Osmanlı’nın Araplaştırma girişimlerine direnmiş ve sonuçta Atatürk devrimleriyle özüne kavuşmuştur. Bu öze dönüşte AleviBektaşi geleneğinin Türkçeyi ve Türklüğü gözü gibi korumuş olmasının önemi büyüktür. Ben bir Türklük bilimcisiyim. Türkçeyi ana kaynağında tüm lehçeleriyle öğrenebilmek için KırgızistanTürkiye Manas Üniversitesi’nde Türkoloji okudum. 35 çağdaş Türk lehçesinde ve 8 ayrı Türk yazın dilinde karşılaştırmalı dilbilim araştırması yapacak düzeyde uzmanlaştım. çalışkanlıkla hâlâ bir yerlere geliniyordu. Ne iktidar ne de muhalefet Türkiye’yi yakın gelecekte yönetecek ve yazgısını belirleyecek kuşağın Y kuşağı olduğunun farkında. Sanıyorlar ki Türkiye hep kendi bildikleri gibi kalacak. Oysa bambaşka bir yöne evriliyor. Ekonomik bunalımın elbette etkisi var ama AKP iktidarını derinlerdeki kuşak çatışması da çökertiyor. AKP iktidarının seçmen kitlesi ağırlıklı olarak 60 öncesi doğanlar. Artık tartının kefesi Y’lerden Z’lerden yana ağır basıyor ve bizler, bu iktidarı istemiyoruz. Yalnız iktidarı mı? Ayrımcılığın hiçbir türünü istemiyoruz. Bizim kuşağımız için türban, cinsel tercihler vb. kişisel hak ve özgürlük sorunu. Başı kapalı nice ilerici genç kız var, kravatlı, küpeli nice yobaz. Biz kaba kapağa bakmıyoruz, içeriğe bakıyoruz. İşte siyasilerin kavrayamadıkları olgulardan biri de bu! Dünyaya hâlâ dar kalıplardan bakıyorlar. Oysa klasik, ideolojik yaklaşımlarla kimsenin Y ve Z kuşağını anlaması olanaklı değil. Sandığı bekliyoruz! Bizi aptal sanıyorlar. Değiliz. Bizi apolitik sanıyorlar. Değiliz. Bizi unutkan sanıyorlar. Değiliz. On dokuz yıllık hesapları bir yerde belgeledik. Yaşanan tüm yolsuzluk ve haksızlıkları bir yere yazdık, belleğimize kazıdık. Öfkeliyiz. Bizi dindar yapamadılar ancak çok güzel kindar yaptılar. En çok da gevrek gevrek gülerek iktidara yalakalık yapanları bağışlamıyoruz. Sandığı bekliyoruz. İktidar da muhalefet de toplumdaki sıkışmışlığı çok küçümsüyor. Durumun ciddiyetini kavrayamıyorlar. Fransız Devrimi de Sovyet Devrimi de açlığın ve yoksulluğun, adaletsizliğin, gelir eşitsizliğinin, adam kayırmacılığın, devletteki kokuşmuşluğun sonucunda patlak vermişti. İlgililer Voltaire, Rousseau, Robespierre, Danton, Hugo, Dostoyevski, Çernişevski, Pasternak, Tolstoy, Mayakovski, Gorki okusunlar; açlığın ve adaletsizliğin insanları ve ulusları nerelere sürüklediğini anlamak istiyorlarsa... Ayrıca bir konuda size gönül borcum olduğunu bilmenizi isterim. Dil bilincimin gelişmesinde katkınız büyük. Sağ olun! Rüzgâr. Siyaset, ne gösteri sporu ne de dil oyunu.. Ama bizde böyle icra Teşekkür etmekten hakaret etmeye, kalp kırmaktan vaat etmeye, gönül almaya kullaediliyor. nım alanı sonsuzdur. Balık baştan kokuyor. Kuyruk Bizim, siyasetteki laf ile da takip ediyor. peynir gemisi yürütme tutkuSiyaset, toplumu iyiye doğsu bundan belki de. ru götüremeyince, oraya buraSözcükleri ne kadar geniş ya sürüklüyorlar. Ora bura neresi mi? CHP avukatlarından edindianlamda kullanabiliyorsak Dilim dilim dilimiz.. dil oyununu da o kadar geniş bir çerçevede oynuyoruz ğimiz adliye tutanaklarına gödemektir. re şuralar: Ana muhalefet liderimize ise muBu yüzden Ludwig üsta“Zekâ yoksunu, yalancı, müfteri, halefet yapmak çok pahalıya patlı dın “dilimin sınırları, dünyamın sıcahil, izansız, vicdansız, terbiyesiz, yor. Ama çok şükür yılmıyor. 11 yılı nırlarını belirler” sözü sloganlaşbeceriksiz, zavallı, insanlıktan nasibi dolacak liderlik deneyimine güveni mıştır. ni almamış, kalbi kin ve nefretle ka yor, hep irticalen takılıyor. Evlere hapsolduğumuz bu panrarmış mahluk vb.” “Sözde Cumhurbaşkanı” diye bir demik dönemde hepimizin ama en Reyiz’in avukatlarıyla çok şükür laf etti: Proforma fatura 1 milyon TL. başta da Reyiz’in aklında tutması samimiyet kurulmuyor. Oysa “sözde diktatör” dese kur gereken bir sözü de şudur: Onlarınkini de “Google”dan edi taracak. “Bir insan kilitli olmayan, içeriniyoruz: Sayın Reyiz’in “sözde diktatör” ol ye doğru açılan bir kapıyı boyuna “Bu zat söylediği sözlerle kana madığını ispata kalkacak hali yok! itiyorsa ve kendine çekmek de hiç lizasyon çukurunda debeleniyor!” Dedik ya, nutuk atarken kafasına aklına gelmiyorsa, odada hapistir!” (7.4.2018, TV’de) göre takılmak riskli!. H H Kemal Bey’in de süratle cama İki örnekle bağlayalım: Karşılıklı hakaret iftira davaları açı yönelmesi gerekiyor. “Sinekten yağ çıkarmak” baldan lıyor. Tazminatlar ise uçuk kaçık: Cam ayıp değil. Amerikan baştatlı dilimizin ve milli yerli eylemiAna muhalefetinki 5 kuruştan baş kanları bile camsız konuşmuyor! mizin bir gerçeğidir. lıyor. İktidarın 1 milyon TL’ye uzuyor. Ayıp olsa, en yakın en güçlü Reyiz buna “militan” ile Niye 5 kuruş? dost Meral Hanım cama bakar mı? “sözde”yi ekledi. Bu iki sözcükten “Çünkü onun ederi o kadar!” “Dostsuz” ve “camsız” siyaset ar ekmek çıkarmak istiyor. Peki, ya bir tek sözcük için 1 mil tık namümkün! Sözlüklerin “militan” tanımı şöyle: yon TL tazminat çok değil mi? “Ayıpsız dost arayan ise dostsuz” “Bir düşüncenin, bir görüşün baDil oyunu devam ediyor: kalıyor. şarı kazanması için savaşan, müca“Milyon yemeye/demeye alışmışH dele eden kimse. Bir siyasal örgülar. Aşağısı kesmiyor!” Ayıplı dostlar, Davutoğlu ile tün etkin üyesi.” H Babacan’a gelince.. Valilere “militan” yerine, “mücaDil oyunu oynatan danışmanlar Reyiz (ve FETÖ’yle) “Beraber yü hit” dese başta Reyiz ülkenin yamı, yoksa fıtratlar mı? rüdükleri yol için” tövbeistiğfar et rıya yakını sevinecek. Hele “partiAKP Reyiz’i imamlığınhatipliğin meleri ve özeleştiri yapmaları şart. zan” dese hiç mesele çıkmayacak. mektebinde okumuş. Ama hitabetin Dertleri, dostlar alışverişte görsün itH ilmini “öfkedir!” diye çözmüş. tifakı değilse şayet. Bir de ana avrat sinkaf mertebeMHP liderimiz ise bir âlem. GücüHH sindeki 1 milyonluk tazminat konunü ciddiyetten ve mizaha nükteye Siyaset sözcüklerle yapılıyor. Ama su “sözde” sözcüğü var. sosyal mesafe koymasından alıyor. sözcükler mantığın, zihnin, felsefeABD’nin yeni Dışişleri BakaOdun ve dayak söz konusu olun nin, bir de adap ve edebin konusu. nı Mr. Blinken Türkiye için “sözde ca, gözü ne siyasetçi görüyor ne Bu işin damardan ilmini yapan müttefik” dedi. gazeteci. Ama hayali de olsalar Gü ise Avusturyalı aykırı filozof Ludwig Reyiz hiç oralı olmadı. lendam ile Gülnaz hemşire hanım Wittgenstein (18591951). Acaba “şahsımın” devleti fikrinlara yüreği yufkadan ince. Basıyor Ona göre dil oyunu bir tek sözcükle den mi vazgeçti? kürsüden şırıngayıenjektörü hainle aslında ne kastettiğimiz ve yaptığımı Öyleyse gerçekten “Ne mutlu re, teröristlere. za dair ortaya konulan şeydir. Türküm diyene!” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com MANSUR YAVAŞ’I SUÇLAMIŞTI Necmettin Kesgin tutuklandı 31Mart seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı karalama kampanyasının yürütücülerinden olduğu öne sürülen ve iktidara yakın medya tarafından, “Saygın işadamı” olarak nitelendirilen Necmettin Kesgin tutuklanarak cezaevine gönderildi. Kesgin, Mansur Yavaş’ın şikâyeti üzerine sahte senet düzenlediği için resmi belgede sahtecilikten 4 yıl, şantajdan 1 yıl 3 ay ve özel hayatın gizliliğini ihlalden (yaptığı görüşmeleri izinsiz olarak kayıt etmek) 1 yıl 3 ay olmak üzere toplam 6 yıl 6 ay hapis cezası almış ve bu cezası istinaf mahkemesince kesinleştirilmişti. Daha önceden de sahte ÖSYM belgesi düzenlemek suretiyle resmi evrakta sahtecilik suçundan 1 yıl 8 ay kesinleşmiş cezası bulunan Kesgin’in, müstehcen çocuk görüntüsü bulundurmaktan aldığı 3 yıl cezanın da kesinleşmesi bekleniyor. l Haber Merkezi YEMEKLİ TOPLANTIYA KATILDILAR AKP’lilere virüs yok Eski AKP milletvekili Saffet Kaya sosyal medya hesabından yemekli bir toplantı sırasında çekilen fotoğrafını paylaştı. Masadakilerin maske takmadığı fotoğrafta koronavirüs tedbirlerine de uyulmadığı görüldü. Kaya, paylaşımının üzerine “Selçuk Holding’in daveti üzere, Yüksek Haysiyet Divanı Üyesi TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek, VakıfBank Yönetim Kurulu Başkanı eski İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu, Bakanlar, Milletvekilleri ve iş insanlarıyla Vekilimiz Saffet Kaya yemekte buluştular” notunu düştü. Yaşanan bu olayın ardından sosyal medyada, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve beraberindeki ilçe belediye başkanlarına, bir restoranda bir araya geldikleri için para cezası kesilmesi gündeme geldi. l ANKARA/Cumhuriyet İHSAN HACIMURATOĞLU ANMASI 3 kişi ‘şartlı’ serbest Artvin’in Hopa Başoba Köyü’nde ülkücüler tarafından 29 Ocak 1980’de 21 yaşındayken katledilen Devrimci Yol’cu İhsan Hacımuratoğlu’nun önceki gün gerçekleştirilen anmasına jandarma plastik mermi ve copla sert müdahale etti. Anmaya katılan, aralarında SOL Parti Hopa İlçe Başkanı Tanju Gümüşkaya’nın da bulunduğu 3 kişi dün Emniyet’te verdikleri ifadelerinin ardından gözaltına aldı. Savcılığa sevk edilen 3 kişiye “terör örgütü propagandası yapmak”, “yasadışı pankart açmak”, “gösteri ve yürüyüş kanuna mukavemet etmek” ve “polis memuruna görevi yaptırmamak” suçlamaları yöneltildi. 3 kişi, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. l Haber Merkezi 3 terörist öldürüldü Milli Savunma Bakanlığı, Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı bölgesine sızma girişiminde bulunan 3 PKK/YPG’li teröristin öldürüldüğünü açıkladı. Bakanlığın Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı bölgesine taciz ateşi açan ve sızma girişiminde bulunan 3 PKK/YPG’li terörist, Kahraman komandolarımız tarafından etkisiz hale getirildi. Bölgede huzur ve güven ortamının bozulmasına izin vermeyeceğiz” denildi.