Katalog

2 31 OCAK 2021 PAZAR [email protected] OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CUMHURIYET’IN AKSAÇLI BILGESI Prof. Dr. Muammer Aksoy ELFIN TATAROĞLU ÖĞRETIM GÖREVLISI / YAZAR Aydınlanma uğruna mücadele eden bir savaşçı, ilkeli bir akademisyen, yılmaz bir hukukçu, antiemperyalist, yurtsever bir siyasetçi... Dostlarının tabiriyle “saçları ak, yüreği delikanlı, bir onur abidesi, bağımsızlık öğretmeni”... O, modern çağın aksaçlı bilgesi, Prof. Dr. Muammer Aksoy. Bundan 31 sene evvel hain bir pusuyla aramızdan koparıldı. Geçen yıllar onun fikirlerinin diriliğini ve doğruluğunu bizlere ispat eder gibiydi... O, memleketine aşkla bağlı, tam bağımsızlık ülküsüne inanmış, yılmaz bir siyasetçiydi. CHP’de parti meclisi üyesi olarak görev aldığı sürede milli petrol davasının öncüsüydü. 1965’te çıkardığı “Türkiye’nin Petrol Faciası ve Çıkar Yol” başlıklı kitabında yabancı petrol şirketlerinin ülkemiz Uğur Mumcu, Muammer Aksoy'un cenaze töreninde Aksoy'un fotoğrafını taşırken. yararına hareket etmeleri O, Atatürk kuk manifestosu olan bu açıknin mümkün olmadığını, ilke ve lamasından dolayı bir Aralık Petrol Kanunu’nun değiştirilmesi gerektiğine işaret ediyordu. “Bu yasanın kurbanı biziz” diyordu Muammer Aksoy. Onun için milinkılaplarının akşamı Ankara Palas’ta katılilelebet yaşaması dığı bir toplantıdan alınıp biiçin bayraktarlık yapmış bir rinci şubeye götürülerek sabaha kadar sorguya çekildi. Bilmedikleri şey aksaçlı billi petrol davası bir egemen sivil toplum geyi zorluklarla yıldırmanın lik ve bağımsızlık davasıydı. Sadece milli petrol değil, aynı zamanda devletçe işönderiydi. Muammer mümkün olmadığıydı. Mümkün de olmadı... letilecek madenler hakkın Aksoy’a göre; ADD Kurucu Başkanı da da çok mücadele etmiş Atatürk’ün O Atatürk ilke ve inkılaplati. 1978 yılında, CHP millet ilkeleri tehlike rının ilelebet yaşaması için vekili olarak, ülkenin enerji sorununu çözmek ve ihracat gelirini artırmak için bor yataklarının devlet kualtındaydı ve o ilkeler tehlikeye düştü mü bayraktarlık yapmış bir sivil toplum önderiydi. Muammer Aksoy’a göre; Atatürk’ün ilkeleri tehlike altındaydı ve ruluşları eliyle işletilmesini Türkiye’de o ilkeler tehlikeye düştü mü öneren tasarıda Muammer demokrasi Türkiye'de demokrasi tehliAksoy’un imzası vardı. tehlikeye keye düşerdi. İnsan hakları İlkeli bir akademisyen düşerdi. tehlikeye düşerdi. Milli Egemenlik esası tehlikeye düO, özerk üniversitenin, laik şerdi, hukuk devleti tehlikeve bilimsel eğitimin yılmaz savuye düşerdi, çağdaşlık tehlikeye düşernucusu, ilkeli bir akademisyendi. Anka di. İşte bu gerekçelerle 1989 yılının 19 ra Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakülte Mayıs’ında, Muammer Hoca’nın vefasi Dekanı Prof.Dr Turhan Feyzioğlu’nun tına dek başkanlığını yaptığı Türk Hubakanlık emrine alınması dolayısıyla is kuk Kurumu’nun toplantı salonunda tifa etmesiyle birlikte, akademisyenler bir basın toplantısı düzenleyerek AtaMuammer Aksoy, Aydın Yalçın, Mün türkçü Düşünce Derneği’nin kuruluşuci Kapani ve asistanlar Şerif Mardin ve Coşkun Kırca da istifalarını sunmuşlardı. Muammer Aksoy o dönem gazetelere verdiği demeçte, esas üzüntüsünu ilan etmişti. Kurucu Başkan Prof. Dr. Muammer Aksoy’du. Zaten kuruluş fikri de onun Bahçelievler’deki bürosunda olgunlaşmış, hazırlık toplannün Feyzioğlu’na yapılan hareketten ziyade, bu görevden alma meselesinden yola çıkarak üniversitenin fikir ve bilimsel özgürlüğüne darbe yapılmış olması beyanatını vermişti. Adeta bir hutıları ve broşürler onun bürosunda hazırlanmıştı. Kurucu üyeler arasında kimler yoktu ki! En başta Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu olmak üzere ülkenin değerli aydınları, yazarları, akademisyenleri ADD çatısı altında buluşmuşlardı. Dernek adeta bir siyasi parti gibi ilgi görmüş, Muammer Aksoy’un Bahçelievler’deki bürosu şube açmak isteyenler tarafından faks yağmuruna tutulmuştu. İşte o günlerde karanlık odaklar pusuya yatmış, Türkiye’nin aydınlarını katletmek için haince hazırlanıyorlardı. Uğur Mumcu’nun “tek başına bir parti kadar etkili” dediği Prof.Dr. Muammer Aksoy 1990 yılının 31 Ocak günü Bahçelievler’deki evinin girişinde hain bir pusuda öldürüldü. O karanlık günde eşi Ülke Hanım, bir ömrü birlikte geçirdiği yol ve fikir arkadaşını yerde kanlar içinde yatarken görünce sinir krizi geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. ‘Gençler yolundan gitsin’ Ertesi gün yaptığı açıklamada “Gençler Muammer’in yolundan gitsinler. Tüm ağırlığıyla Türkiye’nin geleceği için savaşsınlar” diyordu. Evet, haklıydı; o, gençlerin yoluna ışık tutacak bir bilgeydi. Türkiye’nin bağrından kopartıldı. Unutmadık, unutmayacağız. Prof.Dr. Muammer Aksoy’un vefatının 31. yıldönümünde aziz hatırasına saygıyla... Kaynakça Çeçen, A. (2010) ADD’nin Kitabı. İstanbul: Tekin Yayınevi. Kansu, I. Muammer Aksoy’u Unutmayınız, Hatırlayınız, Cumhuriyet gazetesi, Ocak 2007 Muammer Aksoy, Emin Çölaşan ile Pazar Sohbetleri, Hürriyet gazetesi. 31 Ocak 1990. Mumcu, U. Prof. Aksoy, Cumhuriyet gazetesi, 01.Şubat.1990 Tüleylioğlu, O. (2008) Neden Öldürüldüler? Dipsiz Kuyu. Ankara: um:ag Mahpus mektupları: Medya, adalet ve demokrasi Mahpushaneden pek çok mektup geliyor: Kimisi davasını, yapılan haksızlık ve hukuksuzlukları anlatıyor... Kimisi sağlık durumunu belirtiyor... Kimisi cezaevi koşullarından, yapılan muameleden şikâyet ediyor... Elbette en çok da anneleriyle birlikte hapishane hayatı yaşamak zorunda olan bebeklerin ve çocukların sorunları dile getiriliyor. Mahpushane dışından da çok mektup geliyor: Ya görülen davalardaki haksızlık ve hukuksuzluklar ya da genel olarak adalet ve hukuk sorunları hakkındaki yakınmalar dile getiriliyor. En çok şikâyet edilen konuların başında KHK’liler denilen, Kanun Hükmünde Kararname ile işlerinden atılanların sorunları var: Bir kısmı beraat ettikleri halde işlerine iade edilmemiş, bir kısmı ise hiçbir hukuki, mantıki neden olmadan KHK ile işten atılmış... Medyaya yansıyan mektuplar ve açıklamalar da var: Özellikle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kendilerine haksız ve hukuksuz muamele yapıldığı konusunda kararları olan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davalarına ilişkin olanlar medyaya yansıyor... Bu konuda medyada haber olanlar ya kendileri ya da yakınları veya avukatları tarafından yapılmış olan açıklamalar ve mektuplar... Bu açıklama ve mektuplarda iktidar medyası tarafından yapılan karalamalara, kasıtlı haberlere, suçlamalara, iftiralara yanıt verilmeye ve/veya haklarındaki davalarda belirgin olarak görülen haksızlık ve hukuksuzluklara dikkat çekilmeye çalışılıyor. HHH İşte tam bu noktada Demokrasinin, Demokrasinin olmazsa olmaz önkoşulu olan Temel Hak ve Özgürlüklerin, bu özgürlüklerin en başında gelen ifade ve medya özgürlüklerinin adalet için ne denli zorunlu ve vazgeçilmez olduğunu bir kez daha fark ediyoruz. Demokrasi yönünden bakıldığında: Demokrasi, Temel Hak ve Özgürlükler, İfade Özgürlüğü, Medya Özgürlüğü olmayınca... ADALET DE OLMUYOR! Adalet yönünden bakıldığında: Adalet, Medya Özgürlüğü, İfade Özgürlüğü, Temel Hak ve Özgürlükler olmayınca... DEMOKRASİ DE OLMUYOR! Bugün Türkiye bir yol kavşağındadır: Ya Demokrasi ve Adalet... Ya da Dikta ve Zulüm! HHH Bu yazıyı hem Demokrasiyi ve Adaleti yozlaştırıp sonunda kendilerinin inşa ettikleri o Dikta ve Zulüm kapanına yakalananlar için... Hem de ben o grup için bile hak, hukuk ve Adalet istediğimde bana saldıranlar için yazıyorum: Kavala ve Gezi Direnişi’nde yargılananlar için Adalet isteyenleri, Sorosçulukla, emperyalist uşaklığıyla suçlamak... Demirtaş ve HDP’li politikacılar, belediye başkanları için Adalet isteyenleri, teröristlikle, PKK destekçiliğiyle suçlamak... Hapisteki bebekler için çözüm, KHK’liler için adalet isteyenleri FETÖ’cülükle suçlamak... Cumhuriyet Davası’nda Adalet isteyenleri teröristlikle, Atatürk karşıtlığıyla suçlamak... Toplumun, birbirinin ayrılmaz parçaları olan Demokrasi ve Adalet hedeflerine ulaşmasını bir hayli engelliyor... Dikta ve zulüm yönetimine hizmet ediyor. HERKES İÇİN, HER YERDE, HER ZAMAN DEMOKRASİ VE ADALET! ENGELSIZ TAMIR ISTASYONU BUCA’DAN TÜRKIYE’YE YAYILDI TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLDU BdbesyübgmdomrdföloejmİühzciiüeenoallreerlnedkuıeeeHşçişçhszntrotşrrcurkrüoabdaiaitlaerebeaal”v.erlrylaukiadlliurhAHaeoşrVedrrvmnEubpaenihgeranelrinrya.d.iç‘üeriketBkykngnKabÇBoŞlaustllaoaline,“eeaiuedauziıjü.nBrrlğeKrırdelinlBiınanydlmuiae.aunyoilidlg,dluüay,zGeendıeedcİpaiyczapebsgdrbiraıaekny?rinabıştrdeönalmieDooroemaıaBselbnBeçtnljebnensjaşioeaiedaeüedzbdibuirvdll,zynabkaynleeibeşuiueimotsarytçkiüetpratzüladekıemiiüKpmunğdşlenvmbueivndmmary.’tieeeeenaorTiaydaeBtlvikTtyalüİjozsİüideszaoaezaTüynelreimlimeşımdmsnüdlke’rşmnhrbkbktdiirıuiidyiydaneetarkirieaaagyğreeee’ydneiynBeşkdşyeiupmal’bıenalgnleügeea’anhtrynineiidöo’arnuzinelzıleıi.nr Yolda kalma kaygısı bitti Buca Belediyesi’nin Türkiye’ye örnek projesi ‘Engelsiz Tamir İstasyonu,’ “Asla yolda kalmayacaksın” sloganıyla büyükşehirler başta olmak üzere birçok kente model oldu. Proje ile 277 engelli vatandaşa hizmet götürüldü. Tekerlekli sandalyesi arızalanan engelli bireylere acil ve ücretsiz tamir hizmeti sunan istasyon, pandemi döneminde koronavirüse karşı dezenfekte hizmeti de sağlayarak engelli vatandaşların engellerine köprü oluyor. Engelsiz kent olma yolunda ürettiği projelerle Türkiye’ye örnek olan Buca Belediyesi, Engelsiz Tamir İstasyonu projesiyle engelli yurttaşları yolda bırakmadı. Buca Engelliler Derneği ve Buca Belediyesi işbirliğiyle 9 ay önce hayata geçirilen Engelsiz Tamir İstasyonu, tekerlekli sandalyesi arıza yapan engelli vatandaşlara ücretsiz tamir ve bakım hizmeti vererek yolda kalma korkusunu ortadan kaldırdı. İstasyon bünyesinde görev yapan, akülü tekerlekli sandalyelerin bakım ve onarımında uzman teknik personel, 0 538 848 36 87 numaralı çağrı merkezi üzerinden gelen sorunları arıza durumuna göre olay yerinde veya tam teşekküllü tamir atölyesine transfer ederek çözüme kavuşturuyor. İstasyon, kurulduğu günden bugüne kadar 277 vatandaşa ücretsiz bakım ve onarım hizmeti vererek engelli bireylerin derdine derman oldu. BU BİR İLANDIR